Filistin Yönetimi ve Hamas’tan BMGK’nın duruşuna övgü

Filistinliler dün cuma namazını Mescid-i Aksa'da kıldı. (DPA)
Filistinliler dün cuma namazını Mescid-i Aksa'da kıldı. (DPA)
TT

Filistin Yönetimi ve Hamas’tan BMGK’nın duruşuna övgü

Filistinliler dün cuma namazını Mescid-i Aksa'da kıldı. (DPA)
Filistinliler dün cuma namazını Mescid-i Aksa'da kıldı. (DPA)

Filistin Yönetimi ve İslami Direniş Hareketi ‘Hamas’, Doğu Kudüs'teki Mescid-i Aksa'nın tarihi statüsünün korunmasına ilişkin Birleşmiş Milletler  Güvenlik Konseyi'ndeki (BMGK) uluslararası tutuma övgüde bulundu.
DPA, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) İcra Komitesi Genel Sekreteri ve Filistin Sivil İşler Bakanı Hüseyin eş-Şeyh'in şu açıklamalarını aktardı:
“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki uluslararası brifingler, Mescid-i Aksa’dan taviz verme ve onun mevcut statüsünü değiştirme girişimleri konusunda açık ve nettir.”
Hüseyin eş-Şeyh, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) BMGKdaki duruşunu takdir ettiğini ifade ederek şunları söyledi:
“İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırılarını kınayan BM Güvenlik Konseyi oturumunda Arap grubunu en iyi şekilde temsil ettiği için BAE'ye teşekkür ediyoruz. Ayrıca Filistin ve Ürdün'ün talebi üzerine oturuma katılan, tüm kardeş ve dost ülkelere de samimi duruşlarından ötürü şükranlarımızı sunuyoruz.”
Filistin Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı, BMGK’ya üye devletlerin ‘en başta Mescid-i Aksa olmak üzere Kudüs'teki tüm kutsalların mevcut tarihi, yasal ve siyasi gerçekliğini değiştirmeyi reddettiklerini açıkça teyit eden tutumlarını’ memnuniyetle karşıladığını belirtti.
Bakanlık yaptığı basın açıklamasında, söz konusu ülkelerin tutumlarının ‘yasa dışı tek taraflı önlemleri reddettiğini, iki devletli çözüme bağlı kaldıklarını ve başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devleti’nin somutlaşmasına yol açacak gerçek bir barış sürecini başlatma konusundaki kararlılıklarını teyit ettiğini’ bildirdi. Bakanlık ayrıca aşırı sağcı İsrailli Bakan Itamar Ben Gvir'in Mescid-i Aksa'ya yönelik provakatif baskın girişimini reddetmek için oturumda ortaya çıkan ‘uluslararası mutabakatı’ memnuniyetle karşıladığını kaydetti.
Bakanlık tarafından yapılan açıklamada ‘benzeri görülmemiş bir provokasyon’ olarak değerlendirilen bu baskının, ‘çatışmaların artmasına yol açacak ciddi bir tehdit, çatışmaları durdurma taleplerini hiçe sayma ve Mescid-i Aksa'ya yönelik Yahudi yerleşimci baskınlarının ve ihlallerinin daha da artmasının önünün açılması’ olarak görüldüğü vurgulandı.
Bakanlık ayrıca ‘Ben Gvir ve takipçilerinin ihlallerinin tekrarlanmaması ve Hıristiyan ve İslami kutsalların tarihsel statüsünün değiştirilmemesini sağlamak için bu tutumları eylemlere ve önlemlere dönüştürmeye yönelik sürekli talebini’ dile getirdi.
Bakanlık tarafından yapılan açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Bu olağanüstü durumda bu oturumu gerçekleştirme başarısına katkıda bulunan tüm ülkelere ve bölgesel gruplara teşekkür etmeyi bir borç biliriz. İşgalci gücün temsilcisinin uydurmaları karşısında iki kardeş ülke arasındaki kader, yol ve hedef birliğini yeniden teyit eden Ürdün’ün cesurca ve kardeşçe tutumunu selamlıyor ve takdir ediyoruz..”
Filistin Dışişleri Bakanlığı ‘Netanyahu hükümetinin aşırılık yanlısı planlarını reddeden uluslararası cepheyi derinleştirmek ve genişletmek için güçlü bir başlangıç olarak bu uluslararası fikir birliği üzerine yeni eylemler inşa etmeye devam edeceğini’ vurguladı. “Bu, dünyadaki kardeşlerimiz ve dostlarımızla tam bir ortaklık ve koordinasyon içinde olacak” ifadelerini kullandı.
Hamas, BMGK toplantısında Ben Gvir'in Mescid-i Aksa'ya girmesine karşı tanık olunan uluslararası tutumu, ‘saldırganlığa dayalı, bölgenin ve halklarının güvenliğini tehdit eden İsrail işgalinin gerçekliğini ortaya çıkaran doğru yönde atılmış bir adım’ olarak değerlendirdi. Hareket, ‘özellikle Kudüs şehri ve Mescid-i Aksa olmak üzere Filistin halkının topraklarını özgürleştirme ve kendi kaderini tayin haklarına karşı işgal güçlerine etkili cezai verilmesi ve tedbirler alınması’ çağrısında bulundu.
BMGK, İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir'in salı günü Filistinli ve uluslararası çevrelerin eleştirilerine hedef olan Mescid-i Aksa'ya baskın girişimini görüşmek üzere, BAE ve Çin'in daveti üzerine perşembe günü halka açık bir oturum düzenledi.



Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz


Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
TT

Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman bin Abdulaziz, dün Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'dan telefon aldı.

Prens Muhammed bin Salman ve Ahmed eş -Şara, Suudi Arabistan ve Suriye arasındaki ikili ilişkilerin çeşitli yönlerini ve bu ilişkileri bir dizi alanda güçlendirme fırsatlarını gözden geçirdiler.

İki taraf ayrıca ortak ilgi alanlarına giren konuları ve Suriye'de güvenlik ve istikrarın pekiştirilmesi ile ekonomik toparlanmanın sağlanması çabalarını görüştü.