Sudan’da resmi sektörlerde grevler arttı

Abdulaziz el-Hilu liderliğindeki SPLM-N: Gelecekte kurulacak hükümetle müzakereye hazırız.

Sivil yönetim talebiyle Hartum’da düzenlenen protestolardan bir kare, 19 Aralık (AFP)
Sivil yönetim talebiyle Hartum’da düzenlenen protestolardan bir kare, 19 Aralık (AFP)
TT

Sudan’da resmi sektörlerde grevler arttı

Sivil yönetim talebiyle Hartum’da düzenlenen protestolardan bir kare, 19 Aralık (AFP)
Sivil yönetim talebiyle Hartum’da düzenlenen protestolardan bir kare, 19 Aralık (AFP)

Sudan’da sivil yönetim talebiyle düzenlenen protestolar, kötü hayat şartları ağırlaşması ve devlet sektörlerindeki çalışanların ve işçilerin düşük ücretler alması nedeniyle genişleyerek devam ediyor. Son dönemde kamu, yüksek öğretim, sağlık, havacılık, yargı ve elektrik sektörlerinde ve Kültür Bakanlığı bünyesinde çalışanlar arasında başlayan grevler atarken iktidar talepleri karşılayamıyor.
Öğretmenler tarafından başlatılan ve ilk, orta ve yüksek orta öğretim kademelerinde çalışmaları tamamen felç eden grev ikinci ayına girdi. Bu yüzden yetkililer, yıllık okul takvimini değiştirmek ve 26 Ocak'a kadar kamu ve özel okullar için resmi tatil ilan etmek zorunda kaldılar.
Sudan Öğretmenler Komitesi, tatilin bitmesinin hemen ardından grevin devam edeceğini ve taleplerinin karşılanmaması durumunda grevin kapsamını genişleterek sürdüreceklerini duyurdu. Öğretmenler, asgari ücretin aylık 69 bin Sudan lirasına (yaklaşık 110 dolar) çıkarılmasının ve üç ay içinde tüm maaşların ve ikramiyelerin ödenmesinin yanı sıra devlet okullarındaki eğitim ortamının iyileştirilmesini talep ediyorlar.
Tüm eğitim personellerini içeren Öğretmenler Komitesi, Bakanlar Kurulu'nun öğretmenler hakkında verdiği tüm kararların uygulanmasını ve ödemelerin ülkedeki ekonomik duruma göre ayarlanmasını talep ediyor.
Öte yandan üniversite öğretim üyeleri dün başkent Hartum ve diğer illerdeki üniversite binalarının önünde protesto gösterileri düzenleyerek kapsamlı grevleri yeniden başlatırken hizmet şartları yönetmeliğinin onaylanmasını isteyen pankartlar tuttukları görüldü. Hartum Üniversitesi, Sudan Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Omdurman İslam Üniversitesi, El-Neelain Üniversitesi, El-Cezire Üniversitesi, Sennar Üniversitesi, Dongola Üniversitesi, Kordofan Üniversitesi, Shendi Üniversitesi, Kadarif Üniversitesi ve Kassala Üniversitesi greve katılan üniversiteler arasında yer aldı.
Sudan Öğretim Görevlileri Komitesi tarafından yapılan açıklamada, grevin başarılı olduğu ve birçok üniversitede yüzde 90'ının üzerinde katılım sağlandığı belirtildi. Açıklamada, yetkililerin öğretim görevlilerine adil bir hizmet listesiyle yanıt vermedikçe bu taleplerden geri adım atılmayacağı vurgulandı. Öğretim üyeleri, bazı üniversitelerde yapılmakta olan sınavları öğrencilerin durumlarını da dikkate alarak grevden muaf tuttuklarını, ancak bu istisnanın düzeltme işlemlerini ve sonuçların açıklanmasını içermediğini belirttiler. Öğretim üyeleri, yetkilileri, Yüksek Öğretim Kurulu tarafından onaylanmasına rağmen ‘öğretim üyelerinin hizmet şartları listesini onaylanmayı geciktirmekle’ suçladılar.
Diğer yandan Kültür ve Enformasyon Bakanlığı çalışanları dün yaptıkları bir açıklamayla, bakanlığın tüm sektörlerini kapsayan bir greve gitme tehdidinde bulundular. Dün yüzlerce kişi, Bakanlar Kurulu'nun zorlu hayat şartları devam ederken ücret artış taleplerine yanıt vermeyi geciktirmesini protesto etmek için başkent Hartum'daki Kültür ve Enformasyon Bakanlığı binası önünde toplu bir yürüyüş düzenledi. Bakanlık çalışanlarını temsil eden ve basın, kültür, turizm ve halk sanatları sektörlerinden binlerce kişiyi kapsayan bir komite, iki ay önce, devlette maaşların birleştirilmesi için Bakanlar Kurulu'na bir dilekçe sundu.
Meteoroloji Kurumu çalışanlarını temsil eden bir komite ise geçtiğimiz hafta, ücret artış taleplerini yerine getirmeleri için yetkililere baskı yapmak amacıyla grev gidildiğini duyurdu. Grev, Sudan havaalanlarındaki tüm izleme faaliyetlerinin askıya alınmasına yol açarken devlet sektörlerindeki komitelerin açıklamalarına göre grevler resmi makamlar taleplerine yanıt verene kadar devam edecek.
Öte yandan Cuba Barış Anlaşması dışında kalan en büyük iki silahlı hareket olan Abdulaziz el-Hilu liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) ve Abdulvahid Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi (SLM/AM) destekçi kazanmaya devam ediyor. Ancak iki hareketin liderlerinin farklı tutumları, ülkedeki siyasi sahnedeki kaos ortamına katkı sağlıyor. Hilu, tüm taraflarla anlaşmalar imzalayan bir figürken Nur, anlaşmaya yanaşmıyor.
Bu atmosferde Milli Ümmet Partisi Genel Başkanı ve partinin merhum lideri Sadık el-Mehdi'nin oğlu Sıddık el-Mehdi Cuma günü Güney Sudan'ın başkentinde Abdulaziz el-Hilu ile bir araya geldi. Açıklamalara göre görüşme, hayati konular üzerinde ‘anlaşma’ ile sonuçlanırken SPLM-N, Hartum'daki hükümetle herhangi bir müzakereye girmeden önce bu konuda anlaşmaya varılması çağrısında bulundu.
İki taraf, Sudan krizini ortak bir bildiriye göre çözme ve dinin siyasete alet edilmesine son verme (din ile devlet işlerini bir birinden ayırma), güvenlik ve askeri alanlarda reform yapma, birleşik bir profesyonel ordu oluşturma, kültürel çeşitliliği teşvik ve ulusal bir kimlik inşa etme, ülkenin servetini adil ve merkezileştirilmeden dağıtma, adaleti sağlama, cezasız kalmama ilkesini uygulama, İslamcı çizgideki eski rejimin güçlendirilmesine son verme ve onu tasfiye etme, kapsamlı, adil ve sürdürülebilir bir barışa ulaşma konularında anlaştılar.
Milli Ümmet Partisi ile SPLM-N arasında varılan bu uzlaşılar, siyasi aktivistler tarafından ‘çerçeve anlaşmaya yönelik bir adım’ ya da en azından gelecekte kurulacak sivil hükümetle müzakereler için bir hazırlık olarak gördüler.
SPLM-N’nin önde gelen isimlerinden Muhammed Yusuf Ahmed el-Mustafa, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “SPLM-N’nin kendisini kışkırtacak, ikna edecek ya da gelecekte kurulacak sivil bir hükümetle müzakere etmeye ayartacak birine ihtiyacı yok. SPLM-N’nin  manifestosuna ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararına göre biz ve hükümet, fiili hükümetle müzakere etmekle yükümlüyüz” ifadelerini kullandı.
Milli Ümmet Partisi ile yapılan ortak bildirinin, partinin bildiride yer alan ilkelere bağlılığı konusunda SPLM-N’ye güvence verdiğini söyleyen Mustafa, “Sorunlar üzerinde anlaşmak için tüm siyasi güçlerle görüşüyoruz. Yeni bir hükümet kurulursa ve başlıca meselelerde anlaşırsak müzakereler de sorunsuz olur” şeklinde konuştu.



Kanada, Suriye'yi terörü destekleyen devletler listesinden çıkardı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
TT

Kanada, Suriye'yi terörü destekleyen devletler listesinden çıkardı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)

Kanada hükümeti, dün yaptığı açıklamada, Suriye'yi terörü destekleyen yabancı devletler listesinden çıkardığını ve Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilmesine yardımcı olan muhalif ittifakın lideri olan Heyet Tahrir el-Şam'ı da terör örgütleri listesinden çıkardığını bildirdi.

Hükümet yaptığı açıklamada, "Bu önlemler, Birleşik Krallık ve ABD de dahil olmak üzere müttefiklerimiz tarafından yakın zamanda alınan kararlarla uyumlu olup, Suriye geçiş hükümetinin Suriye'de istikrarı teşvik etme ve vatandaşları için kapsayıcı ve güvenli bir gelecek inşa etme, bölgesel istikrarı teşvik etmek ve terörizmle mücadele etmek için küresel ortaklarla çalışma çabalarını takip etmektedir" ifadelerine yer verdi.


Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.