Saray kaynakları: Kraliçe'nin sağlığı Prens Harry'nin açıklamalarından sonra kötüye gitti

"Kraliçe, daha kötülerinin geleceğini biliyordu"

Prens Harry ve büyükannesi Kraliçe II. Elizabeth'in çok yakın ilişkileri olduğu biliniyordu (Reuters)
Prens Harry ve büyükannesi Kraliçe II. Elizabeth'in çok yakın ilişkileri olduğu biliniyordu (Reuters)
TT

Saray kaynakları: Kraliçe'nin sağlığı Prens Harry'nin açıklamalarından sonra kötüye gitti

Prens Harry ve büyükannesi Kraliçe II. Elizabeth'in çok yakın ilişkileri olduğu biliniyordu (Reuters)
Prens Harry ve büyükannesi Kraliçe II. Elizabeth'in çok yakın ilişkileri olduğu biliniyordu (Reuters)

Buckhingham Sarayı'na yakın kaynaklar, Prens Harry'nin yaptığı açıklamalarla "ailesini tekrar tekrar pusuya düşürmesinin" Kraliçe II. Elizabeth'in hayatının son yılındaki sağlığını kötü etkilediğini öne sürdü.
2018'de ABD'li oyuncu Meghan Markle'la evlenen Prens Harry, 2021'de Kraliyet görevlerinden istifa etmişti ve eşiyle birlikte sarayda yaşadıklarına dair bir dizi iddialarda bulunmaya başlamıştı.
Telegraph'a konuşan kaynaklar, Kraliyet Ailesi'nin içinde yaşanan olayların açığa vurulmasına alışkın olmayan Kraliçe'nin bu açıklamalardan sonra daha da zayıf düştüğünü söyledi.
Kraliçe, Eylül 2022'de 96 yaşındayken hayatını kaybetmişti.
Kaynaklardan biri şöyle dedi:
"Kraliçe, çiftin gelecek Netflix dizisi ve Prens Harry'nin otobiyografik kitabında çok daha çarpıcı açıklamalar yapacağının farkındaydı. Bunlar, son günlerinde zihnini hep meşgul etti."
Saray kaynakları, "Çok sevdiği torunundan böyle saldırıların gelmesi, Kraliçe için acı vericiydi" diye ekledi.
Kraliçe'nin ölümünün ardından Prens Harry'nin kitabı Spare'in (Yedek) basımı 10 Ocak'a ertelenmişti. Öte yandan İspanya'da erken basılan kitap, İngilizce baskısı yayımlanmadan dünya gündemine düştü.
Afganistan görevinde 25 kişiyi öldürdüğünü, abisi Prens William tarafından dövüldüğünü ve bekaretini nasıl kaybettiğini anlatan Prens Harry, kitap daha yayımlanmadan büyük etki yarattı.
Independent Türkçe, Telegraph, News.com.au



Dikkat çeken araştırma: Evlilik fetüs algısını etkiliyor

Anne adaylarının, ten rengi veya yüz hatları gibi özellikler olmadan da fetüsü babaya benzettiği görüldü (Unsplash)
Anne adaylarının, ten rengi veya yüz hatları gibi özellikler olmadan da fetüsü babaya benzettiği görüldü (Unsplash)
TT

Dikkat çeken araştırma: Evlilik fetüs algısını etkiliyor

Anne adaylarının, ten rengi veya yüz hatları gibi özellikler olmadan da fetüsü babaya benzettiği görüldü (Unsplash)
Anne adaylarının, ten rengi veya yüz hatları gibi özellikler olmadan da fetüsü babaya benzettiği görüldü (Unsplash)

Evli olmayan hamile kadınların büyük bir kısmının, fetüsü babaya benzettiği tespit edildi. Evli anne adaylarındaysa bu oran kayda değer derecede düşük. 

Daha önce yapılan çalışmalarda annelerin, yeni doğan bebeklerini babasına benzetmeye daha yatkın olduğu gözlemlenmişti. 

Araştırmalarda ayrıca çocuklarının kendisine benzediğini düşünen babaların, onlara daha fazla ilgi gösterdiği öne sürülüyor.

Bazı uzmanlar bu durumu babalık belirsizliği (paternity uncertainty) denen bir olguyla açıklıyor. Bu terim, özel testler yapılmadan bir erkeğin, partnerinin çocuğunun biyolojik babası olduğundan kesin bir şekilde emin olamayacağını ifade ediyor.

Bu belirsizliğin, erkeklerin bazı üreme stratejilerini ve davranışlarını şekillendirmiş olabileceği düşünülüyor. Erkeklerin, başkasının çocuklarına kaynak yatırımı yapma riskini azaltmak için kıskançlık ve sahiplenme gibi mekanizmalar geliştirmiş olabileceği iddia ediliyor. 

Erkekler, bebeğin babası olduklarına dair güven duyduklarında çocuklarına destek, koruma ve kaynak sağlama olasılıkları da artıyor.

Bu nedenle annelerin, çocuklarının babalarına benzediğini düşünmeye daha yatkın olabileceği tahmin ediliyor.

Bulguları hakemli dergi Evolution and Human Behavior'da yayımlanan bir çalışmada, bu eğilimin bebek doğmadan da görülüp görülmediği araştırıldı. 

Çalışmaya, hamilelik döneminde düzenli olarak bir doğum kliniğine kontrole giden ve ortalama yaşı 31 olan 190 ebeveyn katıldı. Çiftlerin yüzde 80'i evliyken, yüzde 20'sinin ilişkisi vardı.

Katılımcılara ultrason görüntülerindeki fetüsün kime benzediği soruldu. Seçenekler arasında "Anne", "Baba", "Annenin bir akrabası", "Babanın bir akrabası" ve "Kimseye benzemiyor" vardı.

Babaların yüzde 49'u fetüsün kendisine benzediğini söylerken, annelerin yüzde 74'ü babaya benzediğini belirtti.

Ekip daha sonra yanıtları katılımcıların ilişki durumuna göre analiz etti. Evli erkeklerin yüzde 47'si fetüsün kendilerine benzediğini söylerken, bu oran evli olmayan erkeklerde yüzde 58'di. 

Diğer yandan evli kadınların yüzde 69'u ve evli olmayan kadınların yüzde 93'ü fetüsün babaya benzediği görüşündeydi.

Araştırmacılar makalede şu ifadeleri kullanıyor:

Anneler, babayla fenotipik benzerlik kurarak babalık belirsizliğini azaltıyor ve böylece çocukları daha rahimdeyken yatırımı güvence altına alıyor.

Bulgular, evrimsel kökeni olabilecek ilginç bir duruma işaret ediyor. Öte yandan bulguların küçük bir gruptan ve tek bir soru üzerinden elde edildiğini belirtmekte fayda var. 

Çeşitliliği daha yüksek geniş gruplarla yapılacak kapsamlı çalışmalar, yeni araştırmanın bulgularını desteklemeye yardımcı olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Evolution and Human Behavior