Irak: Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin hâmisi yalnızca Kaani değil

Tahran müttefiklerinden stratejik roller istiyor... Maliki’nin canı oldukça sıkkın

Kaani geçtiğimiz Nisan ayında Tahran'da bir konuşma yaparken (Reuters)
Kaani geçtiğimiz Nisan ayında Tahran'da bir konuşma yaparken (Reuters)
TT

Irak: Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin hâmisi yalnızca Kaani değil

Kaani geçtiğimiz Nisan ayında Tahran'da bir konuşma yaparken (Reuters)
Kaani geçtiğimiz Nisan ayında Tahran'da bir konuşma yaparken (Reuters)

Iraklı güvenilir kaynaklar, geçtiğimiz Salı günü Irak'ın başkenti Bağdat'a giden İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani’nin, ‘Koordinasyon Çerçevesi’ liderlerini ‘İran için bu önemli ve hassas zamanda’ Muhammed Şiya es-Sudani hükümetini destekleme gerekliliği konusunda bilgi verdi. Öte yandan Şii partilerin liderleri artık ‘Bağdat hükümetinin kaderi konusunda farklı planları’ olan çelişkili İran çizgileriyle uğraşıyor.
Kaynaklar, Kaani, Asaib-i Ehli’l Hak lideri ve Koordinasyon Çerçevesi’ndeki diğer kişilerle, Sudani hükümetinin pozisyonları konusundaki partizan anlaşmazlığı nedeniyle Sudani hükümetinin maruz kaldığı baskı konusunda Tahran çevrelerine hakim olan endişe hakkında görüştüğünü belirtti. Kaynaklara göre, Kaani, Çerçeve’nin liderlerini uluslararası siyasette Ukrayna krizi ve sarsılan nükleer gidişat ile bağlantılı kritik bir dengeye koydu. Bunların tümü Irak'taki müttefikleri ikincil anlaşmazlıklarda boğulmak yerine stratejik roller oynamaya zorladı.
Bununla birlikte kaynaklar, "Koordinasyon Çerçevesi liderlerinin artık Irak anlaşmasının manevi babası olarak Kaani'yi dinlemediğini, çünkü onu dinlerken Devrim Muhafızları Ordusu generalinin ilettiği mesajlardan tamamen farklı pozisyonlarda olan diğer İranlı taraflarla iletişim kanallarına sahipler" dedi. Kaynaklar, Şii partilerin liderlerinin Sudani hükümetine karşı çıkmayı düşünmeye başladıklarını ve özellikle Sudani'nin Washington'a yakınlığı ve Şii fraksiyonları ile partileri için çalışan bankalara büyük yük getiren dolar satış dosyası ve döviz kuru ile ilgili anlaşmaları konusunda aynı fikirde olan İranlı kurumlarla iletişim kurmayı seçtiklerini bildirdi.
Şarku'l Avsat’ın elde ettiği bilgilere göre Kaani’nin Şii partilere verdiği mesajlar en çok rahatsızlık duyan isim, eski Irak Başbakanı Nuri Maliki oldu. Maliki’nin hükümetin görev süresinin dolmasını beklemeden dramatik bir değişim yaratma ihtiyacını destekleyen İran kurumlarıyla çalışmayı tercih edenler arasında olabileceğine işaret ediyor.
Sudani, özellikle de Maliki ile Asaib-i Ehli’l Hak Genel Sekreteri Şeyh Kays el-Hazeli arasındaki ve yankıları hükümetin kalbine kadar ulaşan derin anlaşmazlık ışığında Koordinasyon Çerçevesi yapısının parçalanması konusunda endişelenmeye başladı. Başbakanlığa yakın çevreler, kendisine karşı koordineli hareket eden grupların bu yılın ilk yarısında İranlı partilerin de desteğiyle hükümetini baltalamayı amaçladıklarını söylüyor. Kaynaklara göre Kaani, Maliki ile Hazeli arasındaki yangını söndürmeyi başaramadı. Hükümetin, kendini devrilme senaryosuna karşı korumak için çok çalışmaya ihtiyaç duyduğu neredeyse kesin.



Irak, DEAŞ’tan daha tehlikeli bir beka sorunundan nasıl kurtuldu?

ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)
ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)
TT

Irak, DEAŞ’tan daha tehlikeli bir beka sorunundan nasıl kurtuldu?

ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)
ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)

Şarku’l Avsat’a konuşan Bağdat'taki diplomatik kaynaklar, Iraklı yetkililerin İsrail-İran savaşına sürüklenmekten korktuğunu ve bunu ‘Irak için, ülkenin üçte birini işgal eden DEAŞ’ın oluşturduğu tehditten daha tehlikeli bir beka sorunu’ olarak gördüklerini açıkladı.

Kaynaklar, DEAŞ’ın Irak’ın bedeninden atılması gereken yabancı bir cisim olduğunu, özellikle de Bağdat'ın DEAŞ’la mücadelesinde uluslararası ve bölgesel destek gördüğünü, ancak savaşın Irak'ın birliğini tehdit ettiğini belirttiler.

Söz konusu ‘beka sorunu’ aşağıdaki maddelerle açıklanabilir:

* Savaşın patlak vermesiyle Bağdat, Azerbaycan ve diğer kanallar aracılığıyla İsrail'den, Irak topraklarından kendisine yönelik herhangi bir saldırıya ‘katı ve acı verici’ misilleme yapacağına dair mesajlar aldı. Mesajlarda, Iraklı yetkililer kendi topraklarından başlatılan saldırılardan sorumlu tutuluyordu.

* Washington, önceki tavsiyelerinden doğrudan uyardı ve İran yanlısı grupların düzenleyeceği saldırıların yol açabileceği ağır sonuçlara dikkati çekti.

hnjıo
Koordinasyon Çerçevesi destekçileri, Irak güvenlik güçlerinin ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği'ne giden köprüyü kapatmak için kurduğu barikatın üzerine İran bayrağı dikiyorlar (AP)

* Iraklı yetkililer, ‘felaket senaryosu’ olarak nitelendirdikleri bir durumun yaşanmasından yani Irak'taki silahlı grupların İsrail'e saldırmasından ve İsrail'in de savaşın başında Lübnan'daki Hizbullah liderlerine veya İranlı generallere ve bilim adamlarına yaptığı gibi bir dizi suikast düzenlemesinden endişe duyuyorlardı.

* Kaynaklar, milislere ağır darbeler indirilmesinin Şii sokakları kızıştıracağını ve bu durumun dini otoriteyi sert bir tavır almaya iteceğini, bunun da krizin Şii-İsrail çatışmasına dönüşmesine yol açacağını belirtti.

* Bu senaryo, Irak'ın o dönemdeki Şii bileşeninin Irak'ı önlenebilir bir savaşa sürükleme sorumluluğunu üstleneceği endişelerini uyandırdı.

* Diğer bir tehlike ise Kürtlerin, Irak yönetiminin tek bir bileşeni temsil ediyormuş gibi davrandığını, ülkenin savaşlardan yorulduğunu ve bölgenin Bağdat'tan uzak durmayı tercih ettiğini, çünkü ona yaklaşmanın istenmeyen savaşlara sürüklediğini ilan etme olasılığı.

* Muhammed Şiya es-Sudani hükümeti kararlılık ve bilgelikle hareket etti. Farklı kesimlere göre ülkenin birliğini tehdit eden herhangi bir çatışmaya sürükleme girişimine müsamaha göstermeyeceğini bildirdi ve diğer yandan bölgesel ve uluslararası güçlerle, özellikle Amerika ile iletişim kanallarını açık tuttu.

cvfbghjuk
Iraklı milisler, geçtiğimiz ekim ayında Bağdat'ta İran'ın İsrail'e verdiği yanıtı kutlarken (Reuters)

* Iraklı yetkililer, İranlı yetkililerin milis grupları savaşa katılmaya teşvik etmek yerine sükuneti korumaya teşvik eden tutumundan yararlandı.

* Bir başka önemli faktör ise silahlı grupların, özellikle Lübnan'da Hizbullah'ın maruz kaldığı saldırılar ve İsrail’in İran’ın derinliklerinde gerçekleştirdiği nokta atışı saldırılar, İsrail'in kendisine düşman olan örgütler hakkında kesin bilgilere sahip olduğunu ve teknolojik üstünlüğü ve bu saldırılar sayesinde hedeflerine ulaşabildiğini gösterince savaşın kendi kapasitelerinin ötesinde olduğunu fark etmeleriydi.

* Kaynaklar, baskılara ve çabalara rağmen ‘devletin kontrolü dışındaki grupların’ üç saldırı hazırlığı yaptığını, ancak yetkililerin saldırıların gerçekleştirilmesinden önce bunları engellediğini belirtti.

Kaynaklar, İsrail'in savaşı İran topraklarına taşıması ve ABD’yi İran'ın nükleer tesislerini hedef almaya teşvik etmesi nedeniyle İran'ın derin bir yara aldığını tahmin ediyor. İran nükleer programıyla ilgili gerekli tavizleri vermezse yeni bir savaşın çıkması ihtimaller dahilinde.