Rusya, Batı’nın ağır silahlarıyla mücadeleye hazırlanıyor

Moskova bina çatılarındaki hava savunma sistemleri ve nükleer tehdidin artması tehdidi ortasında hamlelerine hız verdi.

Bir Rus gözetleme gemisinin Hawaii kıyılarına yakın bir bölgede çekilen fotoğrafı, Moskova ile Washington arasındaki gerilimi yansıtır nitelikte. (AP)
Bir Rus gözetleme gemisinin Hawaii kıyılarına yakın bir bölgede çekilen fotoğrafı, Moskova ile Washington arasındaki gerilimi yansıtır nitelikte. (AP)
TT

Rusya, Batı’nın ağır silahlarıyla mücadeleye hazırlanıyor

Bir Rus gözetleme gemisinin Hawaii kıyılarına yakın bir bölgede çekilen fotoğrafı, Moskova ile Washington arasındaki gerilimi yansıtır nitelikte. (AP)
Bir Rus gözetleme gemisinin Hawaii kıyılarına yakın bir bölgede çekilen fotoğrafı, Moskova ile Washington arasındaki gerilimi yansıtır nitelikte. (AP)

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Rusya tarafında bir müzakereci veya tartışılacak bir konu bulamıyor. Davos Forumu’nda yaptığı son açıklamalara göre Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile müzakereleri yasaklayan, diğer Rus muhataplarla görüşme koşullarını belirleyen ve Rusya'nın tamamen yenilgiyi kabul etmesinden ve ceza almaya istekli olmasından daha azını kabul etmeyen, kendi onayladığı bir yasadan hareket ediyor.
Rusya da Ukrayna'da müzakere edecek kimseyi bulamıyor ve barışın şartlarını da belirliyor. Zira Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un açıklamalarına göre Kiev'deki mevcut liderlik ‘Batı'nın bir yaratımı’ ve neyin ve nasıl müzakere edebileceğine de onun adına karar veriyor. Lavrov açıklamasında şunları söyledi:
“Daha da önemlisi Moskova, çatışmayı yalnızca Ukrayna üzerinden durdurmayı amaçlayan ‘anlık’ müzakereleri kabul etmeyecek. Rusya etrafındaki tüm NATO altyapısının kaldırılması da dahil olmak üzere Avrupa'daki stratejik güvenlik sorununu çözecek olan Batı ile stratejik çıkarlarını dikkate alan, yazılı garantiler veren ‘kapsamlı ve eşit’ bir diyalog istiyor.”
Bu iki sert tutumun arka planında, bugün Rus siyasetinin koridorlarında en çok konuşulan terime göre ‘kolektif Batı’, Kiev'e bu sefer Rus derinliğini hedef alabilecek ağır silahlar sağlayarak, Kremlin'in tabiriyle çatışmayı ‘yeni bir boyuta’ taşımak için dün bir araya geldi. Şimşek hızında olması gereken savaşın ilk yılını doldurmasına birkaç hafta kala özellikleri bu denli değişen dünya, genişleyen mücadeleye doğru kaymayı izlerken nefesini tutuyor.
Kiev'i askeri olarak destekleyen ülkeler, Almanya'da çok önemli bir toplantı düzenlediler. Zelenskiy burada, Rusya ile yaklaşmakta olan belirleyici savaşlarda ülkesine yardım etmek için ağır zırhlı araçlar göndermek gibi ‘güçlü kararlar’ verilmesini beklediğini bildirdi. Ramstein'deki ABD üssünde düzenlenen toplantıdan birkaç saat önce, ABD, Birleşik Krallık, İsveç ve Danimarka, Ukrayna'ya büyük miktarda yeni silah sevkiyatı yapıldığını duyurdu. Bu yeni partiyle birlikte, savaşın başlamasından bu yana ABD'nin Ukrayna'ya yaptığı toplam askeri yardım 26,7 milyar dolara yükseldi.
Aynı zamanda ağır tankların ve yeni füze sistemlerinin Kiev'e teslim edilmesiyle ilgili tartışma da büyüyor. Kremlin'in proaktif yanıtı, ‘çatışmayı yeni bir düzeye taşıyacak tehlikeli bir gelişme’ konusunda uyarıda bulunan Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov tarafından ifade edildi.
Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dimitri Medvedev, "Nükleer güçler, kaderlerinin bağlı olduğu büyük çatışmalarda mağlup olmadılar" dedi.
Ukrayna savaşının önde gelen ‘şahinlerinden’ biri haline gelen Medvedev, uyarı tonunu yükselterek nükleer çatışma hayaletini yeniden gündeme getirdi. Bu, Kremlin'in, Peskov'un ‘Medvedev'in açıklamalarının Rus nükleer doktrininin özünden kaynaklandığına’ işaret etmesiyle hızla doğrulamak için acele ettiği bir konu olarak ön plana çıkıyor.
Dünya tehlikeli bir yol ayrımında. Moskova'daki uzmanlar geçtiğimiz haftalarda, Donbass'taki ilerlemenin, Soledar'ı kontrol etmenin ve Donbass savaşını tamamen çözmenin bir başlangıcı olarak Bahmut ve çevresine ilerlemek konusunda temkinli bir iyimserlik dile getirdiler. İyimserlik, ‘özel askeri operasyondan’ bir yıl sonra Kremlin'in somut bir ‘zafer’ kazanması gerektiği fikrine ve yeni temas hatlarını kuran bir ateşkes yoluyla Donbasstaki askeri oldubittiye siyasi olarak pekiştirmeye dayanıyordu. Ancak Ukrayna ve Batı'nın ‘uzlaşmazlığı’ göz önüne alındığında bu seçenek halen zor görünüyor. Bu nedenle; geniş çaplı bir mücadele fikri, akıllara İkinci Dünya Savaşı’nı getirdi.
Görünüşe göre Moskova, Batı'nın Ukrayna'yı silahlandırmaya ve Donbass ve çevresindeki savaşın gidişatını etkileyebilecek ağır silahlar sağlamaya devam etmesi halinde en kötü senaryoya hazırlık olarak, durumu içeride ve yakın çevresinde seferber etmeye başlamıştı. Rusya Devlet Başkanı’nın geçtiğimiz perşembe günü askeri liderlerden oluşan bir topluluğun önünde mevcut çatışma hakkında konuşurken Büyük Vatanseverlik Savaşı’yla karşılaştırmalara başvurması şaşırtıcı değildi. Putin, Leningrad Kuşatması’nın kaldırılmasının 80’inci yıl dönümünde savaş gazileriyle yaptığı toplantıda, "Büyük Vatanseverlik Savaşı, Rusya'ya karşı işgal güçlerinin birçok ulusunun katılımına tanık oldu” dedi. Söz konusu savaşla mevcut durumu karşılaştıran Putin sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu her zaman böyle olmuştur. Avrupa'nın farklı uluslarının 1812 Vatanseverlik Savaşı'nda Rusya'nın karşısına çıkmak amacıyla nasıl bir araya geldiklerini görmek için Leo Tolstoy'un (Savaş ve Barış) kitabını yeniden okumak yeterlidir. Söz konusu savaşta Napolyon Bonapart, Avrupa'nın tüm güçlerini kontrolü altına almıştı.”
Putin'e göre bu, Hitler'in tüm Avrupa'yı kontrolü altına almasının ardından 1941-1945 İkinci Dünya Savaşı'nda da tekrarlandı.
Dışişleri Bakanı, ABD’yi Avrupa ülkelerini kendi ülkesine karşı Washington adına bir vekalet savaşı başlatmak için seferber etme girişiminde Nazi lideri ve Fransız lider Napolyon Bonapart'ı örnek almakla suçlarken, hemen hemen aynı ifadeleri tekrarladı.
Lavrov'un konuşmasında dikkat çekici olan, ülkesinin ‘yeni bir küresel savaş’ ile yüzleşmesine gönderme yapmasıydı. Ukrayna'da yaşananların, ‘Washington ve müttefiklerinin Rusya'ya karşı hibrit bir küresel savaş yürütmek için uzun yıllardır yaptıkları hazırlıkların sonucu olduğunu’ söyledi.
Lavrov'a göre Moskova, Ukrayna savaşının Rusya'nın stratejik yenilgisi yoluyla ‘Rus sorununa nihai bir çözüm’ bulmayı amaçlayan eksiksiz bir strateji çerçevesinde ‘kolektif Batı’ tarafından düzenlenen bir başlangıç olduğuna ikna olmuş görünüyor.
Uzmanlar, sürmekte olan savaşın yorumlanmasına yönelik bu yaklaşımın, arabulucu taraflar buna ulaşmayı başarsa bile (şu an pek olası değil), Ukrayna'da herhangi bir sınırlı ateşkesin artan çatışmayı sona erdiremeyeceği ve mevcut savaşın tüm taraflar için gerekli olan bir çözümü olacağını doğruladığı görüşündeler.
Bu arka plana karşı nükleer silah kullanımına kayma tehdidi ve Moskova'nın gelecek senaryoları karşısında cephesini güçlendirmek için yaptığı güçlü düzenlemeler konusu tekrar tekrar gündeme geldi.
Bu bağlamda Moskova, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu'nun geçtiğimiz perşembe günü Belaruslu mevkidaşı ile birçok ‘stratejik caydırıcılık’ önlemi ile ortak kuvvet grubunu hazırlayıp donatmaya yönelik bir hamle paketini görüştüğünü duyurdu.
Burada, Belarus’un daha önce iki ülke için risklerin artması durumunda Moskova'ya topraklarında nükleer silah konuşlandırması için yer vereceğini açıkladığını hatırlatmakta fayda var. Böylece ‘stratejik caydırıcılık tedbirleri’ ifadesinin anlamı daha iyi anlaşılabilir.
Moskova ve Minsk, savunma bakanları görüşmelerinin ve dışişleri bakanlarının da katıldığı birçok görüşmenin ardından ‘Batılı komşulardan gelecek her türlü senaryoya hazır olduklarını’ açıkladılar.
Ukrayna'daki savaşın birinci yılını doldurmanın eşiğinde olduğumuz şu günlerde başkent Moskova ‘cennetten sürprizler’ bekliyor gibi görünüyor. Rusya'nın başkenti Moskova'nın merkezindeki binaların çatılarına hava savunma sistemlerinin konuşlandırıldığı haberi basına böyle yansıdı.
Medya kuruluşları, Pantsir füze sistemlerinin Kremlin'i çevreleyen binalara konuşlandırıldığını gösteren uydu görüntülerini yayınladı. Pantsir etkili bir kısa menzilli savunma silahı olarak nitelendiriliyor. ‘Suriye deneyimine’ dayalı olarak güçlü bir şekilde testten geçirildi ve modernize edildi. Geleneksel olarak Rus başkentini koruyan orta menzilli sistemlerle entegre bir kalkan oluşturuyor. Söz konusu haberlerin doğru olması durumunda bu, başkentin merkezinin insansız hava araçları veya güdümlü füzelerle saldırıya uğraması gibi doğrudan bir tehdide hazırlanmak anlamına gelir. Basında çıkan haberlere göre, binalar arasında Rusya Savunma Bakanlığı'nın karargahı ve Moskova Nehri boyunca bakanlık tarafından kullanılan sekiz katlı başka bir bina da yer alıyor. Diğer bir görüntü kaydında, Kremlin'in iki kilometre güneydoğusundaki Taganka bölgesindeki bir eğitim binasının çatısındaki Pantsir sistemleri gösterildi.



İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
TT

Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)

Orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların sürdüğü Sudan'daki askeri yönetim, Rusya'yla daha yakın ilişkiler kurmak istiyor.

Wall Street Journal'ın (WSJ) Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Moskova'ya Afrika'daki ilk deniz üssünü kurması teklif edildi.

Ekimde iletilen teklifin, Rusya'nın 25 yıl boyunca 300 askerini ve 4 savaş gemisini barındırabileceği bir üssü içerdiği aktarıldı.

Port Sudan ya da Kızıldeniz kıyısındaki bir başka yerde yapılabileceği bildirilen üs, bölgedeki kritik ticaret yollarına yakın olacak.

Küresel ticaretin yüzde 12'si, Avrupa-Asya alışverişinde önemli bir yere sahip olan Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşiyor.

WSJ, bunun Çin ve Rusya'yı kıtadaki limanlardan uzak tutmaya çalışan ABD için endişe verici bir gelişme olacağını vurguladı. 

Bu iki ülkenin Afrika'daki limanların kontrolü sayesinde buralarda savaş gemilerini tamir edip yeni silahlarla donatabileceği ve kritik denizyollarını kapatabileceği belirtildi.

Çin de denizaşırı ilk deniz üssünü 2017'de Cibuti'de kurmuştu. Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Babülmendep Boğazı'ndaki üs, bir uçak gemisinin demirleyebileceği kadar büyük.

ABD'nin Afrika'daki en büyük üssü Camp Lemonnier, Çin'inkinden yalnızca 10 kilometre uzaklıkta.

ABD'nin ayrıca Somali'de birlikleri var. 

Kremlin'in, Afrika'nın en büyük üçüncü altın üretici Sudan'dan madencilik konusunda imtiyazlar alabileceği de Amerikan gazetesinin haberinde ifade edildi. 

Sudanlı yetkililer tüm bunlar karşılığında hava savunma sistemleri gibi silahları ucuza almak istiyor.

WSJ, Sudan ordusundan bir yetkilinin, bu anlaşmanın AB ve ABD'yle aralarında sorun yaratabileceğinin farkında olduklarını söylediğini aktardı.

Bu hamlenin Moskova'yı kıtada yeniden güçlendirebileceği de haberde vurgulandı.

Paralı asker şirketi Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigojin'in 2023'teki ölümünün ardından Rusya'nın Afrika planları sekteye uğradı.

Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Afrika Kolordusu, Wagner'in operasyonlarını devralsa da kıtadaki yerini doldurmakta zorlandığı bildiriliyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan General Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. 

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Yeniden başlayan çatışmaların başlarında Moskova, Dagalo'ya bağlı HDK'yi destekliyordu. 

Başkent Hartum'dan HDK güçlerinin atılmasındaysa Ukrayna rol oynamıştı. 

WSJ, Rusların desteğini yetersiz bulan HDK'nin Kiev'e yanaştığını ve bunun üzerine Moskova'nın da Burhan'a bağlı orduyla ittifak kurduğunu aktarıyor.

Amerikan gazetesinin haberinde İran, Mısır ve Türkiye'nin Sudan ordusuna drone sağladığı da öne sürüldü.

Tahran'dan gelen deniz üssü kurma önerisinin, ABD ve İsrail'in tepkisiyle karşılaşmaktan korkan Hartum yönetimi tarafından geçen sene reddedildiği bildirildi. 

Diğer yandan ABD ve BM, Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) HDK'yi silahlandırmakla suçluyor. BAE ise bu iddiaları reddediyor.

Independent Türkçe, WSJ, AP


Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
TT

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria'daki İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövüp eşyalarını çaldı.

Guardian'ın aktardığına göre pazar sabahı yaşanan olayda radikal sağcı yerleşimciler, Eriha bölgesindeki Ayn el-Duyuk köyüne baskın düzenledi. 

Yerleşimcilerin, Filistinlileri korumak için köyde bulunan İtalyan ve Kanadalı gönüllülere de saldırdığı belirtildi.

Filistin Ulusal Yönetimi'nin resmi haber ajansı WAFA, üç İtalyan ve bir Kanadalı gönüllünün hastaneye kaldırıldığını aktardı. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan Kanadalı kadın, sabaha karşı düzenlenen saldırıda yaşadıklarını şöyle anlattı: 

10 maskeli yerleşimci gece nöbetinden sonra uyuduğumuz eve baskın yaptı. İkisinin üzerinde ordu tarafından verilen tüfeklerden vardı. Bizi yaklaşık 15 dakika boyunca dövdüler. Kafama, kaburgalarıma, kalçama ve uyluk bölgeme defalarca tekme attılar. Bize Arapça hakaretler yağdırdılar ve orada bulunmaya hakkımız olmadığını söylediler.

Gönüllü, Yahudi yerleşimcilerin bölgede artan saldırılarına dikkat çekerek, "Mesele bizimle ilgili değil. Biz 15 dakika dayak yedik ama buradaki Filistinliler bu şiddeti her gün, her saat, binlerce kez yaşıyor" dedi.

Kanada Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "aşırılıkçı yerleşimcilerin işlediği şiddet eylemlerinin kınandığı" bildirildi. Kanada yönetiminin "Filistin topraklarının ilhakına yönelik her türlü eyleme ve söyleme karşı olduğu" hatırlatıldı. 

Diğer yandan İtalyan gönüllülerden birinin ağır yaralandığı ve Ramallah'ta tedavisinin sürdüğü belirtiliyor. İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, olaya ilişkin açıklamasında "Bu saldırganlıktan bıktık. Yerleşimcilerin haklarını bu şekilde savunmaları doğru değil" ifadelerini kullandı. 

Guardian, Batı Şeria'daki İsrailli yetkililerin yorum taleplerine yanıt vermediğini yazıyor. Gazetenin irtibata geçtiği köylüler ve aktivistler, polisin yerleşimcilerin saldırılarını durdurmak veya karargahlarını dağıtmak için harekete geçmediğini söylüyor.

Batı Şeria'daki Filistin köylerini korumak için yabancı gönüllüler toplayan Faz3a örgütünden aktivist Manal Tamimi, radikal sağcı yerleşimcilerin iki ay önce köyün yakınlarına karakol inşa ettiğini ve adam devşirdiğini söylüyor. Gönüllülerin saldırılara karşı Filistinlilerin yanında durmasının çok değerli olduğunu belirtiyor.

Kanadalı gönüllü de köydeki varlıklarının halkı güçlendirdiğini söylüyor: 

Biz oradayken köylüler daha dirençli oluyordu. Çocuklar özgürce oynuyordu. İnsanlar gece boyunca uyuyabiliyorlardı. Sırf bu bile bizim orada olmamızı değerli kılıyordu.

Birleşmiş Milletler'in rakamlarına göre İsrailli yerleşimciler ve güvenlik güçleri son iki yılda Batı Şeria'da 233'ü çocuk olmak üzere binden fazla Filistinliyi öldürdü. 

Independent Türkçe, Times of Israel, Guardian