3 soruda- Kosova-Sırbistan gerilimi

Sırbistan-Kosova ihtilafında Türkiye'nin uzlaştırıcı tutumu ve arabuluculuk rolünün de etkisiyle taraflar arasında 2008'den bugüne bir çatışma yaşanmadı.

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

3 soruda- Kosova-Sırbistan gerilimi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Prof. Dr. İrfan Kaya Ülger, Kosova ve Sırbistan arasında yaşanan gerilimin nedenlerini ve çözüm senaryolarını AA Analiz için 3 soruda kaleme aldı.

Son Kosova-Sırbistan gerilimi neden yaşandı?
Sırbistan ile Kosova arasındaki son gerilim, Kosova hükümetinin yerel Sırplara resmi kimlik, ehliyet ve plaka verilmesini öngören yasal düzenlemesinden kaynaklanıyor. Kosova'nın Mitrovica bölgesinde yoğunlaşan yerel Sırplar, Sırbistan'ın da tahrikiyle bu değişikliğe karşı çıkmışlardı. Temmuz 2022'de Albin Kurti hükümetinin yaptığı bu yasal düzenlemenin uygulamaya aktarılması, Kosova içerisinde yaşayan Sırpların sınır geçişlerini ve yolları barikatlar kurarak protesto etmeleri nedeniyle kasıma ertelenmişti. Bu arada Sırpların yaşadıkları bölgede 4 Sırp belediye başkanı da kararı protesto için görevlerinden istifa etmişti.
Kasım ayında ise Kosova hükümetinin ilgili yasaya aykırı davrananlara karşı yaptırım uygulamaya başlaması üzerine gerilim yeniden tırmandı. Yerel Sırpların tahrik ve taşkınlıklarına karşı Kosova Başbakanı Albin Kurti itidal içerisinde hareket ederken, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Kosovalı Sırpları tahrik etme yoluna gitti. Vucic, Mitrovica Sırplarının korunması ve bölgede asayiş sağlanması için Sırbistan’ın bölgeye 1000 polis göndermesi teklifini ortaya attı. Aynı zamanda uluslararası hukuka göre Kosova devletinin var olmadığını ve Sırbistan'ın bir parçası olduğunu da iddia etti. Sırbistan yönetiminin son açıklaması ise "ordunun teyakkuza geçirildiği" şeklinde.
Kurti ise bir yandan Sırbistan'ın içişlerine müdahale etmesinin engellenmesi için uluslararası topluma çağrı yaparken, öte yandan da Kosova'nın 4 Sırp bölgesinde 18 Aralık 2022'de yapılacak seçimleri gerilimi azaltmak amacıyla Nisan 2023'e erteledi. Kosova Sırplarının merkezi hükümete isyan için yollarda ve sınır geçişlerinde kurdukları barikatlar arabulucuların devreye girmesi üzerine yılın son günü kaldırıldı.

Kosova-Sırbistan geriliminin geçmişi nereye dayanıyor?
İki ülke arasındaki ihtilafın temelinde Sırp milliyetçiliğinin Kosova üzerinde hak iddiaları bulunuyor. Sırbistan'ın dış politikasını da etkileyen bu anlayış, Kosova'nın Sırpların anavatanı olduğu mitine dayanıyor. Sırp milliyetçilerine göre, "Ortaçağ Sırp Krallığı 1389'da Kosova Savaşı'nda Osmanlı Sultanı 1. Murat tarafından ortadan kaldırılmıştır. Bu, tarihte yaşanan bir gelişmedir. Bununla birlikte yakın tarihte bu olay tekrarlanmıştır. 17 Şubat 2008'de ise Ahtisaari Planı ile Kosova’nın bağımsızlık kazanmasıyla Sırplar anavatanlarını ikinci kez kaybetmişlerdir.” Sırp milliyetçiliğinin sübjektif temellere dayanan Kosova miti, Sırplar arasında örtülü veya açık biçimde kabul görüyor.
1946'da Joseph Broz Tito tarafından kurulan İkinci Yugoslavya'da Kosova, Sırbistan'a bağlı özerk bölge statüsündeydi. 1989'da Sırbistan Federe Devleti Cumhurbaşkanı Slobodon Miloseviç, federal anayasaya aykırı olmasına rağmen hem Voyvodina'nın, hem de Kosova'nın özerk bölge statülerine son vermişti. Nüfusunun yüzde 90'dan fazlası Arnavutlardan oluşan Kosova, Bosna Savaşı döneminde Sırp baskısı altında kaldı. 1995'te, Dayton Anlaşması öncesinde Miloseviç, Hırvatistan’dan sürülen Sırp azınlığı Kosova köylerine yerleştirmek istedi. Bu şekilde Sırplar, anavatan kabul ettikleri Kosova'da nüfus oranlarını yükseltmiş olacaklardı. Miloseviç yönetiminin Kosova merkezinde ve köylerinde Arnavutlara yönelik etnik temizlik boyutlarına ulaşan saldırılarının artması uluslararası toplum harekete geçirdi.
NATO, 1999'da Kosova'da etnik temizlik operasyonlarına müdahale etti ve burada BM şemsiyesi altında geçici bir idare (UNMIK- United Nations Mission in Kosovo) kuruldu. BM'nin dışında AGİT, AB ve Avrupa Konseyi örgütlerinin de desteğiyle Kosova, 2008 yılına kadar uluslararası toplumun idaresi altında kaldı. 17 Şubat 2008'de Ahtisaari Planı esas alınarak Kosova'nın bağımsızlığı ilan edildi. Plana göre, bağımsız Kosova bir başka devletle birleşmeyecek ve bölünmeyecekti. Sırbistan yönetimi, Kosova'nın bağımsızlığını tanımadı. AB baskısıyla 2011 yılında Belgrad-Priştina diyalogu başlatıldı ve kısa bir süre sonra da 2014 yılında Sırbistan-AB arasında katılım müzakereleri başladı. Ancak Sırbistan, Kosova üzerindeki hak iddialarından vazgeçmedi.

Gerilim hangi vadede ve nasıl sona erebilir?
Kosova ile Sırbistan arasındaki anlaşmazlığın bir anda ortadan kalkması ve ilişkilerin normalleşmesinin mucizevi bir formülü yok. Evveliyetle yayılmacı, hegemonyacı ve irredentist Sırp milliyetçiliğinin kontrol altında tutulması gerekiyor. Sırbistan toplumunu da etkileyen ve dışarıdan da Rusya tarafından tahrik edilen Sırp milliyetçiliği, "Büyük Sırbistan" ütopyasını gerçekleştirmek için çaba gösteriyor. Realist temelleri olmamakla birlikte günümüzde bu ütopik ideoloji, Bosna Hersek'in Sırp bölgesinin ve Kosova'nın Sırbistan ile birleşmesini ve ayrıca Hırvatistan'da Sırpların yaşadıkları bölgelerin de "Büyük Sırbistan"a katılmasını öngörüyor.
Bu bakış açısı günümüzde Sırbistan siyasetini de etkiliyor. Muhalifler Vucic'i Sırp davasına sahip çıkmamakla suçluyor. Bu durum Vucic'in, bir yandan Kosova'yı örtülü biçimde tanıma taahhüdünde bulunurken öte yandan onun varlığını yadsıyan açıklamalar yapmasına neden oluyor. Sırbistan'ın 2014 yılında AB ile tam üyelik müzakerelerine başlaması, Belgrad'ın, Kosova Sırpları ve Bosna Sırp Cumhuriyeti'ne yönelik yayılmacı yaklaşımı desteklemesini engelliyor. Belgrad yönetimi, bir adım sonrasında AB ile müzakerelerin tamamen kesileceği ve Sırbistan'ın dışlanacağını biliyor. Dolayısıyla Sırbistan'ın AB'ye üye olarak katılması, Kosova-Sırbistan ihtilafının gelecek yıllarda ortadan kaldırılmasına etkili olabilecek bir faktör. Öte yandan Kosova'nın AB ile ilişkilerinin adaylık ve müzakere aşamalarına taşınması da gerilimi azaltacaktır. Nitekim Kosova yönetimi, 23 Aralık 2022'de AB'ye adaylık başvurusunda bulundu.
Sırbistan-Kosova ihtilafında Türkiye'nin uzlaştırıcı tutumu ve arabuluculuk rolünün de etkisi büyük. Nitekim bu sayede de taraflar arasında 2008'den bugüne bir çatışma yaşanmadı. Türkiye'nin Batı Balkan devletleri ile ekonomik ve ticari ilişkilerinin önümüzdeki dönemde daha da ilerlemesi bölge üzerinde siyasi ihtilaflara da yansıyacak ve barışa katkı sağlayacaktır. Mevcut koşullarda Türkiye'nin Batı Balkanlar üzerindeki etkisi en az AB seviyesinde bulunuyor.
Mitroviça'daki fanatik Sırp milliyetçilerinin ve Sırbistan'ın agresif tutumunu engelleyen bir başka faktör de uluslararası toplumun bölgede faaliyet gösteren güvenlik birimleridir. Kosova'da halen 134 EULEX (Avrupa Birliği Hukuk Devleti Misyonu) polisi ve 3 bin 500 NATO barış gücü askeri (KFOR- The Kosovo Force) görev yapıyor.
[Prof. Dr. İrfan Kaya Ülger, Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi]
 



Sahnaya'da ‘kanlı bir sınav’ verilirken İsrail, Suriye’de ortalığı karıştırıyor

Başkent Şam'da zafer işareti yapan güvenlik güçleri, 29 Nisan 2025 (AFP)
Başkent Şam'da zafer işareti yapan güvenlik güçleri, 29 Nisan 2025 (AFP)
TT

Sahnaya'da ‘kanlı bir sınav’ verilirken İsrail, Suriye’de ortalığı karıştırıyor

Başkent Şam'da zafer işareti yapan güvenlik güçleri, 29 Nisan 2025 (AFP)
Başkent Şam'da zafer işareti yapan güvenlik güçleri, 29 Nisan 2025 (AFP)

Sobhi Frangieh

Suriye’nin başkenti Şam'ın dış mahalleleri, Genel Güvenlik İdaresi ile Ceramana'dan yerel gruplar arasındaki çatışmaların çatışan tarafların iç içe geçtiği Sahnaya'nın dış mahallelerine sıçramasıyla büyük bir gerilime sahne oluyor. Genel Güvenlik İdaresi tarafından temsil edilen Suriye hükümeti ile Deyrizor ve Dera'dan yerel savaşçıların ve sivillerin yanı sıra Dürzilerden oluşan resmi çerçeve dışında kalan yerel gruplar, Sahnaya'daki durumu daha da karmaşık hale getiriyor.

Şam Kırsalı'ndaki çatışma güneyde de yankı buldu. Suveyda vilayetinde hükümete bağlı tüm güçler, yerel güçler ve gruplar arasında gerginlik ve hareketlilik yaşanmaya başladı. Şam-Suveyda otoyoluna bakan bölgedeki yerel bir grup, Eşrefiye Sahnaya'ya doğru ilerleyen Suveydalı silahlı gruplara ait bir askeri konvoyun önünü kesti. Al Majalla’nın kaynaklardan edindiği bilgilere göre bahsi geçen yerel grup, konvoyun önünü kesmek için ne hükümet güçlerinden emir aldı ne de onlarla koordinasyon kurdu.

Genel Güvenlik İdaresi’nin Dera'daki bir askeri komutanı, Suriye hükümetinin, gerginliğin Dera ve Suveyda bölgelerine yayılmasından endişe ederek güneyde harekete geçtiğini ve aynı zamanda anlaşmazlığı çözmek ve kimliği belirsiz bir ses kaydının neden olduğu gerginliğin büyümesini önlemek için Suveyda’daki dini otorite temsilcileri ve bazı grupların temsilcileriyle el ele çalıştığını söyledi.

Öte yandan İsrail, 29 Nisan Salı günü Ceramana bölgesi üzerinde yaptığı uçuşlar ve 30 Nisan Çarşamba günü gerçekleştirdiği hava saldırılarıyla Dürzileri koruduğu mesajını vermeye çalışırken, İsrail'deki Dürzilerin ruhani lideri Muvaffak Tarif aracılığıyla da mesajlar göndermeye devam ediyor. Tarif yaptığı açıklamada, durumun kontrol altında olduğunu ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Suriye'deki durumla ilgili talimatlar verdiğini belirterek “Yakında bir değişiklik olacak” dedi.

Diğer taraftan Lübnan’daki İlerici Sosyalist Partisi, Dürzilerin önde gelen liderlerinden Velid Canbolat'ın Eşrefiye Sahnaya'da ateşkes çabaları kapsamında Suriye hükümeti, Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve Ürdün ile temasa geçtiğini duyurdu. Partiden yapılan açıklamaya göre Canbolat, meselelerin ‘devlet mantığı ve Suriye'nin tüm kesimleriyle ülkenin birliği temelinde’ ele alınması gerektiğini vurguladı.

Olay Ceramana'da başladı

Ceramana bölgesindeki gerilim, pazartesi günü Dürzi bir din adamına ait olduğu söylenen ve Hz. Muhammed’e hakaret içeren bir ses kaydının yayınlanmasının ardından başladı. Suriye hükümeti ses kaydının kime ait olduğunu tespit edememiş olsa da Dürzi yetkililer kaydın Dürzilerin düşüncelerini temsil etmediğini ve Suriyeliler arasında fitne yaymayı amaçladığını vurguladı. Ancak bu girişim, salı gecesi Ceramana’da, özellikle de Nesim Mahallesi’ndeki kontrol noktasında çatışmaya dönüşen ve bir kişinin ölümü ve dört kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan olay sonrası tansiyonu düşürmeye yetmedi.

Al Majalla’ya konuşan Ceramana’dan bir kaynak, “Olay, Şam kırsalından gelen ve hükümete bağlı olmayan silahlı kişilerin ses kaydına bir tür cevap olarak havaya ateş açmaya çalışması ve Ceramana'daki silahlı kişilerin de buna ateşle karşılık vermesiyle başladı. Bu olaydan sonra ne olduğunu bilmiyoruz” ifadelerini kullandı.

ıko0p
Dürzilerden silahlı kişiler, Şam'ın dış mahallelerindeki bir kontrol noktasının yakınlarında nöbet tutuyor, 29 Nisan 2025 (AP)

Suriye İçişleri Bakanlığı, Ceramana'ya yapılan saldırının hükümet tarafından gerçekleştirilmediğini ve organize bir saldırı olmadığını söyledi. Bakanlık, ilk etapta yaşananların yerel gruplar tarafından sivil bir protestoyu hedef alan bir saldırı olduğunu da sözlerine ekledi.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı habere göre Genel Güvenlik İdaresi’nden bir komutan şunları söyledi:

“Genel Güvenlik İdaresi, Nesim Mahallesi’ndeki yerel gruplar tarafından saldırıya uğradı. Ceramana'daki Genel Güvenlik İdaresi’ne ait kontrol noktalarının neredeyse tamamında Suveyda kökenli savaşçılar konuşlu. Bu yüzden saldırıyı Genel Güvenlik İdaresi’nin başlatmış olması düşünülemez. Suriye devletinin bize çatışmaya girmememiz, durumu kontrol altına almaya çalışmamız ve oradaki durumu karmaşıklaştırabileceği korkusuyla herhangi bir tarafın Ceramana'ya girmesini engellememiz yönündeki talimatları gayet açık.”

Sorunu çözmek için büyük çaba sarf eden Suriye hükümeti ve Dürzi yetkililer, anlaşmazlığı sona erdirmek amacıyla salı günü Ceramana'da bir araya geldiler. Genel Güvenlik İdaresi, çatışmalarda ölenlerin cenazelerini Suriye devletine teslim etti. Cenazeler dün toprağa verildi. Ne yazık ki Ceramana'daki gerginlik 13 kişinin hayatına mal oldu.

Suriye hükümetinin, Suveydalı grupların ve dini otoritelerin anlaşmazlığı çözmek için araya girmesiyle Ceramana'daki çatışmalar şiddetini yitirdi.

Suriye hükümetinin, Suveydalı grupların ve dini otoritelerin anlaşmazlığı çözmek için araya girmesiyle Ceramana'daki çatışmalar şiddetini yitirdi. Al Majalla’da yer alan bir habere göre Suriye hükümeti, Dürzi cemaati, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetim kurumları temsilcileri salı günü Ceramana’da bir araya geldi. Görüşmede ‘ilçede hayatını kaybedenlerin ailelerine haklarının iade edilmesi ve tazminat ödenmesinin sağlanması’ üzerinde mutabık kalındı. Ayrıca saldırıya karışanlardan hesap sorulması ve adalete teslim edilmeleri için çalışılmasının yanında medyada yaşananların açıklığa kavuşturulması ve mezhepsel ve bölgesel hareketliliğin sınırlandırılması taahhüdünde bulunuldu.

Anlaşmadan birkaç saat sonra Suveyda, Deyrizor, Dera ve diğer illerden gelen Suriyelilerin bir arada yaşadığı Eşrefiye Sahnaya beldesinde çatışmalar patlak verdi.

Karmaşık meseleler ve Ceramana'daki gerilimlerin bir uzantısı

Suriye hükümeti tarafından yapılan resmi açıklamaya göre Eşrefiye Sahnaya’daki devlet dışı gruplar salı akşamı Genel Güvenlik İdaresi’ne ait bir kontrol noktasına saldırarak üç polis memurunu yaraladı. Suriye Arap Haber Ajansı SANA’nın Şam'daki bir güvenlik kaynağından aktardığına göre tarım arazilerine yayılan diğer gruplar da yollarda seyir halindeki sivillere ve Genel Güvenlik İdaresi’ne ait araçlara ateş açarak 6 kişinin ölmesine, birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Al Majalla’nın kaynaklarına göre Eşrefiye Sahnaya beldesindeki meselenin birçok boyutu var. Bunların başında bölgenin geçtiğimiz yıllarda Deyrizorlu aşiretlere mensup siviller ile Dürziler arasında çok sayıda gerilime ve iki taraf arasında Genel Güvenlik İdaresi’nin son aylarda yatıştırmak için birkaç kez müdahale ettiği gerginliğe sahne olması geliyor.

Al Majalla’ya konuşan Genel Güvenlik İdaresi’nden bir komutan, Eşrefiye Sahnaya'daki durumun Ceramana'dakinden daha karmaşık olduğunu söyledi. Gerginliğin Ceramana'dan Eşrefiye Sahnaya’ya sıçramış gibi görünse de gerçek nedenlerinin tamamen yerel olduğunu ve Ceramana'daki gerginliğin taraflar arasında hesaplaşmak için kullanıldığını belirten komutan, “Edindiğimiz bilgilere göre anlaşmazlık Eşrefiye Sahnayalılar arasında Genel Güvenlik İdaresi’nin herhangi bir müdahalesi olmadan başladı. Genel Güvenlik İdaresi güçleri sabah saatlerinden itibaren durumu kontrol altına almak ve çatışmayla ilgisi olan tüm sivilleri tutuklamak için Eşrefiye Sahnaya’ya intikal ediyor” ifadelerini kullandı.

Eşrefiye Sahnaya’ya giren Genel Güvenlik İdaresi güçleri, olayların arkasında kimlerin olduğunu tespit edemediği saldırılara maruz kaldı. Bu durum, özellikle çatışan tarafların halihazırda silahları olduğundan ve Eşrefiye Sahnaya’da  ikamet ettiklerinden dolayı bölgede yaşanan bir güç çatışmasının sonucu. Genel Güvenlik İdaresi tarafından dün sabah saatlerinde yapılan açıklamada, Eşrefiye Sahnaya'daki çatışmaların Genel Güvenlik İdaresi’nden 16 unsurun ölümüyle sonuçlandığı ve Suriye devletini durumu izlemek ve bilgi toplamak için Şahin Taburları tarafından geliştirilen insansız hava araçlarını (İHA) kullanmak zorunda bıraktığı belirtildi.

Al Majalla’ya konuşan Genel Güvenlik İdaresi’nden komutan, Eşrefiye Sahnaya'daki durumun Ceramana'dakinden daha karmaşık olduğunu söyledi. Gerginliğin Ceramana'dan Eşrefiye Sahnaya’ya sıçramış gibi görünse de gerçek nedenlerinin tamamen yerel olduğunu söyledi.

Suveyda'daki dini yetkililer ve Suriye hükümetinin yoğun çabalarıyla Eşrefiye Sahnaya’daki durum, iç barışa yönelik gelecekteki tüm tehditler ortadan kaldırılana kadar geçici de olsa çözülmeye başladı. Al Majalla, Suriye hükümeti ile Dürzi din adamları arasında dün sabah saatlerinden itibaren Şam'da, Deraya ilçesi yakınlarındaki bir bölgede ve Sahnaya'da birkaç toplantı yapıldığı ve Suveyda’dan gelen heyetin güvenliğinin Genel Güvenlik İdaresi tarafından sağlandığı bilgisine ulaştı.

Al Majalla’nın edindiği bilgilere göre Suriye hükümeti, Dürzi dini otoriteleri ve Suveyda'daki başlıca gruplarla ortak bir talep olarak, çatışmanın daha da yayılmasını ve kıyı bölgelerinde yaşananlara benzer çatışmalara yol açacak bir mezhep sarmalına dönüşmesini istemiyor. Suveyda'daki silah miktarının ve Suveyda ile Bedevi gruplar arasında uzun süredir devam eden gerginliğin farkında olan Şam, bu yüzden meseleyi tırmandırmaktansa barışçıl yollarla çözmenin daha etkili olacağına inanıyor. Zira özellikle İsrail'in doğrudan müdahalesi ve kendisini Dürzilerin koruyucusu olarak göstermeye çalışması, Suveyda'daki bazı güçlerin Suriye hükümetine karşı askeri olarak harekete geçmesi için psikolojik bir destek sağlayabilir.

Al Majalla’ya konuşan Genel Güvenlik İdaresi’nin Dera'daki komutanı, şunları söyledi:

“Suveyda'da Suriye hükümetini destekleyen ve desteklemeyen gruplar var. Bugün nedenleri, sonuçları ve güçleri karmaşık bir çatışmanın başlamasından korkuluyor. Aramızda sadece düşmanımıza hizmet edecek bir savaşın içine çekilmemek hepimizin çıkarına olur. Suriye hükümeti, Suriye'nin güneyinde güvenlik operasyonları ya da tutuklamalar gerçekleştirmesi için Genel Güvenlik İdaresi’ne ve orduya herhangi bir talimat vermedi.”

gthyju
Suriye'nin başkenti Şam'ın güneyindeki Ceramana beldesinde yaşanan çatışmalardan bir gün sonra silahlı adamların yanında dini cemaatlerinin bayraklarını sallayan Dürzi gençler, 29 Nisan 2025 (AP)

SANA'nın aktardığına göre Şam Kırsalı Emniyet Müdürü Yarbay Hüsam et-Tahan, Genel Güvenlik İdaresi’nin Eşrefiye Sahnaya'nın tüm mahallelerine girebildiğini söyledi.  Genel Güvenlik İdaresi güçlerinin güvenliği ve istikrarı yeniden sağlamak üzere bölgedeki mahallelerde konuşlandırıldığını belirten Yarbay Tahan, “Bölgede güvenlik ve istikrarı yeniden tesis etmek için önlemlere başlayacağız” diye konuştu.

Al Majalla'nın edindiği bilgilere göre ‘geçici ateşkesin’ ardından hükümet ile Dürzi dini ve askeri yetkililer ‘kanun kaçaklarının’ Suriye'yi istikrarsızlaştırmaya yönelik yeni girişimlerini önlemek için aktif bir çaba gösterecek ve her iki taraf da ‘sadece Suriye'yi yıkmaya yönelik olan’ her türlü dış müdahaleye karşı koymak için çalışacak.

İsrail sahneye çıkıyor

Ceramana'daki gerginlikle eş zamanlı olarak salı gününden bu yana Şam semalarında dolaşan İsrail İHA’ları dün Eşrefiye Sahnaya beldesine birkaç hava saldırısı düzenledi. Ardından İsrail, Dürzileri korumak istediğini açıklarken Şam hükümetini Dürzileri korumaya çağırdı.

İsrail savaş uçakları çarşamba günü Eşrefiye Sahnaya bölgesini hedef alan hava saldırıları gerçekleştirdi. İlk saldırı Eşrefiye Sahnaya'ya gitmekte Genel Güvenlik İdaresi’ne ait bir askeri konvoyu hedef aldı. Saldırı bir Genel Güvenlik İdaresi görevlisinin ölümüne neden oldu. İkinci saldırıda ise hedef alınan bölgede sivil kayıplar olduğuna dair teyit edilememiş haberler geldi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisinden dün yapılan açıklamaya göre İsrail ordusu, ‘Suriye'nin başkenti Şam yakınlarındaki Sahnaya beldesinde Dürzilere yönelik bir saldırı hazırlığında olan radikal bir grubu hedef alan bir uyarı operasyonu’ gerçekleştirdi. Saldırının ‘Suriye yönetimine güçlü bir mesaj verdiği’ belirtilen açıklamada, İsrail'in Suriye hükümetinden Dürzilere zarar gelmesini önlemek için harekete geçmesini ‘beklediği’ ifade edildi.

İsrail daha önce de bu tür saldırılarda bulunmuş ve ardından açıklamalar yapmıştı. Netanyahu defalarca kez, ‘İsrail ordusunun Dürzileri korumaya kararlı olduğunu’ söylemişti.

İsrail daha önce de bu tür saldırılarda bulunmuş ve ardından açıklamalar yapmıştı. Netanyahu defalarca kez, ‘İsrail ordusunun Dürzileri korumaya kararlı olduğunu’ söylemişti. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz mart ayı başlarında yaptığı bir açıklamada, Şam'ın güneydoğusundaki Ceramana banliyösünde Suriye yönetiminin Dürzilere zarar vermesi halinde İsrail'in Suriye'ye askeri müdahalede bulunacağını söyledi. Bu açıklama Genel Güvenlik İdaresi ile Dürzi silahlı gruplar arasında yaşanan ve iki tarafın anlaşmasıyla sonuçlanan gerginlikle aynı döneme denk geldi. Buna karşın Suriye'deki Dürzi dini otoriteler ve Suveyda’daki gruplar, Suriye'deki Dürzilerin Suriye kimliğinin bir parçası olduğunu ve dış korumaya ihtiyaç duymadıklarını defalarca kez vurguladılar.

09pmk
Şam kırsalındaki Ceramana'da bir kontrol noktasında bekleyen silahlı Dürzi unsurlar, 29 Nisan 2025 (AFP)

Suriye hükümeti ve Suriye'deki Dürzi yetkililer Suriye saflarını birleştirmek için her türlü çabayı gösterse de bazı bölücü faktörler yok değil. Bir yandan Dürzilerin bir kısmı İsrail'den koruma talep ederken diğer yandan Suriye devleti, ülkeyi istikrarsızlaştırmak amacıyla disiplinsiz güçler tarafından Dürzilere ya da diğerlerine yönelik saldırılarda kullanılabilecek kontrolsüz silahları kontrol altına alabileceği imkanlarını geliştirmeye devam ediyor. Genel Güvenlik İdaresi’nin komutanlarından birine göre bugün yaşananlar tekrarlanabilir ve şiddeti artabilir. Bu yüzden hangi taraftan olurlarsa olsunlar Suriyeliler olarak iş birliği yapmaları gerekiyor ve Genel Güvenlik İdaresi de bunun çok iyi biliyor.