Tunus’ta seçim kampanyası karışıklıklara sahne oluyor

Adaylar propagandalarını sosyal medyada yürütüyor.

Bağımsız Seçim Kurumu Başkanı Faruk Buasker, seçim kampanyasının ayrıntılarına ilişkin basın toplantısı düzenledi. (EPA)
Bağımsız Seçim Kurumu Başkanı Faruk Buasker, seçim kampanyasının ayrıntılarına ilişkin basın toplantısı düzenledi. (EPA)
TT

Tunus’ta seçim kampanyası karışıklıklara sahne oluyor

Bağımsız Seçim Kurumu Başkanı Faruk Buasker, seçim kampanyasının ayrıntılarına ilişkin basın toplantısı düzenledi. (EPA)
Bağımsız Seçim Kurumu Başkanı Faruk Buasker, seçim kampanyasının ayrıntılarına ilişkin basın toplantısı düzenledi. (EPA)

Tunus’ta yerel ve uluslararası insan hakları örgütleri tarafından takip edilen, önümüzdeki mart ayının başında yeni Tunus Parlamentosu’nun oluşturulması için planlanan seçim kampanyası dört gün önce başladı. Şarku'l Avsat başkent Tunus’un bazı mahalle ve sokaklarında yaptığı saha incelemelerinde adaylar tarafından hazırlanan fotoğrafların asılması ve seçim programlarının reklamının yapılması gibi propaganda faaliyetlerinin ortadan azaldığını gözlemledi. Oylama sisteminin değişmesi ve seçim listelerine değil, adaylara oy verilmesine geçilmesinin ardından ilk kez bir seçim kampanyası bu şekilde gerçekleştiriliyor.
Sosyal iletişim ağları alanında uzman olan Naci el-Abbasi, Şarku'l Avsat’a bu radikal değişimin nedenlerine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
 “Asıl seçim kampanyası sosyal medya sayfalarında yürütülüyor. Bu tüm silahların kullanıldığı çetin bir savaş. Yarışın sonuçları sanal dünyada görüldüğünden önceki parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine göre daha yaygın bir şekilde biliniyor. Bu nedenle, Tunus'un 2014 ve 2019 seçimlerinde tanık olduğu geleneksel seçim kampanyaları geçmişte kaldı. Çünkü esas olarak seçim ağırlığı olan bir grup büyük partinin faaliyetleriyle ilişkilendiriliyordu. Mevcut seçimler bireylere oy verme sistemine dayanıyor. Bu nedenle her aday diğer bireyleri etkilemeye çalışıyor. Bunun nedeni, özellikle parlamento seçimlerinin ikinci turunda her oyun önemli olmasıdır.”
Munastır şehri Seçim alt Komisyonu Başkanı Cemile eş-Şatiti de “Sekiz seçim bölgesinde ikinci tur seçim kampanyasına ilişkin herhangi bir seçim kampanyası faaliyeti düzenlendiği kaydedilmedi” dedi.
Diğer yandan seçimleri izlemek ve demokratik geçişi desteklemek için seçim sorununu takip etmede uzman olan Chahed tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Seçim kampanyasının ilk iki gününde, kampanya faaliyetlerinin sayısı 50’yi geçmedi. Başta Munastır, Ben Arus ve Manuba illeri olmak üzere birden fazla eyaletteki seçim bölgelerinde önemli bir etkinlik kaydedilmezken, reklam kampanyalarının çoğu Susa, Safakes, Sidi Bu Zeyd ve Kassarin illeri çevresinde görüldü.”
Gözlemevi, seçim komisyonunun 15 Ocak'ta açıklanan ikinci tur takviminin ‘kafa karıştırıcı olduğunu ve adayların seçim kampanyalarında cansız ve kekeme bir başlangıca yol açtığını’ belirtti.
Gözlemevi ayrıca seçim komisyonunun, adayların seçim kampanyalarının faaliyetleri hakkında kendisini bilgilendirmeleri için 48 saat süre tanıma şartına uymadığını da vurguladı. Yapılan açıklamanın devamında şu ifadeler kullanıldı:
“Komisyon, seçim kampanyasının ilk gününde bazı adayların kampanyalarının askıya alınmasına yol açan, seçim yasasını açıkça ihlal ederek, yorumların ve adayların beyanlarının önceden kaydedilmesini zorunlu kılarak yayını sansürlemeye devam ediyor.”
Açıklamada ayrıca İfade ve yayın özgürlüğünün ihlali olarak gördüğü bu prosedürün kaldırılması çağrısında bulunuldu.
Gözlemevi aynı bağlamda, adayların seçim kampanyalarını takip etmek ve ikinci tur seçimlerle ilgili tüm seçim bölgelerindeki usulsüzlükleri ve seçim suçlarını izlemek için gözlemcilerin konuşlandırıldığını doğruladı. Kampanyanın ilk günlerinde ciddi ihlaller olmadığını ancak faaliyetlerin takibinde güçlükler olduğunu belirtti. İlgili yardımcı organlara bilgi vermeden yürütülen seçim faaliyetlerinin oranını yaklaşık yüzde 33'ü olarak açıkladı.
Diğer yandan Avukat Semir Dilo, Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin siyasi organı üyesi Şeyma İsa'nın Tunus'un başkenti yakınlarındaki Ben Arus'taki ceza davaları için alt dairesi tarafından çağrıldığını ortaya çıkardı. Dilo, İsa’nın geçtiğimiz aralık ayında verdiği bir röportajın ardından, kamu güvenliğine ve milli savunmaya zarar vermek amacıyla orduyu emirlere uymamaya kışkırtmak, devlet başkanına karşı düşmanca emirler vermek ve bilgi ve iletişim sistemleri aracılığıyla yanlış haber ve söylentileri pazarlayıp yaymakla suçlandığını bildirdi.
Dilo, Şeyma İsa'nın savunma ekibiyle görüştükten sonra müfettişin sorularını yanıtlamayı ve cumhurbaşkanının muhaliflerini hedef alan ‘bu kötü niyetli siyasi davaya girmeyi’ ve siyasi çatışmada askeri yargıyı kullanmaya teşebbüs etmeyi reddettiğini aktardı.
Nahda'nın desteklediği muhalif Ulusal Kurtuluş Cephesi bir süre önce Ahmed Necib eş-Şabi ve Rida Belhac da dahil olmak üzere birçok üyesinin soruşturmaya sevk edildiğini duyurmuştu.



SDG: Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
TT

SDG: Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi’nin bugün Şam’a yapması planlanan ziyaretinin “teknik nedenlerle” ertelendiği duyuruldu.

SDG Medya Merkezi Direktörü Ferhad Şami, bugün (pazartesi) X hesabından yaptığı açıklamada, Abdi ile Kuzey ve Doğu Suriye’yi temsilen oluşturulan müzakere heyetinin bugün Şam’a gitmesinin planlandığını, ancak ziyaretin teknik gerekçelerle ileri bir tarihe alındığını bildirdi.

Şami, SDG lideri Mazlum Abdi’nin Şam ziyaretine ilişkin yeni tarihin, ilgili taraflar arasında sağlanacak mutabakat doğrultusunda daha sonra belirleneceğini ifade etti. Ertelemenin lojistik ve teknik düzenlemeler kapsamında olduğunu vurgulayan Şami, temasların seyri ya da hedeflerde herhangi bir değişiklik bulunmadığını kaydetti.

Öte yandan Suriye devlet televizyonu, cuma günü Halep’te bir güvenlik kontrol noktasında SDG’ye bağlı keskin nişancılar tarafından açılan ateş sonucu bir iç güvenlik mensubunun yaralandığını duyurdu. Şarku’l Avsat’ın Suriye Arap Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ordunun, Halep’in doğu kırsalındaki Tişrin Barajı çevresinde SDG tarafından fırlatılan insansız hava araçları düşürüldü.

Devlet televizyonuna göre, Halep’in Eşrefiye Mahallesi’nde konuşlanan SDG unsurları, Şeyhan Kavşağı’ndaki güvenlik noktasında bulunan iç güvenlik güçlerine ateş açtı.

SDG ise buna karşılık, Şam hükümetine bağlı grupların kendi mevzilerine iki roket mermisi attığını ve bu nedenle karşılık vermek zorunda kaldıklarını savundu.

Daha sonra yapılan bir başka SDG açıklamasında, hükümete bağlı grupların Halep’teki Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerine “ağır makineli silahlar ve topçu ateşiyle şiddetli bir saldırı” düzenlediği belirtildi. Açıklamada saldırı, “sivillerin güvenliğini tehdit eden ve ciddi sonuçlar doğurma riski taşıyan açık bir saldırganlık” olarak nitelendirildi.


Yemen'de Geçiş Konseyi kritik eşikte: Hadramut hamlesi geri mi çekilecek, kriz mi derinleşecek?

Aden’de, Yemen’in kuzeyinden ayrılmayı savunan Güney Geçiş Konseyi yanlısı silahlı bir kişi. (AFP)
Aden’de, Yemen’in kuzeyinden ayrılmayı savunan Güney Geçiş Konseyi yanlısı silahlı bir kişi. (AFP)
TT

Yemen'de Geçiş Konseyi kritik eşikte: Hadramut hamlesi geri mi çekilecek, kriz mi derinleşecek?

Aden’de, Yemen’in kuzeyinden ayrılmayı savunan Güney Geçiş Konseyi yanlısı silahlı bir kişi. (AFP)
Aden’de, Yemen’in kuzeyinden ayrılmayı savunan Güney Geçiş Konseyi yanlısı silahlı bir kişi. (AFP)

Yemen’in doğu vilayetleri, özellikle Hadramut, meşruiyet bloğu içindeki güç ilişkilerinin yeniden tanımlandığı kırılgan bir sürece girmiş durumda. Güney Geçiş Konseyi’nin sahada tek taraflı askeri tırmanışa yönelmesi, bölgesel ve uluslararası çevrelerde ciddi itirazlara yol açarken, gerilimi daha da bir boyuta taşıyor. Gözlemcilere göre bu tablo, silah zoruyla fiili durum dayatma girişimlerine kapı aralanmayacağını açık biçimde ortaya koyuyor.

Uzmanlara göre yaşananlar, ne Yemen’deki meşru yönetim ne de onu destekleyen aktörler açısından göz ardı edilebilecek yerel bir ayrıntı. Aksine bu süreç; Güney’in iç dengeleri, Husilerle yürütülen savaşın seyri ve bölgesel barış seçeneklerinin kesiştiği çok boyutlu bir siyasi ve güvenlik sınavı niteliği taşıyor.

Şu ana kadar Geçiş Konseyi’nin tutumu, doğrudan meydan okumadan ziyade baskı altında manevra arayışı olarak değerlendiriliyor. Son açıklamalarda kullanılan ve siyasi gerekçelerle askeri hamleleri bir arada sunan, “koordinasyon” ve “endişeleri anlama” vurgusu yapan dil, manevra alanının hızla daraldığının farkında olunduğuna işaret ediyor. Ancak bu aşamada doğru kararın verilmesi gerektiği belirtiliyor.

Öte yandan, Yemen’de “Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu”na liderlik eden Suudi Arabistan’ın uyarılarının geçici ya da yoruma açık olmadığına dikkat çekiliyor. Söz konusu uyarılar, siyasi ikaz seviyesinden sahadaki caydırıcı mesaja evrilerek Hadramut’ta düzenlenen hava saldırısıyla somutlaştı.

Bu ton değişikliği, Hadramut ve Mehri’nin iç çatışma sahasına dönüşmesine ya da kısmi projelerin silah zoruyla dayatılmasına izin verilmeyeceğine dair açık bir karar anlamına geliyor.

sdf
Güney Geçiş Konseyi mensupları, liderleri Aidarus ez-Zübeydi’nin fotoğrafını taşıyor. (EPA)

Gözlemciler, Geçiş Konseyi ve ona yakın çevrelerin bu mesajların görmezden gelinmesinin, Yemen dosyasındaki en ağır bölgesel aktör olan Suudi Arabistan’la doğrudan bir çatışmaya yol açacağını bildiğini ifade ediyor. Böyle bir çatışmanın ise konseyin ne siyasi ne de askeri olarak taşıyabileceği bir maliyeti olmadığı belirtiliyor.

Bu nedenle Yemenli uzmanlar, Geçiş Konseyi’ne uyarıları ciddiyetle ele alması ve zaman kazanma taktiğine bel bağlamaması çağrısında bulunuyor. Aksi halde konsey, son yıllarda elde ettiği sınırlı kazanımları koruma şansını yitirebilir. Zorla geri adım atılması durumunda ise bu, destekçileri açısından telafisi güç, ağır bir yenilgi anlamına gelecek.

Hesapsız bir çıkmaz

Yemenli gözlemcilere göre Geçiş Konseyi, kendisini hesapsız bir çıkmaza sürükledi. Son hamleler; “güney davasını koruma”, “halk taleplerine cevap verme”, kaçakçılık yollarını kesme, Husilere giden ikmal hatlarını engelleme ve terörle mücadele gibi gerekçelerle pazarlanmıştı. Ancak Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman’ın verdiği mesajlar, bu söylemlerin yeterli olmadığını açık biçimde ortaya koydu.

Uzmanlar, konseyin Hadramut ve Mehri’ye sevk edilen güçlerini acilen geri çekmesi hâlinde, yaşanan krizin en az kayıpla aşılabileceğini belirtiyor.

sdfvgh
Aden’de Güney Geçiş Konseyi güçlerine mensup unsurlar. (EPA)

Diğer yandan mevcut veriler, Geçiş Konseyi’nin Hadramut ve Mehri’de kalıcı bir varlık tesis etme kapasitesine sahip olmadığını gösteriyor. Bunun başlıca nedeni, özellikle Hadramut’ta silahlı dış güçlere karşı son derece hassas olan toplumsal ve kabilesel yapının geniş çaplı muhalefetinden kaynaklanıyor.

Ayrıca karar mekanizması belirli bölgelerden gelen sınırlı bir kadronun elinde olan konsey, güvenlik dengelerini değiştirecek bir adım için gerekli olan bölgesel siyasi desteği de yitirmiş durumda. Uluslararası toplumun fiili durumun zorla değiştirilmesine karşı net tutumu ve resmi kurumların birliğine verdiği destek de bu tabloyu pekiştiriyor.

Bu nedenle analistlere göre en olası ve en az maliyetli senaryo, “yeniden konuşlanma” ya da “güvenlik düzenlemeleri” gibi teknik adlar altında düzenli bir geri çekilme.

Aksi yönde bir tercih, yani tırmanışın sürdürülmesi hâlinde, Geçiş Konseyi çok katmanlı ve ağır bedellerle karşı karşıya kalacak. Siyasi düzeyde, meşru yönetimdeki ortaklık görüntüsü tamamen ortadan kalkacak ve konsey, bölgesel ve uluslararası söylemde istikrarı bozan bir aktör olarak tanımlanmaya başlanacak. Bu sürecin uluslararası yaptırımlara kadar uzanabileceği ifade ediliyor.

Askeri alanda ise “Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu”nun açıklamaları, Yemen’in doğusunda silah zoruyla fiili durum oluşturulmasına izin verilmeyeceğini açıkça ortaya koyuyor. Yeni bir tırmanış, doğrudan caydırıcı müdahalelerle karşılanabilir ve bu da telafisi zor saha kayıpları anlamına gelir.

Toplumsal açıdan bakıldığında da Hadramut ve Mahra, Geçiş Konseyi için doğal bir taban oluşturmuyor. Gerilimin sürmesi, konsey ile geniş güneyli kesimler arasındaki mesafeyi derinleştirecek ve güney meselesini birleştirici bir çatı olmaktan çıkarıp bölücü bir projeye dönüştürecek.

Analistlere göre en tehlikeli kayıp ise güney davasının özünün tahrip edilmesi. Davanın, müzakereyle çözülebilecek adil bir siyasi mesele olmaktan çıkarılarak militarizm, ihlaller ve zor yoluyla dayatma ile anılır hâle gelmesi, uzun vadede onarılması zor bir hasar doğurabilir. Oysa meşru yönetim çatısı altındaki Yemenli güçlerin ve Suudi Arabistan’ın desteklediği yaklaşım, sorunun siyasi müzakere yoluyla çözülmesini öngörüyor.

İhlallerin yükü

Hadramut’ta belgelenen ihlaller, tırmanış sürecinde kritik bir kırılma noktası oluşturuyor. Baskınlar, keyfi gözaltılar, zorla kaybetmeler ve yerleşim alanlarının kuşatılması, yalnızca güvenlik tedbirleri olarak değil, sistematik bir baskı modeli olarak değerlendiriliyor.

Güvenilir insan hakları raporlarına göre son günlerde sivillerin evlerine baskınlar düzenlendi, keyfi tutuklamalar ve zorla kaybetmeler yaşandı, Humum kabilesine bağlı bölgeler askeri kuşatma altına alındı, hastaların hareketi engellendi ve kamu ile özel mülklere el konuldu. Bu uygulamalar, Geçiş Konseyi’nin yalnızca ahlaki konumunu zayıflatmakla kalmıyor, aynı zamanda uluslararası alanda ileride kullanılabilecek ciddi bir hukuki ve siyasi dosya oluşturuyor.

c
Güney Geçiş Konseyi, Hadramut ve Mahra’da tek taraflı askeri tırmanışa gitti. (EPA)

Tüm bu gelişmeler ışığında, yaşananların Güney Geçiş Konseyi için bir “siyasi olgunluk sınavı” olduğu değerlendiriliyor. Konsey, yerel, Suudi ve uluslararası mesajları doğru okuyup siyasi sürece dönerek zararını sınırlayabilir ya da tırmanışta ısrar ederek telafisi güç siyasi, askeri ve hukuki bedeller ödeyebilir.

Uzmanlara göre mevcut an, maceraya yer bırakmıyor. Bu anı yanlış okuyan, bedelini tek başına ödeyecek.


Şam'ın Mezze bölgesi civarında bir patlama sesi duyuldu

Şam kırsalında gerçekleştirilen güvenlik operasyonları sırasında Suriye güvenlik güçleri (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Şam kırsalında gerçekleştirilen güvenlik operasyonları sırasında Suriye güvenlik güçleri (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Şam'ın Mezze bölgesi civarında bir patlama sesi duyuldu

Şam kırsalında gerçekleştirilen güvenlik operasyonları sırasında Suriye güvenlik güçleri (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Şam kırsalında gerçekleştirilen güvenlik operasyonları sırasında Suriye güvenlik güçleri (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Resmi Suriye Arap Haber Ajansı (SANA), bugün Şam'ın Mezze bölgesi yakınlarında bir patlama sesi duyulduğunu ve patlamanın niteliğinin araştırıldığını bildirdi.