İhvan, Seyyid Kutub'un fikirlerini red mi ediyor yoksa destekliyor mu?

Fizilal tefsirinin yeni baskısı İhvan Teorisyeninin tutarsızlıkları gündemde tutmaya devam ediyor

 Seyyid Kutub
 Seyyid Kutub
TT

İhvan, Seyyid Kutub'un fikirlerini red mi ediyor yoksa destekliyor mu?

 Seyyid Kutub
 Seyyid Kutub

İhvan-ı Muslimin (Müslüman Kardeşler) Teşkilatı, örgütün teorisyeni Seyyid Kutub’un fikirlerinden arındı mı yoksa bu fikirlere desteğini yineledi mi?
Bu soru Seyyid Kutub'un ‘Fi-Zilal’ olarak bilinen Fî Zilâli'l-Kur'ân (Kur'ân'ın Gölgesinde) isimli tefsir kitabının yeni baskısının tedavüle çıkmasından sonra gündeme geldi. Bu, Müslüman Kardeşler liderliği konusunda anlaşmazlık yaşayan ‘Yurtdışındaki Müslüman Kardeşler liderleri arasındaki anlaşmazlıkları hâlâ gündeme getiren bir baskı oldu.
Gözlemciler, Müslüman Kardeşler’in ‘Fi Zilal’in yeni baskısı ile ilgili yaptıklarını, İhvan ve diğer siyasal İslâmcı örgütlerin şiddet uygulamış ve hala uygulayan yaklaşımını temsil eden Seyyid Kutub'a ve fikirlerine bağlılığın yenilenmesinden başka bir şey olmadığını düşünüyor. Radikalizm ve terörizm meseleleriyle ilgilenen araştırmacılar ‘yeni baskının, Kutub'u ve onun radikalizm yanlısı nesillerin ortaya çıkmasına yol açtığına dair fikirleri ortadan kaldırmaya yönelik bir girişim olduğunu’ vurguladılar. Baskı ile ilgili ortaya çıkan ihtilafın, Kutub'un fikirlerinin Müslüman Kardeşler’in ana fikir temeli olduğunu reddetmediğine’ işaret ettiler.
Gözlemcilere göre, İhvan, Kutub'un fikirleri ile ilgili olarak birkaç aşamadan geçti; Tekfir fikirlerinden yararlanma aşaması, ardından Kutub'a yapılan saldırıdan sonra onun fikirlerinin tamamen reddedilmesi, Kutub grubunun 1982'de teşkilatı devralmasından sonra fikirlerini tekrar destekleme aşaması ve bunu 2013'te Mısır'da iktidara geldikten sonra fikirlerine verilen destekte yeni bir düşüş süreci izledi.
Radikalizm ve terörizmle ilgili meselelerle ilgilenen araştırmacı Muhammed Fevzi Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Yeni baskı, Seyyid Kutub'un Fî Zılâli'l-Kur'ân tefsiriyle denediği anlatıyı, bu tefsiri bir yazar ve düşünürün yansımaları haline getirmeye çalıştı. Yeni baskıyı yayınlayan İhvan lideri İsam Telime'nin ifadesine göre itikad ve fıkıh meselelerine veya bir uzman gerektiren çetrefilli meselelere dalmayı amaçlamadı” şeklinde konuştu.
Fevzi, “Telime, o dönemin siyasi koşullarının ‘Fî Zılâli'l-Kur'ân’ın son halinin ortaya çıkmasının ve içerdiği radikal fikirlerinin başlıca nedeni olduğu düşüncesini yaymaya çalıştı. Bunlar, ‘radikalizm yanlısı’ ve ‘terörist’ nesillerin ortaya çıkmasına neden olan Seyyid Kutub'u ve fikirlerini aklamaya’ yönelik açık girişimlerdir. Müslüman Kardeşler’in manevi lideri olarak tanımlanan Yusuf el-Karadavi de anılarında Seyyid Kutub’un yazılarının tekfir aşıladığını doğrulamıştı” değerlendirmesinde bulundu.
Muhammed Fevzi, Fî Zılâli'l-Kur'ân’ın yeni baskısı ile ilgili en önemli unsurun, Kutub'u ve fikirlerini sonraki radikalizm ve terörizm dalgalarından temize çıkarma girişimi düzeyinde özünden ve hedeflerinden uzak olduğuna inanıyor. Bunun, Müslüman Kardeşler teşkilatının ulaştığı bölünme ve parçalanma durumuna yansıdığını ifade ediyor. Örgütün bazı liderleri Telime'yi, Kutub'un kimliğini ve örgütün projesini tamamen yok etmeye çalışmak ve örgütün teorisyeninin; tevhid, yönetim, sadakat, inkâr ve hareketin yayılmadan dünya hakimiyetine ulaşana kadar olan yaklaşımını reddetmekle suçladı. Hatta Kemalistler (Muhammed Kemal Grubu / Değişim Hareketi), kitabın, örgütü imha etmeye ve onu fikri bir harekete dönüştürmeye çalışan yeni bir hareketin arkasında olduğunu düşündü. Harekete göre bu, Londra Cephesi’nin içinden çıkacak bir akım. İbrahim Münir ölümünden önce, Müslüman Kardeşler’in kanatları arasında süregelen mücadele bağlamında Telime'nin yeni önerisini kullanmak için açık bir girişimle bunu desteklemişti.
Fevzi, ayrıca Telime’nin Londra Cephesi’ne bağlı olduğunu ve buradan da Fî Zılâli'l-Kur'ân’ın yeni baskısına yönelik saldırının asıl sorumlusunun İstanbul Cephesi olduğunun anlaşıldığını ileri sürdü. Fevzi’ye göre Kutub’un tefsiriyle ilgili mevcut ihtilaf durumu, Londra Cephesi'nin, örgütün liderliği için verdiği mücadele çerçevesinde bu tefsiri kullanmaya çalıştığını ifade ediyor. Aynı şekilde Seyyid Kutub'un tezleri, örgütün hareketlerinde ve fikirlerinin oluşmasında dayandığı  bir dayanak olmaktan çıkıp örgüt koridorlarında ihtilaf, çatışma ve anlaşmazlık malzemesi haline dönüştü.
İstanbul Cephesi Telime’yi hedef alarak, Fî Zılâli'l-Kur'ân’ın ‘Seyyid Kutub'un fikirlerini reddetme girişimi’ olduğunu ileri sürdü. Ancak Telime kendisine saldıranlara, "Seyyid Kutub, düşüncesi aşamalardan geçenlerden biridir, bu nedenle onun düşüncesi hakkında özellikle cehalet ve tekfir konularında çok fazla ihtilaf vardır. "Kitap dönüşümlerden geçti ve aşamalar halinde yazıldı. Kutub'un cezaevinden önce yazdıkları, cezaevinde yazdıklarından farklıdır. Bu nedenle, araştırma söyleminin dümenini Kutub'un son entelektüel aşamasını ele alan yeni bir yöne çevirmek için baskının yayınlanmasına karar verildi" diyerek yanıt verdi.
İbrahim Münir’in yerine İhvan’ın rehberi olarak Londra Cephesi’nden Muhyiddin ez-Zait veya İstanbul Cephesi’nden Mahmud Hüseyin arasından atanacak isim nedeniyle İstanbul ve Londra cepheleri arasındaki çekişme hala devam ediyor.
Geçtiğimiz aylarda İbrahim Münir'in Türkiye'deki teşkilat işlerinden sorumlu idari daireyi feshetmesi ve ‘Müslüman Kardeşler Rehberlik’ dairesine alternatif olarak bir ‘üst organ’ oluşturması, ayrıca ‘Londra Şura Meclisi’nin kurulmasını hızlandırdı ve Mahmud Hüseyin liderliğindeki ‘İstanbul Şura Meclisi’ üyelerini görevden alması ile ‘İhvan’ çatışması derinleşti. Kendisine ‘Kemalistler’ adını veren üçüncü bir akım da örgütün liderliği için mücadele ediyor.
Radikalizm ve terörizm konusunda uzmanlaşmış Mısırlı araştırmacıya göre “Fî Zılâli'l-Kur'ân konusunda ortaya çıkan anlaşmazlık, Seyyid Kutub'un Müslüman Kardeşler örgütünün yanı sıra geçtiğimiz onlarca yılda Müslüman Kardeşler’in rahminden doğan şiddet ve terör örgütlerinin de ana fikir tabanı olan fikirlerinin yanlış olduğu düşüncesini ortadan kaldırmaz.” 



El-Burhan'ın yardımcısı: Savaş uzlaşmayla sona erecek

Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Agar (X)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Agar (X)
TT

El-Burhan'ın yardımcısı: Savaş uzlaşmayla sona erecek

Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Agar (X)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Agar (X)

Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Agar, ülkedeki savaşın sona erdiğini belirterek, "Keleş (silah) dilinde savaş bitmek üzere, ancak etkileri yıllarca sürebilir" dedi.

Malik Agar ve Sudan Ordusu Komutan Yardımcısı Korgeneral Şemseddin el-Kebaşi, dün Hartum'a geldi. Omdurman'daki Toplum Önderleri Girişimi'ne hitap eden Agar, “Savaşın sonu, Sudan'ı daha iyi bir şekilde inşa etmek için uzlaşma ile sonuçlanacak” dedi. Agar, savaşın büyük etkileri olduğunu, bunların arasında vatandaşların elinde bulunan silahların bulunduğunu belirtti. Bu silahlar, ordu, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ve ülkedeki tüm silahlı hareketler tarafından dağıtıldı. Ayrıca vatandaşlar da kendilerini korumak için silah satın aldı.

Agar, "Savaşa giren Sudanlıları dışlamanın" önemini vurguladı. "Düşüncelerimiz, davranışlarımız ve politikalarımız değişmeli. Fabrikalar ve üniversiteler başkent Hartum'da olmamalı, yoksa bir günde yok olurlar. Kırsal kesim ihmal edilmeyecek şekilde çeşitli eyaletlere dağıtılmalılar" dedi. Hartum'daki hizmet yoğunluğunun büyük bir hata olduğunu ve vatandaşları kırsal kesimden başkente göç etmeye zorladığını göz önünde bulundurarak, "Bu durum değişmeli" ifadelerini kullandı.

Agar, başkente dönüş hazırlıkları için Egemenlik Konseyi üyesi İbrahim Cabir başkanlığında üst düzey bir komite oluşturdu. Bu arada yetkililer, Hartum'un her gün binlerce vatandaşın dönüşüne tanıklık ettiğini belirtti.


Süveyda'da Ulusal Muhafızlar’a katılmaya isteksiz olan gruplar... Esed'in subayları da bu grupların saflarında

 Şeyh Yusuf Carbu, Ricalu’l Kerame (Onurlu Adamlar) Hareketi lideri Şeyh Yahya el-Haccar ve Dağ Tugayı liderlerinin katıldığı Süveyda'daki danışma toplantısından (Arşiv)
Şeyh Yusuf Carbu, Ricalu’l Kerame (Onurlu Adamlar) Hareketi lideri Şeyh Yahya el-Haccar ve Dağ Tugayı liderlerinin katıldığı Süveyda'daki danışma toplantısından (Arşiv)
TT

Süveyda'da Ulusal Muhafızlar’a katılmaya isteksiz olan gruplar... Esed'in subayları da bu grupların saflarında

 Şeyh Yusuf Carbu, Ricalu’l Kerame (Onurlu Adamlar) Hareketi lideri Şeyh Yahya el-Haccar ve Dağ Tugayı liderlerinin katıldığı Süveyda'daki danışma toplantısından (Arşiv)
Şeyh Yusuf Carbu, Ricalu’l Kerame (Onurlu Adamlar) Hareketi lideri Şeyh Yahya el-Haccar ve Dağ Tugayı liderlerinin katıldığı Süveyda'daki danışma toplantısından (Arşiv)

Suriye'nin güneyinde bulunan Süveyda vilayetindeki silahlı gruplar arasında, Suriye'deki Dürzi topluluğunun ruhani liderlerinden Hikmet el-Hicri'nin oğlu Süleyman el-Hicri'nin liderliğinde bir Ulusal Muhafızlar oluşumunun duyurulması üzerine bölünme yaşanıyor. Bazıları bunu ‘İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) bir kopyası’ ve ‘daha fazla yıkım ve tahribat getiren bir mesaj’ olarak eleştirirken, bazıları da katılmaya isteksiz davranıyor. Bazı gruplar ise katılımlarını açıklamadan bunu memnuniyetle karşıladı.

Suriye meselelerini takip eden gözlemciler, Ulusal Muhafızlar’a katılan 30 grubun küçük gruplar olduğunu ve büyük grupların halen katılmaya isteksiz olduğunu göz önünde bulundurarak, söz konusu grupların Ulusal Muhafızlar’a katılmasının önemini küçümsedi.

30 grubun yeni askeri yapıya katıldığını duyurmasından birkaç saat önce oluşturulan Ulusal Muhafızlar Medya Ofisi adlı Facebook sayfası, dün 164. Tugay’ın Ulusal Muhafızlar’a katıldığını duyurdu.

Ulusal Muhafızlar Medya Ofisi’nin Facebook sayfasında yayınlanan açıklamada, Esed rejiminin devrilmesinden sonra eski rejim ordusunun subayları ile bazı siviller tarafından kurulan gruplardan biri olan 164. Tugay’ın dün Ulusal Muhafızlar’a katılmak için Şeyh el-Hicri'yi ziyaret ettiği belirtildi. Açıklamada, 164. Tugay’ın el-Hicri'nin kanatları altındaki Ulusal Muhafızlar’a katıldığı ifade edildi.

Süveyda'daki Ulusal Muhafızlar’ın liderleri, Şeyh Hikmet el-Hicri ile birlikte (Facebook)Süveyda'daki Ulusal Muhafızlar’ın liderleri, Şeyh Hikmet el-Hicri ile birlikte (Facebook)

30 grup, cumartesi günü Ulusal Muhafızlar Medya Ofisi sayfasında yayınlanan bir açıklamada, Ulusal Muhafızlar'a tam olarak entegre olduklarını duyurdu. Ulusal Muhafızlar'ı ‘Dürzi topluluğunu temsil eden resmi askeri kurum’ olarak nitelendiren gruplar, ‘tüm müttefik güçlerle iş birliği içinde kendilerine verilen savunma görevlerine mutlak bağlılıklarını’ vurguladılar.

Sosyal medyada aktif olan aktivistler, Ulusal Muhafızlar’a katılan grupların liderlerinin el-Hicri ile birlikte çekilmiş fotoğrafını paylaştı. Bu fotoğrafta, eski rejimin tuğgenerali Cihad Necm el-Gutani de yer aldı. Süveyda doğumlu olan Necm el-Gutani, Şam ve İdlib kırsalında Suriyeli sivillere karşı askeri operasyonlara katılmış ve Esed rejiminin devrilmesinden sonra Süveyda'ya sığınmadan önce yıllarca kurtarılmış bölgelerin bombalanmasına öncülük etmişti.

Ricalu’l Kerame (Onurlu Adamlar) Hareketi Sözcüsü Basim Ebu Fahr (Facebook)Ricalu’l Kerame (Onurlu Adamlar) Hareketi Sözcüsü Basim Ebu Fahr (Facebook)

Süveyda vilayetindeki haberleri aktaran er-Rasid internet sitesinin bildirdiğine göre bu birleşme, eski rejimin devrilmesi ve silahların yaygınlaşmasıyla birlikte vilayette ortaya çıkan önemli güvenlik boşluğu ile karakterize edilen yeni güvenlik durumuna pratik bir yanıt niteliğinde. Bölgenin tam bir kaosa sürüklenebileceği veya çevredeki kırsal bölgelere dağılmış aşırıcı grupların hedefi haline gelebileceği yönündeki endişeler de giderek artıyor.

Şarku’l Avsat’ın er-Rasid internet sitesinden aktardığına göre Ulusal Muhafızlar’ın ana görevleri, şehirlerde ve köylerde iç güvenlik ve istikrarı sağlamak, güvenlik kaosunu önlemek, suç faaliyetlerine karşı koymak ve sınırları ve çöl ile çevredeki kırsal alanları korumak, böylece silahlı unsurların sızmasını ve silah ve uyuşturucu kaçakçılığını önlemek.

Süveyda'daki en büyük silahlı grup olan Ricalu’l Kerame (Onurlu Adamlar) Hareketi, yerel grupların organize bir askeri yapı altında birleşmesi çağrısında bulunan açıklamayı memnuniyetle karşıladı. Hareket tarafından yapılan açıklamada, “Mevcut durumun gerektirdiği şey budur. Bu hassas aşamada, sizlerin bizden beklediği gibi, birliğin öncüleri olacağız” ifadeleri yer aldı. Ancak Hareket, açıklamasında Ulusal Muhafızlar’a katıldığını duyurmadı.

 Şeyh Leys el-Belus (SANA)Şeyh Leys el-Belus (SANA)

Öte yandan, Suriye'nin güneyindeki Süveyda vilayetinin ruhani liderlerinden biri olan ve Mudafetu’l Kerame olarak bilinen silahlı grupları yöneten Şeyh Leys el-Belus, vilayette Ulusal Muhafızlar’ın kurulduğunun duyurulmasını eleştirdi. El-Belus Facebook hesabında yayınladığı açıklamada şunları söyledi: “Bölge halkı, bazılarının otorite olarak gördüğü Şeyh Hikmet el-Hicri'nin, çözümler sunan ve halkı güvenliğe götüren kapsamlı bir tutum sergilemesini bekliyordu. Ancak bugün, her zamanki gibi, daha önce kadınları kaçırma, hırsızlık, yağma ve gasp ile tanınan Seyfu’l Hak Güçleri ve el-Fahd Güçleri gibi grupların liderleriyle çevrili bir videoda göründü. Bu güçler, Ulusal Muhafızlar adını verdikleri bir oluşumun kurulduğunu duyurdu.”

Suriye'nin güneyinde bulunan Süveyda vilayetinin merkezindeki Onur Meydanı’nda toplanan Hikmet el-Hicri destekçileri (AP)Suriye'nin güneyinde bulunan Süveyda vilayetinin merkezindeki Onur Meydanı’nda toplanan Hikmet el-Hicri destekçileri (AP)

El-Belus, bu görüntünün verdiği mesajın ‘barış ve onurlu bir yaşam arzulayan insanlar için umut ışığı olmaktan uzak bir mesaj’ olduğunu düşünüyor. El-Belus, Ulusal Muhafızlar’ı oluşturan gruplar arasında yer almayan Onurlu Adamlar Hareketi’nin tutumunu överek, “Bu, iyimser olabileceğimiz iyi bir işaret” değerlendirmesinde bulundu.

Dağ Tugayı'nın Ulusal Muhafızlar'a katılma kararının ardından Dürzi Koruma Kuvvetleri de Ulusal Muhafızlar'la birleştiğini duyurdu.

Şarku’l Avsat cuma günü, Süveyda'daki silahlı grupları ortak bir orduya entegre etme projesinin başladığını belirten bir haber yayınladı ve yeni oluşuma katılma sürecinin büyük gruplar tarafından coşkuyla karşılanmadığını belirtti. Öte yandan, Onurlu Adamlar Hareketi Sözcüsü Basim Ebu Fahr, bu ordunun ne olduğu konusunda netlik olmadığı için oluşuma katılmanın ‘şu anda söz konusu olmadığını’ açıkladı. Bu adımı eleştirenler, yeni oluşumun Dürzi mezhebinin üyeleriyle sınırlı olacağı için muhtemelen bir geleceği olmayacağını ifade ettiler.

El-Hicri'ye karşı çıkan kaynaklar Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: “Birleşik orduya katılan bazı gruplar Esed rejiminin askeri güvenlik aygıtıyla bağlantılıydı. Bu grupların savaşçıları Süveyda'da saldırı, hırsızlık suçlamalarıyla ve kaçırma olaylarına karışmakla suçlanıyor.”

Şeyh Hikmet el-Hicri'ye sadık Dürzi milisler Süveyda'da devriye gezerken (AFP)Şeyh Hikmet el-Hicri'ye sadık Dürzi milisler Süveyda'da devriye gezerken (AFP)

Süveyda vilayetinde birleşik orduya katılan gruplarla bağlantılı kaynaklar, bu yeni oluşumdaki savaşçı sayısının 4 bin ila 5 bin arasında olduğunu tahmin ederken, diğer kaynaklar Şarku’l Avsat'a bu rakamın abartılı olduğunu ifade etti.

2013 yılında kurulan ve şu anda Şeyh Yahya el-Haccar tarafından yönetilen Onurlu Adamlar Hareketi, 5 bin- 8 bin savaşçı ile Süveyda'daki en büyük grup. Onu, 5 bin ila 6 bin savaşçıya sahip olduğu bildirilen ve kaçak Albay Tarık eş-Şufi tarafından yönetilen Süveyda Askeri Konseyi izliyor. Eş-Şufi daha önce el-Hicri'nin politikalarını desteklemişti. Ancak son zamanlarda iki taraf arasında anlaşmazlıklar çıktı ve eş-Şufi silahlı kişiler tarafından kaçırıldı, ardından sürece diğer gruplar müdahil olarak onun serbest bırakılmasını sağladı. Üçüncü sırada ise Şekib Azzam'ın liderliğindeki ve 5 bin savaşçıya sahip olduğu bildirilen Dağ Tugayı yer alıyor.


Lübnan, Barrack ve Ortagus'un ziyaretini bekliyor

Lübnan, Barrack ve Ortagus'un ziyaretini bekliyor
TT

Lübnan, Barrack ve Ortagus'un ziyaretini bekliyor

Lübnan, Barrack ve Ortagus'un ziyaretini bekliyor

Lübnan, ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus’un Beyrut'a gelmesini bekliyor. Barrack ve Ortagus, Tel Aviv'de yetkililerle yaptıkları görüşmelerin ardından Lübnan'ın ‘ABD tarafından sunulan belgeye’ verdiği cevaba ilişkin İsrail'in yanıtını iletecekler.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre ABD merkezli haber sitesi Axios, İsrailli ve ABD’li üç kaynaktan, Barrack'ın İsrail'e geldiğini ve dün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelerek ABD'nin İsrail'den Lübnan'a yönelik saldırılarını sınırlaması ve Suriye ile müzakereleri sürdürmesi talebini görüştüğünü aktardı. Axios, Barrack'ın ayrıca İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer, Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar ve Savunma Bakanı Yisrael Katz ile de görüştüğünü ekledi.

Bu gelişme, kaynaklara göre Lübnan Cumhurbaşkanlığı ile Hizbullah arasında silahların devletle sınırlandırılması konusunda yürütülen müzakerelerin herhangi bir sonuç vermemesi üzerine gerçekleşti.