Tunus’ta parlamento seçimlerinin ikinci turu için seçim kampanyası başlangıç tarihi belirlendi

‘Vatandaşların sağlıklı bir demokratik yaşam hakkını’ sağlamak için bir girişim başlatıldı

Tunus Devlet Başkanı Kays Said oyunu başkentteki bir merkezde kullandı (AFP)
Tunus Devlet Başkanı Kays Said oyunu başkentteki bir merkezde kullandı (AFP)
TT

Tunus’ta parlamento seçimlerinin ikinci turu için seçim kampanyası başlangıç tarihi belirlendi

Tunus Devlet Başkanı Kays Said oyunu başkentteki bir merkezde kullandı (AFP)
Tunus Devlet Başkanı Kays Said oyunu başkentteki bir merkezde kullandı (AFP)

Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu, 131 sandalyeli Meclis için 262 aday arasındaki seçim yarışını sonuçlandırmak amacıyla, parlamento seçimlerinin ikinci turu için seçim kampanyasının başlangıç tarihini 20 Ocak olarak açıkladı. Tarih, parlamento seçimlerinin ilk turunda, 2011 yılından sonraki ilk seçimlerden bu yana en düşük katılımın kaydedilmesinin ardından siyasi partilerin ve insan hakları örgütlerinin seçimlerin iptal edilmesi çağrılarına rağmen açıklandı.
Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu Sözcüsü Muhammed et-Telili, seçim sürecinin 3 Mart’ta sonlanacağını ve adayların seçim kampanyalarının iki hafta süreceğini söyledi. İlk turda seçimleri sadece 23 aday kazanırken, 7 seçim bölgesinden ise aday çıkmadı. İki turdan oluşan seçimler tamamlanmadan önce aday çıkarılmayan seçim bölgelerindeki boşlukların doldurulması için kısmi seçimlerin düzenlenmesi gerekiyor.
Tunus’ta 9 milyon seçmenin sadece yüzde 11,2'sinin sandık başına gitmesinin ardından siyaset çevrelerinde büyük tartışmalara neden olan son derece düşük katılım oranının açıklanması sonrası Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu ve bazı resmi basın kuruluşları, seçmenleri seçimlerin ikinci turuna katılmalarının önemi konusunda ikna etmek amacıyla gençler arasında bilinçlendirme kampanyaları yürütüyor.
Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu, oylama süreci başlamadan önce en az 2022’deki anayasa referandumu sırasında kaydedilen yüzde 28'lik bir katılım oranı bekliyordu. Ancak, seçimlerin ilk turunun sonuçları, büyük bir hayal kırıklığı yaratırken Tunusluların Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından başlatılan süreçten duydukları memnuniyete dair bazı soru işaretlerinin belirmesine neden oldu.
Cumhurbaşkanı Said, rakiplerine ‘ilk turun başarısızlığına sevinmek için acele etmemeleri’ çağrısında bulundu. Yapıcı bir üslupla yaptığı konuşmada Tunus Cumhurbaşkanı, rakiplerine ikinci tur sonuçlarını beklemelerini söylerken seçimlerin tek tur değil, iki turda yapıldığının altını çizdi. Bu yüzden Tunuslu siyaset gözlemcileri, ikinci tura katılım oranının Cumhurbaşkanı Said’in 25 Temmuz 2021 tarihinde açıkladığı siyasi projede çok önemli ve belirleyici bir nokta oluşturacağını düşünüyorlar
Cumhurbaşkanlığı, yeni anayasa ve seçim yasasına dayalı yeni siyasi süreci öneren taraf olarak Cumhurbaşkanı Said'in Nahda Hareketi’nin başını çektiği önceki hükümet koalisyonunun yıkıntıları üzerine inşa ettiği siyasi sürece ‘meşruiyet’ kazandırması için ikinci turda yüksek bir katılım olmasını bekliyor.
Bu kapsamda Tunus İdare Mahkemesi İletişim ve Medya Dairesi üyesi Olfa Kiras, milletvekili seçimlerinin birinci tur sonuçlarına ilişkin temyiz dosyasının karara bağlandığını duyurdu. Kiras’ın açıklamasına göre İdare Mahkemesi, 52 itirazı reddederken yalnızca üç itirazı kabul etti. Bu da ikinci tura geçilmesi anlamına geliyor.
Öte yandan Tunus Barosu dün, 2023 Maliye Kanunu Kararnamesini protesto etmek için milli öfke günü ilan etti. Baro, 5 Ocak'ta, ‘Vatandaşlara yük olmaya ve Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) diktelerine hayır’ sloganıyla mahkemelerde oturma eylemi düzenlenmesi kararı aldı.
Avukatların, hukukçuların, yargının ve mahkemelerin statüsünde reform yapılması ve Yüksek Yargı Kurulu ve Anayasa Mahkemesinde ortaklığın somutlaştırılması gerektiği yönündeki ısrarını sürdüren Baro, yıllık kazancı 50 bin Tunus dinarından (yaklaşık 15 bin dolar) az olan avukatları, karşılaştırmalı yasalara benzer şekilde katma değerli performans ücreti ödemekten ve davacıların emeklilik ile ilgili konularda verilen hizmetlere katma değer vergili ödeme yapmaktan muaf tutulmasını istedi.
Baro ayrıca, Tunus’ta avukatların hocası olarak tanınan Hatem Mazio’nun, anayasal, siyasi, ekonomik ve sosyal hayatı düzenleyen kurumların yanı sıra ülkenin içinde bulunduğu krizin aşılmasına yardımcı olan anayasal ve yasama sisteminin reformu için kapsamlı bir vizyon sunarak Tunus’u kurtarmayı ve Tunusluların sağlıklı bir demokratik yaşam hakkını korumayı amaçlayan ulusal bir girişim başlatmak üzere sivil toplum kuruluşları ve milli kuruluşlar ile koordinasyon için görevlendirilmesi kararı aldı.



Hizbullah, İsrail'i karşılık vermekle tehdit etti: Önlerinde bir deneme süresi var… Mevcut durum devam etmeyecek

Milletvekili Hasan Fadlallah
Milletvekili Hasan Fadlallah
TT

Hizbullah, İsrail'i karşılık vermekle tehdit etti: Önlerinde bir deneme süresi var… Mevcut durum devam etmeyecek

Milletvekili Hasan Fadlallah
Milletvekili Hasan Fadlallah

Hizbullah, Milletvekili Hasan Fadlallah aracılığıyla İsrail'in ihlallerine karşılık verme tehdidinde bulundu. Fadlallah, Güney Lübnan'daki mevcut durumun devam etmeyeceğini yineleyerek düşmanın sahada başaramadığını bu yöntemlerle başaramayacağı uyarısında bulundu. Direnişin görevlerini bildiğini vurgulayan Fadlallah, sorumluluğu hükümete ve uluslararası topluma yükledi.

Fadlallah'ın gerilimi artıran açıklamaları, İsrail'in Güney Lübnan'daki ihlallerinin devam ettiği bir dönemde, Hizbullah tarafından güneydeki Aynata kasabasında şehit olanlar için düzenlenen tören sırasında geldi. Şarku’l Avsat’ın Lübnan Ulusal Haber Ajansı'ndan (NNA) aktardığına göre İsrail ordusu savaş sırasında girdiği köylerden çekilmedi. Dahası İsrail, dün şiddetli bir ev bombalama operasyonu gerçekleştirdi. Ayrıca Taybe gibi Lübnan kasabalarına ilave saldırılar düzenlendi.

Fadlallah, “Direnişin kararlılığı ve Meclis Başkanı Nebih Berri'nin Hizbullah liderliğiyle tam bir koordinasyon içinde yürüttüğü siyasi çaba ateşkese yol açtı. Ateşkes, düşmanın 60 günlük bir süre içinde geri çekilmesini gerektiriyor. Ateşkes ilanı, Lübnan topraklarında, güneyde ve sınır köylerinde düşmanın gerçekleştirdiği ihlalleri ve saldırıları istediği gibi gerçekleştirmesine izin veren herhangi bir madde içermiyor” ifadelerini kullandı.

Fadlallah, Hizbullah'ın İsrail'in ihlalleri karşısındaki tutumuna ilişkin sorulara şöyle yanıt verdi: “Bizden daha önce konuyu devlete, uluslararası kararlara ve uluslararası topluma bırakmamızı isteyenlere, devletin de uluslararası toplumun da bizi koruyabileceğini söyleyenlere şunu diyoruz: Önünüzde altmış günlük bir süre var. Bu süre bütün bu açıklamalar için deneme süresidir. Onlar için bir test, bizim için değil. Kanıta, deneyime ya da tarihsel okumaya ihtiyacımız yok. Biz bu düşmanı tanıyoruz. Onunla yüzleşmekten, direniş silahından ve denklemden (halk, ordu ve direniş) başka bizi koruyabilecek hiçbir şey olmadığını biliyoruz. Bunları söyleyenlere gelince, bugün onlara şunu söylüyoruz: Bu dönemde Lübnan'ın egemenliğini nasıl koruyacaksınız? Düşmanın bu ihlalleri gerçekleştirmesini nasıl engelleyeceksiniz? Hiçbir şey yapamayacaklar.”

Fadlallah sözlerini şöyle sürdürdü: “Direniş görevlerini ve ne yapması gerektiğini biliyor. Omuzlarına düşen ulusal sorumluluğu biliyor. Egemenlikten yana olduğunu iddia edenlerin sloganlarının ve tutumlarının inandırıcılığı ise tehlikede. Litani'nin güneyindeki bölge artık resmi askeri güçleri aracılığıyla devletin sorumluluğunda. Karar hükümetin. Bu konunun takibi için kendileriyle iletişim halindeyiz. Konunun herhangi bir şekilde ihale, siyasi pozisyon, tartışma ve sorumluluk atama yoluyla ele alınmasını istemiyoruz. Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü'ne (UNIFIL) yüklenen sorumluluğa ek olarak yetkililerin bu ihlal ve saldırılara karşı koyma sorumluluğunu taşıması gerekiyor. Aksi halde düşmanın bu kurumlara izlemeleri gereken yollarla ilgili talimatlarını nasıl verdiğini görüyoruz.”

“Güneydeki meseleyi UNIFIL ve resmî kurumların sorumluluğuna bırakmamız için bize yapılan çağrının sonucunu şimdi görüyoruz” diyen Fadlallah sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Bu durum devam etmeyecek ve düşman sahada elde edemediğini bu yollarla elde edemeyecek. Şehitlerimiz düşmanın topraklarımıza sızmasını ve işgal etmesini engelledi. Kardeşleri ve yoldaşları düşmanın bu toprakları işgal etmesine ve burada kalmasına izin vermeyecek. Gelinen aşama bu anlaşmayla ilgilidir. Biz bu anlaşmayı uygulamak istiyoruz. Biz meseleyi devletin sorumlulukları açısından ele alıyoruz. Bu durum uzun süre devam etmeyecek. Bizim topraklarımızda İsrail'in kimseden bir güvencesi olmayacak. Topraklarımız üzerinde herhangi bir şekilde tasarrufta bulunma özgürlüğüne sahip olamayacak. Topraklarımızı özgürleştirmek, halkımızı korumak ve şehitlerimizin fedakarlıklarıyla elde edilen kazanımları korumak için Lübnan'ı savunma davasını taşımaya devam edeceğiz.”