'Bella Hadid topuzu' kalıcı saç dökülmesine neden olabilir

Uzmanlar, popüler saç modeline dair uyarıda bulundu

Ünlü model Bella Hadid, saç modeli ve giydikleriyle modaya yön veren isimlerden (AFP)
Ünlü model Bella Hadid, saç modeli ve giydikleriyle modaya yön veren isimlerden (AFP)
TT

'Bella Hadid topuzu' kalıcı saç dökülmesine neden olabilir

Ünlü model Bella Hadid, saç modeli ve giydikleriyle modaya yön veren isimlerden (AFP)
Ünlü model Bella Hadid, saç modeli ve giydikleriyle modaya yön veren isimlerden (AFP)

Arkadan sıkıca toplanan topuz saç modeli, Bella Hadid ve Hailey Bieber gibi ünlü isimlerin sıkça tercih etmesiyle geçen yılın en büyük saç trendleri arasına girdi.
Eski yılların dağınık ve salaş topuzlarından farklı olarak bu modelde hiçbir saç telinin çıkmamasına ve temiz bir görünüm sunmasına dikkat ediliyor.
Sıkı topuzlar çok şık görünse de uzmanlar bu saç modelinin kalıcı saç dökülmesine neden olabileceğine dair uyardı.
Uzmanlar, bu trendin saçlara aşırı çekme kuvveti uygulanmasından kaynaklanan traksiyon alopesisine neden olabileceğini söyledi. Sıkı topuzlar, zamanla saç folikülünün büyüme potansiyelini tüketerek saçın yeniden çıkmamasına sebep verebilir.
Dermatolog ve saç ekimi uzmanı Dr. Daniel Ness, "Birçok saç modeli saç dökülmesine neden olabilir fakat bunların başlıcaları sıkı at kuyruğu ve topuzlar" dedi.
Dr. Ness, şöyle devam etti:
"Saçınızı ara sıra sıkı topuz veya at kuyruğu yapmak uzun vadede herhangi bir hasara neden olmaz ama sürekli bu modeli uygulamak zamanla saç köklerinize zarar verebilir."
Dermatolog, erken evrede fark edilen traksiyon alopesisinin tedavi edilebileceğini söylerken ilerleyen durumlarda o bölgede kalıcı kellik yaşanabileceğini söyledi.
Dr. Ness, saç kökü foliküllerinin sağlığı için saçların mümkün olduğunca toplanmamasını veya gevşek toplanmasını önerdi.
 
Independent Türkçe, Daily Mail, Metro



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature