Eski Yunanistan Kralı son yolculuğuna Avrupalı hanedan mensubu akrabalarıyla uğurlandı

Yunanistan'ın eski Kralı İkinci Konstantinos, Atina Metropol Katedrali'nde düzenlenen dini törenin ardından, Tatoi Sarayı'na defnedildi.

AA
AA
TT

Eski Yunanistan Kralı son yolculuğuna Avrupalı hanedan mensubu akrabalarıyla uğurlandı

AA
AA

Referandum kararı ile kral ünvanı elinden alınan İkinci Konstantinos'un naaşı yerel saatle ile 05.45'te Atina Metropol Katedrali'nin yanındaki Ayos Eleftherios Kilisesi'ne getirildi.
Eski kralı son yolculuğuna uğurlamak ve tabutu görmek isteyen binlerce kişi sabahın erken saatlerinden itibaren kilisenin önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Aralarında, İkinci Konstantinos'un kral olduğu döneme ait Yunan bayrakları ve çiçekler taşıyanların da bulunduğu kalabalık sık sık "Kral çok yaşa" sloganları atarak Yunanistan milli marşını okudu.
Dini tören için Atina Metropol Katedrali'ne gelen eski kralın akrabaları büyük coşku ve alkışlarla karşılandı.
Hükümeti temsilen törene katılan Başbakan Yardımcısı Panayotis Pikrammenos ile Kültür ve Spor Bakanı Lina Mendoni ise hükümetin eski krala resmi tören yapılmaması yönündeki kararı nedeniyle protesto edildi.
Törene katılan kraliyet destekçilerinden Spiridu, AA muhabirine, "Sabah 5'ten beri buradayım. Bu kadar çok insanın burada olduğunu gördüğüm için çok duygu yüklüyüm. İkinci Konstantinos'u onurlandırmak için geldik ve büyük bir hevesle (eski Kral'ın oğlu) İkinci Pavlos'u bekliyoruz". dedi.
Thanassis Saksonis ise kardeşinin de kral muhafızı olarak hizmet ettiğini belirterek, "Küçüklüğümden beri kralcıydım. Bu kuruma inanıyorum çünkü özel bir kişiliği var. Kralı kovduk. Uzun hikaye. Umarım çocukları, oğlu Pavlos babasının varisi olur, devam ederler." diye konuştu.
Mihalis Ceparakos, eski kralın ölümü nedeniyle Yunan halkının üzüntüsünün büyük olduğunu, kraliyet ailesinin yardım kuruluşları aracılığıyla Yunan halkına yardım ettiği için çok sevildiğini ileri sürdü.
Ceparakos, "Bunlar tabii ki duyulmadı, çünkü kral öyle istedi." diye konuştu.

Törene Avrupa'dan Kraliyet aileleri mensupları da katıldı
Eski kralın cenaze merasimi için dini tören, Atina Metropol Katedrali'nde Yunanistan Başpiskoposu Yeronimos'un liderliğinde, ülkenin dört bir yanından gelen 12 metropolitin katılımıyla yapıldı.
Avrupa'nın 11 ülkesinden hanedan üyelerinin de katıldığı törene sadece davetliler kabul edildi.
Törene katılanlar arasında, İkinci Konstantinos'un Avrupa krallıklarındaki akrabaları da vardı. İkinci Konstantinos'un kız kardeşi Sophia, törene eski İspanya Kralı olan eşi Juan Carlos ile katıldı. Eski İspanya Kraliçesi'nin oğlu İspanya Kralı 6. Felipe de eşi Letizia ile birlikte dayısının cenazesindeydi. İspanya'daki akrabalardan Prenses Elena ve Cristina da törendeki yerlerini aldı.
İngiltere'den Kral Charles'in kız kardeşi Prens Anna törene katılırken, İkinci Konstantinos'un vaftiz ettiği Prens William törende yoktu.
İkinci Konstantinos'u son yolculuğunda yalnız bırakmayanlar arasında Avrupa'dan başka hanedanlar da vardı.
Danimarka Kraliçesi İkinci Margrethe, Danimarka Prensi Frederick ve Prensesi Benedikte, İsveç Kralı Carl Gustaf ve Kraliçe Silvia, Norveç Veliaht Prensi Haakon ve eşi Prenses Mette Marit, Lüksemburg Grandükü Henri, Hollanda Kralı Willem Alexander ve eşi Kraliçe Maxima, annesi eski Kraliçe Beatrix, Belçika Kralı Philippe ve eşi Mathilde, Monako Prensi İkinci Albert, eski Sırbistan Kralι Aleksandros ve Kraliçesi Ekaterini, Rusya Grandüşesi Mariya Vladimirovna Romanova, eski Romanya Prensi Radu da törene katılanlar arasındaydı.
Kral Konstantinos'un naaşı, kilisedeki törenin ardından eski yazlık Kraliyet Sarayı Tatoi'a, diğer Kraliyet mensuplarının yanına defnedildi.
Üst düzey yetkili ve kraliyet ailesi mensuplarının katıldığı cenaze merasimi için bin polis, helikopter ve insansız hava araçlarıyla (İHA) güvenlik önlemi aldı. Güvenlik önlemleri çerçevesinde başkent Atina'daki bazı yollar trafiğe kapatıldı.

82 yaşında yaşamını yitirmişti
Yunanistan’ın son kralı İkinci Konstantinos, 10 Ocak’ta 82 yaşında öldü.
Başkent Atina'nın Paleo Psihiko semtinde Haziran 1940'ta doğan İkinci Konstantinos, 1964'ten Yunanistan'da monarşinin referandumla kaldırıldığı 1973'e kadar "Yunanistan Kralı" unvanını taşıdı. 1974'teki ikinci referandumla Yunanistan'daki krallık rejimi nihai olarak kaldırılmıştı.
Eski kral, Aralık 1967'de ülkedeki Albaylar cuntasının diktatör rejimine karşı düzenlediği hareketin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından yurt dışına çıkmıştı.
Yunan hükümeti, 1994'te eski kralı vatandaşlıktan da çıkarmıştı.
İtalya ve İngiltere'de yaşayan İkinci Konstantinos, son yıllarında ise Yunanistan'da yaşamayı tercih etmişti.
Kraliyet mülkünün kamulaştırılması nedeniyle tazminat talep eden eski krala Yunan devleti, 2003'te 13 milyon avronun üzerinde tazminat ödemişti.

Cenazenin nasıl yapılacağı tartışmaya yol açmıştı
İkinci Konstantinos'un cenaze töreninin nasıl yapılacağı ülkede tartışmaya neden olmuştu.
Yunan basınındaki haberlere göre, eski kralın ailesi, cenaze töreninin "eski devlet başkanına" uygun şekilde yapılmasını talep etmişti.​​​​​​​
Bu fikre karşı çıkanlar ise "kral" unvanının kendisinden 1973'teki ve 1974'teki referandumlarla alındığını ve Yunan vatandaşlığından da çıkarıldığını belirterek resmi tören olamayacağını savunmuştu.



Amerika'da Brown Üniversitesi'ndeki silahlı saldırının şüphelisi ölü olarak bulundu

Providence Polis Departmanı tarafından yayınlanan videodan alınan bir karede, Brown Üniversitesi'ndeki silahlı saldırı soruşturmasında şüpheli olabilecek bir kişi görülüyor (Reuters)
Providence Polis Departmanı tarafından yayınlanan videodan alınan bir karede, Brown Üniversitesi'ndeki silahlı saldırı soruşturmasında şüpheli olabilecek bir kişi görülüyor (Reuters)
TT

Amerika'da Brown Üniversitesi'ndeki silahlı saldırının şüphelisi ölü olarak bulundu

Providence Polis Departmanı tarafından yayınlanan videodan alınan bir karede, Brown Üniversitesi'ndeki silahlı saldırı soruşturmasında şüpheli olabilecek bir kişi görülüyor (Reuters)
Providence Polis Departmanı tarafından yayınlanan videodan alınan bir karede, Brown Üniversitesi'ndeki silahlı saldırı soruşturmasında şüpheli olabilecek bir kişi görülüyor (Reuters)

Fox News, bir kaynağa dayandırdığı dünkü haberinde, Brown Üniversitesi'nde birkaç gün önce meydana gelen toplu silahlı saldırı şüphelisinin silahla intihar ettiğinin tespit edildiğini bildirdi.

Yerel polisin X platformunda yaptığı paylaşıma göre, ABD yetkilileri geçen cumartesi günü Brown Üniversitesi'nde 2 kişinin ölümüne ve 9 kişinin yaralanmasına neden olan silahlı saldırıyla bağlantılı olarak ikinci bir kişiyi arıyordu. Polis soruşturmacıların, şüpheliye yakın yerde görülen bir kişinin kimliğini belirlemek için bölge sakinlerinden yardım istediğini belirtti.

Amerika Birleşik Devletleri'nin kuzeydoğusunda yer alan Rhode Island eyaletinin Providence şehri polisi, yüzü net olarak görünmeyen şahsın üç fotoğrafını yayınladı. Şahsın lacivert kıyafetler giydiği, başının örtülü olduğu ve bir çanta taşıdığı görülüyor.

Güvenlik güçleri daha önce, "yaklaşık 1,73 metre boyunda ve iri yapılı", koyu renk kıyafetler, yüz maskesi ve yün şapka giyen bir şüphelinin çeşitli fotoğraflarını ve videolarını yayınlamıştı. Şüphelinin kimliği henüz bilinmiyor.

Yetkililer, failin tespit edilip tutuklanmasına yol açacak her türlü bilgi için 50 bin dolarlık ödül teklif etti ve şüphelinin "silahlı ve tehlikeli" olduğu konusunda uyarıda bulundu.


Haaretz: Türkiye’nin Gazze’deki rolü ABD - İsrail hattında gerginlik yarattı

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
TT

Haaretz: Türkiye’nin Gazze’deki rolü ABD - İsrail hattında gerginlik yarattı

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)

İsrail'in, Türkiye'nin Gazze'deki barış sürecinde oynayacağı rolle ilgili itirazları, Tel Aviv-Washington hattındaki gerilimleri göz önüne seriyor. 

ABD Merkez Komutanlığı'nın, Katar'ın başkenti Doha'da salı günü düzenlediği toplantıda ülkelerin Gazze'deki Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) çeşitli şekillerde destek verebileceği belirtilmişti.

Bunlar arasında asker gönderme, kolluk kuvvetlerinden görevlileri atama, lojistik destek sağlama, finansman ve Filistinli polis memurlarının eğitimini üstlenme gibi seçenekler yer alıyor.

Türkiye, ABD'nin barış planı kapsamında kurulacak güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamış ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti.

Haaretz'in analizinde, Doha'daki toplantıya Türk yetkililerin katılmadığına dikkat çekiliyor. 

Bu durumun, "Ankara'nın Gazze'de oynamak istediği role karşı Tel Aviv'in itirazlarının Washington tarafından kabul edildiği yönünde bir işaret olduğu" savunuluyor. 

Diğer yandan Liza Rozovsky'nin kaleme aldığı analizde, Gazze'ye insani yardım ve bölgenin yeniden inşasına destek sağlama da dahil Ankara'nın süreçte rol oynaması için ABD ve İsrail arasındaki görüşmelerin sürdüğü yazılıyor. 

Türkiye'yle ilgili meselenin, ABD ve İsrail ilişkilerindeki gerginlikleri ön plana taşıdığı belirtiliyor. 

Binyamin Netanyahu'nun "her şeyden önce radikal sağcı koalisyonunu korumayı" istediğine dikkat çekiliyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın da Gazze planı etrafında kurduğu "kırılgan koalisyonu" korumaya çalıştığı ifade ediliyor. 

Washington'ın aynı anda Tel Aviv'i memnun etmek, Arap ve Müslüman ortaklarına istediklerini vermek ve Gazze'nin yeniden inşası için önemli miktarda finansman sağlamasını beklediği Avrupalı müttefiklerinin desteğini güvence altına almak istediği belirtiliyor. 

Diğer yandan Times of Israel'in dünkü haberinde de Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Gazze'deki geçiş yönetiminin denetlenmesi amacıyla kurulacak Barış Kurulu'nda görmek istediği aktarılmıştı. 

Türkiye'nin hem Barış Kurulu'nda yer alması hem de ISF'ye asker göndermesi için ABD'nin gelecek haftalarda Tel Aviv'e baskıyı artırabileceği belirtilmişti. Washington'ın, Ankara'nın ISF'ye asker göndermese bile güvenlik gücünün komuta yapısında yer almasını istediği de yazılmıştı.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Haaretz, Times of Israel, Reuters


Gazze’deki Barış Kurulu’na 6 ülkeden taahhüt geldi

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
TT

Gazze’deki Barış Kurulu’na 6 ülkeden taahhüt geldi

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)

Gazze Şeridi'nde oluşturulacak Barış Kurulu'na Mısır, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Birleşik Krallık, İtalya ve Almanya'nın katılma taahhüdü verdiği aktarılıyor.

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan yetkililer, ABD Başkanı Donald Trump'ın 20 maddelik barış planı kapsamında kurulacak Barış Kurulu'na 6 ülkenin katılma taahhüdü verdiğini söylüyor.

Trump yönetimi, Barış Kurulu'na katılacak ülkeler sayesinde Gazze'de kurulacak yapının uluslararası meşruiyetinin artacağını düşünüyor.

Sözkonusu ülkelerin fon, asker veya diğer türden destekleri sağlama olasılığının da artacağı değerlendirmesi paylaşılıyor.

Diğer yandan ABD, İsrail ve Arap ülkelerinden diplomatlar, Barış Kurulu'na katılmanın Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) asker gönderme taahhüdü anlamına gelmediğini vurguluyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Türkiye de güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamıştı ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti.

Diplomatlar, Türkiye'nin hem Barış Kurulu'nda yer alması hem de ISF'ye asker göndermesi için ABD'nin gelecek haftalarda Tel Aviv'e baskıyı artırabileceğini belirtiyor.

Washington'ın, Ankara'nın ISF'ye asker göndermese bile güvenlik gücünün komuta yapısında yer almasını istediği aktarılıyor.

Trump'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı da kurulda görmek istediği aktarılıyor.

Diğer yandan yetkililer, Riyad yönetiminin Gazze'deki durum netleşene kadar böyle bir karar almaktan kaçındığını söylüyor.

ABD Merkez Komutanlığı'nın, Katar'ın başkenti Doha'da salı günü düzenlediği toplantıda ülkelerin ISF'ye çeşitli şekillerde destek verebileceği belirtilmişti.

Bunlar arasında asker gönderme, kolluk kuvvetlerinden görevlileri atama, lojistik destek sağlama, finansman ve Filistinli polis memurlarının eğitimini üstlenme gibi seçenekler yer alıyor.

Ancak Arap yetkililer, ISF'nin Hamas'ı silahsızlandırma planıyla ilgili sorunların devam ettiğine dikkat çekiyor. Örgüt, bağımsız Filistin devletinin kurulmasına ilişkin bir süreç başlatılmadan silah bırakmaya yanaşmayacağını bildirmişti.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Times of Israel, Reuters