Psikiyatri ilacı diyabet hastalarına deva olabilir

Psikoz hastalığının tedavisinde kullanılan bir ilaç, tip 2 diyabetli hastalar için umut verici yeni bir tedavi olabilir

Psikoz tedavisinde kullanılan bir ilaç olan pimozid
Psikoz tedavisinde kullanılan bir ilaç olan pimozid
TT

Psikiyatri ilacı diyabet hastalarına deva olabilir

Psikoz tedavisinde kullanılan bir ilaç olan pimozid
Psikoz tedavisinde kullanılan bir ilaç olan pimozid

Kanada Alberta Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, psikoz hastalığının tedavisinde kullanılan eski bir ilacın, tip 2 diyabetli hastalar için umut verici yeni bir tedavi seçeneği olabileceğini buldu.  Bu tedavi, şu anda mevcut olan diğer tedavilerin uygun olmadığı hastaların ihtiyacını karşılamaya yardımcı olabilecek.
Metformin ilacı, tip 2 diyabet hastaları için en yaygın tedavilerden biri, ancak bu ilaç hastaların yaklaşık yüzde 15'ine uygun değil.  Yaygın olarak kullanılan başka bir ilaç sınıfı türü de insülindür. Ancak bu ilaçta geç evrelerdeki hastalar için etkili değil.
Araştırmacıların düşündüğü mekanizma, vücudun STOC olarak bilinen ketonlardan enerji üretmesinde rol oynayan bir enzim. Araştırmacılar Cuma günü Diyabet Dergisi’nde yayınlan çalışmada, enzimle etkileşime girebilecek ilaçları bulmak için bilgisayar modellemesini kullandı.  Difenilbutilpiperidin adlı en eski antiretroviral ilaçlardan birinin tedavide en iyi seçenek olduğunu buldu.
Şarku’l Avsat’ın aktardığına göre Araştırmacılar, klinik öncesi modellerde yapılan deneylere göre hepsinin SCOT enzimi ile etkileşime girdiği için en belirgin olanı pimozid olan bu kategoriden 3 ilacın yeniden kullanılabileceğini buldu. Çünkü bu, kasların yakıt olarak keton yakmasını önleyerek kan şekeri kontrolünü iyileştirebiliyor.
Alberta Üniversitesi Eczacılık Bilimleri Fakültesi'nden çalışmanın başyazarı Prof. Dr. John Usher, “SCOT inhibisyonunu, anti-diyabetik bir ajan olarak yeniden kullanmak için 2’inci bir yaşama sahip olmanın nedeni olduğuna inanıyoruz” diyor.  Bir ilacın geliştirilmesi karmaşık, zaman alıcı ve pahalı bir süreç,  ilacın güvenliğini ve etkinliğini test etmek için klinik denemeler yıllar alabileceğinden yüz milyonlarca dolara mal olabiliyor. Ancak Usher, halihazırda var olan bir ilacın kullanım amacını değiştirmenin süreci hızlandırmaya yardımcı olabileceğini söylüyor.
Usher, “Zaten ilaca özgü güvenlik verilerine sahip olduğumuzdan süreç biraz daha hızlı oluyor. Yeniden kullanılmak üzere araştırılan bu ilaçların çoğunun artık patentleri mevcut değil. Bu, onları yeniden kullanmayı ekonomik olarak ucuz hale getiriyor” dedi.



Nadir toprak elementi madenleri, Çin destekli milislerin korumasında

Myanmar'ın Tayland sınırındaki maadencilik faaliyetleri, uydu görüntüleriyle belgelendi (Reuters)
Myanmar'ın Tayland sınırındaki maadencilik faaliyetleri, uydu görüntüleriyle belgelendi (Reuters)
TT

Nadir toprak elementi madenleri, Çin destekli milislerin korumasında

Myanmar'ın Tayland sınırındaki maadencilik faaliyetleri, uydu görüntüleriyle belgelendi (Reuters)
Myanmar'ın Tayland sınırındaki maadencilik faaliyetleri, uydu görüntüleriyle belgelendi (Reuters)

Myanmar'daki yeni nadir toprak elementi madenleri, Çin destekli milisler tarafından korunuyor.

Kimliklerinin paylaşılmaması şartıyla Reuters’a konuşan yetkililer, madenlerin Çin destekli Birleşik Wa Eyaleti Ordusu’nun (UWSA) koruması altında çalıştığını söylüyor.

Tayland sınırındaki Şan eyaletinde yer alan en büyük silahlı örgüt UWSA, aynı zamanda dünyanın en büyük kalay madenlerinden birini de kontrol ediyor.

Washington merkezli kâr amacı gütmeyen ABD Barış Enstitüsü’nün verilerine göre örgütün Pekin yönetimiyle köklü ticari ve askeri ilişkileri var. Örgüt, Burma Komünist Partisi’nin silahlı kolu dağıldıktan sonra 1989’da kurulmuştu.

Haberde, Şan eyaletindeki maden çalışmalarının Nisan 2023’te başladığı belirtiliyor. Reuters’ın incelediği uydu görüntülerine göre nadir toprak elementlerinin çıkarılmasıysa bu yıl şubatta başladı.

 Madenlerde özellikle terbiyum ve disprozyum bulunduğu belirtiliyor.

Çinli madencilik firmalarının nadir toprak elementlerini çıkararak ülkeye taşıdığı, bölgenin korumasınınsa UWSA tarafından sağlandığı aktarılıyor.

Örgütün, Myanmar’daki cuntayla uzun süredir devam eden bir ateşkes anlaşması var. Ancak USWA’nın 30 bin ila 35 bin kişiden oluşan ve çoğunlukla Çin’den temin edilen modern silahlarla donatılmış bir güce sahip olduğu düşünülüyor.

Güneydoğu Asya Barış Enstitüsü’nden (SEAPI) Ye Myo Hein şu değerlendirmeleri paylaşıyor:

UWSA, Çin'in Myanmar-Çin sınırı boyunca stratejik üstünlüğünü sürdürmesi ve diğer etnik silahlı gruplar üzerinde etki kurması için kilit rol oynuyor.

UWSA birliklerinin özel kimlikler dağıttığı ve bunları taşımayan kişilerin maden alanlarına girişine izin verilmediği aktarılıyor. Kaynaklar, madenlerde en az 100 kişinin gece gündüz vardiyalı olarak çalışıp nadir toprak elementlerini çıkardığını söylüyor.

Çin Dışişleri Bakanlığı’nın Reuters'a gönderdiği açıklamada, yurtdışında faaliyet gösteren Çinli firmaların "yerel yasa ve yönetmeliklere uyduğu” belirtildi. USWA ve cuntaysa ajansın yorum taleplerine yanıt vermedi.

Dünyadaki nadir toprak elementlerinin yüzde 90'ı Çin'in elinde. Bu madenlerden elektrikli otomobilden havacılık ve uzay sektörüne kadar birçok önemli alanda faydalanılıyor.

Pekin yönetimi, bu kritik mineral üzerindeki kontrolünü Washington'ın gümrük tarifelerine karşı koz olarak kullanıyor. Çin'in madenlerin ihracatına getirdiği kısıtlamalar, Avrupa'daki otomotiv sektörünü altüst etmişti.

Independent Türkçe, Reuters, CNBC