Ankara-Şam normalleşmesine karşı Suriyeli muhalifler Esed güçlerini vuruyor

Suriyeli muhalif gruplar Türkiye’nin bölgeden çekilme olasılığına karşı askeri operasyonlarına ve eğitimlere ağırlık veriyor

Halep kırsalındaki temas hatlarının yakınlarındaki muhalif grupların üyeleri (Şarku’l Avsat)
Halep kırsalındaki temas hatlarının yakınlarındaki muhalif grupların üyeleri (Şarku’l Avsat)
TT

Ankara-Şam normalleşmesine karşı Suriyeli muhalifler Esed güçlerini vuruyor

Halep kırsalındaki temas hatlarının yakınlarındaki muhalif grupların üyeleri (Şarku’l Avsat)
Halep kırsalındaki temas hatlarının yakınlarındaki muhalif grupların üyeleri (Şarku’l Avsat)

Türkiye ile Suriye rejimi arasındaki yakınlaşma ve normalleşme yolunu protesto etmeye yönelik Suriye muhalefetinin siyasi ve askeri tepkileri yükseliyor. Muhalif kesimler yakınlaşma yoluna tepki olarak açıklamalar yayınlamaktan, bir yandan rejim güçlerine karşı askeri operasyonlar başlatmaya, diğer yandan da yakınlaşmanın sahada olumsuz yansımaları olması durumunda savaşçılarının olası askeri çatışmalara hazır olup olmadığını test etmeye geçiyor.
Muhalif grupların Suriye'nin kuzeybatısındaki askeri operasyonlarını haber yapan ‘El-Askeri’ internet sitesi, niteliksel olarak tanımladığı bir operasyonu ortaya çıkardı. Operasyon, Ahraru'ş Şam Hareketi tarafından Halep'in kuzeydoğusunda Türk nüfuzu altındaki El-Bab kenti yakınlarındaki Esed güçlerine ait önemli askeri noktaları hedef aldı. Operasyon sonucu hedef alınan askeri noktalar tahrip edilirken, rejim unsurları safında hayatını kaybeden ve yaralananlar oldu.
İnternet sitesinin aktardığına göre Ahraru'ş Şam Hareketi’nin askeri komutanlarından Münir el-Humsi konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Hareket’e bağlı gruplar, dikkatli bir şekilde gözlem yaptıktan sonra hava koşullarından yararlanarak, 8 Ocak Pazar günü Halep'in kuzeydoğusundaki El-Bab kenti yakınlarındaki Tilali’l Ineb ve Tel Cican bölgesinde rejim güçlerine ait mevzileri hedef alan niteliksel bir operasyon gerçekleştirdiler. Geri çekilmeden önce 8 rejim unsurunun ölümüne ve bazılarının yaralanmasına yol açan şiddetli çatışmalardan ve mevzilerin tahrip edilmesinden sonra iki askeri noktayı ele geçirmeyi başardılar” ifadelerini kullandı.
Humsi sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu operasyon, Esed çetelerinin elinden tutmak için yalvaran ve muhalif hareketlere bir gün Suriye rejimi ile barışacaklarına dair yalanlar ve iftiralar atan herkese bir mesajdır. Bu operasyon ilk değil ve son da olmayacaktır. Bu çeteyle (Suriye rejimiyle) uzlaşmak tarafımızca reddedilmektedir. Bu yozlaşmış cuntayı topraklarımızdan söküp atmaktan başka çözüm yolu yoktur. Bugünkü operasyonun, Esed çetelerini ve işgalci destekçilerini (Rusya, Hizbullah ve İran’ı) kovup Suriye halkından çalınan toprakları geri alana kadar geri çekilmeyeceğimize dair Allah’a ahdimizin olduğuna ilişkin düşmana ve dosta, işgalciye ve devrimci halkımıza bir mesaj olduğunun altını çizmek isteriz. Şartlarını ve detaylarını düşmana dayatacağımız bir sonraki savaş için ileri bir hazırlık aşamasına geçiyoruz. Nitekim bu toprakların sahibi bizleriz ve zafer için gerekli unsurlarımız var.”
Ceyşu’l İzze de dahil olmak üzere Heyetu Tahrir’uş Şam (HTŞ) ve diğer silahlı gruplara yakın siteler de Suriyeli gözlemcilere göre, Türkiye'nin Esed rejimiyle yakınlaşmasıyla bağlantılı olabilecek olası herhangi bir askeri gelişmeye hazırlık olarak kamplardaki savaşçıların eğitiminin yoğunlaştırılmasının yanı sıra savaşa hazırlık durumlarını tespit etmek için askeri denetimler yapıldığını ortaya çıkardı.
HTŞ gruplarının liderlerinden Ömer el-Haşimi “Başta HTŞ olmak üzere birçok grubu içeren Fethu'l Mubin Operasyon Odası, savaş suçlusu Esed çetelerine kapsamlı bir saldırı başlatmak için tam tekmil hazır. İşgalci Rus ve Esed çeteleriyle son yapılan askeri operasyon bittiğinden beri askeri gücü yeni silahlarla desteklemeye, komutanlar ve askerler için eğitim sistemini geliştirmeye ek olarak operasyonel düzeyde cepheleri ve eksenleri kontrol etmede gerekse niteliksel taktikler kullanarak taktik düzeyinde olsun, Askeri Operasyonlar Odası her düzeyde önemli bir sıçrama kaydettikten sonra bu fırsatı kaçırmayacaktır. Bu sıçrama sahaya yansımıştır. Gece gündüz keskin nişancılık ve yoğun topçu saldırılarıyla suçlu Esed çetelerinin saflarında yüzlerce kayıp verilmesini sağladık. Son zamanlarda hat gerisindeki niteliksel operasyonlarda gördüğümüz şey, askeri eğitimin etkinliğinin, büyük gelişimin, yüksek muharebe gücünün ve meydana gelebilecek herhangi bir saldırıyı püskürtme becerisinin apaçık bir kanıtıdır” dedi.
Öte yandan Ceyşu’l Izze’den Albay Mustafa Bakur “Grup, yeni askerleri askeri eğitim kurslarıyla, eski üyeleri ise liderlik ve niteliksel eğitim kurslarıyla hazırlamaya devam ediyor. Bu, Esed rejimi ve onun Rus ve İranlı destekçileri ile ölüm kalım savaşının kaçınılmaz olduğuna yönelik inançtan kaynaklanıyor. Bu çalışma yıl boyunca devam eden bir çalışmadır” ifadelerini kullandı.
Silahlı gruplar Türkiye’nin çekilmesine karşılık tedbir alıyor
Şarku’l Avsat’a konuşan siyasi gözlemciler askeri hareketlenmenin, uluslararası ve bölgesel güçler arasındaki son siyasi gelişmelerle ilgili olduğunu düşünüyor. Gözlemciler özellikle de Türkiye'nin Esed’e yönelik politikasındaki değişiklik ve normalleşme sürecine karşı Ankara’yla müttefik grupların Türkiye’nin İdlib ile Halep kırsalı olmak üzere kurtarılan bölgeleri desteklemekten vazgeçtiği algısıyla bağlantılı olduğunu vurguluyorlar. ‘Yapılacak bir anlaşma, Türk kuvvetlerinin kuzeybatı Suriye'den çekilmesine yol açabileceği için silahlı Suriyeli muhalif gruplar kendilerini bölgedeki olası herhangi bir askeri senaryoya hazırlanmak zorunda hissediyor’.



Dibeybe’nin manevrasının ardından Trablus şiddete açık hale geldi

Libya güvenlik güçleri, en az altı kişinin öldüğü geceki çatışmaların ardından Trablus'taki bir kontrol noktasını koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, en az altı kişinin öldüğü geceki çatışmaların ardından Trablus'taki bir kontrol noktasını koruyor (AFP)
TT

Dibeybe’nin manevrasının ardından Trablus şiddete açık hale geldi

Libya güvenlik güçleri, en az altı kişinin öldüğü geceki çatışmaların ardından Trablus'taki bir kontrol noktasını koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, en az altı kişinin öldüğü geceki çatışmaların ardından Trablus'taki bir kontrol noktasını koruyor (AFP)

Zayed Hediye

Libya'nın başkenti Trablus'ta çatışan silahlı tarafların, Başkanlık Konseyi himayesinde geçici ateşkes ilan etmesine rağmen, şehrin birçok bölgesinde silahlı çatışmalar yaşanmaya devam ediyor. Bu durum maddi zararlara ve can kaybına yol açarken, güvenlik durumunun her geçen saat daha da tehlikeli hale geldiğine dair işaretler ortasında, çok sayıda şehir sakinin evlerinde mahsur kalmasına neden oldu.

Son on yıldır şehrin en önemli milis liderlerinden biri olan İstikrarı Destekleme Birimi Komutanı Abdulgani el-Kikli'nin (Ganiva) öldürülmesinin ardından patlak veren bu çatışmalar, önümüzdeki günlerde şehri nelerin beklediği, öldürülmesini kimin planlayıp gerçekleştirdiği, ondan sonra başkentteki nüfuz haritasının yeniden nasıl çizileceği, Ganiva’nın bıraktığı boşluğu kimin dolduracağı, sahip olduğu karargahları, silahları, parayı ve geniş nüfuzu kimin kontrol edeceği konusunda pek çok soru gündeme geldi.

Hükümetin düzenlemesi

Kikli'nin öldürülmesinden bir gün sonra, hangi tarafların Trablus'un kontrolünü ele geçirmek için “silahlı darbe” olarak adlandırılabilecek eylemi planlayıp gerçekleştirdiği ortaya çıktı. Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, şehirde güvenliğin yeniden sağlanması için bu operasyonların hükümet tarafından koordine edildiğini açıkça duyuran bir dizi açıklama ve kararname yayınladı.

Yine Dibeybe, Ganiva’yı ölümüyle sonuçlanan anlaşmazlık yaşanmadan önce karargahında bir toplantıya davet eden ve ölümünde baş şüpheli olan 444. Muharebe Tugayı Komutanı Mahmud Hamza ve Kikli'nin öldürüldüğü toplantıda hazır bulunduğu, daha sonra çıkan çatışmaya katıldığı söylenen Savunma Bakan Yardımcısı ve Misrata'nın (Dibeybe'nin memleketi) önde gelen isimlerinden Abdusselam Zubi ile resmi bir toplantı yaptı.

Bu toplantının ardından Birlik Hükümeti Başbakanı'nın Basın Bürosu, Başbakanın mevcut ve sonraki aşamalar için hazırladığı planı ayrıntılı olarak açıkladı. Açıklamada “ülkedeki tüm askeri kamp ve tesisler yalnızca Savunma Bakanlığı ve Libya Ordusu'na bağlı olmalıdır” ifadeleri kullanıldı. “Bu çerçevenin dışında hiçbir silahlı oluşumun meşruiyetinin olmadığı, kurumsal disiplinin hiç kimsenin muaf olmadığı bir kural olduğu” vurgulandı.

Dibeybe, “Paralel güvenlik örgütleri dönemi sona erdi ve Libya'da ordu ve polis gibi düzenli kurumlardan başkasına yer yok” diye belirtti. “Bu yolda elde edilen başarının, hâlâ güçlü bir irade ve sürekli kararlılık gerektirdiğinin bilincinde olmamıza rağmen, kendisi devlete olan güvenin yeniden tesis edilmesine katkı sağlayan gerçek bir başarıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Dibeybe ayrıca İçişleri Bakanı'na, “güvenlik otoritesinin meşru şemsiyesi altına döndüğünü yansıtması için devlet kurumları ile bölgelerin güvenliğinin yalnızca İçişleri Bakanlığı tarafından sağlanması planını devreye sokması” talimatını verdi.

Bu açıklamalar, Dibeybe'ye yönelik yoğun bir eleştiri dalgasını tetikledi, çünkü Kikli de Savunma Bakanlığı'nın bir parçasıydı ve silahlı taburunun unsurları maaşlarını bu bakanlıktan alıyorlardı. Dahası işler tersine dönüp birçok anlaşmazlık aralarındaki ilişkiyi bozmadan önce, 2022 yılında eski Başbakan Fethi Başağa'nın güçleri ile yaşanan çatışmada Dibeybe'nin önemli bir müttefikiydi. Eleştirenler, Kikli'den sonra Trablus'u yönetmekle görevlendirilenlerin ondan daha iyi olmadıklarını ve yaşananların, milislerin Trablus'taki nüfuzunun geri dönüştürülmesi olduğunu düşünüyor.

Libya Ulusal Partiler Birliği Başkanı Esad Zahivi, Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe'nin, Abdulgani Kikli'ye bağlı İstikrarı Destekleme Birimi’ni “düzensiz grup” olarak nitelendirdiği açıklamalarını ve kararlarını eleştirdi. Dibeybe'nin yakın zamanda aynı birime 132 milyon Libya dinarı (23,9 milyon dolar) aktardığını belirterek, “bir hükümet, düzensiz gördüğü bir gruba nasıl bu kadar para aktarabilir?” diye sordu. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre bazıları ise bu kararların, başkentte nüfuz için yarışanların sayısını azaltacağını ve devletin polis ve askeri birimlere katılmalarından sonra bu grupları kontrol edebileceğini düşünüyor.

“Caydırıcılık” ikilemi

Dibeybe'nin kararlarının ve başkent üzerinde kontrol sağlama isteğinin önünde engel teşkil edecek tek zorlu problem var; Abdurrauf Kara liderliğindeki büyük Özel Caydırıcı Güç. Abdurrauf Kara selefiliği benimseyen, sayı ve teçhizat bakımından Trablus'taki en büyük tugayı yöneten bir köktendinci. Bu tugay şu anda Mahmud Hamza komutasındaki 444. Muharebe Tugayı'na bağlı güçlerle birçok bölgede şiddetli çatışmalara girişmiş durumda ve İstikrarı Destekleme Birimi’ne göre dağıtılması büyük olasılıkla daha zor olacak. Dibeybe, uzun zamandır Savunma Bakanlığı'na bağlı olmasına rağmen, feshedilmesi yönünde resmi bir karar yayınlayarak 444. Muharebe Tugayı'nın Caydırıcı Gücün karargahının kontrolünü ele geçirme hamlesini destekledi.

Salı günü yayımlanan “İçişleri Bakanlığı Teşkilatında Değişiklik Yapılmasına ve Bazı Hükümlerin Belirlenmesine Dair” 2025/(232) sayılı Kararın 1. Maddesinde, Bakanlık bünyesinde “Organize Suçlarla Mücadele Genel İdaresi” adı altında bir idare kurulacağı ve “Özel Caydırıcı Gücün” yetkilerinin bu daireye devredileceği ifade edildi.

İkinci maddede ise “Özel Caydırıcı Gücün feshedileceği, yetkilerinin yeni oluşturulan idareye devredileceği, taşınır ve taşınmaz malları ile güvenlik ve idari personelinin İçişleri Bakanlığına devredileceği” hükme bağlandı.

Özel Caydırıcı Güç, kararı uygulamayacağını ve tanımayacağını açıkladı ki, bu da iki taraf arasında Trablus sokaklarında günlerce sürebilecek ikinci bir şiddetli çatışma dalgasının habercisi.

Trablus'taki bu kritik durum ve onu bekleyen ucu açık senaryolar karşısında, Libya Başkanlık Konseyi yaptığı açıklamada, Trablus'un tamamında silahlı çatışmaların derhal ve koşulsuz olarak durdurulması çağrısında bulundu. Ancak başkentteki güvenlik birimlerinin ve güvenlik koşullarının yeniden düzenlenmesi için kendisine tek başına yetki verilmesini talep etti. Ne var ki Başbakan Abdulhamid Dibeybe'nin bu talebi reddetmesi beklendiğinden, kanlı çatışmalar marjında Dibeybe ve Konsey arasında siyasi bir hesaplaşmanın kapısı aralanabilir.

Başkanlık Konseyi’nden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı; “Başkomutan sıfatı ile kendisine yüklenen ulusal ve siyasi sorumluluk temelinde ve başkent Trablus'ta son saatlerde sahada yaşanan tehlikeli gelişmeler gölgesinde Libya Başkanlık Konseyi, Trablus şehrindeki silahlı çatışmaların derhal ve koşulsuz olarak durdurulması, sivillerin yaşadığı bölgelerde silah kullanımından tamamen uzak durulması gerektiğini vurgulamaktadır.” Ardından şunları ekledi: “Başkanlık Konseyi, bu direktifi ihlal eden veya başkentte güvenlik ve istikrarı baltalamaya katkıda bulunan herkesi hukuken tamamen sorumlu tutacaktır. Tüm tarafları, diğer her şeyden önce yüksek ulusal çıkarları ön planda tutmaya çağırmaktadır.”

Açıklamada, “Başkanlık Konseyi, askeri ve güvenlik birimlerini birleştirme, hukuk devleti ve kurumlarını inşa etme çabalarını sürdürecektir” denildi.

Kırılgan durum

Trablus'ta yaşanan olaylara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Milletvekili Abdulmunim el-Arafi, salı günü yaptığı açıklamada, Trablus'taki güvenlik durumunun şu anda kırılgan olduğunu ve yeni ittifakların oluştuğunu söyledi. “İstikrarı Destekleme Birimi komutanının öldürülmesi ve karargahının ele geçirilmesinden sonra, Dibeybe'nin geçmişte kullandığı dünkü müttefiklerini dışlamayı amaçladığına inanıyorum” ifadesini kullandı.

“Özellikle Kikli'nin siyaset ve güvenlik sahnesinin dışında bırakılmasının ardından Trablus'taki nüfuz haritasının Dibeybe lehine olacağını” tahmin ettiğini söyledi ve şöyle devam etti: “Dibeybe, Savunma Bakanı da olduğu için paralel yapılar kurdu ve bu yapılara kendi amaçlarına hizmet edecek silahlar temin etti, şimdi de eski müttefiklerinden kurtulmaya çalışıyor.”

Arafi, “Dibeybe, iktidarın devredilmesi, devralınması veya hatta iktidardan çekilmesiyle ilgili herhangi bir tartışmada tek taraf olmak istiyor. Artık Libya sahnesinde önemli bir taraf ve muhatap haline geldi, ancak tüm bu hedeflere ulaşmak için önünde hâlâ uzun bir yol var. Zira diğer silahlı oluşumlar ellerindekileri Dibeybe ve ona bağlı silahlı gruplara kolay kolay teslim etmeyecektir” değerlendirmesinde bulundu.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.