İran'ın hatası mı, Arapların tembelliği mi?

Savaşların yerle yeksan ettiği Arap başkentlerindeki trajedi haritasına bakarsak sebep oldukları ve mali kaynaklarıyla Tahran ön planda kendini gösterecek

İran’ın müdahaleleri ne askeri ne de diplomatik olarak istenen sertlikle karşılanmadı / Fotoğraf: AFP
İran’ın müdahaleleri ne askeri ne de diplomatik olarak istenen sertlikle karşılanmadı / Fotoğraf: AFP
TT

İran'ın hatası mı, Arapların tembelliği mi?

İran’ın müdahaleleri ne askeri ne de diplomatik olarak istenen sertlikle karşılanmadı / Fotoğraf: AFP
İran’ın müdahaleleri ne askeri ne de diplomatik olarak istenen sertlikle karşılanmadı / Fotoğraf: AFP

İran'ın, ister Irak ve Suriye'deki gibi doğrudan ister Yemen, Lübnan ve Bahreyn'de olduğu gibi, kendisine bağlı gruplar yoluyla Arap dünyasına yönelik müdahaleleri bahsi yeni değil.
Mevcut tüm koşullarda finansman Irak'ta, tercihli fiyatlarla Irak petrolünü satın almak ve yatırım ortaklığı anlaşmalarına girmek; diğerlerinde de Tahran'ın, para ve basın yardımının yanı sıra, kendilerinin ve Suudi Arabistan ve Bahreyn başta olmak üzere bölge ülkelerinin arasında gerginliğe sebep olan bölgesel nüfuz karşılığında yerel gruplara askeri eğitim desteği sunması suretiyle gerçekleşiyor.
İran'ın müdahalelerinin rejimin kuruluşundan önceye tekabül ettiği herkesin malumu. Nitekim İran Şahı, bölgeye onun güvenliğini sağlamaktan sorumlu bir polis edasıyla yaklaşıyor ve ülkesinin, medeni ve bilimsel açıdan daha üstün olduğu düşüncesinden hareketle kendisinde bölge ülkeleriyle karşılıklı ilişkilerin koşullarını dayatma hakkı görüyordu.
Üç Emirlik adasının işgali, onun, bölge ülkelerinin zayıflığı ve savaş meydanına çekilme konusundaki isteksizliklerinin gölgesindeki askeri yetenekleriyle yetinerek, iyi komşuluğa karşı gösterdiği kayıtsızlığın belki de en bariz örneğidir. 
Üzücü olan şu ki gerek Şah devrinde gerek sonrasındaki "Cumhuriyet" döneminde İran'ın müdahalelerine askeri ve diplomatik açıdan gerekli sertlikle karşılık verilmedi ve bölgesel topluluklar, iki rejimin de doğrudan veya yerel ittifakları yoluyla bölgenin içinde bulunduğu karışıklığa el atıp desteklemeye yönelik müdahalelerine sınır çizemedi. 
Çeşitli kurumlarıyla İran Hükümeti'yle başa çıkma konusunda özelde bölgesel genelde Araplar düzeyindeki acizliği tekrar hatırlatırken komşu ilişkilerinin öneminin altını çizmem gerekir.
Demeli ki tarih, değiştirmeye ve daha rahat ve sakin alanlara kaçmaya imkân vermediği gibi kendi mantığını da dayatan coğrafi çizgilerin doğal bir sonucudur.
Kafa karıştırıcı büyük komşudan vazgeçmek ve onun yerine başka bir muhatapla ilişkiler kurabileceğine inanmak bölgenin elinden gelmez.
Böylece, halihazırda İran Hükümeti ile tüm meseleler hakkında doğrudan ve açık bir toplu görüşme hazırlığı için İran ve birkaç bölge başkenti arasında yürürlükte olan tüm kanalların kullanımı hayati ve acil hale gelir.
İşe, siyaset ve mezhebi birbirine karıştıran medya kampanyalarıyla kaymayı durdurmak ve ciddi bir ateşkes üzerine anlaşmaya varmakla başlanabilir. 
Birçoklarında karşılıklı kampanyalar siyaset bağlamından çıkıp hızla ve durdurulamaz şekilde, herkesin kaçınmak için çabalamak zorunda olduğu mezhepsel zeminlere yuvarlandı.
Herkesin bunu önlemek için çalışması gerekiyordu, zira bölge uzun yıllar bir arada yaşadı ve kimse mezhepler arasında ayrım yapmadı.
Gelgelelim bölge hükümetleri resmi konuşmalarında mezhep bahsinden uzaklaştıysa da birçok medya uzantısı, toplum içindeki sosyal dokunun parçalanmasına katkıda bulunan nahoş anlaşmazlıkları yaymak ve vatanlarında bulamadıkça sınırlar ötesinde savunma hatları arayacak olan vatandaşlar arasında nifak ortaya çıkarmak için bunu kullanmakta bir beis görmedi. 
İran'ın medya söylemi yıkıcı, kışkırtıcı ve İmam Humeyni'nin formüle edip komşu ülkelerde tekrarlamaya çalıştığı modeli aktarmaya kararlı hale geldiğinde ve sonra bölge, Kuveyt'in işgaline giden yolu hazırlayan ilk Körfez savaşı, ardından Irak'ın işgali, sonra Suriye'nin çöküşü ve nihayet Lübnan'ın titreyip Yemen'in sallanmasına sahne olduğunda herkesin pek çok hata yaptığını ve bunlara ilk zamanlarında İran rejiminin yaşadığı şüphe ve korkuların sebep olduğunu kabul etmek önemlidir.
Savaşlarla yerle bir olan ve bugün kaos ve yoksulluktan kaynaklanan üzücü bir gerçeklik içinde yaşayan Arap başkentlerindeki trajedilerin haritasına baktığımızda İran'ın bu duruma yol açan sebepler ve finansman kaynağı bakımından başı çektiği görülecek.
Bununla birlikte Arapların acizliği ve herhangi bir Arap ülkesinin maruz kaldığı tüm saldırılara karşı birleşik bir siyasi sürece öncülük etmesi ve dış tehditler karşısında bir koordinasyon organı olması beklenen bölgesel kurumların zayıflığı olmasaydı bu, bir gerçeklik olarak karşımıza çıkmazdı.
Ama maalesef bu bölgesel kurumlar kendilerinden beklenenin aksine, Arap vatandaşın, kalkınma, istikrar ve birçok Arap başkentinde davullarını çalan ıstırabın son bulmasına dair arzusunu gerçekleştirebileceğine artık inanmadığı toplantıları düzenlemelere doymamakla birlikte gerekli işbirliğini sağlayamayan ve çözüm üretemeyen organlara dönüştüler. 
İran'ın rolüne ilişkin kaygılar, yerinde ve gerçek, ama onunla başa çıkmak keskin, açık ve aynı zamanda bölge ülkelerinin hiçbirine fayda sağlamayacak bir gerginlikten uzak politikalar gerektiriyor.
Daha önce de söylediğim gibi birçok Arap başkenti, yolların açılması ve önce sükûnet ardından istikrara doğru ilerlemenin önündeki engellerin kaldırılmasına katkı sağlayabilir.
İran'daki rejim, güzel sözlerden daha fazlasını sunması, liderlerinin ortaya koyduğu gözdağı ve tehdit dilini bırakması, kendi organlarının yarattığı tüm krizlerde özellikle Riyad'la işbirliği başlatması ve bölgedeki müttefikleri ve vekillerinin herkese zarar veren gerilimden el çekmesi gerektiğinin gayet farkında. 
İran'ın, sürdürülebilir kalkınma göstergelerinin bozulması konusunda dikkatli olmaya diğerlerinden daha fazla ihtiyacı var.
Ayrıca şunu da anlamalı ki içerideki demir yumruk, belki rejimin ömrünü birkaç sene uzatabilir ancak daha fazla öfke ve tıkanıklığa yol açacaktır; özellikle İran rejiminden sonra doğan nesiller, hayatın her alanında dini otoritenin egemenliğini daimi olarak kabul etmeyecek ve toplumun boğulmaya devam etmesine ve büyük bir halkın özlemlerinin bastırılmasına karşı direniş gösterecektir. 
İran'ın tutumunu bir kenara bırakalım; bölge hükümetleri, iç cepheyi güçlendirmek ve mezhepsel eğimlere kaymamak için ciddi bir şekilde çalışmalıdır, zira burası İran rejimi için ideal bir parça ve bunun üzerinden, alevleri herkesi yakacak olan bir mezhep fitnesinin ateşini tutuşturmaya devam edecek. 
*Mustafa Numan'ın bu makalesi Independent Arabia'dan çevrilmiştir.
 



İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı sektördeki faaliyetlerini sonlandırdığını duyurdu

Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)
Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)
TT

İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı sektördeki faaliyetlerini sonlandırdığını duyurdu

Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)
Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)

ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’ndeki yardım dağıtım operasyonlarını sonlandırdığını duyurdu.

Kuruluş, altı hafta önce Washington’un arabuluculuğunda yürürlüğe giren ateşkesin ardından dağıtım merkezlerini kapatmıştı. Vakıf, yayımladığı son açıklamada görevini “kalıcı olarak” durdurduğunu ve misyonunu tamamladığını belirtti.

Vakıf Direktörü John Acrey, yaptığı yazılı açıklamada, “Gazze halkına yardımların ulaştırılmasında daha iyi bir yöntem olduğunu kanıtlama görevimizi başarıyla yerine getirdik” dedi.

Kısa süre faaliyet gösteren vakfın operasyonları büyük ölçüde gizlilik içinde yürütülmüştü. ABD ve İsrail destekli alternatif bir yapı olarak BM’ye bağlı UNRWA’nın yerine kurulmuş, ancak finansman kaynakları ya da yardım noktalarını yöneten silahlı yüklenicilerin kimlikleri kamuoyuyla hiç paylaşılmamıştı. Vakıf, amacının yardımların Hamas’a aktarılmasını engellemek olduğunu savunuyordu.

Ancak Filistinliler, yardım çalışanları ve sağlık yetkilileri, bu sistemin yardım almak isteyen sivilleri, İsrail askerlerinin bulunduğu kontrol noktalarından geçmek zorunda bırakarak hayatlarını riske attığını belirtiyordu.

Kurumun görevlerini, Gazze’deki ateşkesi denetlemekle sorumlu İsrail’deki ABD merkezli Sivil-Askerî Koordinasyon Merkezine devredeceğini açıklayan Acrey, “Vakıf haftalardır Koordinasyon Merkezi ve uluslararası kuruluşlarla bir sonraki adımlar konusunda temas hâlinde. Açıkça görülüyor ki bizim uyguladığımız modeli benimseyip genişletecekler” dedi.

Gazze İnsani Yardım Vakfı Mayıs ayı sonunda, İsrail’in üç ay boyunca gıda girişini durdurmasının ardından Gazze’de kıtlık eşiğine gelinmesi üzerine faaliyete başlamıştı. İsrail, BM’nin gıda dağıtım sisteminin yerine geçmesi hedeflenen bu özel kuruluşu, Hamas’ın büyük miktarda yardıma el koyduğu iddiasıyla savunmuştu; ancak BM bu iddiaları reddetmişti.

BM, söz konusu vakfın kurulmasına karşı çıkarak sistemin İsrail’e gıda dağıtımı üzerinde tam kontrol sağlayabileceğini ve Filistinlilerin yerinden edilmesine yol açabileceğini belirtmişti. Savaş süresince BM ve insani yardım kuruluşları, yüzlerce merkez üzerinden Gazze’ye gıda, ilaç, yakıt ve diğer ihtiyaçların ulaştırılmasına öncülük etmişti.

Vakıf, açıklamasında Gazze’de 3 milyonun üzerinde gıda paketi dağıttığını, bunun 187 milyon öğüne denk geldiğini duyurdu.


Hamas, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının devam etmesi üzerine ‘etnik temizlik’ uygulamasını kınadı

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Hamas, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının devam etmesi üzerine ‘etnik temizlik’ uygulamasını kınadı

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)

Hamas Sözcüsü bugün yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'nin doğu bölgelerinde ve orta kesiminde ‘etnik temizlik’ yaptığını söyledi.

Sözcü Hazım Kasım, “İşgal güçleri, sarı hattın dışındaki sivilleri hedef alıyor. Bu sabahtan itibaren dört vatandaş öldürüldü, yıkım operasyonları yoğunlaştı ve doğu bölgelerinden vatandaşlar yerlerinden edildi” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığına göre, bu sabah İsrail'in Gazze ve Han Yunus şehirlerini hedef alan bombardımanında dört Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı.

dcgtrhy
Gazze şehrinde İsrail ateşiyle öldürülen Filistinli genç Ahmed el-Hevari'nin cenazesine katılan Filistinliler (Reuters)

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Bu sabah üç kişinin cenazesi hastanelere getirildi; ikisi Han Yunus’un doğusundaki Beni Suheyle kasabasında İsrail’e ait bir insansız hava aracı (İHA) tarafından, bir diğeri ise Gazze kentinin doğusundaki et-Tuffah mahallesinde İsrail tankının açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti” dedi.

Han Yunus’taki Nasır Hastanesi, iki ölü ve biri ağır olmak üzere üç yaralıyı kabul ettiğini duyurdu. Gazze kentindeki Şifa Hastanesi’nin Müdürü Dr. Muhammed Ebu Selmiye de et-Tuffah mahallesinde sivillere yönelik tank ateşi nedeniyle bir ölü ve çok sayıda yaralının hastaneye ulaştığını doğruladı.

Gazze'deki bir güvenlik kaynağı AFP'ye, ‘işgal uçaklarının bu sabah Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus ve Refah'ın güneydoğusundaki bölgelere birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ söyledi. Kaynak, İsrail ordusunun ‘ez-Zeytun, Şucaiyye ve et-Tuffah (Gazze şehrinin doğusu) mahallelerinde ve Han Yunus ile Refah'ta savaş sırasında hasar gören onlarca binayı ve evi yıkmaya devam ettiğini’ belirtti.

İsrail güçleri, Refah şehrinin büyük bir kısmını ve Han Yunus'un doğu bölgelerini kontrol altında tutuyor. İsrail, 7 Ekim 2023'teki saldırının ardından Gazze Şeridi'ne savaş açtı. O günden bu yana, Birleşmiş Milletler'in (BM) güvenilir bulduğu Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşında en az 69 bin 756 kişi hayatını kaybetti.


Mısır Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşamasında oy verme işlemi başladı

Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)
Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)
TT

Mısır Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşamasında oy verme işlemi başladı

Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)
Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)

Mısırlılar bugün, 2025 Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşamasında oy kullanmaya başladı.

İki gün sürecek seçimler, 73 seçim bölgesi ve 5 bin 287 alt komiteden oluşan 13 vilayette gerçekleştiriliyor. Şarku’l Avsat’ın Kahire el-İhbariyye televizyonundan aktardığına göre, bu aşamada bin 316 aday bireysel sistem altında yarışıyor ve Kahire ile Kuzey, Orta ve Güney Delta ve Doğu Delta'nın iki seçim bölgesinde bir liste yer alıyor.

Mısır Ulusal Seçim Komisyonu, vatandaşlara seçimlere katılım çağrısında bulunarak, sürecin bütünlüğünü sağlama ve seçmenlerin iradesini tam şeffaflık içinde sandığa yansıtma konusundaki kararlılığını vurguladı.

Seçimlerin ikinci aşamasına dahil olan vilayetler, Ulusal Seçim Komisyonu’nun verilerine göre Kahire, Kalubiyye, Dakahliye, Garbiye, Menufiye, Kafr eş-Şeyh, Şarkiye, Dimyat, Port Said, İsmailiye, Süveyş, Güney Sina ve Kuzey Sina’dan oluşuyor.

gju
Parlamento seçimlerinin ilk turunda oy verme merkezlerinin önünde bekleyen Mısırlı kadınlar (Gençlik Partisi Koordinasyon Komitesi)

Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşaması, ilk turda 19 seçim bölgesindeki sonuçların ‘önemli ihlaller’ gerekçesiyle iptal edilmesinin ardından geliyor. Bu ihlaller arasında sandıkların önünde yapılan usulsüz propaganda ile adaylara oy sayım tutanaklarının nüshalarının verilmemesi gibi durumlar yer aldı. Gözlemciler bu adımı ‘emsalsiz’ olarak nitelendirdi.

Bu seçim bölgelerindeki sonuçların iptal edilmesi, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin ‘azami şeffaflık’ sağlanması için yaptığı doğrudan çağrının ardından gerçekleşti.