İsrail ile Hamas arasında propaganda savaşı sürüyor

Hamas Hareketi, İsrailli tutuklular hakkında ücretsiz bilgi vermeyeceğini açıkça belirtiyor

Hamas, İsrail'i gözaltında tutulan mahkumların dosyasını sonsuza dek kapatmakla tehdit etti / Fotoğraf: Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia
Hamas, İsrail'i gözaltında tutulan mahkumların dosyasını sonsuza dek kapatmakla tehdit etti / Fotoğraf: Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia
TT

İsrail ile Hamas arasında propaganda savaşı sürüyor

Hamas, İsrail'i gözaltında tutulan mahkumların dosyasını sonsuza dek kapatmakla tehdit etti / Fotoğraf: Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia
Hamas, İsrail'i gözaltında tutulan mahkumların dosyasını sonsuza dek kapatmakla tehdit etti / Fotoğraf: Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia

İzzeddin Ebu Ayşa 
Tel Aviv, Gazze Şeridi'nde tuttuğu İsrailli mahkumların durumlarına ilişkin zaman zaman yayımladığı Hamas Hareketi'nin provokatif mesajlarını görmezden gelmeyecek gibi görünüyor.
Bu yüzden bir karşıt propagandayla karşılık vermeye karar verdi.
Tel Aviv'i bir mahkûm takası anlaşmasına zorlama çabalarının bir parçası olarak Hamas, bir yıl içinde dördüncü kez, 2014'ten beri Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli mahkumların video ve fotoğraflarını yayımladı.

Karar piramidin tepesinden
Tel Aviv ile Hamas arasındaki propaganda savaşı, Hamas'ın İsrailli tutuklu Avira Mengistu'yu sekiz yıl tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılmasını hızlandırmak için ülkesine çağrıda bulunduğu bir video kaseti yayınlamasının ardından alevlendi.
Etiyopya kökenli Mengistu, İbranice konuştuğu kısa bir videoda şöyle dedi:
"Bu uzun yıllar süren acı ve ıstıraptan sonra ben ve yoldaşlarım burada ne kadar kalacağız? İsrail devleti ve halkı kaderimizin neresinde?"
Hamas Hareketi kaydı şu notla paylaştı:
"İsrail eski Genelkurmay Başkanı Aviv Kohavi'nin ve kurumunun başarısızlığını ve sözde ve hayali kazanımlarla halkına ve hükümetine yalan söylediğini teyit ediyoruz. Ve onun halefi Herzi Halevi, bu başarısızlığın ve sonuçlarının yükünü taşımaya hazırlanmalı."
İsrail, video klipteki Mengistu'nun kimliğini doğruladıktan sonra, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas propagandasıyla yüzleşmeye karar verdi.
Netanyahu bakanlardan, resmi ve devlete sadık İsrail medyasından, Hamas'ı kışkırtıp suçlamalarını ve son yayınlanan videonun önemini küçümsemelerini ve onunla ilgilenmemelerini istedi.
Netanyahu videoyu "önemsiz" olarak nitelendirdi ve ele alınmaması gerektiğini söyledi. Netanyahu, "Esirimizin Hamas tarafından tutulduğu video, hayatta olduğuna dair başından beri bildiğimiz şeyi doğruluyor. Video, onun sağlığının iyi olmaması ve hayatını koruma sorumluluğunun Hamas'a ait olması dışında bize yeni bir şey vermedi" dedi.

Netanyahu kayıtsız mı ilgili mi?
Netanyahu sözlerine şöyle devam etti:
"Hamas, uluslararası hukuka aykırı bir şekilde psikolojik rahatsızlıkları olan sivil bir hastayı Gazze'de tutuyor ve medya propagandasıyla meşgul. Biz esirleri ve kayıpları anavatanlarına geri döndürmek için tüm kaynak ve çabalarımızı harcarken onlar kendi vatandaşlarının mağduriyetini umursamak yerine tutsak bir İsrailliyi psikolojik savaşla sömürüyor."
Netanyahu, Hamas'ın mesajına kayıtsız görünse de askeri gözlemciler farklı görüşteler.
Güvenlik işleri araştırmacısı Macid eş-Şarafi, "İsrail Başbakanı'nın Mengistu'nun videosuna yaptığı yorum, konuşmasında belirtilenin aksine konuya olan ilgisini gösteriyor. Güvenlik bilimlerinde, üst düzey yetkililer bir konuya kayıtsız kalırsa medya sözcülerinden yorum yapmalarını isterler. Ancak daha yüksek bir ilgi varsa kendileri konuşurlar. Bu kurala dayanarak Netanyahu'nun talimatları tam tersi olmasına rağmen Hamas'ın mesajıyla meşgul olduğu sonucuna varıyoruz" diye konuştu.

Hamas ücretsiz bilgi verdi mi?
Hamas ve İsrail esir değişimi anlaşması müzakerelerine başladığından beri Hamas tutukluları hakkında ücretsiz bilgi vermeyi reddettiğini öne sürüyor.
Buna rağmen Mengistu'nun iki mesajını yayımladı, ilki ses kaydı, ikincisiyse bir videoydu. Hamas ayrıca, İsrailli tutuklu Hişam es-Seyyid'in hastalığını açıklayan bir video klibi de yayımladı.
Videoda askerin silahı Hadar Goldin'ı gösterirken Şaul Aron'un hayatta olduğu da ima ediliyordu.
Knesset Üyesi Danny Danon, bununla ilgili olarak ve İsrail tarafından sürdürülen karşı propaganda bağlamında "Ücretsiz hediye olmadığını savunan Hamas bu ilkeden vazgeçti. Elinde tuttuğu sivil rehineler hakkında herhangi bir ödeme yapılmadan bilgi verdi. Ama asıl soru, bu değişikliğin nedeni nedir?" dedi.
Danon, sözlerine şunları ekledi:
"Bu, Hamas'ın İsrail tarafından istenilmeden sivil rehinelerin sağlık durumuyla ilgili yanıtını dördüncü kez verdiği olay. Bu durum, Hamas'ın Tel Aviv'in tutuklularının gerçekliği hakkında tüm bilgilere sahip olduğunun farkına vardığını gösteriyor. Dolayısıyla, kullandığı baskıya devam etmesi için hiçbir neden yok."
Tel Aviv'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi olan Danon sözlerine şöyle devam etti:
"Hamas yüzsüzce, bir tutukluyu teşhir ediyor ve onu kötü amaçları için kullanıyor. Mengistu zihinsel sorunları olan biri ve buna rağmen acımasız ve insanlık dışı koşullarda tutuluyor. Ancak biz Hamas'ın psikolojik baskı içeren mesajlarına asla teslim olmayacağız."

İsrail halkı bedelini ödemeyi reddediyor!
Ayrıca Hamas, İsrail'e bir esir takası anlaşması yapması için baskı yapmaya çalışırken, İsrail bununla ilgilenmiyor gibi görünüyor.
Hamas Hareketi'nin Gazze Sorumlusu Yahya Sinvar, "İsrail'in iki olasılıktan birini seçmek için belirli ve kısa bir süresi var. Ya bir takas anlaşması ya da mahkumlarının sonsuza kadar kayıp olduğunu düşünmek" ifadelerini kullandı.
İsrail'de şu anda bir takas anlaşmasına gitmek zor görünüyor.
Tel Aviv Hükümeti'ndeki Tutsaklar ve Kayıp Kişilerle İlişkiler Koordinatörü pozisyonu Yaron Blum'un istifa etmesinden sonra hala boş.
Netanyahu ise bu görevi devralmak için yeni bir isim atayacağını belirtti.
İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN askeri analisti Eyal Alime, Tel Aviv'in Mengistu dosyasına insancıl bir şekilde baktığını söylüyor.
Bu nedenle İsrail toplumunun, hükümetin bir takas anlaşması için fahiş bir bedel ödemesine razı olması mümkün değil.
Bu nedenle kamuoyu, Hamas'ın gözaltına aldığı sivillerin dosyasına tepki göstermedi.
Hamas sessiz kalmadı ve aynı zamanda karşı propagandaya da yöneldi. Hamas liderlerinden İsmail Rıdvan, "Yayınladıklarımız, İsrail şokun boyutunu ne kadar küçültmeye çalışırsa çalışsın, sahip olduğumuz değerli avın bir parçası. Dolayısıyla Netanyahu'nun takas anlaşmasını kabul etmekten başka seçeneği yok" diye konuştu.
Rıdvan, "Yaptığımız işi derinlemesine inceliyoruz ve hiçbir şey bedava değil. Bu mesajımız Tel Aviv'e ulaştı. Tel Aviv Hükümeti'ne video yayınıyla samimi olduğumuza dair güvence verdik. İsrail Hükümeti halkına yalan söylüyor ve onları kandırıyor" dedi.
 
Independent Türkçe



Tunus’ta adaletsizliğe karşı ve özgürlükler talebiyle protesto yürüyüşleri düzenlendi

Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
TT

Tunus’ta adaletsizliğe karşı ve özgürlükler talebiyle protesto yürüyüşleri düzenlendi

Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)

Tunus’ta çoğunluğu gençlerden oluşan protestocular, sivil toplum örgütleri, aktivistler ve bağımsız siyasetçiler dün, ‘adaletsizliğe karşı’ ve özgürlük talepleriyle bir yürüyüşe katıldı. Yürüyüş, İnsan Hakları Meydanı’ndan başlayarak başkentin merkezindeki 5. Muhammed Caddesi’ni geçerek devam etti.

Protesto yürüyüşü, Tunus’un güneyindeki Gabes'te çevre kirliliğine karşı geniş kapsamlı protestoların, sektörel grevlerin ve ‘devlet güvenliğine karşı komplo kurmak’ suçlamasıyla hapiste tutulan politikacılar için uzaktan yapılan duruşmalara tepki olarak düzenlendi.

Bu durum, gazetecilerin yargılanması, sivil toplum kuruluşlarının ve basın kuruluşlarının faaliyetlerinin dondurulmasına ilişkin mahkeme kararları, vergi denetim kampanyası ve siyasi partilerin faaliyetlerinde önemli bir düşüşün yaşandığı bir dönemde ortaya çıktı.

Protesto yürüyüşü organizatörlerinden oluşan komisyonun sözcüsü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Amacımız safları birleştirmek. Bildiğiniz gibi, bugün iklim zorlu. Adaletsizliği durdurmayı ve ülkenin uçuruma sürüklenmesini önlemeyi amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Protestolar sırasında göstericiler “Özgürlük, özgürlük, polis devleti bitti” ve “İş, özgürlük, ulusal onur” sloganları attılar. Göstericiler ayrıca üzerinde ‘Sadece adaletsizlik ve tehditleri bilen bir başkan! Halkın ve halkın isteklerinden uzaklaşan yolun nereye gidiyor?’ yazan büyük bir pankart açtılar.

Muhalefet kanadından Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Riyad Şuaybi, Alman Basın Ajansı DPA’ya yaptığı açıklamada, “Ulusal sahnede yaşanan çok yönlü siyasi, sosyal ve çevresel gelişmeler çerçevesinde, bu yürüyüş, beş yıldan fazla bir süredir durmuş olan demokrasi ve kalkınma sürecinin yeniden başlatılması hedefine ilişkin gerçek bir ulusal konsensüsü ifade ediyor” dedi.

Bu hareket, sokakta yetkililer ile Tunus'un en büyük sendikası olan Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) da dahil olmak üzere çeşitli parti ve örgütlerden muhalefet kanadındaki gruplar arasındaki gerginliğin bir göstergesi olarak görülüyor.

Paris'te yaşayan Tunuslu muhalif siyasetçi ve Fransa'daki Tunuslular Demokratik Derneği Başkanı Tarık Tukabri, “Siyasi partilerin genel sekreterlerinin çoğu bugün hapiste. Siyasi görüşleri ne olursa olsun, kamu özgürlüklerini savunmak ve onların serbest bırakılmasını talep etmek önemli” ifadelerini kullandı. Tukabri, “Siyasi ve demokratik hayata dönmemiz, partilerin ve sivil toplumun rolünü yeniden tesis etmemiz ve uzaktan yargılamalara son vermemiz gerekiyor” diye ekledi.

2019 yılında iktidara gelen Cumhurbaşkanı Kays Said, muhaliflerini devleti içeriden parçalamaya çalışmakla, yabancı güçlerle bağlantıları olmakla ve devlet kurumlarında yaygın şekilde yolsuzluğa neden olmakla suçluyor.

Öte yandan Adalet Bakanı Leyla Ceffal, ifade özgürlüğüne karşı davalar veya kovuşturmalar ya da hapishanelerde muhaliflere işkence uygulandığı iddialarını reddediyor. Ancak Tunus İnsan Hakları Birliği ve Tunus Gazeteciler Sendikası gibi insan hakları örgütleri, kamusal özgürlüklerde ciddi bir gerileme olduğuna işaret ederken hapishanelerde tutuklu bulunan politikacıların sağlık durumunun kötüleştiğini vurguluyor.

Yetkililer, özgürlük kısıtlamalarını kaldırmak, kamu hizmetlerini ve yaşam koşullarını iyileştirmek ve artan fiyatlarla mücadele etmek konusunda çifte baskı altında bulunuyor.

Tukabri, yaptığı açıklamada ayrıca “Bu boşluk bir an önce kapatılmalı ve vatandaşların sağlık, çevre kirliliği, barınma ve diğer alanlardaki gerçek sorunlarına çözüm bulmaya özen gösterilmeli” diye vurguladı.


Sudan’da çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne sıçradı

Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
TT

Sudan’da çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne sıçradı

Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Sudan’da Kordofan'ın kuzey bölgelerinde, özellikle stratejik öneme sahip Babnusa şehrinde şiddetli çatışmalar devam ederken çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne de sıçradı. Kuzey Eyaleti’nin yönetim şehri Dongola, Sudan ordusu ile ‘Evlad Kamari’ adıyla bilinen yerel milisler arasında patlak veren ilk çatışmaya tanık oldu. Bu olay, yerel halk arasında terör ve korku dalgasına yol açarken, çok sayıda milis öldürüldü ve liderleri ağır yaralı halde hastaneye kaldırıldı.

Öte yandan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ABD Başkanı Donald Trump'ın Sudan'daki savaşı sona erdirme isteğini memnuniyetle karşıladı. Cumartesi günü, BAE Devlet Başkanı Diplomasi Danışmanı Enver Karkaş, ‘Sudan’daki kanlı iç savaşın acilen sona erdirilmesi ve acil ateşkes’ çağrısında bulundu.

Karkaş, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada, Sudan'ın birliğine vurgu yaparken Müslüman Kardeşler'in (İhvan-ı Müslimin) etkisinin geri dönüşünün ciddi endişe kaynağı olduğunu söyledi. Karkaş, Sudan’da çatışan her iki tarafta da ihlallere karışanların hesap vermesi gerektiğinin altını çizdi.


Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi “başbakanın görevlerini” belirledi

KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi
KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi
TT

Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi “başbakanın görevlerini” belirledi

KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi
KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi

Irak’ta Şii siyasi güçlerin ittifakı olan Koordinasyon Çerçevesi’nin başbakanlık için potansiyel adaylara ön koşullar getirmeyi kabul ettiği bildirildi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Koordinasyon Çerçevesi, Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki’ye cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve meclis başkanlığı (üç başkanlık) makamlarına atanacak isimlerle ilgili müzakereleri yürütmek üzere ‘tam yetki’ verdi.

Kaynaklara göre başbakanlık adayı Sünni ve Kürt güçler tarafından kabul edilebilir olacak ve ne Washington’ın ne de Tahran'ın hassasiyetlerini tetikleyecek. Bu da onu uzlaşı adayı haline getirecek.

Kaynaklar, adayın kimliğinin, yürütme kararlarının parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran Şii güçlerde kalmasını sağlayan önceden belirlenmiş bir siyasi programı uyguladığı sürece Koordinasyon Çerçevesi için ‘artık bir önem teşkil etmediğini’ belirttiler.

Kaynaklar ayrıca Koordinasyon Çerçevesi komisyonunun, adaylardan Şii partilerle nüfuz mücadelesine girmemelerini ve mali kriz ile artan kamu borcunu çözmek için çalışmasını istediğini aktardı.