Rusya, Türkiye- Suriye bakanlarının görüşmesi için girişimlerini yeniden canlandırdı

Lavrov, Mikdad ve Çavuşoğlu görüşmesi öncesinde İranlı mevkidaşı ile görüşecek.

Geçen perşembe günü Şam’da Suriyeli ve Rus yetkililerin katılımıyla Esed ile Lavrentyev arasındaki görüşmeye ilişkin ‘SANA’ ajansı tarafından dağıtılan bir fotoğraf (SANA/ AFP)
Geçen perşembe günü Şam’da Suriyeli ve Rus yetkililerin katılımıyla Esed ile Lavrentyev arasındaki görüşmeye ilişkin ‘SANA’ ajansı tarafından dağıtılan bir fotoğraf (SANA/ AFP)
TT

Rusya, Türkiye- Suriye bakanlarının görüşmesi için girişimlerini yeniden canlandırdı

Geçen perşembe günü Şam’da Suriyeli ve Rus yetkililerin katılımıyla Esed ile Lavrentyev arasındaki görüşmeye ilişkin ‘SANA’ ajansı tarafından dağıtılan bir fotoğraf (SANA/ AFP)
Geçen perşembe günü Şam’da Suriyeli ve Rus yetkililerin katılımıyla Esed ile Lavrentyev arasındaki görüşmeye ilişkin ‘SANA’ ajansı tarafından dağıtılan bir fotoğraf (SANA/ AFP)

Moskova, Türkiye- Suriye bakanları görüşmesini ayarlamak için hamlelerini yeniden canlandırdı
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev, geçtiğimiz günlerde bölge gezisini sonlandırdı. Moskova gezi sonrası tarih belirtmeden Rusya, Türkiye ve Suriye dışişleri bakanları düzeyinde bir görüşme ayarlamaya çalıştığını duyurdu. Rusya resmi çevreleri, Lavrentyev’in Ürdün ve Suriye ziyaretinin seyri ve iki ülkedeki görüşmeleri hakkında yorum yapmasa da Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova'nın yaptığı tek açıklama, Moskova’nın dışişleri bakanları düzeyinde üçlü bir toplantı düzenlemeye verdiği önem gösterdi. Zaharova, “Moskova’da bakanlar Sergey Lavrov, Faysal Mikdad ve Mevlüt Çavuşoğlu’nu bir araya getirecek bir toplantı düzenlemek için çalışmalar yapılıyor” dedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, “Uygulamada, henüz belirli bir tarih üzerinde anlaşmaya varılmadı, böyle bir toplantı yapılması için çalışmalar devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
Bu konu, Rus temsilcinin görüşme masalarında ele alınan ana unsur olurken, bu durum Devlet Başkanı Beşşar Esed’in temsilci ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamalara da yansıdı. Öyle ki Rusya merkezli ‘Novosti’ haber ajansının aktardığına göre Aleksandr Lavrentyev, “Suriye, Türkiye ve Rusya savunma bakanları arasındaki son görüşmeler gibi toplantılar, somut sonuçlar elde etmek için ön çalışma ve Moskova ile Şam arasında dikkatli bir koordinasyon gerektiriyor” dedi. Ajansın haberine göre Suriye Başkanlık Ofisi, Şam’ın ‘etkili olmak ve Suriye’yi bekleyen belirli hedeflere ulaşmak için’ Rusya ile Suriye arasında koordinasyon ve önceden planlama içinde bu tür toplantılara hazırlanmanın önemli olduğunu belirttiğine dikkat çekti. Başkanlık Ofisi ayrıca, Esed’in ‘bu tür sonuçların, Suriye topraklarının işgalinin sona erdirilmesi ve teröre desteğin durdurulması anlamına geldiğini’ belirttiği dile getirdi.
Lavrentyev, Esed ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada “Moskova, savunma bakanlarının üçlü toplantısını olumlu değerlendiriyor. Bu toplantılara devam etmenin ve dışişleri bakanları düzeyinde temaslar geliştirmenin önemli olduğunu düşünüyor” dedi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova ise Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un 17 Ocak’ta İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile görüşeceğini açıkladı. Zaharova, Moskova’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilecek toplantıda ‘İran’ın nükleer meselesine ilişkin kapsamlı ortak eylem planını canlandırma süreci, Suriye’deki durum ve iki taraf için bir dizi önemli konunun’ ele alınacağını açıkladı.
Öte yandan Suriye Sanayi Bakanı Ziyad Sabbağ, Sputnik’e yaptığı açıklamada ülkesinin Rusya ile iki ülkeye uygulanan yaptırım koşullarında sanayi projelerinin nasıl uygulanacağını görüştüğünü belirtti. Bakana göre Suriye ve Rusya tarafları, sanayi alanında aralarındaki iş birliğini geliştirmek için fikirler ortaya attı ancak Batılı ülkeler tarafından iki ülkeye uygulanan yaptırımlar sonucunda bu fikirlerin uygulaması tam olarak netlik kazanmadı. Sabbağ, “İki ülkeye uygulanan yaptırımlar nedeniyle Suriye’de iki taraf arasında Suriye için büyük faydalar sağlayan bazı ortak projeler uygulamada sorunlarla karşılaşmaktadır” ifadelerini kullandı.
Şam hükümetinin Rus tarafına Suriye’de ihracat ve yatırım için çeşitli projeler sunduğuna dikkat çeken Sabbağ, bu önerilerin Rusya- Suriye Ticaret- Ekonomik ve Bilimsel- Teknik İşbirliği Komitesi’nin bir sonraki toplantısında ele alınacağını kaydetti. Suriye Sanayi Bakanı ayrıca, şu anda Suriye tarafı açısından en önemli konunun Rus tarafının onayladığı bazalt elyaf üretimi projesi olduğunu belirtti.



Hizbullah ateşkes sonrası döneme siyasi olarak hazırlanıyor

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
TT

Hizbullah ateşkes sonrası döneme siyasi olarak hazırlanıyor

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)

Her türden siyasi güç, Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım'ın kendisini bir kez daha Taif Anlaşması şemsiyesi altında konumlandırdığını yinelemesiyle uğraşıyor. Çünkü Kasım, 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) kararının uygulanmasına hazırlık olarak İsrail'in girdiği bölgelerden çekilmesiyle birlikte Güney Lübnan'a sükunetin geri dönmesinden sonraki aşamaya yaklaşımında yol haritasının ana başlıklarını tanımlayarak ABD'nin ateşkese ulaşma vaatlerinin önüne geçmek istedi.

Siyasi kaynakların Şarku’l Avsat'a aktardığına göre Kasım'ın ateşkes sonrası sahneye yaklaşımında tanımladığı maddeler, Hizbullah'ın yönelimlerine Lübnanlılığı siyasi faaliyette bulunma noktasına kadar ekleme arzusuna işaret ediyor. Buna karşılık, Lübnanlılar arasında bölünmeye neden olan tek taraflı Gazze Şeridi'ni destekleme kararının yol açtığı tepkilere ilişkin değerlendirmeleri ışığında bölgede olup bitenlerle ilgilenme düzeyi azalıyor.

Kaynaklar, Hizbullah'ın Gazze Şeridi'ni destekleme kararının dayattığı gerçekleri görmezden gelemeyeceğine inanıyor. Bunların başında direniş eksenindeki müttefiklerinin desteğinden yoksun olması geliyor. Bu çatışmada Hizbullah neredeyse tek başınaydı. Hizbullah'ın Meclis Başkanı Nebih Berri'ye Amerikalı arabulucu Amos Hochstein ile müzakere yetkisi vermesi ve güneyi sükûnete kavuşturacak bir taslak üzerinde anlaşmaya varmaları, kaçınılmaz olarak Gazze Şeridi ve Güney Lübnan cephelerini birbirine bağlayacak ve Hamas'ı destekleyecek bir taslağa yer olmadığı anlamına geliyor.

Hizbullah'ın geri çekilişi

Aynı kaynaklar Hizbullah'ın taslağa itiraz etmemesinin, Litani'nin güneyindeki konuşlanma alanını boşaltmayı ve geri çekilmeyi zımnen kabul ettiği anlamına geldiğine işaret ediyor. Buna ek olarak, Ağustos 2006'da 1701 sayılı kararın kabul edilmesinden bu yana yürürlükte olan angajman kuralları ve bu kuralların uygulanmasını kontrol altında tutan terör dengesi de iptal edilmiş oldu.

Aynı kaynaklar Hizbullah'ın içe çekilmekten başka çaresi olmadığını ve şu ana kadar elde edilenlerin ABD'nin vaatlerine bağlı bir ateşkese varmakla sınırlı kaldığını söylüyor. Lübnan-Suriye sınırı, ordunun Refik Hariri Uluslararası Havaalanı'nda uyguladığı modele uygun olarak kontrol edilmesine ve Lübnan'a ve Lübnan'dan her türlü kaçakçılığın önlenmesine karar verilmesinin ardından artık Hizbullah'a silah sevkiyatına açık değil. Diğer yandan Suriye rejimi, uluslararası toplumla ilişkilerini düzeltmek ve ABD'nin Sezar Yasası kapsamında kendisine uyguladığı yaptırımların kaldırılmasını sağlamak amacıyla bu eksenden çekildiği için direniş ekseni aktif bir varlık gösteremedi.

Laricani

Bu bağlamda kaynaklar, İran Dini Lideri’nin kıdemli danışmanı Ali Laricani'nin Beyrut ziyareti sırasında kendisiyle görüşen direniş ekseninden bir heyete söyledikleri üzerinde duruyor: “İran Lübnan'a yardım ulaştırmak istiyor, ancak kara, deniz ve havadan bize uygulanan abluka yardım göndermemizi engelliyor. Yeniden inşada ortak olduğumuzu vurgulamaktan başka çaremiz yok.”

Hizbullah'ın Lübnan'ı güvenli bir liman haline getiren Taif Anlaşması'na katılmasının, direniş ekseninin yanında yer alması nedeniyle bozulan Lübnan-Arap ilişkilerinin düzeltilmesi ve Lübnan'ın bölgede yaşanan çatışmalardan uzak tutulması yerine mesajların verildiği bir platform haline getirilmesi bağlamında eleştirel bir gözden geçirme olup olmadığı soruluyor. İsrail geniş alanları tahrip etmeye devam ederken ateşkesi kabul etmekteki isteksizliğine rağmen ateşkese varmaktan başka çaresi olmadığına mı ikna oldu? Bu da Amerikan vaatlerinin akıbeti sorusuna kapı açıyor. Peki savaşın sona erdiğini ilan etmek için doğru zamanı seçmek Tel Aviv'in mi elinde?

Taif Anlaşması çatısı altında konumlanma

Kaynaklar, Berri'nin Hizbullah’a, içe dönmesi ve kendisini Taif Anlaşması çatısı altında konumlandırması tavsiyesinde bulunma rolünü de göz ardı etmedi. Özellikle de uluslararası toplum tüm bileşenleriyle muhalefete Lübnan'ın birikmiş krizlerinden kurtulması için iş birliği yapması yönünde el uzatmasını tavsiye ederken…

Hizbullah'ın Gazze Şeridi'ne verdiği destekle aynı döneme denk gelen gelişmelere karşı temkinli olduğunu söyleyen kaynaklar, Hizbullah’ın İran'ın müdahalesine oynadığı bahsin yanlış olduğu gerçeği ışığında hesaplarını yeniden gözden geçirmeye karar verip vermediğini soruyor. İran, bölgedeki konumunun zayıflaması ihtimalini göz önünde bulundurarak rejimi korumak ve muhafaza etmekle ilgileniyor.

Dolayısıyla Hizbullah'ın Taif Anlaşması’nı restore etme kararı, kaynaklara göre sahip olduğu artı gücün siyasi denklemde harcanmayacağını anladıktan sonra Lübnan'ı kurtarmak için çözüm arayışında siyasi harekete katılmaya istekli olduğu anlamına geliyor. Ateşkes sağlanır sağlanmaz ülkenin yeni bir siyasi aşamaya girmeye hazır olmasıyla birlikte, 1701 sayılı kararın uygulanması için üzerinde anlaşmaya varılanları hayata geçirmeyi üstlenecek cumhurbaşkanının seçilmesine öncelik verecek şekilde, başta muhalefet olmak üzere ülkedeki ortaklarıyla iletişime geçecek kanalların aranmasına ihtiyaç var.

Bu nedenle, Kasım'ın Hizbullah'ı yeni bir siyasi aşamaya taşımaya hazırlanırken çizdiği yol haritasına muhalefetten ya da merkezcilerden gelebilecek tepkilere yer açmak için sabırlı olmak gerekiyor. Bunun için de muhaliflerine kabadayılık taslamaması, cumhurbaşkanının seçimini durgunluktan çıkarmak ve Taif Anlaşması’nın uygulanmasını tamamlamak için açık, esnek ve gerçekçi olması gerekiyor. Bunun karşılığında da kendisine aynı şekilde davranılmalı ve Gazze Şeridi'ni destekleme tekelinden önceki gücünün artık geçmişteki gibi olmadığı bahanesiyle ülkenin kurumlarını restore etme konusunda kendisini zayıflatmak istediklerini düşündürecek şekilde hareket edilmemelidir. Öyle ki İran'ın etkisinin azalması, direniş ekseninin vurucu gücünü oluşturan ve bölgedeki en güçlü kolu olduğu için Hizbullah'a destek sağlamada mütevazı sınırlarda bile olsa bir rol oynamayan arenaların birliğinin etkisizliği ile bağlantılı olarak ortaya çıktı. Dolayısıyla, devlet projesine yeniden kazandırmak için İran'ı kucaklamaya ihtiyaç var.