ABD Libya’da diplomatik trafiğini neden arttırdı? Bingazi’deki ABD-Libya görüşmelerinin zamanlamasına dair soru işaretleri

Bazılarına göre Bingazi’deki ABD-Libya görüşmeleri, Hafter’e, uluslararası bir gözetim ve ABD’nin doğrudan denetimiyle herhangi bir yeni siyasi haritada önemli roller oynama fırsatı veriyor.

Libya’ya yönelik Amerikan hamleleri son 72 saatte Bingazi yönünde yoğun bir hareketliliğe tanık oldu (Reuters)
Libya’ya yönelik Amerikan hamleleri son 72 saatte Bingazi yönünde yoğun bir hareketliliğe tanık oldu (Reuters)
TT

ABD Libya’da diplomatik trafiğini neden arttırdı? Bingazi’deki ABD-Libya görüşmelerinin zamanlamasına dair soru işaretleri

Libya’ya yönelik Amerikan hamleleri son 72 saatte Bingazi yönünde yoğun bir hareketliliğe tanık oldu (Reuters)
Libya’ya yönelik Amerikan hamleleri son 72 saatte Bingazi yönünde yoğun bir hareketliliğe tanık oldu (Reuters)

Zayid Hediye
ABD yönetimi son zamanlarda Libya’daki diplomatik faaliyetini dikkat çekici şekilde yoğunlaştırdı. Bu doğrultuda, Washington’dan iki önemli yetkili son iki gündür Bingazi’de ve özellikle Libya Ulusal Ordusu (LUO) merkezinde etkin görüşmeler gerçekleştirdi.  
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre gözlemciler, Washington Demokrat Başkan Joe Biden’ın görevi devralmasından bu yana Libya dosyasına tekrar ilgi göstermeye başladı. Biden’ın selefi Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump döneminin ardından bu dosya, dünyanın halihazırda sahne olduğu enerji krizinin büyümesiyle özellikle son aylarda yeniden gündeme geldi.

Bingazi’ye hava köprüsü
ABD’nin Libya’daki hamleleri, son 72 saatte Bingazi’de yoğun bir hareketliliğe tanık oldu. Sadece çarşamba günü kentin havalimanına beş Amerikan uçağı indi ve hava trafiği eksik olmadı.
18 Ocak Çarşamba sabahı biri ABD Dışişleri Bakanlığı’na ait diğeriyse özel iki ABD uçağı Bingazi’ye ulaştı. CIA Başkanı William Burns’ün Bingazi ziyaretinden birkaç gün sonra gerçekleşen ziyaretteki uçaklara, biri ABD Hava Kuvvetleri diğeri de NATO’ya bağlı iki de gözetleme ve keşif uçağı eşlik etti. Bunlardan sonra gelen beşinci uçak ise ABD Özel Kuvvetlerine bağlı.
İtalyan havacılık sitesi ItaMilRadar da Libya sahillerinde gözetleme yapan bir ABD uçağını gözlemledi ve geçtiğimiz perşembe günü (19 Ocak’ta) Libya hava sahasına girer girmez uçağın alıcı-verici sistemi durduruldu.
Söz konusu uçaklar, LUO Başkomutanı Halife Hafter ile görüşmek üzere gelen ABD’li siyasi ve askeri yetkilileri taşıyordu. Bu yetkililerden en önemlileri ise Afrika’daki ABD Hava Kuvvetleri Komutanı Yardımcısı Korgeneral John D. Lamontagne ile ABD’nin Libya Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Leslie Ordman idi.
LUO, ABD’li yetkililerle yapılan müzakerelerin içeriğini kamuoyu ile paylaşmazken Ordman, ABD’nin Trablus Büyükelçiliği’nin Twitter hesabı üzerinden şu açıklamayı yaptı: “Toplantıda havacılık da dahil olmak üzere güvenlik koordinasyonu ile Libya ordusunun demokratik olarak seçilen bir sivil yönetim altında yeniden birleşmesinin önemi tartışıldı.”
Yeni sızıntılar
CIA Başkanı Burns, 12 Ocak’ta önce Hafter ile bir araya gelmiş, ardından Abdülhamid Dibeybe yönetimindeki Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) yetkilileriyle görüşmek üzere Trablus’a gitmişti.
Londra merkezli Middle East Monitor dergisinin yayınladığı bir haberin de dahil olduğu Batı kaynaklı bazı haberlere göre Burns, Halife Hafter’den Abdülhamid Dibeybe Hükümeti ile iş birliği yapmasını ve yürütme kurumlarının birliği ilkesini koruma bağlamında ülkenin doğusunda faaliyetine imkân tanımasını talep etti.

ABD petrol güvencesi istiyor
Burns’ün görüşme boyunca petrol sektöründe istikrar ve ihracatın etkilenmemesi gerektiği konusunda güçlü uyarılarda bulunduğunu aktaran dergiye göre, “ABD’li yetkili Hafter’den, doğal kaynaklar, sular ve güneydeki sınırların korunması ve güvence altına alınması için ordu ve ülkenin batısındaki askeri taraflardan oluşan ortak bir güç oluşturulmasını istedi.”

Rakiplerin öfkesi
Hafter’e muhalif taraflar, ABD’li diplomatların Hafter ile gerçekleştirdiği yoğun görüşmelerden memnun olmadıklarını ifade ederken diğerleri bunun, Hafter’e uluslararası bir gözetim ve ABD’nin doğrudan denetimiyle herhangi bir yeni siyasi haritada önemli roller oynama fırsatı sunabileceğini düşünüyor.
Libya-ABD İttifakı Başkanı İsam Umeyş’in ifadesiyle “ABD yönetiminin, Libya’daki krizin çözümü bağlamında Halife Hafter’le ortaklık yürütmesi kabul edilemez ve de uygulanabilir bir seçenek değil. Hafter’in Libya’da geniş bir coğrafyada etkin olması, ABD’nin de dahil olduğu aktif uluslararası tarafların Libya dosyasında benimsediği politikanın bir sonucudur. Halife Hafter, Libya’nın bazı bölgelerinde iktidarı elinde tutuyor ve geniş bir coğrafyada etkin. Bu, Libya’da barış ve istikrar beklentilerinin yıkılmasına yol açan yatıştırma siyasetinin neticesidir ve özellikle ABD’nin Hafter’in, demokrasi davasını baltalamasını önlemek için daha sert bir yaklaşıma ihtiyacı vardır.”

Gerçekçi strateji
Öte yandan Libyalı basın mensubu Ömer el-Ceruşi, Washington’ın Libya sahasında etkili ve güçlü tüm taraflara açık bu tavrını “rasyonel siyaset” olarak niteledi.
Ceruşi durumu, “Washington, Libya dosyasını ve Ortadoğu’da buna benzer tüm mayınlı konuları, önce kendi çıkarlarını muhafaza eden bir siyasetle ele alıyor. Bingazi’ye siyasi, askeri ve istihbari tüm düzeylerde böyle yoğun bir şekilde heyetlerini gönderiyorsa ister kendi çıkarlarına yönelik bir tehdit unsuru ister bu çıkarların korunmasını garanti edebilecek bir kişi olsun, her halükârda Halife Hafter’i bir taraf olarak görüyor demektir. ABD yönetimi bir gerçekliğe göre hareket ediyor. Askeri olarak güçlü tarafların, Libya’daki çözüm ve sözleşmenin anahtarlarına sahip olduklarının farkında. Mevcut uluslararası koşullarda aciliyet kazanan bir hedefi gerçekleştirmek için onlarla dengeli bir şekilde muhatap olmaya çalışıyor. Hedef ise Libya’nın, petrol ithalat akışının sürmesini sağlayacak şekilde, siyaset ve güvenlik açısından istikrarlı olması. Zira küresel pazar, içinde bulunduğumuz dönemde başat olan bir ürün konusunda herhangi bir sarsıntıyı kaldıramaz.” değerlendirmesinde bulundu.

Karmaşık hesaplar
Araştırmacı akademisyen Ferec eş-Şattat, ABD’nin son zamanlarda Libya’daki dikkat çeken hareketliliğini şöyle değerlendiriyor: “Washington’a göre Libya’da istikrarın sağlanmasıyla beraber yeni yönetimin Doğu Akdeniz ülkelerini, özellikle gaz arama ve çıkarmaya ilişkin daha önemli meselelere dahil etmesi kolaylaşacak. ABD’nin Libya dosyasına yönelik ilgisini canlandıran diğer önemli sebeplerden biri de farklı bölgesel ve uluslararası tarafları, kendi çıkarlarını tehdit eden kriz hattına dahil etmektir. Hele de bu kez sahadaki rakipler arasında Rusya var; ABD, Rusya’nın ön saflardaki varlığından tahrik olduğu ölçüde ne Türkiye’nin ne de diğer ülkelerin rolünden rahatsızlık duyuyor.”
ABD’nin Libya’ya yaptığı diplomatik çıkartma yeni başlamadı. Biden’ın iktidara gelişi ile birlikte ABD’nin Libya politikasının aktifleştiğine işaret eden eş-Şattat, değerlendirmesini şu sözlerle sürdürdü: “Bu durum, ABD’nin Libya Büyükelçisi Richard Norland’ın Mayıs 2021’de ABD’nin Libya Özel Temsilcisi olarak atanmasında ve Libya dosyasının bu yönetimin ilgi alanlarının başına getirilmesinde açıkça görülüyordu. Nitekim Norland, Libya krizinin çözüm sürecine tüm ağırlığıyla müdahil oldu. ABD, Rusya’nın Libya’daki nüfuzunu sınırlandırmaya odaklanarak etkili ve doğrudan bir rol oynamaya odaklandı. ABD’nin, BM Libya’ya Destek Misyonu (UNSMIL) ve Afrika’daki askeri güçleri AFRICOM aracılığıyla yürüttüğü faaliyeti ile Büyükelçi Norland’ın Libya ve çevresindeki belirgin diplomatik faaliyeti de bunu açıkça ortaya koyuyor.”



Gazeteciler, Gazze'deki meslektaşlarıyla dayanışma amacıyla Londra'da gösteri düzenledi

Londra'da dün Gazze'de öldürülen gazetecileri anmak için düzenlenen gösteride protestocular pankartlar ve bayraklar taşıdı (Reuters)
Londra'da dün Gazze'de öldürülen gazetecileri anmak için düzenlenen gösteride protestocular pankartlar ve bayraklar taşıdı (Reuters)
TT

Gazeteciler, Gazze'deki meslektaşlarıyla dayanışma amacıyla Londra'da gösteri düzenledi

Londra'da dün Gazze'de öldürülen gazetecileri anmak için düzenlenen gösteride protestocular pankartlar ve bayraklar taşıdı (Reuters)
Londra'da dün Gazze'de öldürülen gazetecileri anmak için düzenlenen gösteride protestocular pankartlar ve bayraklar taşıdı (Reuters)

Gazeteciler, bu hafta başında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Nasır Hastanesi'ne düzenlediği saldırıda 5 gazetecinin hayatını kaybetmesinin ardından, dün Londra'nın merkezinde Gazze'deki meslektaşlarıyla dayanışma gösterisi düzenledi.

İngiliz Ulusal Gazeteciler Sendikası üyeleri, Başbakan Keir Starmer'in Downing Street'teki ofisi ve konutunun önünde toplanarak, hesap sorulmasını ve medya çalışanlarını korumak için İngilizlerin önlemlerini yoğunlaştırmasını talep eden bir mektup teslim ettiler.

Gazeteciler, Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki saldırıları ve İsrail ordusunun müdahalesinden bu yana Gazze'de öldürüldüğü basın gözlemcileri tarafından belirlenen 200'den fazla gazetecinin isimlerini yüksek sesle okuyarak protesto düzenlediler.

frvgfr
Londra'da dün düzenlenen protestoda gazeteciler, öldürülen Filistinli gazetecilerin isimlerinin yazılı olduğu pankartlar taşıyor (Reuters)

Pazartesi günü Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'a düzenlenen saldırılarda, Al Jazeera, Associated Press, Reuters ve diğer medya kuruluşlarında çalışan 5 gazeteci de dahil olmak üzere en az 20 kişi hayatını kaybetti.

İsrail ordusu yaptığı açıklamada, harekete ait bir kamerayı hedef aldığını duyurdu ve bu saldırı uluslararası alanda kınama dalgasına yol açtı.

Bu, gazetecilerin ölümüne yol açan ve kasıtlı hedef gösterme suçlamalarına yol açan bir dizi İsrail saldırısının sonuncusu.

Ulusal Gazeteciler Sendikası, bu haftanın başlarında üyelerinin, "Gazze'de çalışan gazetecilerle 48 saatlik dayanışma grevi" olarak adlandırdığı eyleme dünya genelindeki kardeş sendikalarla birlikte katılacağını duyurdu.

lo
Londra'da dün Gazze'de öldürülen gazetecileri anmak için düzenlenen gösteride protestocular (Reuters)

Protestoyu ve Starmer'a yazılan mektubu organize etmeye yardımcı olan serbest gazeteci ve Ulusal Gazeteciler Birliği üyesi Deborah Hobson şunları söyledi: “Burada dayanışma ve meslektaşlarımız olarak olanlara ne kadar şoke olduğumuzu göstermek için bulunuyoruz.”

Hobson, Starmer'ın merkez sol hükümetinin son zamanlarda yaşanan gazeteci cinayetlerine ve önceki olaylara verdiği tepkiyi “yetersiz” olarak nitelendirdi.

Hobson, “İngiltere'nin özellikle rahatsız olduğuna dair herhangi bir işaret yok” dedi.

“Başbakanımız insan hakları avukatıdır” diye belirtti ve Starmer'ın siyasete girmeden önceki kariyerine atıfta bulundu.

fgbhjukı
Londra'da dün Gazze'de öldürülen gazetecileri anmak için düzenlenen gösteride protestocular (Reuters)

Şöyle devam etti: “Adalet ve eşitlik konusunda tarihi itibarı göz önüne alındığında, her halükarda İşçi Partisi hükümetinden en iyisini bekliyoruz.” Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre son aylarda İngiliz hükümeti, İsrail'in Gazze'de kullanmak üzere yaptığı silah ihracatı lisanslarını ve serbest ticaret görüşmelerini askıya aldı ve İsrail'in savaştaki tutumunu protesto etmek amacıyla iki aşırı sağcı İsrailli bakana yaptırım uyguladı.

İngiltere geçen hafta 26 ülkeyle birlikte İsrail'e, Gazze'ye “bağımsız yabancı medyanın derhal erişimine izin verilmesi” çağrısında bulundu.

Yazar ve editör Mike Holdrens, “meslektaşlarımızı onurlandırmak, onların anısını yaşatmak ve Gazze'de ve başka yerlerde hala çalışan gazeteciler için en güçlü koruma önlemlerinin alınmasını talep etmek” için geldiğini söyledi. Holdrens, “Bu protesto, gerçeği haber vermek için hayatlarını feda edenlere adanmış bir anma töreni” ifadelerini kullandı.


Katz: Ordu her yerde gece gündüz çalışıyor

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (AP)
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (AP)
TT

Katz: Ordu her yerde gece gündüz çalışıyor

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (AP)
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (AP)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz bugün yaptığı açıklamada, İsrail güçlerinin ülkenin güvenliğinin gerektirdiği her yerde gece gündüz çalıştığını söyledi. Bu açıklama, Suriye medyasında dün gece Şam yakınlarındaki bir askeri üsse hava saldırısı düzenlendiğine dair çıkan haberlerin ardından geldi.

Katz, X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “Güçlerimiz, İsrail'in güvenliği için tüm savaş alanlarında gece gündüz çalışıyor” dedi, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. İsrail güçleri, AFP'nin sorularını yanıtlamadı.

Suriye ordusundan iki kaynak, İsrail ordu birliğinin Şam'ın güneybatısındaki stratejik bir tepede hava indirme operasyonu düzenlediğini ve iki saat süren operasyonu tamamladıktan sonra bölgeden ayrıldığını belirtti.

Suriye el-İhbariyye televizyon kanalı, İsrail uçaklarının Şam'ın güneyinde bulunan Cebel el-Mani yakınlarındaki bir bölgeye birkaç kez saldırı düzenlediğini, ardından dün bir hava saldırısı gerçekleştirdiğini bildirdi.

Suriye medyası dün, İsrail'in Şam kırsalındaki el-Kisve kenti yakınlarındaki askeri hedefleri vurduğunu duyurdu. Bu saldırı, altı Suriye ordusu personelinin bölgedeki İsrail saldırılarında öldürülmesinden bir gün sonra gerçekleşti.

Suriye devlet televizyonuna konuşan kaynak, Cebel el-Mani yakınlarında ordu personeli tarafından yapılan devriye sırasında gözetleme ve dinleme cihazları bulunduğunu söyledi. Kaynak, bu cihazlarla ilgilenmeye çalışırken bölgenin İsrail hava saldırısına uğradığını ve bunun sonucunda zayiat verildiğini ifade etti.

Kaynak, İsrail'in hava saldırısı düzenlemeden önce ‘bölgeye erişimi engellemek’ için kadar saldırılarını sürdürdüğünü açıkladı. Cebel el-Mani, geçen yılın sonlarında Beşşar Esed'in devrilmesinden önce önemli bir hava savunma üssüydü. Esed'in devrilmesinden sonra kurulan yeni Suriye ordusunun bir dizi üyesi bu bölgede konuşlandırılmış durumda.


Trump ve Putin arasında Alaska zirvesi sonrası yapılan gizli anlaşma

Trump, Alaska'da Putin'i karşılarken çekilmiş bir fotoğrafını gazetecilere gösterirken (AFP)
Trump, Alaska'da Putin'i karşılarken çekilmiş bir fotoğrafını gazetecilere gösterirken (AFP)
TT

Trump ve Putin arasında Alaska zirvesi sonrası yapılan gizli anlaşma

Trump, Alaska'da Putin'i karşılarken çekilmiş bir fotoğrafını gazetecilere gösterirken (AFP)
Trump, Alaska'da Putin'i karşılarken çekilmiş bir fotoğrafını gazetecilere gösterirken (AFP)

İsa en-Nehari

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Alaska zirvesinin ardından aralarındaki ilişkileri geliştirmeyi istediklerini ifade ettiler. Trump müzakere becerilerini överek, “Anlaşmalar yapmayı sabırsızlıkla bekliyoruz” derken Putin, Washington ile ticareti genişletme olasılığını vurguladı. Ancak bu belirsiz söylemlerin arkasında, enerji sektöründe iş birliği yoluyla ilişkileri yeniden rayına oturtmak için ciddi ve açıklanmamış çabalar yatıyor.

Gizli müzakereler

Alaska’daki zirve öncesinde ABD merkezli enerji şirketi ExxonMobil, Rusya'nın devlete bağlı en büyük petrol şirketi Rosneft ile Rusya’daki üç petrol sahasına yönelik Sahalin Projesi’ni yeniden canlandırmak amacıyla gizli görüşmelere başladı. ExxonMobil, Moskova ile Kiev arasında savaş patlak vermeden önce projenin yüzde 30 hissesine sahipti.

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal (WSJ) gazetesinden aktardığı habere göre ExxonMobil adına müzakereleri yürüten şirketin üst düzey yöneticisi Neil Chapman’ın Rosneft CEO'su İgor Seçin ile görüşmelere başladı.

WSJ’ye göre Trump yönetiminin Rusya'yı Ukrayna'da ateşkes yapmaya zorlamak için ekonomik baskıyı artırması nedeniyle, görüşmelerin gizliliğini korumak için sadece çok sınırlı sayıda şirket çalışanı bu görüşmelerden haberdardı.

WSJ, Chapman ile Seçin arasındaki gizli görüşmenin Katar'ın başkenti Doha'da gerçekleştiğini açıkladı. Washington, ABD'nin yaptırımlarına tabi olan Seçin ile, Hazine Bakanlığı'ndan özel izin alınmadıkça iş yapılmasını yasaklamaktadır. Rus şirket, ExxonMobil’ın sermayesi, teknolojisi ve yönetim uzmanlığından yararlanmayı umuyor.

Reuters haber ajansı daha önce, ABD’li ve Rus yetkililerin bu ay ExxonMobil'ın Rusya’da yeniden faaliyet göstermesi de dahil olmak üzere olası enerji anlaşmalarını görüştüklerini bildirmişti.

ABD merkezli şirketler, Rusya merkezli şirketlerle ilk kez görüşmüyor. ExxonMobil ve diğer şirketler, Joe Biden'ın başkanlığı döneminde de Hazine Bakanlığı'ndan dondurulmuş varlıklar konusunda Ruslarla görüşme yapmalarını sağlayan izinler almıştı. İlk tur görüşmeler, 2022 yılında Rusya'nın çekilmesinden kısa bir süre sonra gerçekleşti.

İki taraf arasında geçtiğimiz şubat ayında, enerji sektörüne yatırımı artırmak için karşılıklı taahhütler de görüşüldü. Bu görüşme, ABD ve Rusya'nın üst düzey yetkililerinin, yıllardır süren soğukluğun ardından ilk kez Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da bir araya gelerek Ukrayna'daki savaşın sona erdirilmesi için müzakere ettikleri sırada gerçekleşti. O dönemde Moskova, ABD'nin Kuzey Kutbu'ndaki enerji projelerine yatırım yapmasını kolaylaştıracağına dair sözler verdi.

Trump yönetimi, ExxonMobil'ın Rusya pazarına geri dönmesi durumunda ABD hükümetinden destek talebine anlayış gösterdi. Şirketin CEO'su, Biden döneminde yıllarca süren soğukluğun ve düşmanlığın ardından ABD-Rusya yakınlaşmasını güçlendirecek bir hamle olarak, Rusya'daki projelerini yeniden canlandırma olasılığını Başkan Trump ile görüştü.

Batı'nın en büyük petrol üreticisi olan ExxonMobil, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Rusya pazarına güçlü bir giriş yaptı. Rusya'daki en önemli yatırımı, üç petrol sahasından oluşan Sahalin-1 Projesi’nin yönetimini devraldığı 1995 yılına dayanıyor. Rusya'nın Rosneft şirketi ile 2022 yılına kadar Japonya ve Hindistan merkezli şirketlerle birlikte projenin yüzde 30'una sahipti.

ffvfr
Amerikan şirketleri, Ukrayna'daki savaşı sona erdirecek müzakerelerin başarılı olmasını bekliyorlar, çünkü böylece Rusya pazarına güçlü şekilde geri dönebilecekler (AFP)

Ancak, Amerikan şirketi Ukrayna'daki savaşın ardından ağır kayıplar yaşadı. Batılı rakipleri Rusya pazarından çekilirken, ExxonMobil üretimini azalttı ve hisselerini satmayı planladığını açıkladı, 4 milyar doların üzerinde zarar etti. Rusya daha sonra anlaşmayı engelledi ve ExxonMobil'in hisselerini şirketin ‘zorla el koyma’ olarak nitelendirdiği bir işlemle devraldı.

Kazan-kazan durumu

ExxonMobil'ın Rusya'ya dönüşü, Rusya’nın zengin pazarındaki konumunu geri kazanmak isteyen Amerikan şirketi için olduğu kadar, her iki taraf için de faydalı olacak. Moskova, Batılı şirketleri yatırım yapmaya teşvik etmek ve çekmek istiyor. Ancak, Amerikan enerji devi ExxonMobil'ın geri dönüşü garanti değil. WSJ’ye göre bu kısmen de olsa Trump'ın Ukrayna'daki savaşı sona erdirme başarısına bağlı.

Putin, Alaska’daki zirvenin yapıldığı gün yabancı şirketlerin Sahalin Projesi’ni yürüten Rus şirketinin hisselerine sahip olmalarına izin veren bir kararname yayınlayarak, ExxonMobil'ın geri dönüşünün önündeki engellerden birini kaldırdı. Kararnamede bazı şartlar bulunuyor. Bu şartlar arasında yurt dışından ekipman ve yedek parça temini ve yaptırımların kaldırılmasına yönelik çabalar da yer alıyor.

WSJ'ye göre Rusya’nın petrol endüstrisi ABD'nin uyguladığı yaptırımlara rağmen yüksek üretim oranlarını korumayı başardı, ancak uzmanlık ve yatırım eksikliği nedeniyle kapasitesi giderek azalacak. Öte yandan Ukrayna'nın saldırıları rafinerileri ve boru hatlarını hedef alarak yurt içi yakıt tedarikini aksattı.

Öte yandan Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için yürütülen müzakereler çıkmaza girmiş durumda. Kiev ve müttefikleri acil ateşkes isterken, Putin Ukrayna'nın NATO dışında kalması ve işgal altındaki topraklar üzerinde Rusya'nın kontrolünü tanıması şeklindeki taleplerinde ısrar ediyor. Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında bir zirve yapılma olasılığına dair şüpheler özellikle de Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Zelenskiy'nin meşruiyetini sorgulamasının ardından halen devam ediyor.