Baykar Genel Müdürü Bayraktar: Hiçbir işimizde tek kuruş kredi kullanmadık... Beni tutuklatmak için Ankara'da savcıyı aradılar

Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, Baykar'ın yaptığı hiçbir işte tek kuruş kredi kullanmadığını, AR-GE desteği veya nakit hibe almadığını belirterek, "Destekleri hiç almadık, uzak durduk. Her zaman kendi yağımızda kavrulmayı seçtik." dedi.

Baykar Genel Müdürü Bayraktar: Hiçbir işimizde tek kuruş kredi kullanmadık... Beni tutuklatmak için Ankara'da savcıyı aradılar
TT

Baykar Genel Müdürü Bayraktar: Hiçbir işimizde tek kuruş kredi kullanmadık... Beni tutuklatmak için Ankara'da savcıyı aradılar

Baykar Genel Müdürü Bayraktar: Hiçbir işimizde tek kuruş kredi kullanmadık... Beni tutuklatmak için Ankara'da savcıyı aradılar

Habertürk TV'de "Kübra Par'la Açık ve Net" programına katılan Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Milli teknolojiyle geliştirilen en yeni insansız savaş uçağı Bayraktar Kızılelma'yı ilk kez 30 Ağustos'ta TEKNOFEST Karadeniz'de halkla buluşturduklarını hatırlatan Bayraktar, 14 Aralık'ta ilk uçuşun gerçekleştirildiğini, bunun çok kritik kilometre taşı olduğunu söyledi.
Kızılelma'nın tamamen öz sermaye ile Baykar'ın yüzde 100 imkanlarıyla geliştirildiğini dile getiren Bayraktar, "Bize kimsenin Kızılelma'yı üret, geliştir gibi bir talebi olmadı. Dünyanın en büyük teknoloji firmalarından biri olmamızdan dolayı ülkemizin geleceği açısından bunun ne kadar önemli olduğunu bildiğimiz için kendi imkanlarımızla adım attık." diye konuştu.
Bayraktar, Kızılelma'nın havacılık noktasında Türkiye'yi bölgesel ve küresel anlamda süper güç seviyesine çıkaracak teknoloji olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu projede yaş ortalaması 27 olan, 3 bin 500 kişi çalışıyor. Kızılelma çok uzun soluklu bir proje. Biz şu an ses altı hızında uçan ilk varyantı üzerinde çalışıyoruz. Ses üstü hızlara çıkan, çift motorlarda olan, hava-hava, hava-yer mühimmatlarının, Aselsan'ın geliştirdiği radar teknolojilerinin, elektro optik gibi teknolojilerin entegre edildiği Kızılelma 20-30 yıl boyunca hayatımızda olacak. Mini sınıf, taktik, taarruzi sınıfı İHA'lar ve en son Kızılelma. Bizim Baykar olarak Kızılelma'dan sonra hedefimiz uzay teknolojisi alanlarında yatırımlar yapmak. Bugün ülkemizde tüm vatandaşlarımızı korumak için onlarca İHA var. Tüm bu ekosistemi, hava araçlarının altyapısını desteklemek için uzayda da bir hakimiyet oluşturmamız gerekiyor."

"Beni tutuklatmak için Ankara'da savcıyı aradılar"
Haluk Bayraktar, Bayraktar TB2'nin doğuş sürecinden bahsederek, şu bilgileri verdi:
"Türk Silahlı Kuvvetleri '15 bin feette uçabilen, 6 saat havada kalabilen 100 kilometreden haberleşebilen bir insansız uçak sistemine ihtiyacımız var' dedi. İki tane firmayı davet ettiler. Hiç bir AR-GE desteği verilmedi. Bizden teminat mektubu istendi. O zamanlar biz çok ufak bir firmayız. 2007 yılında projeye davet edildik. 2009 yılında uçağı uçurmak için pist bulamadık. Projeye engel olmak isteyen bürokrasi Kastamonu'da, Çorlu'da, Keşan'da bize uçuş izni vermedi. 6 ay bekledikten sonra dönemin 1. Ordu Komutanı Ergin Saygun bizzat emir vererek uçuşun yapılmasını sağladı. Ankara'dan o dönemde izin çıkmadı. Dünyanın en meşhur silahsız insansız hava aracı Bayraktar TB2 ilk uçuşunu 2009 Haziran ayında Keşan'da izinsiz yaptı. Hiç bir banka bize teminat mektubu vermedi. O dönemde Kale Grubu ile ortak olduk. Sıkıntılardan dolayı 2009 Ağustos ayında babamın aort damarı patladı."
Bayraktar, Ekim 2009'da askerden izin alarak Sinop'a uçuş testine gittiğini, sınırın 18 bin feet olduğu demo uçuşunda 19 bin feet yüksekliğe çıktıklarını, öğlen 14.00'te kalkan uçağın gece 22.00'de indiğini anlattı.
Dışarıdan gelen asker üniformalı bir kişi gece karanlıkta otomatik olarak inen uçak için bahane uydurarak, "Ben bu uçağın otomatik indiğine inanmıyorum. Sen tuşa bastın indi. Tutanağa otomatik iniş yazılmayacak" dediğini aktaran Bayraktar, şu ifadeleri kullandı:
"Benim kısa dönem askerlik yaptığımı, izin alıp geldiğimi öğrenen bu asker kılıklı zat, biz kendimizi anlatmaya çalışırken bana dönerek bir anda 'Çavuş esas duruşa geç' dedi. Daha sonra bana dönerek 'şerefsiz' diye bağırdı. Ben de cevabını verdim. Beni tutuklatmak için Ankara'da savcıyı aradılar. O dönemin savcısı herkesin ifadesinin alınması talimatını verdi. Heyette olmayıp dışarıdan gelip bize hakaret eden bu kişi 3 ay sonra askerlikten istifa edip rakip firmada işe girdi. Diğer firma kriterleri sağlayamadı. Ocak 2010'da Savunma Sanayii Başkanlığı İcra Kurulu toplandı. Taktik İHA programında işi kazanan 24 adet uçak üretecekti. Bizden 12 adet uçak üretmemiz istendi. İhaleyi kaybeden firmaya yeni proje açtılar. Onlara da 6 tane katapulttan atılan ve paraşütle inen uçak yapmaları için sipariş verdiler. Biz sözleşme için 2,5 sene bekledik. Kaybeden firma ile sözleşmeyi bizden 1 sene önce imzaladı."

"Cumhurbaşkanları 'Biz Bayraktar TB2 almak için sıraya girdik' diye açıklama yapıyor"
Baykar Genel Müdürü Bayraktar, kendilerine yönelik engellemelere ilişkin, "Bizim bürokrasimiz dikkatlidir, asker 5 kere düşünür, bunun için mi izin verilmedi yoksa size yönelik özel bir engelleme mi vardı?" şeklindeki soru üzerine, bu konuları detaylı bilenlerin çok iyi bildiğini, bilmeyenlerin ise kasıtlı olarak iftira atabildiğini söyledi.
Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde 2004'te milli ve özgün üretim modeli konusunda bir irade konduğunu ancak sistemin buna hazır olmadığını dile getiren Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Karşılaştığınız şeyler daha önce bu alanda hiç kimsenin karşılaşmadığı şeyler. Çok farklı şeylerle karşılaşabilirsiniz. Ben size yüzlerce olumsuz engelleme, karşılaştığımız ince oyunlar sayabilirim. Ancak sonuca baktığınızda bu işler şu anda başarıya ulaşmış. Bağımlı olan bir Türkiye'den kendi ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayan bir ülkeye, bunun da ötesinde 27 ülkeye ihracat yapan, bunun dış politikada kaldıraç etkisini yaşayan bir konuma gelindi. Bu dış politikada büyük de bir kazanımdır aslında. Şu an ülkelerin cumhurbaşkanları 'Biz Bayraktar TB2 almak için sıraya girdik' diye açıklama yapıyor."

"Hiçbir işimizde tek kuruş kredi kullanmadık"
Haluk Bayraktar, devletin kendilerine özel bir desteğinin bulunduğuna ve bunun da adil rekabeti ortadan kaldırdığına yönelik iddialara ilişkin şu yanıtı verdi:
"Bu da atılan iftiraların en büyüklerinden bir tanesi. Selçuk Bey (Bayraktar) 2016'da damat oldu. Biz 2016'dan önce zaten Bayraktar TB2'yi geliştirmiş, SİHA olarak TSK'ye teslim etmiş bir firmaydık. Yine döner kanatlı Malazgirt İHA'yı da teslim etmiştik. Bayraktar Mini İHA'yı 2007'de geliştirip teslim etmiş bir firmayız. Aylarımız, yıllarımız zaten Güneydoğu'da, Cudi'de, Gabar'da geçmiş. Biz bu alanda gece gündüz AR-GE yapan bir firmayız. Baykar yaptığı hiçbir işte 40 yıllık hayatı boyunca tek kuruş kredi kullanmamış bir firma. Hiçbir zaman kredi kullanmadık."

"AR-GE desteği almadık, nakit hibe kullanmadık"
Baykar Genel Müdürü Bayraktar, Savunma Sanayii Başkanlığından normalde AR-GE desteği alan binlerce firmanın bulunduğunu kaydederek, şunları söyledi:
"Biz bir kuruş AR-GE desteği almadık. AR-GE sözleşmesi imzalamadık. Nakit hibe kullanmadık. Sattık, ihraç ettik. Kazandığımızı projelerimize kaynak yaptık. 2022'de Baykar'ın imzaladığı sözleşmelerin yüzde 99,3'ü ihracattan. Böyle bir firma hiç gördünüz mü? Tek kuruş kredi, nakit hibe kullanmamış. Baykar'ın varlığı zaten rekabet ortamı oluşturuyor. Baykar'dan önce Türkiye İsrail'den Heron'ları alıyordu. Onlarca sıkıntı yaşadık, silahlı bile değildi. Zaten silahlı olanını da Türkiye'ye vermiyorlardı. Bu SİHA bile olmayan Heron'ların fiyatı Bayraktar TB2'nin 5 katıydı. Türkiye Bayraktar TB2 öncesinde Heron'lardan da önce Gnat İHA alıyordu. Ortalama uçuş ömrü 100 saat olmuş. 100 saat nedir ki biz aylık 15 bin saat uçuyoruz. (Sizinkilerin ne kadar?) 600 bin saatteyiz biz. Baykar'ın varlığı zaten rekabeti ve maliyet etkinliğini getiriyor."

"Alenen bir iftira ile karşı karşıyayız"
Haluk Bayraktar, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın Baykar'a yönelik açıklamalarına ilişkin, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İddialara, iftiralara gelelim. İlk önce spiker soruyor: 'Selçuk Bayraktar'ın 'Cumhurbaşkanı Erdoğan kaybederse bu işler engellenir' diye bir ifadesi var' deniliyor. Bir kez öyle bir ifadesi yok Selçuk Bayraktar'ın. Selçuk Bey böyle stratejik konularda mevcut iktidar dahil bir gevşeme gösterirse bu projelerin risk altında olduğunu söyledi. Siyasi hesaplarla yapılacak her müdahalenin bu projeleri sonlandırmaya yeteceğini ifade etti. AR-GE herkesin destek vermesi gereken bir süreç. Biz bunları yaşadığımız için biliyoruz ancak yaşamayanlar bilemez. Beyefendi 8 yıl MGK üyeliği yaptığını söylüyor. '8 yıl MGK üyeliği yapan bir kişi bir gün, 'Ben bu ülkede bütün dünyanın konuştuğu Bayraktar TB2 nedir? Bu Baykar ne yapıyor demez mi? Bir fuara gelir, firmayı ziyaret eder... Bir fuar yaptık (SAHA Expo) geçtiğimiz kasımda. İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace geldi. Sabah 09.00'dan öğlen 15.00'e kadar durdu. Bayraktar SİHA'ların ne kadar oyun değiştirici olduğunu ifade etti. Bulgaristan'ın, Malezya'nın Cumhurbaşkanları geldi, fabrikamızı ziyaret etti. Sayın Kılıçdaroğlu 2012'de Baykar'a geldi, TEKNOFEST'e de geldi. Onun gelmesine rağmen maalesef CHP'den bir grup başkanvekili milyonların katıldığı dünyanın en büyük festivalini 'Damadın TEKNOFEST'i' diyerek itibarsızlaştırmaya çalıştı. 'İstikbal göklerdedir diyen' bir liderin, Atatürk'ün kurduğu parti CHP değil mi?"
Bayraktar TB2'nin sözleşme imzalaması aşamasında bankaların kendilerine teminat mektubu vermediğini kaydeden Haluk Bayraktar, yazdıkları mektup sonrası, firmayı değerlendiren İş Bankası ekibinin "Sizlerin eğitimleri, kariyeri bizim için teminattır. Dünyanın en iyi üniversitelerinde lisans, yüksek lisans yapmışsınız." dediğini aktardı. Bayraktar, bunun ardından İş Bankası'ndan teminat mektubu alabildiklerini anlattı.
Selçuk Bayraktar'ın, "Mevcut iktidarda dahi bu konularda bir gevşeme olursa bu projeler risk altında olur." yönündeki sözüne işaret eden Bayraktar, şu ifadeleri kullandı:
"Bunun ne kadar doğru olduğunu gördük. Alenen bir iftira ile karşı karşıyayız. Türkiye savunma ve havacılık sektörünün bu yıl ihracatı 4,2 milyar dolar. Bunun 1,2 milyar dolarını Baykar yaptı. Toplam 27 ülke ile ihracat anlaşması yapan, 2022'de 18 ülkeye SİHA teslim eden, Türkiye savunma havacılık sanayisi ihracatının yüzde 28'ini yapan bir firma Baykar. 1000'den fazla yerli tedarikçisi olan, 3 bin 500 kişinin çalıştığı bir firmaya, siz 'bütün kaynaklar tek firmaya veriliyor, rekabet yok, şımarıklık oluşur, dokunuruz' iftiralarıyla ve tehditleriyle dil uzatacaksınız ve buna biz sosyal medyadan cevap verince siyasi bir yapı olacağız. Böyle bir şey olabilir mi?"
Bayraktar, "Baykar, devlet ya da iktidar tarafından diğer firmaların rekabeti engellenecek şekilde destekleniyor mu?" şeklindeki soruya karşılık, böyle bir şeyin mümkün olmadığını, Baykar'ın varlığının rekabeti doğurduğunu anlattı.

"Devlete farklı sınıflarda İHA teslim eden 7 farklı şirket var"
Baykar Genel Müdürü Bayraktar, devletin milli güvenliğe yönelik projeleri desteklemesinin doğal olduğunu kaydederek, şöyle konuştu:
"Ancak biz Baykar olarak bu destekleri hiç almadık, uzak durduk. Her zaman kendi yağımızda kavrulmayı seçtik. Hiçbir zaman nakit hibe istemedik. Biz hep geliştirelim, satalım, ihraç edelim dedik. Hiçbir zaman kredi kullanmadık. Hakkımız olduğu halde nakit destek ve hibe kullanmadık. Düşünün ki zaten hiçbir nakit destek, hibe kullanmadığımız halde üstelik tümüyle öz kaynaklarımızla yürüttüğümüz böylesine stratejik bir işte ne tarz karalamalara, iftiralara maruz kalıyoruz, bu imkanları kullanmış olsak kim bilir ne şekilde saldıracaklardı. İstiyoruz ki dünya çapında bir ürünümüz olsun. 1,2 milyar dolar ihracatı biz 1 tane ürünle yaptık. Savunma sanayinde kısa bir süre önce çalışan firma sayısı 15 civarındayken bugün sektörde iş yapan 2 bin firma var."
Bayraktar TB2 için sıra olduğunu, sipariş verenlerin 3 yıl beklediğini dile getiren Bayraktar, Türkiye'de TSK'ye alınan her türlü İHA ve SİHA'nın şeffaf bir süreçle ve ihaleyle alındığını, devlete İHA teslim eden 7 farklı şirketin (Farklı sınıfta sistemler üreten) bulunduğunu vurguladı.
Haluk Bayraktar, Baykar'ın ihalelerde diğer şirketlerden farklı değerlendirilmesinin söz konusu dahi olmadığını ifade ederek, zaten ürettiklerinin büyük bir kısmını ihraç ettiklerini anlattı.
Bayraktar TB2'nin dünyanın en meşhur silahlı insansız aracı olduğunu vurgulayan Bayraktar, hiç kimsenin, hiçbir ülkenin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı olduğu için Selçuk Bayraktar'dan SİHA almadığını söyledi.
Bayraktar, "Baykar, şu anda dünyanın en büyük İHA ihracatçısı. Dünyada bizden fazla ülkeye bu ölçekteki İHA'ları veren başka bir firma yok." diye konuştu.

"Bütün yatırımlarımızı kendi kaynaklarımızla yaptık"
Haluk Bayraktar, Türkiye'nin önde gelen firmalarının yatırım teşvik için devlete başvurabildiğini, her sektörden farklı işler yapan 55 firma için yatırım teşvik belgesi düzenlendiğini, kendilerinin de Baykar olarak başvurduklarını belirterek, proje teşviklerine başvuran firmaların tamamına yakınının nakit desteği kullandığını söyledi.
Bayraktar, "Biz sadece herkesin kullandığı, kendi öz kaynaklarımızla yatırımı yaptıktan sonra, o tesis kar ettiğinde vergi ödeyeceği zaman onu karından düşürme imkanı var. Bunu zaten yüzlerce firma alıyor. Sütçülük yapan da hayvancılık yapan da otomotiv yapan da alıyor. Bütün yatırımlarımızı kendi kaynaklarımızla yaptık." açıklamasında bulundu.

"Siyasi bir polemiğin içerisinde olma gibi bir derdimiz yok"
Baykar Genel Müdürü Bayraktar, eski Pentagon yetkilisi Michael Rubin'in Türk savunma sanayisinin güçlenmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirerek, Baykar'a yaptırım çağrısında bulunduğunu, aynı gün FETÖ'cü kaçak şahısların yayın organlarından iftiralarda bulunduğunu, yine aynı gün Ali Babacan'ın iftiralar atarak açıklamalar yaptığını belirterek, "Bu kadar şey nasıl oluyor bir anda? Biz işimize odaklanmışız ve ülkemizi bu alanda dünyanın en ileri ülkesi yapmaya çalışıyoruz. Bizim siyasi bir polemiğin içerisinde olma gibi bir derdimiz yok." diye konuştu.
Bayraktar Kızılelma'nın gelecek 2 yılda ürün olmasının beklendiğini dile getiren Bayraktar, "Şu an herhangi bir siparişi olan bir ürün değil ancak yurt dışından sipariş vermek isteyen ülkeler var. Ancak biz şu an ürün olmadığı için sipariş almıyoruz. Bayraktar TB3 de bu yılın sonunda seri üretim hattına girecek. Dolayısıyla Türkiye olarak kendi silahlı insansız hava aracını ve insansız savaş uçağını üretip geliştiren bir ülke olacağız." ifadelerini kullandı.



PKK kendini feshetti, Türkiye ve bölge için yankıları neler olacak?

PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.
PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.
TT

PKK kendini feshetti, Türkiye ve bölge için yankıları neler olacak?

PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.
PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.

Ömer Önhon

Kırk yıldan fazla bir süredir Türkiye'ye karşı kanlı bir çatışma yürüten silahlı örgüt PKK, pazartesi günü kendini feshetme ve silahlı mücadelesini sonlandırma niyetini teyit ettiği tarihi ve benzeri görülmemiş bir duyuru yaptı.

Geçtiğimiz hafta örgütün konuşlanmış bulunduğu Kuzey Irak'ta düzenlenen kongrenin yayınlanan sonuç bildirgesinde şu ifadeler yer aldı: “PKK tarihi misyonunu tamamladı ve pratikleşme süreci Önder Apo (örgütün kurucusu Abdullah Öcalan'a atıfta bulunulmaktadır) tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere örgütsel yapısını feshetme kararı almıştır.”

 Açıklamada şunlar da eklendi: “PKK'nın mücadelesi, halkımız üzerindeki inkâr ve imha siyasetini parçaladı, Kürt sorununu demokratik siyaset yoluyla çözme noktasına getirdi.”

Şubat ayında, Türkiye'de 20 yıldan fazla süredir tutuklu bulunan örgütün lideri, örgütün feshedilmesini görüşmek üzere bir kongre toplanması çağrısı yapmıştı.

PKK, 5-7 Mayıs tarihleri ​​arasında düzenlenen 12. Kongresi’nin ardından 8 Mayıs'ta kısa bir açıklama yaparak “büyük” bir duyuru yapacağına işaret etti.

Fesih kararının, komşu Irak ve ABD ile müttefik Kürt güçlerinin aktif olduğu Suriye de dahil olmak üzere bölge için geniş siyasi ve güvenlik sonuçlarının olması bekleniyor. Bu duyuru önemine rağmen, kesin bir atılım teşkil etmiyor. Örgüt ile Türk hükümeti arasında devam eden müzakereler hakkında bilgili kaynaklara göre, birçok sorun hâlâ çözülmemiş durumda. Bu kaynaklar, duyuruyu kamuoyu baskısını hafifletmeyi, eleştirileri savuşturmayı ve yavaş da olsa bir ilerleme kaydedildiği mesajı iletmeyi amaçlayan geçici bir adım olarak tanımlıyor.

PKK, 52 yıl önce Abdullah Öcalan tarafından kuruldu ve 40 binden fazla insanın hayatına mal olan silahlı bir mücadele yürüttü. Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği tarafından terör örgütü olarak tanımlanıyor

Görünüşe göre var olan engeller ortadan kaldırıldı ve örgüt sonunda uzun zamandır beklenen duyuruyu yayınladı. Uygulanıp uygulanmayacağı ve duyurunun Türkiye içinde istenen etkiyi yaratıp yaratmayacağı henüz belli değil.

Terör örgütü olarak tanımlanan örgüt

PKK, 52 yıl önce Abdullah Öcalan tarafından kuruldu ve 40 binden fazla insanın hayatına mal olan silahlı bir mücadele yürüttü. Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği  (AB) tarafından terör örgütü olarak tanımlanıyor. Öcalan, 1999'dan beri Marmara Denizi'ndeki İmralı Adası'nda bulunan bir cezaevinde mutlak tecrit altında tutuluyor.

Terörsüz Türkiye olarak adlandırılan süreç, aşırı sağcı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli'nin geçen yıl 22 Ekim'de Öcalan'ı PKK ve faaliyetlerini sonlandırma çağrısı yapmaya davet etmesiyle başladı. Hükümet, örgütün resmi bir kongre düzenleyerek kendisini feshetme yönünde bir iç karar alacağından hareketle, süreci sıkı bir şekilde kontrol altında tuttu, seçici ve dikkatli bir bilgilendirme yapmakla yetindi.

 Kongreye yaklaşık 15 kişi katılırken haberler, Öcalan ve örgütün elebaşlarının video konferans yoluyla katıldığına işaret ediyorlar. Paralel olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) üçüncü büyük parti olan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) temsilcileri ile hükümet yetkilileri arasında haftalarca gizli görüşmeler yapıldı.

Her iki taraf da bu görüşmeleri müzakere olarak tanımlamaktan çekinse de aslında öyleler. Bu sürecin bir parçası olarak, DEM Parti heyetleri Öcalan'ı cezaevinde ziyaret etti, Kuzey Irak'taki örgütün lider kadrosuyla istişarelerde bulundu ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), Irak'taki Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Suriye'deki Halk Koruma Birlikleri (YPG) dahil olmak üzere Kürt siyasi gruplarla görüştü.

Duyurunun detayları henüz belirsizliğini koruyor. Örgütün silahlarını ne zaman ve nerede bırakacağı henüz belirsiz bir konu. Kararın uygulandığı nasıl doğrulanacak? Genel af çıkacak mı? Terör ve kasten öldürme suçundan aranan militanların kaderi ne olacak?

Talepler listesi

Siyasi cephede, PKK'nın bir talepler listesi sunduğu ve Türk hükümetinin karşılığında vaatlerde bulunduğu düşünülüyor. Bununla birlikte henüz hiçbir ayrıntı yayınlanmadı. Hükümet, hiçbir taviz verilmediğinde ısrar ediyor ve bu inanılması zor bir iddia. DEM Partisi heyetinin önde gelen üyelerinden Pervin Buldan, şimdi demokratikleşme alanında adımlar atmak için sıranın Türkiye'de olduğunu söyledi. DEM Partisi'nin Merkez Yürütme Kurulu’nun önümüzdeki hafta başında net bir yol haritası ve belirli bir talepler listesi açıklamak üzere toplanması bekleniyor.

PKK'nın duyurusunda, bu kararların pratikleşmesinin Abdullah Öcalan'ın sürece liderlik etmesini ve yönlendirmesini, demokratik siyasi faaliyet hakkının tanınmasını ve sağlam yasal güvencelerin sunulmasını gerektirdiği belirtildi.

Bunlar son derece hassas konular ve aynı zamanda barış için koşullar gibi görünüyor.

Avrupa Konseyi Ankara'yı birçok alanda eleştirdi, ancak barış müzakerelerini Kürt sorununu barışçıl ve sürdürülebilir bir şekilde çözmeyi amaçlayan “önemli bir fırsat” olarak nitelendirdi.

PKK, Öcalan'ın serbest bırakılmasını talep etti ve birçok gözlemci kendisine af çıkarılacağına inanıyor. Ancak Öcalan'ın Türk makamlarına, esas olarak suikast ve provokasyon korkusuyla adayı terk etmek istemediğini ve bunun yerine yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve koruma talebini ilettiği bildirildi.

PKK'ya karşı yıllardır süregelen düşmanlığa rağmen, Türk kamuoyunda bu gelişmelere karşı yaygın bir öfkeye tanık olunmadı. Hükümetin propaganda makinesi hakim olan anlatıyı kontrol etmeyi başardı. Muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi'ni (CHP) hep DEM Partisi aracılığıyla PKK ile iş birliği yapmakla suçlayan iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ise şimdi aynı taraflarla müzakereler yürütüyor. Türk milliyetçilerinin potansiyel muhalefeti kontrol altında tutuluyor, hatta doğrudan bastırılıyor.

Zafer Partisi lideri ve AKP-MHP ittifakının açıkça muhalifi olan Ümit Özdağ, Ocak ayında tutuklanarak cezaevine gönderildi. Suriyeli mültecilere karşı nefrete tahrik ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret etmekle suçlandı. Ancak birçok kişi tutuklanmasının kamuoyunu Öcalan'ın serbest bırakılmasına karşı kışkırtma ve barış sürecini sarsma potansiyeline sahip olmasından kaynaklandığına inanıyor.

xscdfvgrt
12 Mayıs'ta Diyarbakır’daki bir kahvehanede PKK’nın fesih açıklamasını televizyondan takip eden erkekler (AFP)

Özdağ da yargılanması sırasında kendisini Öcalan'ın serbest bırakılmasını kolaylaştırmak için hapse atılan bir “siyasi rehine” olarak tanımladı. Uluslararası alanda süreç ihtiyatlı bir onayla karşılandı. AB ve ABD hâlâ PKK'yı terör örgütü olarak listelese de, varlığını Türkiye'de Kürtlerin özgürlükler konusunda uzun süredir yaşadığı mahrumiyetin bir yansıması olarak görüyorlar ve bu tutum Ankara ile aralarında uzun süredir gerginlik yaratıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da dahil olmak üzere Türk yetkililer, AB'yi Avrupa'daki PKK faaliyetlerine göz yummakla ve böylece terörizmi desteklemekle suçluyorlar.

Önemli bir fırsat

Her şeye rağmen, Avrupalı liderler Türkiye'de devam eden sürece desteklerini ifade ettiler. Avrupa Konseyi, birkaç gün önce yayınladığı son raporunda Ankara'yı birçok alanda eleştirdi ancak barış müzakerelerini Kürt sorununu siyasi, sosyal, demokratik ve güvenlik düzeylerinde barışçıl ve sürdürülebilir bir şekilde çözmeyi amaçlayan “önemli bir fırsat” olarak nitelendirdi.

Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'nın karşı karşıya olduğu en önemli meydan okumalardan biri, ülkedeki Kürtler ve özellikle de Halk Koruma Birlikleri (YPG) ile başa çıkma meselesidir

Türkiye içinde, CHP, hükümete karşı yürüttüğü açık savaşa ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun hapse atılmasının ardından gösteri ve protestolar düzenlemesine rağmen, bu sürece karşı çıkmadı. Partisinin Van'da düzenlediği gösteride, CHP lideri Özgür Özel, örgütün yakında silah bıraktığını açıklaması yönündeki umudunu dile getirdi. AK Parti’nin Doğu Anadolu bölgesinde DEM Partisi'nin seçilmiş belediye başkanlarını görevden alma ve yerlerine kayyum atama kararlarını kınadı.

Örgütün kendisini feshettiğini ve silah bırakacağını duyurması ile birlikte, ülke için yeni bir anayasa taslağının hazırlanması da dahil olmak üzere sürecin yeni bir aşaması başlıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın danışmanlarından biri olan Mehmet Uçum da temel aşamanın tamamlandığını ve şimdi demokrasi ve hukuk alanlarında kapsamlı reformların uygulanmasına geçileceğini söyleyerek buna işaret etti.

df
PKK’nın kendisini feshettiğini duyurmasının ardından Diyarbakır'daki tarihi Sur ilçesi 12 Mayıs  (AFP)

Bu sürecin hükümete fayda mı zarar mı sağlayacağı ise belirsizliğini koruyor. Ancak kamuoyu yoklamaları, eğer şimdi seçimler yapılırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden seçilmesinin neredeyse imkansız göründüğüne işaret ediyor. Çoğu Türk, felç edici ekonomik krizden ve otoriterliğe doğru hızlı kayıştan ciddi şekilde etkilendi. Örgütün kendisini feshetmesi ve Türkiye'de terörün sona erdirilmesi belki Erdoğan'ın popülaritesini yeniden kazanmasının önünü açabilir, ama ekonomik ve politik sorunların devam etmesi onu her zamankinden daha savunmasız bırakabilir.

Suriye boyutu

Suriye boyutu bu denklemde önemli bir unsur. Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın karşı karşıya olduğu en önemli meydan okumalardan biri, ülkedeki Kürtler ve özellikle de YPG ile nasıl başa çıkacağı meselesi.

Bu birlikler PKK ile yakın bağlarını sürdürüyorlar ve safları içinde bazı kadroları bulunuyor. Şam'ın şiddetle reddettiği bir talep olan merkezi olmayan bir idari sistem kurulması da dahil olmak üzere çeşitli taleplerde bulundular.

Türkiye'deki devam eden gelişmeler büyük olasılıkla Suriye arenasına yansıyacak ve Suriye'deki durum da Türkiye'deki gelişmeleri etkileyebilir.