CIA Direktörü Burns'ün Libya ziyaretinin arkasında ne var?

Belirsizlik, Senussi'nin ABD'ye iadesine ilişkin şüpheleri, yorumları ve uyarıları artırırken bazı çevreler Washington'ın Senussi'nin iadesinden daha fazlasını istediğine işaret ettiler

Libya Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ve CIA Direktörü William Burns / Fotoğraf: AFP
Libya Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ve CIA Direktörü William Burns / Fotoğraf: AFP
TT

CIA Direktörü Burns'ün Libya ziyaretinin arkasında ne var?

Libya Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ve CIA Direktörü William Burns / Fotoğraf: AFP
Libya Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ve CIA Direktörü William Burns / Fotoğraf: AFP

Zayed Hediyye
ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns'ün Libya ziyareti, nedenlerine ve detaylarına ilişkin gizemli bir atmosferde gerçekleşti.
Ziyaretin özellikle Lockerbie Davası sanıklarından Mesud Ebu Acile'nin Washington'a iade edilmesinden haftalar sonra yapılması, ziyaret hakkında geniş spekülasyonlara kapıyı araladı. 
Ziyaretin nedenlerine dair enine boyuna yapılan analizlerde, içeriden ve dışarıdan büyük güçlerin bazılarıyla bir takım anlaşmazlıklar yaşadığı için büyük bir tecrit dönemi yaşayan ve yurt içinde ve dışında güçlü müttefikler ve destekçiler arayan Abdulhamid ed-Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti'nin (UBH) siyasi konumuna etkisi ele alındı.
Görüşmeye, ABD'nin Trablus Maslahatgüzarı ile Libya Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş ve İstihbarat Başkanı Hüseyin Muhammed Halife el-Aib de katıldı.
Ziyaret sırasında hangi konu ya da konuların ele alındığına veya hangi mesele ya da meseleler üzerinde uzlaşıldığına dair tam bir gizlilik hakim olurken görüşmelerle ilgili genel ayrıntılardan bahseden kısa ve kodlanmış açıklamalarla yetinildi.
Libya Başbakanlık Basın Ofisi'nden yapılan açıklamaya göre CIA Direktörü Burns, 'iki ülke arasında ekonomik ve güvenlik iş birliğinin geliştirilmesi gerektiğini' vurguladı.
Libya'nın son dönemde tanık olduğu istikrar ve büyüme durumuna övgüde bulundu.
UBH Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Necla el-Menguş, CIA Direktörü ile yapılan görüşmenin, istikrarı sağlayacak ve seçimlere giden yolu açacak olan güvenlik konularında iş birliğine dair verimli bir fikir alışverişine tanık olduğunu söyledi.
Menguş, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Bu mükemmel girişimleri en kısa zamanda somut adımlara dönüştürmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
UBH Sözcüsü Muhammed Hammude, CIA Direktörü William Burns'ün Libya ziyaretinin ana hedefinin Libya'da istikrarı sağlamak olduğunu belirtti. Hammude, düzenlediği basın toplantısında, 'ABD'nin, yakında seçimleri düzenleyebilmesi için Libya'yı uluslararası alanda desteklemeye çalıştığı' değerlendirmesinde bulundu. 
Başbakan Dibeybe ve CIA Direktörü ile yapılan görüşmede iki ülke arasındaki ortak konuların ele alındığına dikkati çeken Hammude, bu konular arasında Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaş, terörle mücadele ve petrol meselelerinin de olduğunu belirtti.

Washington ziyaretle ilgili yorum yapmaktan kaçındı
Ayrıca, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, 'Dışişleri Bakanlığı'nın CIA Direktörü William Burns'ün Libya ziyareti hakkında yorum yapmayı reddettiğini' açıkladı.
Price, Libya'da ertelenen seçimlerde oy kullanmak için kayıt yaptıran 2,5 milyon seçmenin talebine yanıt olarak Washington'ın seçim tarihinin belirlenmesi için Libyalı liderler ve onların bölgesel ortaklarıyla temasa geçtiğini vurguladı.
Washington'ın Burns'ün süpriz ziyaretinin nedenlerine ilişkin takındığı gizli tutum, gözlemcilerin Libya'ya olan ilgisinin yanı sıra ziyaretin sonuçlarıyla ilgili yakında ortaya çıkabileceklere dair spekülasyonları artırdı.
Bu spekülasyonların başında şu an başkent Trablus'taki bir hapishanede bulunan, Muammer Kaddafi rejiminin iki numarası olarak görülen eski istihbarat şefi Abdullah es-Senussi başta olmak üzere Lockerbie Davası sanıklarının ABD'ye iadesi geliyor.

ABD'nin çıkarlarının korunması
Libyalı hukuk araştırmacısı Ramazan et-Tuvecir, ziyaretin gerekçesi ne olursa olsun, ABD'nin Libya'daki çıkarlarına yönelik bir tehdit olduğunu ve bu yüzden harekete geçtiğini düşünüyor.
ABD'nin Libya'daki varlığına ve çıkarlarına yönelik bir tehdidin, CIA Direktörü'nün bu ziyareti özellikle mevcut aşamada yapmasının nedeni olduğunu öne süren Tuveycir, "Ziyaret, Libya'nın egemenliğini ve istikrarını kaybettiği ve çeşitli uluslararası tarafların askeri üslerinin ve güçlerinin dünyanın dört bir yanında dünyayı kontrol etmek için konuşlandığı bir zamanda gerçekleşti" dedi.
Libya'nın iç işlerine karışanların hepsinin kendi çıkarlarının peşinde olduğunu belirterek, Libyalı yetkilileri uluslararası ilişkilerde bir tür denge oluşturmaya çağıran Tuveyrici, şunları söyledi:
"Libyalı tarafların, orduyu ve güvenlik birimlerini birleştirmek, tüm yabancı güçleri ve paralı askerleri ülkeden çıkarmak, uzlaşmak, ülkenin egemenliğini yeniden tesis etmek ve onu tarafsız bir ülke haline getirmek için aralarında ABD ve Rusya'nın da bulunduğu çeşitli uluslararası taraflarla dengeli ve güçlü ilişkiler kurulmaya çalışmalarını umuyorum."

Zamanında destek
Siyasi analist Muhammed el-Hengari ise ziyaretin UBH için büyük bir destek oluşturduğunu belirterek, bunun Dibeybe'nin meşruiyetinin kamuoyu önünde yenilenmesi ve tanınması olarak değerlendirdi.
Hengari, ziyaretin amacının, Dibeybe hükümetinin batı bölgesi üzerindeki güçlü siyasi, idari ve güvenlik kontrolünü ve seçimleri düzenleme konusundaki kararlılığını göstermesinin ardından terörle mücadele alanında iş birliği dosyasını açmak olduğunu belirtti.

Kartların karılması
Libyalı yazar ve akademisyen Ferec el-Carih'e göre ABD'li üst düzey bir yetkilinin 2012 yılından bu yana bir ilk olan, ülkedeki karmaşık koşulların hakim olduğu bir dönemde, Mesud Ebu Acile'nin tartışmalı bir şekilde Washington'a teslim edilmesinden haftalar sonra ve Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşla uluslararası ortamda gerginleşen atmosferde gerçekleştirdiği ziyaret, çektiği ilgiyi hak ediyor. 
Bu ziyaretin Libya sahnesindeki kartların yeniden karılmasına neden olacağını düşünen Carih, herkesin Lockerbie Davası dosyasında ele geçirilmek istenen en büyük hedef ve Washington'ın hiç şüphesiz gizemlerini açığa çıkarmak istediği Kaddafi'nin sırlarla dolu kara kutusu olan Abdullah es-Senussi'nin ABD'ye teslim edilmesini beklemesinin son derece doğal olduğunu vurguladı.
Carih, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Senussi ABD'ye teslim edilirse, mevcut durumu tamamen tersine çevirecek bir saatli bombanın her an infilak etmesi tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. Senussi'nin mensubu olduğu aşiretin, kuzeyin ve özellikle başkent Trablus'un su ve petrol kaynaklarını kesme tehdidini gerçekleştirmesi an meselesi olur. Bundan sonra neler olabileceğini ise ancak hayal edebiliriz. Dibeybe hükümeti ateşle oynuyor. Şu an için bu ziyaretten çok mutlu olduğunu biliyorum. Ama eğer söylentiler doğruysa ve Abdullah es-Senussi (ABD'ye) teslim edilirse, özellikle karşıt tarafların bu olayın fitilini ateşleyeceği halk devriminden faydalanmasıyla, bunun ona son darbe olacağını düşünüyorum."

Açıklanmayan amaç
Libyalı gazeteci Hişam Bin Siraytey, ABD Başkanı Joe Biden'ın göreve gelmesinden sonra Washington'ın Libya dosyasında göze çarpan bu adımının, tek bir hedefe ulaşmayı amaçlayan birçok hedefi barındırdığını söyledi.
Bin Siraytey, ABD yönetiminin, Libya krizi bağlamında siyasi, askeri ve diplomatik yollardan ilerlediğini belirtti.
Bin Siraytey, şu ifadeleri kullandı:
"Askeri olarak ABD Afrika Komutanlığı (AFRICOM), 5+5Askeri Komite görüşmelerine arabuluculuk yaparken ülkenin batısını kontrol eden milislere, ateşkes kararının uygulanması çerçevesinde askeri araçlarından hiçbirini kullanmamaları konusunda uyarılarda bulundu. Siyasi olarak, ABD yönetimi, BM'nin Libya'da cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yapılması amacıyla öncülük ettiği tüm müzakerelerini desteklerken, tüm siyasi tartışmalara arabuluculuk yapmak için ağırlığını ortaya koyuyor. Daha önceki ABD yönetimleri Libya meselesine daha az müdahil oldular. Biden yönetiminin ise ABD'nin Libya krizinde etkili ve doğrudan bir rol oynaması gerektiği düşüncesinden hareketle önceki yönetimlerden farklı bir tutum sergilediği herkes tarafından biliniyor."
Biden yönetiminin rolünün, Rusya'nın Libya krizinde öne çıkan rolünü kısıtlamaya dayandığına dikkati çeken Libyalı gazeteci, "ABD'nin bu hedefe ulaşmak için yakında peşine düşeceği Abdullah es-Senussi'nin kellesinden daha büyük bir kelle olduğuna inanıyorum. O da Moskova tarafından iktidara dönüşü desteklenen Seyfülislam Kaddafi'dir. Çünkü baba Kaddafi ile olan eski ittifakı ve şimdi oğul Kaddafi ile olan ittifakı Rusya'nın Libya'da kimseyle rekabet etmeden rahat bir şekilde hareket etmesini sağlayacaktır" şeklinde konuştu.
 
Independent Türkçe



‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.