Antarktika'da 93 metrelik kuyuya indirilen kameranın görüntüleri yayımlandı

Kuyunun dibindeki buzun iki ila üç milyon yıl önce oluştuğuna inanılıyor

Kasım ayında başlayan Antarktika keşif gezileri devam ediyor (IFL Science / Facebook)
Kasım ayında başlayan Antarktika keşif gezileri devam ediyor (IFL Science / Facebook)
TT

Antarktika'da 93 metrelik kuyuya indirilen kameranın görüntüleri yayımlandı

Kasım ayında başlayan Antarktika keşif gezileri devam ediyor (IFL Science / Facebook)
Kasım ayında başlayan Antarktika keşif gezileri devam ediyor (IFL Science / Facebook)

Antarktika'daki en eski buz tabakalarını arayan bilim insanları, derin bir delikten aşağı yuvarladıkları kameradan gelen çarpıcı görüntülerden hızlandırılmış bir video hazırladı.
Araştırma ekibinde yer alan, ABD'deki Scripps Oşinografi Enstitüsü'nden yüksek lisans öğrencisi Austin Carter'ın oluşturduğu bu hızlandırılmış video sosyal medyada da yayımlandı.

Videoda cihaz derinliklere indikçe Antarktika tarihinin de derinliklerine işaret eden farklı renkte buz tabakaları görülüyor.
Kamera, Antarktika'nın doğusundaki Allan Tepeleri'ndeki, 93 metrelik ince bir kuyuya itildi.
Bu kuyunun dibindeki buzun iki ila üç milyon yıl önce oluştuğuna inanılıyor. Bilim insanları elde ettikleri görüntülerin Antarktika'nın geçmişteki ortamına dair önemli ipuçları vereceği tahmin ediliyor.
Söz konusu çalışma, Oregon Eyalet Üniversitesi liderliğindeki En Eski Buz Keşif Merkezi adlı proje kapsamında yapıldı. 
Araştırmacılar bu eski buz tabakaları içine hapsolmuş tozu ve küçük gaz kabarcıklarını inceleyerek eskiden bölgedeki iklim koşullarının nasıl olduğunu ve milyonlarca yıl içinde nasıl değiştiğini daha iyi anlamak istiyor.
Çalışmalarda, buz çekirdeği örnekleri toplanırken, buza nüfuz eden radarlar ve uçaklar da kullanılıyor.
Independent Türkçe, IFL Science, Oregon Eyalet Üniversitesi



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research