Arap Medya Emekçileri Konferansı’nın çalışmalarında ‘siber güvenlik’ ön planda yer alıyor

Arap Medya Emekçileri Konferansı’na yüzlerce uzman ve Arap enformasyon ve kültür bakanları katılacak

Arap Ülkeleri Radyolar Birliği Genel Müdürü Abdurrahim Süleyman
Arap Ülkeleri Radyolar Birliği Genel Müdürü Abdurrahim Süleyman
TT

Arap Medya Emekçileri Konferansı’nın çalışmalarında ‘siber güvenlik’ ön planda yer alıyor

Arap Ülkeleri Radyolar Birliği Genel Müdürü Abdurrahim Süleyman
Arap Ülkeleri Radyolar Birliği Genel Müdürü Abdurrahim Süleyman

Arap Ülkeleri Radyolar Birliği Genel Müdürü Abdurrahim Süleyman, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Tunus’un 13 - 14 Ocak’ta ev sahipliği yapacağı ve “Arap Dünyasında Küresel Dijital Hegemonya ve Bununla Mücadele Yolları” başlığı altında düzenlenecek olan ikinci Arap Medya Profesyonelleri Konferansı’na yüzlerce uzman, yetkili ve seçkin Arap enformasyon ve kültür bakanının katılacağını açıkladı.
Süleyman, bu uzmanların ve bakanların, başta ‘dijital bölünme ve siber güvenlik, küresel dijital teknoloji şirketlerinin ve sosyal medyanın artan etkisi, yanlış haberlerle mücadele, medya ve dijital ekonomi ile ilgili yasaları modernleştirme ve dijital vergi uygulama’ olmak üzere siyasi karar alıcıları, medya profesyonellerini ve Arap kamuoyunu ilgilendiren büyük meseleleri ele alacaklarını söyledi.
Başta çocuklar ve gençler olmak üzere tüm kuşaklar üzerinde etkisi artan Arap ve uluslararası medyanın içeriğine ilişkin olarak ise Abdurrahim Süleyman, ikinci Arap Medya Konferansı’nın, pratik öneriler taslağı içeren çalışmalara ve araştırmalara dayalı olarak nefret söylemi ve ırkçılıkla mücadeleye, çocukları ve bireysel mahremiyeti korumaya odaklanacağını belirtti. Radyolar Birliği Genel Müdürü ayrıca, “Arap Birliği Genel Sekreterliği tarafından görevlendirilen Arap Medya Emekçileri Konferansı ve Arap Enformasyon Bakanlarının önceki konferansları, geleneksel iletişim sektörleri, sosyal iletişim ve dijital medyanın karşı karşıya olduğu kültürel, profesyonel, teknolojik ve politik zorlukları ele alıyor. Konferansımız medya profesyonelleri, akademisyenler, medya uzmanları, bağımsız ve resmi katılımcıların önerileri ile ilgilenecek. Tüm öneriler ve sonuçlar, önümüzdeki Mart ayında Kuveyt’te yapılacak olan Arap Enformasyon Bakanları Konferansı’na sunulacak” açıklamasında bulundu.
Aynı şekilde Süleyman, Şarku’l Avsat’ın önerilen eylem planının, Arap dünyasında teknolojik ve yasal alanlarda takibine ilişkin bir sorusuna yanıt olarak, “Bu konu, Tunus’ta düzenlenecek olan ikinci Arap Medya Emekçileri Konferansı’nda ele alınacak. Arap dünyasında geleneksel ve dijital medyanın izleyici kitlesinin şu anda 400 milyon Arap’ı aştığı gerçeğinden yararlanarak, Arap bölgesinin ortak değerlerini koruyabilmesi için güvenli bir seçenek olarak bir platformun veya Arap platformlarının kurulması konusunun görüşülmesine öncelik verilmesi kararlaştırıldı” ifadelerini kullandı.
Süleyman, “Halkları ve devletleri yirmiden fazla dil kullanan Avrupa’dan farklı olarak Arap ülkelerinin ve Arap Radyolar Birliği’nin güçlü yanlarından biri, Arap medyasının milyonlarca tüketicisini bir araya getiren ve görsel-işitsel sektör için Arap platformuna ve Arap gözlemevine ulaşma görevini kolaylaştıran tek bir dilin olmasıdır” dedi. Abdurrahim Süleyman’a göre Arap platformu, bölge vatandaşları için ortak Arap değerlerini korumak, nefret söylemi ve ırkçılıkla mücadele etmek, ılımlılık ve hoşgörü değerlerini yaymak ve yanlış haberlerin yayılmasıyla mücadele etmek için güvenli bir seçenek olabilir.
Birliğin yeni başkanı Suudi Arabistan Radyo ve Televizyon Kurumu CEO’su Muhammed bin Fahd el-Harisi’nin ve örgütün başkanlığındaki iki yardımcısı olan Kuveyt’teki eski Enformasyon Bakan Yardımcısı Muhammed Abdulmuhsin el-Avaş ve Mısır Ulusal Medya Kurumu Başkanı Hüseyin Kemal Abdulkadir’in de katılımıyla Arap Ülkeleri Radyolar Birliği Yürütme Konseyi ve Genel Kurulu’nun gerçekleştirdiği bir toplantı, Arap Medya Profesyonelleri Konferansı’na ön ayak oldu.
Mühendis Abdurrahim Süleyman, Riyad’da Arap Radyo ve Televizyon Festivali’nin organizasyonu ve Tunus’ta ilk Arap Medya Profesyonelleri Konferansı da dahil olmak üzere Arap Radyolar Birliği’nin 2022 yılındaki başarılarını sunduğu bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, federasyonun ve medya eğitim kurumunun kendi kendini finanse etme kaynaklarını desteklemek amacıyla Tunus’taki genel merkezinin yakınında büyük bir ticari kültür kurumunun hayata geçirilmesi de dahil olmak üzere örgütün 2023 yılı projelerine değinildi. Aynı şekilde Süleyman, Arap radyo ve televizyonları için bir sonraki yıllık festivalin Haziran ayı ortasında Tunus’ta düzenleneceğini duyurdu.



Trump ile Husiler arasındaki anlaşmanın tam hikayesi: Şaşırtıcı ve gizemli

İsrail'in bir elektrik santralini ve Sana Uluslararası Havalimanı'nı vurmasının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail'in bir elektrik santralini ve Sana Uluslararası Havalimanı'nı vurmasının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
TT

Trump ile Husiler arasındaki anlaşmanın tam hikayesi: Şaşırtıcı ve gizemli

İsrail'in bir elektrik santralini ve Sana Uluslararası Havalimanı'nı vurmasının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail'in bir elektrik santralini ve Sana Uluslararası Havalimanı'nı vurmasının ardından yükselen dumanlar (Reuters)

İsa en-Nehari

Ortadoğu gözlemcilerinin beklediği son şey, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kanada Başbakanı Mark Carney ile görüşmesinde Husilere yönelik askeri operasyonların durdurulacağı yönündeki açıklamasıydı. Kanada'nın satın alınması konusunda yaşanan tartışmanın ardından Trump hızla Ortadoğu’ya yöneldi ve Husilerin teslim olduğunu duyurdu. Böylece anlaşmanın niteliği, arabulucunun kim olduğu, tavizlerin neler olduğu ve Husilerin Kızıldeniz'deki tüm gemileri mi yoksa sadece Amerikan gemilerini mi hedef almayacağı ile ilgili pek çok soruyu gündeme getirdi.

 

Karışıklık ve sorular

Trump açıklama yapar yapmaz Umman bir açıklama yaparak, belirsiz anlaşmaya biraz açıklık getirdi. Umman Dışişleri Bakanı Bedr el-Busaidi, ülkesinin her iki tarafla yaptığı görüşmeler ve temaslar sonucunda, Washington ile Husiler arasında ateşkes anlaşmasına varıldığını söyledi. “X” platformu üzerinden yayınladığı ilk açıklamada, anlaşma kapsamında, iki tarafın “karşılıklı hedef alma eylemlerini durduracaklarını, özellikle de seyir özgürlüğünü ve uluslararası ticari taşımacılığın sorunsuz akışını sağlamak amacıyla, Husilerin, Kızıldeniz ve Bab’ul Mendeb Boğazı'nda ABD gemilerine yönelik eylemlerini durduracağını” belirtti.

Ancak Ummanlı bakan, ardından bir paylaşımda daha bulunarak arabuluculuk çabalarının iki taraf arasındaki “çatışmayı sona erdirdiğini” ifade etti. Bu, muhtemelen ABD'nin Husilere karşı operasyon sayfasını kapatma yolunda ilerlediğinin bir göstergesi. ABD Başkanı'na, Husilerin İsrail gemilerini hedef almaya son verme niyetinde olmadığı yönündeki haberler sorulduğunda, kendisinin bundan haberi olmadığını, Husilerin Amerikan çıkarlarını veya onun deyimiyle “bizimle ilgili herhangi bir şeyi” hedef almaya son vereceğinden emin olduğunu söyledi.

İsrail'e yeni bir sürpriz

ABD'nin açıklaması İsrail için sürpriz oldu. Nitekim Axios sitesine konuşan üst düzey bir İsrailli yetkili, ABD'nin kendilerine ateşkes konusunda bilgi vermediğini söyledi. Bu, ABD Başkanı’nın ülkesinin Ortadoğu'daki müttefikine ilk sürprizi değildi. Geçtiğimiz ay Binyamin Netanyahu, Trump'ın Beyaz Saray'da kendisi ile yaptığı görüşmenin üzerinden 24 saat geçmeden Tahran ile yeni bir nükleer anlaşma müzakere etme niyetini açıklamasıyla şoke olmuştu. İsrail Başbakanı, Trump ile görüşmesinde Washington'u İran'ın nükleer programına karşı askeri seçeneği benimsemeye zorlamaya çalışmıştı.

ABD'nin eski Ortadoğu temsilcisi Dennis Ross da son anlaşmayı sorgulayarak X hesabından şu paylaşımda bulundu: “Başkan Trump, onlar da savaşmayı bırakacağı için Husilere saldırmayı bırakacağımızı söylüyor. Ancak arabulucu ülke Umman, anlaşmanın Amerikan gemilerine yönelik saldırıları kapsadığını söylüyor. Peki, diğer ülkelerin gemileri ve İsraillilere yönelik saldırılar ne olacak, durum kesinlikle net değil.”

Ross'un paylaşımından 16 dakikadan az bir süre sonra Umman Dışişleri Bakanı üçüncü bir paylaşımda bulunarak, “Bugün Kızıldeniz'deki durumla ilgili haberlerin, diplomatik çabaların ABD ile Yemen'deki Ensarullah arasındaki çatışmanın sona ermesiyle sonuçlandığı anlamına geldiğini bir kez daha yineliyorum” dedi. “Bu, her iki tarafın da artık birbirini hedef almayacağı ve Kızıldeniz'de uluslararası ticari taşımacılık için seyrüsefer özgürlüğünün sağlandığı anlamına geliyor” diye ilave etti.

Ummanlı bakanın üçüncü paylaşımı da ilk paylaşımıyla aynı doğrultudaydı, karşılıklı saldırıların sona erdiğini teyit ediyordu, ancak bu kez ilk açıklamadaki gibi açıkça Amerikan gemilerinin hedef alınmayacağını belirtmiyordu. Bu durum, Husilerin gizlice Amerikan veya başka ülkelerin gemilerine yönelik saldırılarını durdurma sözü verip vermedikleri sorusunu akla getiriyor.

Husiler adına Siyasi Büro üyesi Abdulmalik el-Acri AFP’ye açıkça “İsrail gemilerinin hedef alınacağını, Amerikan gemileri ile diğer gemilerin ise anlaşmaya tabi olduğunu” söyledi. Husilerin önümüzdeki günlerdeki davranışlarına bakılarak bu açıklamanın sadece medyaya yönelik popülist bir söylem mi olduğu yoksa Washington ile varılan anlaşmanın gerçekten Kızıldeniz'deki çeşitli gemilere yönelik saldırıların sonu anlamına mı geleceği ortaya çıkacak.

Bu bağlamda Amerikalı Ortadoğu araştırmacısı Firas Maksad, aylardır hiçbir Amerikan veya İsrail gemisi Boğaz'ı geçmediği için Husilerin anlaşmadan önce bile Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırılarını durdurduğunu belirtti. Trump'ın askeri operasyonları durdurduktan sonra istediğini zekice elde ettiğine işaret etti.

Anlaşma tüm gemileri kapsıyor mu?

New York Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden akademisyen Rob Hawes, “Umman Dışişleri Bakanı Bedr el-Busaidi'nin açıkça belirttiği gibi, anlaşma seyrüsefer özgürlüğünü ve uluslararası ticari taşımacılığın sorunsuz akışını güvence altına almayı içeriyor” diye yazdı. Umman’ın Amerikan veya yabancı herhangi bir gemiye saldırının anlaşmayı ihlal anlamına geleceğini ima ettiğine işaret ederek, “Başka ülkelerin bayrağını taşıyan gemilere saldırmak bununla çelişmiyor mu?” diye sordu.

Independent Arabia, ABD Dışişleri Bakanlığı'yla temasa geçerek, son anlaşmanın şartlarını ve Husilerin anlaşmayı ihlal etmesi veya İsrail gemilerini hedef alması halinde ABD'nin askeri operasyonlara yeniden başlayıp başlamayacağını sordu. Ancak Bakanlık, sorularımızı Ulusal Güvenlik Konseyi'ne yönlendirdi. Bu, anlaşmaya ne kadar hızlı varıldığından da anlaşılacağı üzere bu dosyanın doğrudan Beyaz Saray tarafından yönetildiğine işaret ediyor.

Haberlere göre ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff son birkaç gündür Umman tarafıyla sürdürülen bu müzakerelere başkanlık etti. Witkoff, aylardır hem Ortadoğu’daki müzakerelere hem de Rusya ve Ukrayna ile hassas müzakerelere liderlik etmesine rağmen salı günü Beyaz Saray'da yemin ederek resmen görevine başladı.

Top İsraillilerin sahasında

Trump son açıklamasıyla topu, geçtiğimiz pazar günü Husilerin Ben Gurion Havalimanı'nı hedef alan füze saldırısının ardından Sana Havalimanı'nı hedef alarak karşılık veren İsrail'in sahasına atmış gibi görünüyor. Washington ile varılan anlaşmadan bir gün sonra İsrail medyası, Husilerin Yemen'den fırlattığı bir balistik füzenin Kızıldeniz üzerinde düşürüldüğünü duyurdu. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Amerikalı araştırmacı Firas Maksad, son açıklamanın Trump tarafından akıllıca hesaplanmış bir hamle olduğunu söylüyor. Trump son açıklama ile bölgeye yapacağı ziyaret öncesinde Husilerden resmi bir zafer elde ederken, o da İsrail'e yönelik doğrudan saldırılarını sürdürüyor. Maksad, anlaşmanın Başbakan Netanyahu veya Trump ile ilişkileri açısından “hayırlı olmadığını” ifade etti.

İsrail, bu hafta Husilerin Ben Gurion Havalimanı'nı hedef almasının ardından ona yönelik doğrudan saldırılarını yoğunlaştırdı. İsrail ordusu pazartesi günü, Hudeyde Limanı da dahil olmak üzere Yemen'in batısındaki Husi hedeflerini bombaladığını duyurdu. Salı günü Sana Uluslararası Havalimanı'nı hedef alan hava saldırıları düzenleyerek, havalimanını ve Sana etrafındaki birçok elektrik santralini hizmet dışı bıraktı.

Washington “stratejik bir tuzaktan” kurtuldu

Atlantik Konseyi birkaç gün önce, ABD'nin Kızıldeniz'de “stratejik bir tuzağa” düştüğü uyarısında bulunan analitik bir rapor yayınladı. Rapora göre ABD seyrüseferi güvence altına almak için askeri kaynaklarını kullanırken, Çin, askeri müdahalede bulunmadan, sessizce bundan faydalanıyor. Raporda ayrıca Washington'un Kızıldeniz gibi stratejik bölgelerden Çin'i çıkarmak için çalışması gerektiği de belirtildi. Pekin'in Husileri hesaplı bir politika ile desteklediği, bu sayede bölgedeki gemilere yönelik saldırıların etkilerinden kendisini koruyabildiği ve ticari kazanç elde etmeye devam edebildiği vurgulandı. Rapora göre Husiler bugün Çin uydu teknolojisini kullanıyor ve saldırılarını Çin elektroniği üzerine kurulu güdüm sistemlerini kullanarak gerçekleştiriyor. Bu, Pekin'in bölgesel nüfuzunu artırmak için teknolojik araçları kullanırken, kendisini doğrudan çatışmalardan güvenli mesafede tutan bir modeli benimsediğini gösteriyor.

ABD güçleri yılbaşından bu yana 800'den fazla hava saldırısı gerçekleştirdi. Bu da haftada ortalama 50 hava saldırısında bulunduğu anlamına geliyor. CNN'in haberine göre, operasyonun maliyeti üç haftadan kısa bir süre içinde yaklaşık 1 milyar doları aştı. Ancak son anlaşma, ABD’yi uzun ve maliyetli savaşlara dahil etmeye karşı çıkmasıyla bilinen Trump dönemindeki ender ve en kapsamlı askeri operasyonlardan birini bitiriyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.