Tigray'da hayat normale dönüyor... Barış, büyük zorluklar taşıyacak

Resmi bir Etiyopya heyeti Etiyopya Halkların Temsilcileri Meclisi Başkanı önderliğinde bölgeyi ziyaret ediyor ve telekomünikasyon hizmetlerini, bankaları ve havayollarını eski haline getirmek için çalışıyor

UNICEF görevlileri, Tigray Bölgesi'ndeki anne ve çocukların rutin olarak sağlık kontrollerini yapıyor (AP)
UNICEF görevlileri, Tigray Bölgesi'ndeki anne ve çocukların rutin olarak sağlık kontrollerini yapıyor (AP)
TT

Tigray'da hayat normale dönüyor... Barış, büyük zorluklar taşıyacak

UNICEF görevlileri, Tigray Bölgesi'ndeki anne ve çocukların rutin olarak sağlık kontrollerini yapıyor (AP)
UNICEF görevlileri, Tigray Bölgesi'ndeki anne ve çocukların rutin olarak sağlık kontrollerini yapıyor (AP)

Mahmud Ebu Bekir
Yaklaşık yarım milyon cana mal olan ve iki milyondan fazla insanı evlerini terk etmeye zorlayan iki yıllık bir savaşın ardından, Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) ile düzenli ordu ve müttefikleri arasında imzalanan barış anlaşmasına göre, Etiyopya'nın Tigray bölgesinde normal hayata dönüşün sinyalleri verilmeye başlandı.
Bölgede kademeli olarak normal hayata dönüşün başlangıcı, iki taraf arasında geçen yılın kasım ayında Güney Afrika'nın başkentinde imzalanan anlaşmayla başladı.
Barışın sağlanmasıyla, devlet bankalarının hareketine ek olarak, telefon ve elektrik gibi askıya alınan başlıca temel hizmetler de tekrar verilmeye başlandı.
Bu gelişmeler, Addis Ababa'dan ilk resmi hükümet heyetinin Tigray bölgesinin başkenti Mekele şehrine vardığı ve büyük bir resmî törenle karşılandığı bir zamanda geldi.
Etiyopya Halkların Temsilcileri Meclisi Başkanı Tagesse Chafo öncülüğündeki heyete, Başbakanın Ulusal Güvenlik İşlerinden Sorumlu Danışmanı Rıdvan Hüseyin, Adalet Bakanı Gideon Timothyos, Ulaştırma ve Haberleşme Bakanı Dagmawit Moges, Sanayi Bakanı Malako Alabel, Etiyopya Havayolları CEO'su Mufsin Tasew ve telekomünikasyon şirketi "Ethio Telekom" CEO'su Frehiwot Tamru katıldı. 
Ulusal Diyalog Komisyonu üyeleri ile halk ve hükümet organlarının temsilcilerinin, yakın zamanda imzalanan barış anlaşmasını uygulama yolları konusunda bölgesel hükümetle kapsamlı görüşmeler yapması planlanıyor.
Bu görüşmeler, TPLF güçlerinin askeri teçhizatlarını bırakması, ihtiyaç sahiplerine insani yardımın ulaşmasının sağlanması, ordunun ve federal polisin kuzey bölgesindeki görevlerini yerine getirmek üzere geri dönmesi de dahil olmak üzere barış sürecinin sorunsuz gelişimini sağlamayı amaçlıyor.

Anlaşmayı sahaya indirmek
Hükümet İletişim Ofisi tarafından yapılan açıklamada, "Ziyaretin amacı, barış anlaşmasında yer alan ana konuların planlandığı gibi uygulanmasını sağlamaktır" denildi.
Etiyopya Hükümeti ile TPLF arasındaki anlaşma "basında çıkan, anlaşma maddelerinin uygulanmasında büyük sorunların olduğundan bahseden, haberlerin aksine etkili ve olumlu yönde ilerliyor."
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, bir halk mitinginde, hükümetinin Pretoria kentinde imzalanan barış anlaşmasının dürüst ve sağlam bir şekilde uygulanmasını sağlama konusundaki ısrarı hakkında konuştu.
TPLF Sözcüsü Getachew Reda da bu ziyaretin "barış anlaşmasının uygulanmasında önemli bir adım" olduğunu belirterek, "verimli tartışmalardan ve karşılıklı anlayıştan" söz etti.
Reda, Etiyopya Havayolları'nın bölgenin başkentine uçuşlarının yeniden başlamasına ek olarak, Etiyopya Hükümeti'nin bankacılık ve telekomünikasyon gibi uzun zamandır beklenen hizmetleri eski haline getirmek için yeşil ışık yakma girişimini memnuniyetle karşıladığını dile getirdi.

"Karşılıklı güven artırıcı önlemler gerekir"
Barış anlaşmasının uygulanmasına ilişkin müzakere sürecini başlatan son ziyaretin önemine rağmen, ülkenin başkenti Addis Ababa ile bölge arasındaki hava yolları başta olmak üzere tüm hizmetlerin yeniden sağlanması dahil, anlaşmanın sorunsuz bir şekilde uygulanmasının önünde pek çok engel bulunuyor.
Afrika Boynuzu meselelerinde uzmanlaşmış bir analist olan Abdurrahman Ebu Haşim, anlaşma hükümlerinin uygulanmasının "çatışmanın tarafları arasında daha fazla zamana ihtiyaç duyabilecek karşılıklı güven artırıcı önlemler gerektirdiğine inandığını" söyledi.
Ebu Haşim, "TPLF'nin silahsızlandırılması başlarsa ve geçiş döneminin yönetimine bölge halkının bireysel veya toplu olarak daha fazla sayıda katılımı sağlanırsa daha iyi fırsatlar olabilir ki bu da merkezi hükümetin gözetiminde genel seçimlerin yapılmasını gerektirir" dedi.
Ebu Haşim, TPLF'yi daha önce "yasa dışı terör örgütü" olarak sınıflandıran Etiyopya Halkların Temsilcileri Meclisi'nin, bölgeyi ziyaretinin birçok olumlu şeyin başlangıcı olabileceğini söyledi. 
Ebu Haşim, sözlerine şunları ekledi:
"Ziyaret, her halükârda Pretoria ve Nairobi barış anlaşmalarının yetkilerinin uygulanması ve iki yıllık kesintinin ardından bankacılık, telekomünikasyon ve elektrik hizmetlerinin başlaması için gerekli düzenlemelerin yapılması konusunda hükümetin iyi niyetinin ve ciddiyetinin bir tezahürüdür."
Ebu Haşim, anlaşmanın uygulanmasının karşı karşıya olduğu en önemli potansiyel zorluğun "TPLF'nin silahlarını teslim etme maddesinin uygulanmasında Eritre güçlerinin ve Amhara milislerinin bölgeden çıkışı" olduğuna inanıyor;
"Bu mesele sahneyi karmaşıklaştırabilir ve TPLF'nin askeri bir çözüm girişimine geri dönme niyetini açıklayabilir. Bunun nedeni, TPLF'nin Etiyopya ordusunun zayıflığını önceden biliyor oluşu ve müttefiklerinin sahada bulunmaması durumunda kendi topraklarını koruma hususunda kararlı olmasıdır."
"Bir başka zorluk da bölgesel düzeyde başka bir iç savaşa yol açabilecek olan çatışmanın nasıl yönetileceği ve çözüleceği konusunda Tigray seçkinleri arasında görüş ayrılıklarının olmasıdır" diyen Ebu Haşim, "Bu seçkinlerden bazıları, Tigray kuvvetlerinin, bölgenin Etiyopya'dan bağımsızlığını ilan etmelerini sağlayacak kesin bir askeri zafer elde etmesini beklediklerini belirterek, özellikle son iki yılda Tigray gençleri arasında bağımsızlık hayali ve Amhara, Afar ve Eritre topraklarının büyük bir bölümünün ilhakı için başlatılan büyük seferberlik kampanyalarından sonra şimdi durumun farklı bir noktaya evrildiğini söylüyorlar. Ancak saha gerçeği TPLF'yi barışçıl bir seçim yapmaya sevk etti. TPLF savaş yerine silahlarını bırakmaya ve yaklaşık otuz yıl önce silah zoruyla işgal ederek bölgeye kattığı tarım alanlarından vazgeçmeye razı oldu" şeklinde konuştu.

Barışın zorlukları
Tigraylı aktivist Mikail Abraha ise "İki yıldır savaşın cephelerinde ve siperlerinde direnen TPLF, barışın zorluklarıyla yüzleşmek için yeterince hazırlıklı olmayabilir" ifadelerini kullandı.
Abraha, geçiş yönetiminin bölgede karşı karşıya kalacağı zorluklar, iki yıllık askeri çatışma sırasında karşılaştığı zorluklardan çok daha zor olacak" diye vurguladı.
Ayrıca Abraha, "Bütün Tigraylılar savaş sırasında hayallerinin ve umutlarının ifadesi olarak gördükleri TPLF çatısı altında birlik olmuşlardı. Ancak işlerin bu şekilde sona ermesi, hele silahlarını tamamen bırakmalarının istenmesi, onları bunun hesabını sormaya sevk edecektir" dedi.
"Bir sonraki aşamanın büyük zorluklar taşıyacağını ve çatışmanın Tigray-Etiyopya arasından çıkıp Tigray-Tigray arasına kayabileceğini" vurgulayan Abraha, "çünkü Tigray gençliğinin geniş kesimleri arasında büyük bir memnuniyetsizlik hali var ve savaş ve barışın kaderini TPLF'nin tek başına belirlemesi artık onlar tarafından kabul edilemez" şeklinde konuştu.
Özellikle diasporadaki Tigraylı aktivistler arasında yeni bir siyasi hareket olduğuna dikkat çeken Abraha, bunun önümüzdeki dönemde daha da genişleyerek bölge içinde yayılabileceğine işaret etti.
Ayrıca, bu siyasi hareketin son dönemde yaşanan savaşın nedenlerini araştıran bir hareket olduğunu söyleyen Abraha, sözlerini şöyle sürdürdü:
"TPLF ile merkezi hükümet arasında, anlaşmanın bazı hükümlerinin uygulanmasının zorluğuyla ilgili başka sıkıntılar da var. Anlaşmanın öngördüğü gibi, bu konudaki değerlendirme görecelidir ve iki taraf bu değerlendirmelerde farklılık gösterebilir. Ancak bu koşullardan en önemlisi Eritre güçlerinin geri çekilmesi olacak ki Etiyopya basınında çıkan haberlere göre şimdilerde olmaya başlayan da bu."
Bu noktaya yanıt olarak, "Eritre'nin Tigray bölgesinden çekildiğine dair resmi bir beyanı yok" ifadelerini kullanan Abdurrahman Ebu Haşim, "Eritre tarafından bu konuda bir açıklama beklemiyorum. Eritre'deki rejim açıklamalarla ve basın açıklamalarıyla ilgilenmiyor. Bu nedenle Etiyopya-Etiyopya savaşına katıldığını resmi olarak açıklamadı, çekileceğini de açıklaması beklenmiyor" dedi.
Abraha, "Eritre güçlerinin, Sudan sınırları boyunca batı kesiminde hala varlığını sürdürürken, birkaç bölgeden çekildiğini" doğruladı. Bu, silahsızlanma maddesine bağlılık sorununu gündeme getirdi.

Independent Türkçe



Sudan'a ilişkin Cenevre görüşmeleri ‘tek taraflı’ taahhütlerle sonuçlandı

Birleşmiş Milletler Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra (Reuters)
Birleşmiş Milletler Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra (Reuters)
TT

Sudan'a ilişkin Cenevre görüşmeleri ‘tek taraflı’ taahhütlerle sonuçlandı

Birleşmiş Milletler Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra (Reuters)
Birleşmiş Milletler Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde İsviçre'nin Cenevre kentinde, Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) heyetleri arasında insani yardımların ulaştırılması ve sivillerin korunmasının arttırılması konusunda yapılan dolaylı müzakereler, BM arabuluculuğunun adını vermediği müzakere taraflarından birinin ‘tek taraflı’ taahhütleriyle sona erdi. Ancak HDK ayrı bir açıklama ile BM ve BM Güvenlik Konseyi'nin talebine yanıt olarak Sudan Yardım Ajansı ile koordinasyon içinde insani yardım ulaştırma ve sivillerin korunmasını arttırma taahhüdünü açıkladı. Sudan hükümet heyetinden ise herhangi bir yorum gelmedi.

BM Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra dün (Cuma) yaptığı basın açıklamasında, isim vermeden ‘taraflardan birinin’ insani yardımı arttırma ve sivilleri koruma taahhüdünü açıkladığını ve Cenevre görüşmelerini, daha uzun ve karmaşık bir süreçte ‘cesaret verici bir ilk adım’ olarak değerlendirdiğini belirtti.

İsmi açıklanmayan tarafın verdiği taahhütleri memnuniyetle karşılayan Lamamra, taahhütlerin uygulanmasını takip etme ve kritik konularda tarafların liderleriyle yakın teması sürdürme sözü verdi. Lamamra, “Bu sürecin arzu edilen şekilde devam etmesi için onların emrinde olacağım. Tarafları Sudan halkı ve ülkenin geleceği adına barış için angajmanlarını yoğunlaştırmaya teşvik edeceğim” ifadelerini kullandı.

Görsel kaldırıldı. Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, ocak ayında BM Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra'yı kabul etti. (SUNA)

Lamamra hangi tarafın tek taraflı taahhütte bulunduğunu açıklamasa da HDK müzakere heyeti, müzakerelerin sonunda yaptığı ayrı bir açıklamada, BM Genel Sekreteri’nin Ramtane Lamamra'ya, HDK Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu'nun (Hamideti) HDK'nin Sudan Yardım ve İnsani Operasyonlar Ajansı ile koordinasyon halinde insani yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırma taahhüdünü, sivillerin korunmasını arttırma taahhütlerini ve BM ile BM Güvenlik Konseyi'ne yönelik bir dizi acil ve ivedi talebi içeren resmi bir mektup verdiğini duyurdu.

HDK, kendi delegasyonu ile BM arasındaki dolaylı müzakereleri ‘tek taraflı’ olarak nitelendirdi. Söz konusu müzakerelerin ‘olumlu bir atmosferde gerçekleştiğini ve Sudan halkının yararına ortak iş birliğinin geliştirilmesine katkıda bulunan yapıcı ve verimli müzakerelerle karakterize edildiğini’ bildirdi.

Cenevre, 11-18 Temmuz tarihleri arasında, BM Güvenlik Konseyi'nin Ramtane Lamamra'ya Sudan'daki çatışmanın taraflarına iyi niyet misyonu sunma, ordu ile HDK arasında bir yılı aşkın süredir devam eden savaşın parçaladığı ülkede bölgesel barış çabalarını tamamlama ve koordine etme görevi vermesi uyarınca, Sudan ordusunu temsil eden bir heyet ile HDK'yi temsil eden bir başka heyet arasında insani yardım sağlama ve sivilleri koruma amaçlı dolaylı görüşmelere tanık oldu.

Görsel kaldırıldı.Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu, Uganda'da BM Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra ile (X)

X platformundaki sayfasından açıklamalarda bulunan Lamamra, Sudan'da savaşan iki tarafın heyetleriyle gerçekleştirdiği ‘diyalog’ görüşmelerinin cuma günü sona erdiğini belirtti. Lamamra, “İnsani erişimin arttırılması ve sivillerin korunmasına yönelik daha uzun bir süreç bağlamında bu ilk ve cesaret verici adımın atılmasına katkılarından dolayı herkese teşekkür ediyorum” ifadesini kullandı.

Görüşmeler, Lamamra'nın birden fazla kez değindiği, özellikle de hükümet delegasyonunun açılış oturumuna katılmayı reddetmesi ve kendisini delegasyonla açıklanmayan bir şekilde iletişim kurmaya ve istişarede bulunmaya zorlaması gibi çeşitli engellerle gölgelendi. ‘Uzlaşmaz tarafı’ açıkça tanımlamayan Lamamra, ‘taraflardan biri’ olarak nitelendirdi.

Lamamra, BM Güvenlik Konseyi tarafından bölgesel barış çabalarını sonuçlandırmak ve koordine etmek üzere görevlendirilmesinin, BM Güvenlik Konseyi’nin 2724 (2024) ve 2736 (2024) sayılı kararlarına dayandığını ve Sudan'daki durumdan endişe duyduğunu ifade etti.

Lamamra, tarafları, askeri operasyonlara sahne olan ve HDK tarafından kuşatılan Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir şehrinde ve çevresindeki bölgelerde artan gerilimi düşürmeye çağırdı. “Ülkenin her yerine engelsiz insani yardım erişimine izin vermeleri ve kolaylaştırmaları, sivillerin korunmasını sağlamaları’ çağrısında bulundu.

BM Özel Temsilcisi, çatışmanın taraflarını, soruna diyalog yoluyla sürdürülebilir bir çözüm bulunmasının önünü açacak şekilde, çatışmaların derhal durdurulmasını sağlamaya davet etti.

Cenevre müzakerelerinin niteliğini detaylandıran Lamamra, taraflarla daha önceki ilişkilerine dayanarak, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve HDK Komutanı Korgeneral Muhamed Hamdan Daklu'ya, insani yardımın tüm Sudan halkına adaletli bir biçimde dağıtılmasını sağlayacak tedbirleri müzakere etmek ve sivillerin korunmasını sağlayacak seçenekleri görüşmek üzere, üst düzey delegasyonlar atamaları için mektuplar gönderdiğini duyurdu.

Lamamra, ‘yakınlık’ formülünü, yani iki taraf arasındaki dolaylı görüşmeleri izlediğini ve ilgili uzmanlığı sağlayan entegre bir BM teknik ekibi tarafından desteklenen her heyetle ayrı ayrı görüştüğünü açıkladı. Lamamra, söz konusu ekibin, tarafların heyetleriyle teknik ve genel toplantılar da dahil olmak üzere yaklaşık 20 oturum gerçekleştirdiğini ve heyetlerle kendi görevleri bağlamında etkileşimde bulunduğunu bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Ofisi tarafından yayınlanan açıklamadan aktardığına göre Lamamra, Sudan'da her geçen gün kötüleşmeye devam eden feci insani durum konusunda uyarıda bulundu. “İhtiyacı olan herkese güvenli insani yardım erişiminin sağlanması ve Sudan'daki tüm sivillerin korunması için acilen harekete geçilmesi gerekiyor” diyen Lamamra, BM'nin Sudan'daki sivil nüfusu desteklemeye yönelik çabalarını sürdüreceği sözünü verdi.