Husiler, baskı ve taciz eylemlerine karşı çıkan yargıçlar hakkında soruşturma başlattı

Milisler, mali haklarını talep ettikleri gerekçesiyle onları görevden almakla tehdit etti.

Husiler Sana'da Yemen hükümeti aleyhine sloganlar atıyor (AFP)
Husiler Sana'da Yemen hükümeti aleyhine sloganlar atıyor (AFP)
TT

Husiler, baskı ve taciz eylemlerine karşı çıkan yargıçlar hakkında soruşturma başlattı

Husiler Sana'da Yemen hükümeti aleyhine sloganlar atıyor (AFP)
Husiler Sana'da Yemen hükümeti aleyhine sloganlar atıyor (AFP)

Husi darbeciler, sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle kontrol bölgelerindeki çok sayıda hâkim hakkında soruşturma başlattı. Söz konusu hakimler yaptıkları paylaşımlarda meslektaşlarını “maaşların ödenmemesi ve yargı bağımsızlığına yönelik her türlü eylem karşısında dayanışmaya” çağırdılar.
Darbeciler, geniş çapta reddedilen ve "Husi azınlığın nüfusun çoğunluğuna dayatmak istediği mezhepçi bir belge" olarak tanımlanan "Mudawana"nın içeriğini ihlal eden her yargıcı "caydırıcı önlem" almakla tehdit etti. Yargı kaynaklarının Şarku'l Avsat'a verdiği bilgiye göre milislerin yargı üzerindeki hakimiyeti artırma planı aleyhinde yapılan paylaşımlar nedeniyle "Yargı Komitesi" Sana'da ve başka yerlerde bazı yargıçları sorgulamaya başladı. Komite, yargıçların maaş ve mali hak taleplerini, iş akdinin feshine kadar gidebilecek cezaları gerektiren “Etik Kuralların” ihlali olarak değerlendirdi.
Husi darbecilerin kontrolünde bulunan bölgelerdeki hakimler, hükümetin maaşlarını göndermeyi durdurmasından bu yana her ay 300 ABD dolarını geçmeyecek şekilde yarım maaş alıyorlar. Yargıçlar maaşların ödenmesi talebinin yanı sıra bir meslektaşının öldürülmesi, bazılarının kaçırılması ve saldırıya uğraması sonrasında darbe makamından kendilerine yeterli koruma sağlaması talebiyle grev ve protestolar gerçekleştirdi.
Darbecilere bağlı “Yargı Konseyi”, Adli Teftiş Kurumu Başkanının talebi üzerine birçok yargıcın “Hesap Verebilirlik Kuruluna” sevkini onayladığını duyurdu. Bu sevkin gerekçesi, “kanuna uygun olarak görevlerini yerine getirmemeleri” şeklinde açıklandı.
Ayrıca, bazı hakimlerin sosyal medyada yaptıkları paylaşımlar, "Yargı Etiği İlkelerinde" belirtilen hususların ihlal olarak ele alındı. Yargı konseyi Adli Teftiş Kurulu"na "bu konuda gerekli soruşturmanın yapılması ve konseye sunulması" talimatını verdi.
Şarku'l-Avsat'ın incelediği belgelerden biri, Sana Ticaret Mahkemesi Yargıcı Ümmet er-Rahman el-Makhafi’ye hataben yazılmıştı. Kendisinden "Facebook"ta paylaştığı bir gönderi ve fotoğrafla ilgili Başkent San'a'daki mahkemeye savunma göndermesi istenmişti.
Yargıç Al-Makhafi, meslektaşlarına "yargıyı ve bağımsızlığını hedef alan zorluklarla yüzleşmek için uyum" çağrısında bulunarak, ihlallerin arttığını ve birincil hedefin yargı olduğunu söyledi. Bu zorluklarla yüzleşmek için alınması gereken çareleri tartışmak üzere düzenlenecek foruma "Yemen Kadın Hakimler Forumu" adına katılmaya çağrıda bulundu.
Sana'a'daki avukatlar, “Yargıyı yok etmek ve bağımsızlığını ihlal etmek; Yargı Konseyi ve teftiş kurumu aracılığıyla uygulanan bir politikadır. Husiler, yargıyı ve geleceğini hedef alan politikaları en iyi uygulayanlardır. Yaşananlar bir trajediden ibaret; Yargı Konseyi ve teftiş kurumu, Yargı Komitesi’nin gündemlerini ve arzularını hayata geçirmek için kullanılan araç haline geldi.” açıklamasında bulundu.
Husi kontrolündeki bölgelerdeki avukatlar ve yargıçlar yaptıkları ortak açıklamada şu ifadelere yer verdiler: “Yargıçlar, medya ve sosyal paylaşım sitelerinde, sınır gözetmeksizin ve diledikleri yolla düşüncelerini özgürce açıklama hakkına sahiptir. Yargı idaresinin icraatını, yargının durumunu eleştirme veya başka şeyler hakkında eleştiride bulunmak onların haklarıdır. İfade özgürlüğü Yemen anayasasında, uluslararası, bölgesel ve yerel anlaşmalarda ve standartlarda güvence altına alınmıştır. Yargıçların görüşlerini özgürce açıklama hakkının korunması, yargı reformu ve yargı bağımsızlığı çerçevesinde yer almaktadır. Onları ‘ifade özgürlüğünün’ dışında tutma, negatif ayrımcılıktır. Bu negatif ayrımcılık anayasada ve anlaşmalarda yasaklanmıştır.”
Husi darbecilerin kontrolündeki bölgelerde hakimlerin yaşadığı bu durumun aksine; meşru hükümet tarafından kontrol edilen bölgelerde, Yüksek Yargı Konseyi, yargı üyeleri için tıbbi bakım fonunun gerekli miktarlarda güçlendirilmesini onayladı. Adalet Bakanı, yargıya verilen yıllık ikramiyelerin mali olarak güçlendirilmesini takip etmekle görevlendirildi. Bu adım, hükümetin yargı bütçesini artırmayı ve yargıdaki tüm çalışanlara tıbbi ödenek sağlamayı kabul etmesinden kısa bir süre sonra geldi.



Borrell Beyrut’ta konuştu: Lübnan çöküşün eşiğinde

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell Beyrut'ta düzenlediği basın toplantısında (Reuters)
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell Beyrut'ta düzenlediği basın toplantısında (Reuters)
TT

Borrell Beyrut’ta konuştu: Lübnan çöküşün eşiğinde

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell Beyrut'ta düzenlediği basın toplantısında (Reuters)
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell Beyrut'ta düzenlediği basın toplantısında (Reuters)

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell bugün Beyrut'tan yaptığı açıklamada, ‘Hizbullah ile İsrail arasında iki aydır devam eden çatışmaların ardından Lübnan'ın çöküşün eşiğinde olduğu’ uyarısında bulundu.

Borrell düzenlediği basın toplantısında, “Eylül ayında buradaydım ve İsrail'in Lübnan'a karşı açık bir savaşa girmesinin önlenebileceğine dair umudum vardı. İki ay sonra şimdi ise Lübnan çöküşün eşiğinde” ifadelerini kullandı.

İsrail ve Hizbullah'ı ABD'nin ateşkes önerisini kabul etmeye çağıran Borrell, Lübnanlı liderlerin iki yıllık iktidar boşluğunun ardından bir cumhurbaşkanı seçmeleri gerektiğini belirtti. Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre Borrell ayrıca, AB'nin Lübnan Silahlı Kuvvetleri’ne 200 milyon euro (yaklaşık 208 milyon dolar) tahsis etmeye hazır olduğunu açıkladı.

Borrell, Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri ile görüşmesinin ardından düzenlediği basın toplantısında, “İleriye dönük tek bir yol görüyoruz: Acil bir ateşkes ve 2006 yılında Hizbullah ile İsrail arasında ateşkes sağlayan 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararının tam olarak uygulanması” dedi.