Tunuslu yetkililer dün sabah yaptıkları açıklamada, ülkenin kuzeydoğusundaki Nabil’de cumartesi gecesi kendini ateşe veren 41 yaşındaki adamın öldüğünü duyurdu. Bu olay Tunusluların aklına, yaklaşık 13 yıl önce, tam olarak 17 Aralık 2010 tarihinde, Muhammed Buazizi’nin kendisini ateşe vermesi ile Tunus devriminin başladığı anı getirdi.
Yerel basın kaynakları, kurbanın cumartesi akşamı şehirdeki bir devlet dairesi önüne gelerek üzerine sıvı bir madde dökerek ateşe verdiğini, etraftaki vatandaşların ve olay yerine yakın güvenlik görevlilerinin müdahale ederek adamı söndürdüklerini, ardından en yakın hastaneye naklettiklerini aktardı. Savcılık, olayın gerçekleştiği koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için gerekli soruşturmaların yürütülmesi için Nabil Asliye Mahkemesi’ne yetki verdi.
Nabil’deki Sivil Savunma Bölge Müdürü Murat el-Mişri, bir devlet dairesinde bekçilik yapan adamın işinden çıkarılması sonrasında yaşam koşullarının bozulması nedeniyle kendini ateşe verdiğini bildirdi. Mişri, üç çocuk babası adamın vücudunda yanıkların oluştuğunu, ilk yardım için el-Taher el-Mamuri Hastanesi’ne ve ardından Ben Arus bölgesindeki ağır yanıklar hastanesine nakledildiğini ancak pazar sabahı yaşamını yitirdiğini kaydetti.
Diğer yandan, bir grup Tunuslu aktivist, blog yazarı ve politikacı, iletişim sistemleri ile ilgili suçlara ilişkin 54 sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesinin sonuçlarından endişe duyduklarını ifade ettiler. Söz konusu endişeler, kararnamenin uygulanması ve bazı muhaliflerin yargılanmasının ardından daha da arttı.
Yerel ve yabancı insan hakları örgütleri, Tunus’taki hak ve özgürlükler konusunda çıarılan bu kararnamenin ciddiyetine dikkat çekti. İnsan hakları örgütlerinin bu açıklaması, söz konusu kararnameye istinaden Nahda Hareketi’nin desteklediği muhalefetteki Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin bazı liderlerinin yargılanacağının ve kendilerine 10 yıla kadar hapis cezası gerektiren suçlamalar yönetildiğinin duyurulmasının ardından yapıldı.
Ulusal Kurtuluş Cephesi Lideri ve eski bakan Ahmed Necip eş-Şabi, Cumhurbaşkanlığı Ofisi Eski Müdürü Rıza Belhac, Ulusal Kurtuluş Cephesi Sözcüsü Şeyma el-İsa ve Ulusal Kurtuluş Cephesi liderlerinden Cevher bin Mübarek soruşturma için çağrıldı.
Aynı kararname uyarınca Eski İnsan Hakları Bakanı ve Özgürlükleri ve Demokrasiyi Savunma Ulusal Komitesi' Başkanı Ayaşi Hammami de soruşturmaya çağrılan isimler arasında olması dikkat çekti. Mevcut otoriteyi eleştiren tüm bu isimler, ‘kamu güvenliğine zarar verme ve başkalarına saldırma’ ile suçlandı.
Adalet Bakanı Laila Ceffal tarafından Savcılık Ofisi’ne sunulan bir şikayetin ardından, Eski Devlet Bakanı Lazhar el-Akrimi hakkında, yetkilileri eleştirdiği ifadeler nedeniyle soruşturma açıldı. Adalet Bakanı’nın da talebi üzerine muhalefetteki Demokratik Akım Partisi’nin eski başkanı Gazi eş-Şuvaşi hakkında soruşturma ise halen devam ediyor.
Tunus Hakimler Derneği onursal başkanı Ravda el-Karafi duruma dair yaptığı açıklamada, iletişim suçlarıyla ilgili 54 sayılı kararnameye tepki gösterdi. Karafi kararname ile ilgili şunları söyledi:
“Ne yazık ki yeni dönemdeki reformdan sonra yargının bağımsızlığının durumu dikkat çekici. Muhalifler ve eleştiri yapanlar hakkında -bazı hükümlere eşlik eden acil uygulama içeriğine dikkat çekerek- işlem başlatma hızına karşılık söylemler ve suçlamalar ne kadar korkunç olursa olsun ya da insanlara ve ülkeye verdikleri zarar ne kadar büyük olursa olsun, hükümet destekçilerine ve sadık kişilere karşı yöneltilen suçlamalara karşı sessizliklerine tanık oluyoruz. Böylece kanun koyucunun niyeti, 54 sayılı kanun hükmünde kararname ve kimin için hazırlandığı gün geçtikçe netlik kazanıyor.”
Siyasetçiler ve insan hakları aktivistleri de askeri yargının Onur Koalisyonu Patisi’nin bazı milletvekilleri ve Tunuslu Avukat Mehdi Zakrube hakkında verdiği hapis cezalarını kınadı.
Muhalefetteki Ulusal Kurtuluş Cephesi üyesi Rıza Belhac duruma ilişkin “Askeri mahkemelerde siviller için adil yargılanmanın en basit kuralları bile bulunmuyor” derken ‘siyasi muhalifleri tasfiye etmek için askeri yargının kullanılmaya devam edildiğini’ vurguladı.
Askeri İstinaf Mahkemesi Ceza Dairesi, ‘Havalimanı davası’ olarak bilinen davada, Seyfettin Mahluf’a bir yıl iki ay ve avukat Mehdi Zakrube’ye beş yıl avukatlık yasağın yanı sıra 11 ay süreyle hapis cezası verdi. Aynı davada Nidal es-Saudi’ye yedi ay, Mahir Zeyd’e ise beş ay hapis cezası verilmesi kararı alındı. Söz konusu kararlar, muhalefet partilerinin sert tepkilere neden oldu.
Tunus muhalefeti, iletişim sistemlerine ilişkin cumhurbaşkanlığı kararnamesi konusunda endişeli
İşten çıkarılmasını protesto etmek için kendini yakan Tunuslu yaşamını yitirdi.
Tunus muhalefeti, iletişim sistemlerine ilişkin cumhurbaşkanlığı kararnamesi konusunda endişeli
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة