Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ile telefonda görüştü

Görüşmede, Rusya tahılının Türkiye'de una çevrilerek ihtiyacı olan Afrika ülkelerine gönderilmesine yönelik somut adımlar ele alındı

AA
AA
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ile telefonda görüştü

AA
AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda görüştü.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre görüşmede, Rusya ve Ukrayna savaşındaki gelişmeler ele alındı.
Tahıl koridoru ve amonyak ihracı konularının da değerlendirildiği görüşmede, Rusya tahılının Türkiye'de una çevrilerek ihtiyacı olan Afrika ülkelerine gönderilmesi projesinde somut adımlar masaya yatırıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, Rusya ile Ukrayna arasında kalıcı barışın tesisi için Türkiye olarak kolaylaştırıcılık ve arabuluculuk görevini üstlenmeye hazır olduklarını yineledi.



Cumhurbaşkanı Erdoğan, KİK Zirvesi'nde konuştu: Gazze'deki mezalimin Suriye'yi de içerecek bölgesel bir savaşa dönüşmesine fırsat vermemeliyiz

Recep Tayyip Erdoğan (AA)
Recep Tayyip Erdoğan (AA)
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, KİK Zirvesi'nde konuştu: Gazze'deki mezalimin Suriye'yi de içerecek bölgesel bir savaşa dönüşmesine fırsat vermemeliyiz

Recep Tayyip Erdoğan (AA)
Recep Tayyip Erdoğan (AA)

Erdoğan, Katar'da düzenlenen 44. Körfez İşbirliği Konseyi Zirvesi'nde katılımcılara hitap etti.

Zirvede bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisini zirveye onur konuğu olarak davet eden Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani'ye teşekkür etti.

Körfez ülkeleriyle Türkiye'nin ilişkilerinin her geçen gün geliştiğini belirten Erdoğan, zirveye katılımının, münasebetleri daha ileriye taşımanın bir tezahürü olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, el, gönül birliği içinde hareket ederek münasebetleri güçlendireceklerine inandığını vurguladı.

Körfez ülkeleri ile Türkiye'nin ticaret hacminin son 20 yılda 13 kat artarak geçen sene itibarıyla 23 milyar dolara ulaştığını aktaran Erdoğan, Türkiye-Körfez İşbirliği Konseyi Serbest Ticaret Anlaşması müzakerelerine yeniden başlanması ve anlaşmanın kısa sürede yürürlüğe girmesinin ticareti daha da artıracağına işaret etti.

Körfez ülkelerindeki insanların turistik seyahatlerinde en çok tercih ettikleri ülkelerin başında Türkiye'nin gelmesinin ayrı bir mutluluk kaynağı olduğunu vurgulayan Erdoğan, konseyle ilişkilerin temel unsuru olan Stratejik Diyalog Bakanlar Mekanizmasının bugüne kadar beş toplantı yaptığını anımsattı.

Dışişleri Bakanlarının iştirakiyle düzenlenen toplantıların altıncısına, 2024'ün ilk çeyreğinde Türkiye'nin ev sahipliği yapacağını dile getiren Erdoğan, Körfez bölgesini Türkiye üzerinden kara yoluyla Avrupa'ya bağlayan ulaştırma projelerine büyük önem atfettiklerini, bu projelerin enerji işbirlikleriyle taçlandırılması gerektiğine inandıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

Türkiye, uluslararası yatırımcılar için güvenli liman olma vasfını koruyor. Türk ekonomisine güvenen kardeşlerimize gereken her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu ifade etmek isterim. Savunma sanayi alanında Körfez'deki kardeşlerimizle çok farklı bir ivme yakaladık. Son hadiseler, bu alandaki işbirliğimizin ne kadar önemli ve stratejik olduğunu ortaya koydu. Ortak üretim ve finansman dahil savunma sanayindeki işbirliğimizi çeşitlendirmemizde fayda görüyorum.

"Gazze krizindeki tavrımız örnek oldu"

Riyad'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi ile Filistin halkıyla dayanışmayı açık ve net gösterdiklerini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

Gazze krizindeki bu ortak tavrımız, bölge ülkeleri olarak sorunlarımızı sahiplenme noktasında da bir örnek oldu. Zirvede alınan kararların takibini yapmamız önemlidir. Dışişleri Bakanları Temas Grubu çeşitli ülkelerde görüşmeler yürüttü, bu temaslara devam edecekler. Gazze'de kısa süreli geçici insani aranın sağlanması ve esir takası konusunda Katar'ın çabalarını takdirle karşılıyoruz. Tabii bu fasılanın kalıcı bir ateşkese dönüşmesini temenni ediyorduk ancak bu gerçekleşmedi. Netanyahu yönetimi siyasi ömrünü uzatmak uğruna tüm bölgemizin güvenliğini, geleceğini tehlikeye atıyor. Çoğunluğu çocuk ve kadın 17 bin Filistinli masumun hayatını kaybetmesi insanlık suçudur, savaş suçudur. İsrail'in işlediği bu suçlar yanına kar kalmamalıdır. Türkiye olarak bölgeye yönelik insani yardımlarımızı artırarak sürdürüyoruz. Bugüne kadar 12 uçak ve iki sivil gemi dolusu yardım malzemesini El-Ariş'e sevk ettik. Kanser hastaları ve çocuklar başta olmak üzere yaralıların, Türkiye'ye intikalini sağladık. Önceliğimiz, derhal kalıcı ateşkesin ilan edilmesi ve kesintisiz bir şekilde insani yardım akışının teminidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son gelişmelerle birlikte 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen bir Filistin devletinin kurulmasının ehemmiyetinin bir kez daha görüldüğüne işaret ederek, "Bu maksatla garantörlük dahil, bölge ülkeleriyle birlikte sorumluluk almaya hazır olduğumuzu açıkladık. Gazze'deki mezalimin Suriye'yi de içerecek bölgesel bir savaşa dönüşmesine fırsat vermememiz gerekiyor." diye konuştu.

"İşbirliğini ilerletmeye hazırız"

Suriye'nin istikrara kavuşmasının önündeki en büyük engelin, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve birliğini tehdit eden başta PKK, PYD/YPG olmak üzere ayrılıkçı terör unsurları olduğunu belirten Erdoğan, "Bu terör örgütlerinin kendilerini meşrulaştırma çabalarına karşı tüm kardeşlerimizin müteyakkız olmasını bekliyoruz. Suriye ihtilafına 2254 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı temelinde siyasi bir çözüm hedefliyoruz. Suriyelilerin gönüllü ve güvenli geri dönüşleri için de gerekli koşulların oluşturulması gerekiyor. Tüm aktörleri bu doğrultuda işbirliğine davet ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Körfez İşbirliği Konseyi'nin kendi içinde kurumsal yapısını güçlendirme gayretlerini memnuniyetle takip ettiklerini dile getiren Erdoğan, bu derinleşmenin, genişleme ile eş zamanlı olarak yürütülmesinin konseye farklı ufuklar açacağına işaret etti.

Erdoğan, Körfez bölgesiyle yakın teması ve stratejik işbirliğini ortak çıkarlar ve karşılıklı saygı temelinde ilerletmeye hazır olduklarını vurgulayarak, başta Katar olmak üzere zirvede emeği geçenlere teşekkür etti.

Zirve sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan, liderlerle yemekte bir araya geldi.


Haaretz: Hamas'ın siyasi geleceği olursa, Erdoğan buna ortak olmak isteyecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Ekim'den sonra yaptığı konuşmalarda Hamas'ı "mücahitler" olarak nitelendirmişti (AA)
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Ekim'den sonra yaptığı konuşmalarda Hamas'ı "mücahitler" olarak nitelendirmişti (AA)
TT

Haaretz: Hamas'ın siyasi geleceği olursa, Erdoğan buna ortak olmak isteyecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Ekim'den sonra yaptığı konuşmalarda Hamas'ı "mücahitler" olarak nitelendirmişti (AA)
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Ekim'den sonra yaptığı konuşmalarda Hamas'ı "mücahitler" olarak nitelendirmişti (AA)

İsrail merkezli Haaretz gazetesi, yayımladığı analiz yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi gibi bazı Ortadoğu liderlerinin savaş bittikten sonra Hamas'ın etkili olmaya devam edeceğini düşündüklerini öne sürdü.

Zvi Bar'el imzasıyla yayımlanan analizde, "Hamas, Ankara'nın terk etmeyi planlamadığı sevgili dostu" ifadelerine yer verilirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuyla ilgili sözleri hatırlatıldı.

Erdoğan daha önce, "Hamas, Filistin'in bir gerçeğidir. Hamas'ın dışlanması, Hamas'ın yok edilmesi gerçekçi bir senaryo değil" ifadelerini kullanmış ve çözüm müzakerelerine dahil edilmesi gerektiğini söylemişti.

Gazete, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerinde "savaş sonrası dönem için Filistin üzerinde etki yarışının başlangıcının görülebileceği" değerlendirmesini yaptı.

Türkiye ve Biden yönetiminin Hamas konusunda anlaşmazlık yaşadığını öne süren gazete, geçen perşembe ABD'nin Terörizm ve Finansal İstihbarat'tan Sorumlu Hazine Bakanlığı Müsteşarı Brian Nelson'ın İstanbul'a yaptığı ziyareti hatırlattı.

Nelson'ın Türkiye'nin Hamas'a verdiği iddia edilen finansal destekle ilgili "alışılmışın dışında sert mesajlar vermek için" İstanbul'a geldiği öne sürüldü.

Nelson, İstanbul'da düzenlediği basın toplantısında, "Hamas'ın gelecekteki olası saldırıları için Türkiye'de finansal destek bulmaya devam etmesinden son derece endişeliyiz" ifadelerini kullanmıştı.

Haaretz'de yer alan analizde, ABD'nin 7 Ekim'den sonra Türkiye'den Hamas'a herhangi bir para akışı tespit edemediği ancak yıllardır Türkiye'de işlettiği şirketler olduğu iddia edildi. Yazıda ayrıca, Türkiye'nin özel güvenlik şirketi SADAT aracılığıyla Hamas'a danışmanlık ve askeri yardım hizmeti verdiği öne sürüldü.

Analizde, Ankara ve Washington arasındaki anlaşmazlığın ABD yönetimini ikilemde bıraktığı ve Hamas'ın savaştan sonra ayakta kalıp kalmayacağı ve Filistin siyasetinde önemli bir aktör olup olmayacağına ilişkin soruları gündeme getirdiği aktarıldı.

Yazıda, "İsrail ve ABD gibi Hamas'ı yok etmeye kararlı olanlar, Hamas'ın Gazze Şeridi'nin ötesinde bir operasyon zeminine sahip olduğu gerçeğini görmezden gelemez" dendi.

Hamas'ın lider kadrolarının Katar ve Lübnan'da olduğu hatırlatılan yazıda, Türkiye'nin Hamas aktivistlerine vatandaşlık verdiği öne sürüldü. Malezya'nın yanı sıra bazı Afrika ve Latin Amerika ülkelerinin de Hamas'ı finansal olarak desteklediği iddia edildi.

Haaretz'in analizinde, "Hamas'ın siyasi bir geleceği olursa, şu ana kadar İsrail-Filistin çatışmasından dışlanan Erdoğan bunun ortağı olmak isteyecektir" iddiasında bulunuldu.

Dün İsrail basınında, iç istihbarat servisi Şin Bet'in başkanı Ronen Bar'ın Hamas liderlerinin Türkiye'de, Katar'da ve Lübnan'da öldürüleceğine ilişkin sözleri yer almıştı.

Independent Türkçe


Kış uykusuna yatamayan ayılar arı kovanlarına dadandı

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)
TT

Kış uykusuna yatamayan ayılar arı kovanlarına dadandı

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)

Şehirde 75 bin kovanla arıcılığa hizmet veren 1500 arıcı, aç kalan ayıların kovanlara saldırmasına karşı elektrikli çit ve çeşitli tedbirler alıyor.

Önlemlere rağmen kovanları parçalayan ayılarından dolayı zararları büyüyen arıcılar çözüm bekliyor.

Kastamonu Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Cem Başar, ayıların son zamanlarda arı kovanlarına ciddi zarar verdiğini söyledi.

Durumun ayıların yiyecek bulamamasından veya artan ayı nüfusundan dolayı olabileceğine işaret eden Başar, "Ayıların kovanlarımıza aşırı dadanmasıyla karşı karşıyayız. Hatta son birkaç gündür artık ilçe merkezlerine kadar indiğini görmekteyiz." ifadesini kullandı.

Ayıların verdiği zararın gün geçtikçe büyüdüğünün altını çizen Başar, "Kastamonu'da tespit edebildiğimiz kadarıyla yaklaşık 200 kolonimizi ayılara kaptırdık. Bunun 1 milyon lira civarında bir değeri var. Bu önümüzdeki seneki üretim kaybıyla beraber çok çok daha yüksek rakama ulaşabilir. Bu şekilde ayı saldırıları devam ederse çok çok daha büyük meblağlara yol açacaktır. Bu konuda yetkililerden gerekli desteği istiyoruz." diye konuştu.

"Bölgede artık arıcılığı yapılamaz bir hale getirecekler"

Ayıların insanlardan kaçmadığına ve daha farklı tehlikelerin de ortaya çıkabileceğine dikkati çeken Başar, şöyle devam etti:

Daha önceki yıllarda yine Kastamonu'da ayıların insanlara, mezarlıklara saldırması gibi durumları gördük. Küresel iklim değişikliğiyle beraber ayılarda belki kış uykusu dönemi de olmuyor. Çünkü yeteri kadar beslenemediği için hayvan kış uykusuna da yatamayacak. Bölgede artık arıcılığı yapılamaz bir hale getirecekler. Bazı üreticilerimiz kendince önlemler alıp elektrikli çit kurmakta ama küçük çaplı yapan ya da çok fazla arısı olan bazı üreticilerimiz ise evlerinin bahçelerinde, kapıların önlerinde bu arılara bakmakta ve artık kapıların önlerine kadar bu aylar gelmekte. İnsanlar korkudan dışarıya bile çıkamıyorlar. Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğünün konuyla ilgili bir önlem almasını, ormanlık alanlara ayıların tüketebileceği yiyeceklerin bırakılmasını ya da ayı popülasyonunun kontrol altına alınmasını bekliyoruz.

"Aç kalmadığı sürece arı kolonilerimize saldırdığını görmedik"

Ayıların sanılanın aksine arı kolonilerine saldırmayı tercih etmediğinin altını çizen Başar, "Çünkü yerken göz bebekleridir, burun uçlarıdır yani hassas noktalarına arılar saldırmakta. Aç kalmadığı sürece arı kolonilerimize saldırdığını görmedik. Önceki yıllarda da saldırılar oluyordu ama çok nadirdi ve genelde bu basına bile yansımıyordu. Özellikle aç kaldığı zaman ayılar başka yiyecek bir şey bulamadığı için arı kolonilerimize saldırmaya başladı." dedi.

"Neredeyse hiç uyumuyorlar"

Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Özkan Evcin ise ayıların son zamanlarda iklim değişikliğinin getirdiği etkilerden dolayı yiyecek sıkıntısı çektiğinin altını çizdi.

Balın normalde ayıların besin diyetlerinde olmadığını ana besin olarak tüketmediklerine işaret eden Evcin, "Normalde bunlar hepçil hayvanlar olarak geçiyorlar. Hem et hem de meyve, sebze tüketen hayvanlar. Bu agresiflik kendi yapılarına da vurmuş durumda. Çok gezdikleri için insan, yaban hayatı çatışması çok fazla başladı. Bu durum bizi ayılarla daha fazla karşılaşmaya doğru itiyor." diye konuştu.

Hayvanların kış uykusuna yatma durumlarının geciktiğini vurgulayan Evcin, şunları kaydetti:

Neredeyse hiç kış uykusuna yatmıyorlar. Çünkü havalar çok ılıman geçiyor ya da birdenbire soğuyor. Hayvanlar hormonlarını ve kendilerini dengeleyemeyebiliyorlar. Bu bağlamda da psikolojileri etkilenmiş durumda ve stres kaynakları daha fazla. Bu yüzden dolayı da hayvanların insan ve yaban hayatı çatışması daha fazla oluyor. Halkımızın ayılarla karşılaşmadan önce en azından ormanda gezerken köpeklerle beraber gezmelerini tavsiye edebiliriz. Yaban hayvanlarının aslında hemen hemen hepsi sesten korkarlar. Bu bağlamda ses yapılmasını, doğada gezerken sürpriz karşılaşmadan uzak kalınmasını tavsiye edebiliriz.

Evcin, doğada orman meyvelerinin sayısının artırılmasının yaban hayvanlarının yiyecek bulma sıkıntısını önleyebileceğini, yaban hayvanları ile insan çatışmasını en aza indirebileceğini sözlerine ekledi.


Gazze'den tahliye edilen Türk vatandaşları İstanbul'a geldi

(AA)
(AA)
TT

Gazze'den tahliye edilen Türk vatandaşları İstanbul'a geldi

(AA)
(AA)

Refah Sınır Kapısı'ndan Mısır'a geçen Türk vatandaşlarını taşıyan ve Kahire Havalimanı'ndan kalkan Türk Hava Yolları'na ait uçak, İstanbul Havalimanı'na indi.

Vatandaşları havalimanında Dışişleri Bakanlığı temsilcileri ile AFAD yetkilileri karşıladı.

Pasaport kontrolünün ardından vatandaşların bazıları tahsis edilen araçlarla havalimanından ayrıldı. Ayrıca başka illere gidecek vatandaşlar ise otobüslerle AFAD tarafından belirlenen otellere yerleştirildi.

Gazze'den eşi gelen Faysal Said, yaptığı açıklamada, 2 ay sonunda eşi Sara ile kavuştuğunu belirterek "Bu nedenle çok teşekkür ediyoruz." dedi.

Faysal Said'in babası Raşit Said oe "Cumhurbaşkanı'na çok teşekkür ederiz. Oğlum eşine kavuştu." diye konuştu.

Öte yandan İsrail'in Gazze'nin merkezindeki El-Megazi Mülteci Kampı'nı hedef alan 5 Kasım'daki saldırısında 4 çocuğunu ve 3 kardeşini kaybeden Anadolu Ajansı (AA) kameramanı Muhammed el-Alul ile yaralı eşi ve bir çocuğu İstanbul'a geldi.

Ayrıca Anadolu Ajansının Gazze Ofisi'nde çalışan gazetecilerin hayatta kalan aileleri de İstanbul'a gelen kafilenin içerisinde yer aldı.


Olası Marmara depremine İstanbul'a yakın illerin de hazırlık yapması gerektiği uyarısı

(AA)
(AA)
TT

Olası Marmara depremine İstanbul'a yakın illerin de hazırlık yapması gerektiği uyarısı

(AA)
(AA)

Prof. Dr. Sözbilir, bir konferans için geldiği Edirne'de, Türkiye'nin fay hatları üzerinde bulunan bir deprem ülkesi olduğunu hatırlattı.

Marmara Denizi'nde deprem beklendiğini belirten Sözbilir, olası depremin Marmara'ya kıyısı olan 7 ili de etkileyeceğini vurguladı.

İstanbul'da alınacak önlemlerin benzerlerinin diğer illerde de alınması gerektiğine dikkati çeken Sözbilir, "Sadece İstanbul'u depreme hazırlarsak diğer illerdeki insanlar can ve mal kayıpları yaşar dolayısıyla Marmara'ya komşu tüm illerde bu seferberliği yürütmek gerekiyor." dedi.

Sözbilir, İstanbul'da milyonlarca insanın yaşadığını ve olası bir depremin ağır sonuçlar doğurmaması için ciddi tedbirler alınması gerektiğini dile getirdi.

"Önlemleri hızlandırmak gerekli"

Yapıların depreme dirençli hale getirilmesinin can ve mal kayıplarını azaltacağını anlatan Sözbilir, şunları kaydetti:

Gerek AFAD gerekse valilik ve belediyeler gereken çalışmaları yapıyorlar' diye düşünüyorum. O çalışmalar çoğunlukla yapıların sağlamlığı açısından değerlendirilmeli. İstanbul'un aslında her tarafı riskli değil. Bir şehir dağlık ve tepelik alanlardan oluşuyorsa orada yıkım daha az olur. Çünkü altında sağlam kaya vardır, binası da belli ölçeklerde iyiyse yıkım daha düşük olacaktır. Ancak İstanbul'un deniz seviyesine yakın kesimleri, Avcılar ve Küçükçekmece gibi yerler daha çok etkilenecek. Bu yerlerde eğer yapı-zemin etkileşimine bağlı olarak gereken önlemler alınmamışsa orada ciddi hasar olacaktır. İstanbul'da 2003 yılında deprem master planları yapıldı. Arkasından ona bağlı olarak mikro bölgeleme çalışmaları ve kentsel dönüşüm çalışmaları yapıldı. Kurumlar ve vatandaşlar ellerinden gelen katkıyı vermeye çalışıyor, bunu hızlandırmak lazım. Mademki fayın deprem üretme zamanı gelmiş, bu her an olabilir anlamına geliyor. Ona göre de her türlü önlemi hızlandırmak gerekiyor.


Katar: Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite Toplantısı ikili ilişkileri geliştirme fırsatı sunuyor

(AA)
(AA)
TT

Katar: Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite Toplantısı ikili ilişkileri geliştirme fırsatı sunuyor

(AA)
(AA)

Katar Emiri Şeyh Temim, X sosyal medya hesabından, “Yüksek Stratejik Komitemizin dokuzuncu toplantısına kardeşim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile başkanlık ettim." ifadesini kullandı.

Katar Emiri, "Toplantı, stratejik ilişkilerimizin düzeyini değerlendirme ve ikili ilişkileri, ülkeler arasındaki ticari ve ekonomik entegrasyonun artmasına, ortak çıkarlarımızın gerçekleşmesine katkı sağlayan daha nitelikli ikili ortaklıklarla güçlendirme fırsatıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Katar Emiri Şeyh Temim, Doha'daki Lusail Sarayı'nda baş başa görüşmenin ardından Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite 9. Toplantısı'na başkanlık etmişti.

İki liderin huzurunda çeşitli alanlarda 12 işbirliği anlaşması ile Yüksek Stratejik Komite 9. Toplantısı Ortak Bildirisi imzalanmıştı.


Türkiye'de yasa dışı faaliyetin ciddi sonuçları olacağı İsrail istihbarat birimlerine bildirildi

Fotoğraf (Reuters_Arşiv)
Fotoğraf (Reuters_Arşiv)
TT

Türkiye'de yasa dışı faaliyetin ciddi sonuçları olacağı İsrail istihbarat birimlerine bildirildi

Fotoğraf (Reuters_Arşiv)
Fotoğraf (Reuters_Arşiv)

Amerikan Wall Street Journal gazetesi, İsrail'in, Filistin dışında yaşayan Hamas üyelerine yönelik suikast planları yaptığını yazdı.

Haberde, İsrail istihbarat birimlerinin Lübnan, Türkiye ve Katar'da Hamas üyelerini hedef alacağı iddia edildi.

İsrail iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet (Şabak) Direktörü Ronen Bar, İsrail devlet televizyonu KAN'da yayımlanan bir kayıtta, "Katar, Türkiye ve Lübnan dahil olmak üzere dünyanın her yerinde Hamas liderlerini, yıllar sürse bile öldürmeye kararlı olduklarını" belirtmişti.

Muhataplara gerekli uyarılar yapıldı

Türk istihbarat kaynakları, İsrail'in, Türkiye dahil Filistin dışında yaşayan Hamas üyelerini hedef alacağına dair uluslararası basında yer alan haberlere ve İsrailli yetkililerin bu yöndeki açıklamalarına istinaden muhataplara gerekli uyarıların yapıldığını ve aksi yöndeki bir tutumun ciddi sonuçları olacağını bildirdi.

Anadolu Ajansına konuşan yetkililer, muhtelif istihbarat servislerinin daha önce de Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yasa dışı faaliyetler gerçekleştirmeye çalıştığını anımsatarak, hiçbir servisin bu tür operasyonlarına müsaade edilmeyeceğini vurguladı.


Dilan ve Engin Polat soruşturmasına dahil edilen kişilerle ilgili 12 şirkete kayyum kararı

AA
AA
TT

Dilan ve Engin Polat soruşturmasına dahil edilen kişilerle ilgili 12 şirkete kayyum kararı

AA
AA

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen, 24 şüpheliden 16'sının tutuklandığı soruşturma devam ediyor.

Bu kapsamda Eylül Öztürk Özkan, Feyzanur Başar, İleyda Topal, İlke Elagöz, Kadir Yiğit, Merve Nur Korkut, Muhammed Oğuz Başar, Murat Yiğit, Tolunay Topal, Yasemin Yiğit, Tuğba Demir, Yavuz Selim Korkut'un mal varlığı değerlerine el konuldu.

Soruşturması ayrı dosyada devam eden sosyal medya fenomeni Özlem Altınok Öz ve eşi Tayyar Taylan Öz'ün de mal varlığı değerlerine el konulduğu öğrenildi.

Soruşturma kapsamında dosyaya son eklenen kişilerle ilgili 12 şirket hakkında kayyum ataması kararı verildi.

Olay

İstanbul merkezli 6 ilde 1 Kasım'da düzenlenen operasyon ile devamındaki operasyonlarda Dilan Polat ve eşi Engin Polat'ın da aralarında bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı.

Soruşturma kapsamında daha önce şirketlerinde yapılan aramalarda dijital materyal ve defterlere el konulan Polat çiftinin de yer aldığı şüphelilerle ilgili Mali Suçları Araştırma Kurulunca (MASAK) ön inceleme raporu hazırlanmış, raporda tasfiye halindeki 3 firmadan aile bireylerine ait şirketlere sözde ticaret karşılığında sahte fatura kesilmesi yöntemiyle 200 milyon lira para girişi olduğu belirlenmişti.

Paranın yine aile bireylerine ait şirketler arasında transfer edildiği, son aşamada ise Engin Polat'ın sahibi olduğu Milda Gayrimenkul isimli firmada toplanarak gayrimenkul ve çok sayıda araç alındığının tespitinin ardından İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, şüphelilerin kimliklerini belirlemiş, İstanbul merkezli Ankara, Yalova, Ordu, Kırklareli ve Manisa'da 43 adrese eş zamanlı operasyon düzenlemişti.

Soruşturma kapsamında çalışmalarını sürdüren ekipler, Dilan ve Engin Polat'a ait bir medikal şirketin Ankara'da başka bir firmaya isim hakkını verdiğini, bu firmanın hesabındaki 1 milyon 800 bin liranın da ortakların kişisel hesaplarına aktarılmaya çalışıldığını tespit etmişti.

Dilan Polat, Engin Polat ve Sıla Doğu'nun da aralarında bulunduğu şüphelilerden 16'sı tutuklanmıştı.

Hakimlik 27 şirkete kayyum atanmasına hükmetmişti.

Soruşturma kapsamında Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliği, sosyal medya fenomenleri Eylül Öztürk Özkan, Feyzanur Başar, İleyda Topal, İlke Ela Göz, Kadir Yiğit, Mervenur Korkut, Muhammet Oğuz Başar, Murat Yiğit, Nurgül Yiğit, Tolunay Topal, Tuğba Demirhan, Yavuz Selim Korkut, Habip Özsefil, Huri Özsefil ve Özge Duman'a yurt dışına çıkış yasağı getirmişti.


Türkiye ile Katar arasında ortak bildiri ve 12 anlaşma imzalandı

AA
AA
TT

Türkiye ile Katar arasında ortak bildiri ve 12 anlaşma imzalandı

AA
AA

Lusail Sarayı'ndaki baş başa görüşmenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Al Sani, Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite 9. Toplantısı'na başkanlık etti.

Toplantının ardından Erdoğan ve Al Sani'nin huzurunda, iki ülke arasındaki anlaşmaların imza törenine geçildi.

"Türkiye Cumhuriyeti ve Katar Devleti Arasında Yüksek Stratejik Komite Dokuzuncu Toplantısına İlişkin Ortak Bildiri" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani tarafından imzalandı.

"Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile Katar Dışişleri Bakanlığı Arasında Karşılıklı Çıkar Sağlayan Konular Hakkında Siyasi İstişareler Kurulmasına Dair Mutabakat Zaptı"na Dışişleri Bakanı Fidan ve Katar Dışişleri Bakanı Al Sani imza attı.

"Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Katar Kültür Bakanlığı Arasında Kültürel Alanda İşbirliği Mutabakat Zaptı'nın Uygulanmasına Yönelik Üçüncü Yürütme Programı 2024-2025" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Katar Kültür Bakanı Abdurrahman bin Hamed Al Sani tarafından imzalandı.

"Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Katar Devleti Çalışma Bakanlığı Arasında Çalışma Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı"nı Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Katar Çalışma Bakanı Ali Bin Semih Al Marri imzaladı.

"Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü ile Katar Devleti Hayır İşleri Düzenleme Kurumu arasında İnsani Yardım ve Hayır İşleri alanında İşbirliği Hususunda Mutabakat Zaptı" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Katar Sosyal Kalkınma ve Aile Bakanı Meryem binti Ali bin Nasır el-Misned tarafından imza altına alındı.

"Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı ile Katar Devleti'ndeki Lusail Üniversitesi Arasında Türkiye Türkçesi Öğretim Merkezleri Kurulmasına İlişkin İşbirliği Protokolü"nü Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Lusail Üniversitesi Rektörü Ali Bin Fetais Al Mari imzaladı.

"Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Askeri Çerçeve Anlaşması"na Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Katar Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Halid bin Muhammed Al Atiyye imza attı.

"Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Katar Devleti Hamad Bin Khalifa Üniversitesi Arasında Bilimsel İşbirliği için Mutabakat Zaptı" ile "Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Katar Devleti Hamad Bin Khalifa Üniversitesi Arasında Stratejik İşbirliği Anlaşması" Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Katar Vakfı Hamad bin Khalifa Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Şeyha Hind bint Hamad Al Sani tarafından imzalandı.

"Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Katar Devleti İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı arasında Bilgi ve İletişim Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı"na Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Katar İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı Muhammed bin Ali Al Mannai imza attı.

"Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Katar Devleti Maliye Bakanlığı Arasında Ortak İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı"nı Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Katar Maliye Bakanı Ali bin Ahmed Al Kuwari imzaladı.

"Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile Katar Ticaret ve Sanayi Odası Arasında Yatırımın Teşviki Alanında İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptı" Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu ile Katar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şeyh Halife bin Casim Al Sani tarafından imza altına alındı.

"Türkiye İhracatçılar Meclisi ile Katar Ticaret ve Sanayi Odası Arasında Mutabakat Zaptı"nı ise Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe ve Katar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şeyh Halife bin Casim Al Sani imzaladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar'da onuruna verilen yemeğe katıldı

Öte yandan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani tarafından onuruna verilen resmi akşam yemeğine iştirak etti.

Lusail Sarayı'ndaki yemek basına kapalı gerçekleştirildi.


Marmara Denizi'nde 5,1 büyüklüğünde deprem

(AA)
(AA)
TT

Marmara Denizi'nde 5,1 büyüklüğünde deprem

(AA)
(AA)

Marmara Denizi Gemlik Körfezi'nde 5,1 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) sitesinde yer alan bilgiye göre, saat 10.42'de Marmara Denizi'nde 5,1 büyüklüğünde deprem kaydedildi.

Bursa'nın Mudanya ilçesinin 4,73 kilometre açığındaki sarsıntının, deniz yüzeyinin yaklaşık 8,98 kilometre derinliğinde oluştuğu belirlendi.

Öte yandan aynı yerde saat 10.45'te 4,5 büyüklüğünde bir deprem daha kaydedildi.

Bursa Valisi Mahmut Demirtaş, AA muhabirine, deprem nedeniyle ilgili ekipleri sahada tarama faaliyetleri için hızlıca görevlendirdiklerini belirterek "Şu ana kadar Mudanya ve Gemlik de dahil olmak üzere bize gelen herhangi bir olumsuzluk yok. İhbar da söz konusu değil. Ekiplerimiz sahada." bilgisini verdi.

İstanbul Valisi Gül'den merkez üssü Marmara Denizi olan depreme ilişkin açıklama

İstanbul Valisi Davut Gül, merkez üssü Marmara Denizi Gemlik Körfezi olan 5,1 büyüklüğündeki depremle ilgili kendilerine ulaşan herhangi bir ihbarın olmadığını bildirdi.

Vali Gül, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Deprem ilimizde de hissedildi. Çok şükür şimdilik bize ulaşan bir ihbar yok. Tarama çalışmaları devam ediyor. Geçmiş olsun, Rabbim milletimizi her türlü kaza beladan muhafaza etsin." ifadelerini kullandı.

Valilikten yapılan açıklamada da "Bursa’nın Mudanya İlçesi’nde saat 10.42’de meydana gelen 5.1 büyüklüğündeki depremde ilk belirlemelere göre, İstanbul ilimizde herhangi bir can ya da mal kaybı olmamıştır. Konuyla ilgili AFAD ve ilgili birimlerimizin saha tarama çalışmaları devam etmektedir." ifadelerine yer verildi.