DJ'likten başbakanlığa... Yeni Zelanda lideri Jacinda Ardern'in siyasi yolculuğu

Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern (EPA)
Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern (EPA)
TT

DJ'likten başbakanlığa... Yeni Zelanda lideri Jacinda Ardern'in siyasi yolculuğu

Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern (EPA)
Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern (EPA)

Seçimleri kazandığı 2017'de dünyanın en genç kadın başbakanı unvanıyla Yeni Zelanda'nın lideri olan Jacinda Ardern, gelecek ay görevi bırakacağını açıkladı.
Yeni Zelanda İşçi Partisi lideri Ardern, bugünkü açıklamasında "artık ülkeyi yönetecek yeterli gücü kalmadığını" söyleyerek, 7 Şubat'ta görevden çekileceğini belirtti.
Ardern, iki dönem yaptığı görevi boyunca terör saldırıları, yanardağ faciası ve Kovid-19 salgını gibi zorlu olaylardaki duruşuyla beğeni kazandığı gibi eleştirilerin de hedefi oldu.

DJ'likten başbakanlığa
26 Temmuz 1980'de Yeni Zelanda'nın Hamilton şehrinde dünyaya gelen Ardern, siyasetle erken tanıştı.
17 yaşında Yeni Zelanda İşçi Partisi'ne katılan Ardern, Waikato Üniversitesi'nde iletişim alanındaki eğitimini tamamladıktan sonra 2005'te Birleşik Krallık'ın başkenti Londra'ya gitti. Burada, 1997'de işbaşına gelen İşçi Partili eski Başbakan Tony Blair'in ekibinde çalıştı.
Yeni Zelanda'nın 2008'de seçilen eski lideri Helen Clark'ın ekibinde de yer alan Ardern, ülkesinin başına geçmeden önce farklı festivallerde DJ'lik de yaptı.

37 yaşında lider oldu
Ekim 2017'deki seçimlerde 37 yaşında ülkenin başına geçen Ardern, ilk zorlu sınavını Christchurch şehrinde Mart 2019'da iki camiye düzenlenen, 51 kişinin öldürüldüğü ve 49 kişinin yaralandığı saldırılarda verdi.
28 yaşındaki Brenton Harrison Tarrant, üçüncü bir camiye daha saldırmak için aracıyla giderken polis tarafından durdurularak yakalandı.
Camilere düzenlediği saldırıları Facebook'tan canlı yayımlayarak gündem olan Tarrant, Ağustos 2020'de şartlı tahliye olmaksızın müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Böylelikle ülkede bu ceza ilk defa verilmiş oldu.

Christchurch saldırıları
Olayı açık şekilde "terör saldırısı" diye niteleyen Ardern, ülkedeki Müslümanları ziyaret edip saldırıda yakınlarını kaybedenleri teselli ederek uluslararası kamuoyundan övgü topladı. Ardern, cenaze törenlerine başörtüsü takarak katılmasıyla da dikkat çekti.

Yeni Zelanda lideri, yasal adımlar da atarak ülkedeki tüm yarı otomatik silah ve tüfeklerin satışını yasakladı.

Whakaari yanardağ patlaması
Aralık 2019'daysa ülke, Beyaz Ada olarak da bilinen Whakaari'de yaşanan yanardağ patlamasıyla sarsıldı. Faciada adada bulunan 47 turistten 22'si hayatını kaybetti. Ölenler arasında Avustralyalılar, ABD yurttaşları ve bir Alman turist vardı.
Ardern, "Yaşanan trajedinin boyutları çok yıkıcı" diyerek, olayla ilgili detaylı soruşturma başlatılması emrini verdi.
Whakaari'de patlamadan önce deprem yaşanmasına ve alarm seviyesinin yükseltilmesine rağmen turizm şirketlerinin adaya sefer düzenlemesi ülkede tartışma yarattı. Soruşturmada özel mülkiyetteki adanın sahiplerine ve olayla ilgili aralarında devlet birimlerinin de yer aldığı 10 kuruluşa ceza verildi.

İkinci seçimlerden daha güçlü çıktı
17 Ekim 2020'de yapılan genel seçimlerde Ardern'in İşçi Partisi, 120 koltuklu meclisteki sandalye sayısını 46'dan 65'e yükseltti. Muhafazakar rakibi Yeni Zelanda Ulusal Partisi'ninse koltuk sayısı 56'dan 33'e geriledi.
2017 seçimlerinde oyların yüzde 36,89'unu alan İşçi Partisi, 2020'de oy oranını yüzde 50'ye çıkarırken, Ulusal Parti'nin 2017'deki yüzde 44,45'lik oy oranıysa yüzde 25,58'e geriledi.

Pandemi protestolarının hedefinde
28 Şubat 2020'de ilk Kovid-19 vakasının tespit edilmesiyle Yeni Zelanda alarma geçti.
Ardern, hızlı hareket ederek ülkesinin sınırlarını kapattı ve tecrit uygulamaya başladı. İki ay süren tecrit önlemlerinin ardından kademeli izolasyon uygulamalarıyla pandemiyi kontrol altında tutmaya çalıştı.
Bu dönemde aşı ve maske karşıtları ülkede eylemler de düzenledi. Şubat 2022'deki hükümet karşıtı eylemlerde protestocular, parlamento binasının önündeki bölgede "Özgürlük Kampı" kurdu.
Aynı dönemde Kanada'nın başkenti Ottawa'daki aşı karşıtı kamyoncuların düzenlediği "Özgürlük Konvoyu"ndan ilham alan göstericiler, başkent Wellington'da yolları da kapattı.

Ardern, protestocuları halka "gözdağı vermek ve onları taciz etmekle" suçlarken, polisin göstericilere sert müdahalesi de gündem oldu. Güvenlik güçleri daha sonra kampı dağıtarak eylemleri sonlandırdı.
Öte yandan Ardern, pandemi önlemlerini hızlı hayata geçirdiği için uluslararası kamuoyundan övgü de topladı.
Eylül 2022'de zorunlu maske ve aşı uygulamaları kaldırılırken, Sağlık Bakanlığı'nın haftalık güncellediği verilere göre 16 Ocak 2023 itibarıyla ülkede toplamda 2 bin 437 kişi Kovid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi.
Yaklaşık 5 milyon nüfusa sahip ülkede toplam vaka sayısıysa 2 milyondan fazla.

Küfürleri açık artırmada satıldı
Ardern, 3 Aralık'taki parlamento oturumunda, sağcı ACT partisinin lideri David Seymour'un sorularına yanıt verdikten sonra yerine otururken, siyasetçiye "Kendini beğenmiş p**t" dediği duyuldu.
Canlı yayın sırasında yaşanan olay sosyal medyada da viral olurken Ardern, Seymour'dan özür diledi.
Daha sonra ikili, küfrün yer aldığı parlamento kaydının yazılı kopyasını imzalayarak açık artırmaya çıkardı.

100 bin Yeni Zelanda Doları'na (yaklaşık 1,1 milyon TL) satılan kayıttan elde edilen gelirlerse ülkedeki Prostat Kanseri Vakfı'na bağışlandı.

"Kadınlara ilham kaynağı oldu"
ABD merkezli haber ajansı Associated Press, Ardern'in ülkesini yönetirken doğum yapan ikinci kadın lider olduğuna dikkat çekti.
2018'de hamile olduğunu ve doğum izni kullanarak görevi 6 haftalığına dönemin Başbakan Yardımcısı Winston Peters'a devredeceğini açıklarken Ardern, "Birçok işi aynı anda yürüten ilk kadın değilim. Hem çalışan hem de çocuk sahibi olan ilk kadın da değilim" dedi.
Ardern, doğum yaptıktan sonra üç aylık bebeğini 2018'deki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na getirmesiyle de gündem oldu.

Buradaki konuşmasında, işyerlerinin kadın istihdamına daha açık hale getirilmesi için çalışmalar yapmayı hedeflediğini söylerken, gençlere fırsat tanınmasına ve toplumsal cinsiyet eşitliğine destek verdiğini belirtti.

Anketlerde düşüş
Son dönemde seçim vaatlerini yerine getiremediği eleştirileriyle karşılaşan Ardern yönetimi anketlerde düşüş yaşadı.
Özellikle pandemiyle iyice artan konut sorununa yeterli çözüm üretemeyen Ardern yönetimi, vergi kanunlarında talep edilen değişiklikleri gerçekleştirememesi ve küresel ısınmaya karşı vaat ettiği adımları atamamasıyla güç kaybetti.

14 Ekim'de düzenlenmesi planlanan genel seçimler için yapılan farklı anketlerde, İşçi Partisi'nin rakibi Ulusal Parti karşısında popülerliğini kaybettiği görüldü.

Yeni lider kim olacak?
Ardern'in istifasını açıklamasıyla İşçi Partisi, başbakanı ve parti liderini belirlemek için kendi içinde seçim düzenleyecek. Şu ana dek herhangi bir parti üyesi adaylığını açıklamadı.
Başbakan Yardımcısı Grant Robertson ve İşçi Partisi Başkan Yardımcısı Kelvin Davis, aday olmayacağını duyurdu.

Eğitim Bakanı Chris Hipkins, Göç Bakanı Michael Wood, Konut Bakanı Megan Woods ve Dışişleri Bakanı Nanaia Mahuta, liderlik için adı geçen adaylar arasında yer alıyor.



Hong Kong'da tartışma yaratan öneri: "Yönetimin karalanması yasaklansın"

Hong Kong Baş Yöneticisi John Lee (Reuters)
Hong Kong Baş Yöneticisi John Lee (Reuters)
TT

Hong Kong'da tartışma yaratan öneri: "Yönetimin karalanması yasaklansın"

Hong Kong Baş Yöneticisi John Lee (Reuters)
Hong Kong Baş Yöneticisi John Lee (Reuters)

Shweta Sharma Muhabir 

Hong Kong'un yasama meclisi, milletvekillerinin yönetimi "karalamasını" yasaklayacak ve Pekin'in kent üzerindeki genel kontrolüne "samimi destek" verilmesini zorunlu kılacak bir dizi yeni etik kural teklif etti.

Sadakati sağlamayı amaçlayan kurallar, bunların ihlali durumunda uzaklaştırmalar ve maaş kesintilerini de içeren 5 aşamalı bir ceza sistemi öngörüyor.

Hong Kong Yasama Konseyi'ne (LegCo) bu hafta sunulan yeni etik kuralların, Meclis Komitesi tarafından incelendikten sonra bir sonraki yasama döneminin başında yürürlüğe girmesi bekleniyor.

Belgeye göre milletvekillerinin görevlerini yerine getirirken "Baş Yönetici'ye" ve Özel İdari Bölge (ÖİB) yönetimine "samimi destek" vermeleri ve yapıcı bir tutum sergilemeleri gerekiyor.

Metinde "Baş Yönetici'nin ve ÖİB yönetiminin görevlerindeki güvenilirliğini kasten karalamamalı; yürütmenin liderliğindeki yönetimin etkinliğini isteyerek zayıflatmamalı ya da baltalamamalılar" diye ekleniyor.

Ayrıca yalnızca Pekin'e ve Çin Komünist Partisi'ne (ÇKP) sadık kişilerin Hong Kong'da kamu görevi üstlenebileceği yönündeki emirlere atıfta bulunarak "Hong Kong'u vatanseverlerin yönetmesi" ilkesinin kapsamlı bir şekilde hayata geçirilmesi çağrısında bulunuyor.

Hong Kong Free Press'e göre LegCo Başkanı Andrew Leung, kuralların milletvekillerinin konuşmasını engellemeyeceğini söyledi ancak "kırmızı çizgiyi aşmamaları" gerektiğine dair onları uyardı.

LegCo yeni kuralları uygulamak için Üyelerin Menfaatleri Komitesi'nin rolünü genişleterek adını "Yasama Konseyi Denetleme Komitesi" olarak değiştirmeyi önerdi.

Yeniden yapılandırılan bu organ, milletvekilleri hakkındaki şikayetleri soruşturma ve disiplin cezaları uygulama yetkisine sahip olacak.

Gözlemciler bu etik kuralların, 2020'de çıkarılan ulusal güvenlik yasasından bu yana siyasi muhalefet üzerindeki denetimi sıkılaştırmak ve yalnızca Pekin yanlısı "vatanseverlerin" Hong Kong'u yönetmesini sağlamak amacıyla yürütülen daha geniş kapsamlı bir baskının parçası olduğunu belirtiyor.

Çin anakarasına sınır dışı edilmeleri öngören bir yasa tasarısına tepki olarak 2019'da patlak veren hükümet karşıtı kitlesel protestoların aylarca sürmesinin ardından Pekin, Haziran 2020'de ulusal güvenlik yasasını yürürlüğe koyarak muhalefeti etkin bir şekilde susturdu.

O zamandan beri, önde gelen birçok aktivist ya yargılanıyor ya hapse atılıyor, demokrasi yanlısı medya kuruluşları kapatılıyor ve sivil toplum örgütleri dağılıyor veya faaliyetlerini gizlice sürdüyor.

Mart 2021'de Pekin, Hong Kong'u yalnızca "vatanseverlerin" yönetebilmesini sağlamayı amaçlayan bir yasa çıkardı.

Bu reformla yasama meclisindeki demokratik temsil azaldı, seçimlere daha sıkı denetim geldi ve adayları değerlendirmek için Pekin yanlısı bir inceleme komitesi kuruldu.

Hong Kong yönetimi bu değişikliğin kentin istikrarını ve refahını koruyacağını iddia etse de demokrasi yanlısı adayların seçime girmesini fiilen engellediği için uluslararası kamuoyundan geniş çapta eleştiriye maruz kaldı.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/asia