Mısır, Sudan krizine ilişkin girişimde bulunmakta gecikti mi?

Kimi gözlemciler Mısır'ın girişimini, Sudan'ın siyasi sürecindeki çıkmazı kırmak için bir fırsat olarak değerlendirdiler

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, Hartum'da Mısır İstihbarat Şefi Tümgeneral Abbas Kamil ile görüştü / Fotoğraf: Sudan Egemenlik Konseyi Basın Ofisi
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, Hartum'da Mısır İstihbarat Şefi Tümgeneral Abbas Kamil ile görüştü / Fotoğraf: Sudan Egemenlik Konseyi Basın Ofisi
TT

Mısır, Sudan krizine ilişkin girişimde bulunmakta gecikti mi?

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, Hartum'da Mısır İstihbarat Şefi Tümgeneral Abbas Kamil ile görüştü / Fotoğraf: Sudan Egemenlik Konseyi Basın Ofisi
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, Hartum'da Mısır İstihbarat Şefi Tümgeneral Abbas Kamil ile görüştü / Fotoğraf: Sudan Egemenlik Konseyi Basın Ofisi

İsmail Muhammed Ali 
Sudan siyaset sahnesinin 25 Ekim 2021 tarihindeki askeri darbe nedeniyle bir yılı aşkın bir süredir devam eden siyasi krize son verilmesi amacıyla 5 Aralık'ta ülkede sivil bir yönetim kurulması için askerler ile Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri-Merkez Konseyi (ÖDBG) önderliğindeki siviller arasında imzalanan 'çerçeve anlaşma' konusunda gerilim ve bölünmelere tanık olduğu bir dönemde Mısır İstihbarat Şefi Tümgeneral Abbas Kamil, 2 Ocak'ta Sudan'ı ziyaret etti.
Tümgeneral Kamil, başkent Hartum'a varır varmaz, Sudan kulislerinde ziyaretin gizli gündemine dair fısıltılar başladı.
Ziyaret, Mısır'ın, Sudan-Sudan uzlaşısının önünü açacak bir diyalog platformu yaratmak amacıyla Sudanlı tüm tarafları Kahire'nin ev sahipliğinde 1-8 Şubat tarihleri arasında "Herkesi kucaklayan bir Sudan'a Doğru Demokratik Geçiş Beklentileri" başlıklı bir çalıştaya davet ettiğini açıklamak üzere gerçekleşti. 

Peki, siyasi gözlemciler, Mısır'ın bu girişimini Sudan sahnesinde bir kırılma ya da bölünme yaratabilmesi bakımından nasıl gördüler?

"Siyasi krizin tüm taraflarıyla doğrudan ya da dolaylı ilişkileri var"
Sudanlı siyasi ve askeri işler uzmanı Tümgeneral Emin İsmail Meczub, "Misyonu (UNITAMS), Afrika Birliği (AfB) ve Doğu Afrika'da Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesinden (IGAD) oluşan üçlü mekanizması gibi siyasi arenayı destekleyen diğer tüm uluslararası ve bölgesel girişimlere benziyor. Kahire'nin bir yandan ekonomik krizle boğuşurken diğer yandan Filistin davası, Gazze ve Mescid-i Aksa'daki duruma ilişkin dosyalarla ilgilenmesi nedeniyle Kahire,  Sudan krizi için girişim başlatmakta gecikmiş olabilir. Ancak biz Sudan'da Mısır'ı 1920'lerden bu yana tarihi bir ilişki içinde olduğumuz kardeşçe bir komşu olarak görüyoruz. Bu yüzden ülkedeki siyasi krizin tüm taraflarıyla doğrudan ya da dolaylı ilişkileri var" dedi.
Meczub, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mısır'ın Sudan'daki siyasi çözümü tamamlamak için görüşleri yakınlaştırma girişimi, Suudi Arabistan-ABD ortak girişimi ya da Birleşmiş Milletler (BM) Sudan'daki Geçiş Entegre Kahire'nin İstihbarat Şefi Tümgeneral Kamil'in Ocak ayı başlarında Hartum'a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında yaptığı gözlemler, Sudanlı siyasi güçlerin beklenen nihai siyasi anlaşmaya geniş bir katılım göstermeleri gerektiğine işaret etti. Sudanlı taraflar arasında Sudan-Sudan diyalogunun başlatılmasını sağlayacak bir çalıştaya ev sahipliği yapma çağrısında bulundu. Mısır Dışişleri Bakanlığı daha önce yaptığı açıklamada, Sudan krizinin sona ermesini sağlayacağını umarak çerçeve anlaşmayı desteklemişti. Daha sonra Kahire, bir girişim başlatmadığını, Sudan krizinin tarafları arasında bir görüş birliği için çaba sarf ettiğini açıkladı."

"Ortamı germek istiyorlar"
Meczub, "Dolayısıyla amaç Sudanlı tarafların görüşlerini yakınlaştırmaksa, bunda bir sakınca yok ama eğer bir inisiyatif söz konusu ise başta Demokratik Blok olmak üzere Sudan krizinin bazı taraflarının bu durumdan yararlanarak ülkenin siyaset sahnesinde gerilimi artıran bir faktör olarak kabul edilsin ya da edilmesin inisiyatifi mevcut krizin sac ayaklarından biri haline getirmeye çalışacağına inanıyorum. Bunu ÖDBG-Merkez Konsey'inin Mısır'ın çalıştay çağrısını reddettiğine dair açıklamasında gördük.  Bu yüzden Mısır gerilimi çıkarılmaması gerektiğini düşünüyorum. Mısır'ın davetini ya da girişimini, Suudi Arabistan-ABD girişiminin karşısına rakip olarak koyanlar, ortamı germek istiyorlar" diye konuştu.
Sahadaki gerçekler kanıtlanmadıkça, Mısır'ın girişiminin nihai anlaşmayı engelleme girişiminden ibaret kalacağına dair iddiaları reddeden Meczub, Mısır'ın nihai bir siyasi anlaşma imzalanması için mümkün olduğu kadar çok sayıda Sudanlı tarafı bir araya getirme çabasıyla başlattığı girişime, Sudan sahnesinde aktif olan uluslararası güçlerden yeşil ışık yakıldığını söyledi.
Meczub, ancak ÖDBG-Merkez Konseyi'nin Sudanlı tarafları negatif bir ayrımcılıkla 'isyancı güçler, eski rejimle iş birliği yapan güçler ve 25 Ekim darbesini destekleyen güçler' şeklinde üç kategoriye ayırdığı da sözlerine ekledi.
Ordunun, konunun hassasiyeti göz önüne alındığında, Mısır'ın girişimine dair ne kabul eden ne de reddeden bir açıklamada bulunmadığına dikkati çeken Meczub, "Ancak bana göre Mısır'ın çağrısı, ordunun çerçeve anlaşmayı Ulusal Kongre Partisi dışında ülkedeki diğer tüm siyasi güçleri de kapsayacak şekilde genişletme vizyonuyla örtüşüyor"değerlendirmesinde bulundu.

"Ülkedeki siyasi süreci etkileyen çıkmazı kırmak için iyi bir fırsat"
Hartum'daki Uluslararası Afrika Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Zemzemi Beşir, kısa süre önce askerler ile siviller arasında imzalanan çerçeve anlaşma konusunda Sudan'ın siyasi güçleri arasında herhangi bir fikir birliği olmadığına dikkat çekti. Mısır'ın girişiminin doğru zamanda başlatıldığına inandığını ifade eden Prof. Beşir, dolayısıyla bu girişimin, özellikle hesaplanmış adımlarla ülkedeki siyasi süreci etkileyen çıkmazı aşmak için iyi bir fırsat olduğunu söyledi. 
Prof. Beşir, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mısır'ın girişimi, 70 yılı aşkın süredir Sudan'ın bir ortak olduğu için Kahire'nin özellikle Washington'dan aldığı uluslararası destek ve Sudanlı siyasi güçlerin çoğu üzerindeki nüfuzu nedeniyle, çerçeve anlaşmadan daha büyük bir başarı şansına sahip. Ancak girişimler genel olarak birleşmeye, istikrara kavuşmaya ve genel seçimlere yol açacak bir sivil hükümet kurulmasına katkıda bulunmalıdır. Ülkedeki bir numaralı siyasi talep budur. Mısır, güvenlik, stratejik ve ekonomik çıkarları çerçevesinde hareket etse de bu adımlar, Sudan'ın ulusal güvenliğinden uzakta atılan adımlar değil. Mısır, Sudan'daki herhangi bir güvenlik ve siyasi istikrarsızlıktan etkilenebilir. Bu yüzden karşılaşacağı bazı zorluklar ve engeller olmasına rağmen, Sudan siyasi sürecinde bir ilerleme kaydedilmesini sağlayabilmek için tüm tarafları bir araya getirmek istiyor. Ancak böylece bu meselelerin üstesinden gelebilir."
Kahire'nin Sudan'daki siyasi nüfuzunu yeniden oluşturmaya çalıştığı iddialarını reddeden Prof. Beşir, iki ülkenin siyasi ve sosyal ortamlarının farklı ve bunun çok zor olduğunu belirterek “Mısır, yalnızca ülkenin siyasi istikrarını garanti eden Sudan-Sudan uzlaşısının başarısı için baskı yapan bir rol oynamak istiyor” şeklinde konuştu.

Karşı hareket
ÖDBG güçleri, çerçeve anlaşmanın, demokratik sivil geçişi yeniden tesis etme yolunda bir atılım teşkil ettiğinden Sudanlıların öncülüğünde bir süreç için iyi bir temel oluşturduğunu belirterek, Mısır'ın girişimi kapsamında Kahire'de yapılacak çalıştaya katılmayı reddettiklerini açıkladı.
Mısır'ın Hartum Büyükelçiliği aracılığıyla Mısır hükümetinden 1-8 Şubat tarihleri arasında Kahire'de düzenlenecek olan 'Herkesi kucaklayan bir Sudan'a Doğru Demokratik Geçiş Beklentileri' başlıklı çalıştaya katılmak üzere bir davet aldığını açıklayan ÖDBG, açıklamasında, çerçeve anlaşmadaki ilerleme nedeniyle çalıştayın gecikmiş bir girişim olduğunu vurguladı.
ÖDBG açıklamasında ayrıca çalıştayın, Sudan halkının sivil demokratik sürecini yeniden tesis etme çabalarını baltalamak için karşı hareket başlatan güçler için bir platform oluşturduğunu değerlendirirken söz konusu güçlerin, politikaları hem ülkelere hem de halklarına zarar veren eski rejimle bağlantılı olduğunu öne sürdü.
Açıklamada, çerçeve anlaşmaya dayanan siyasi sürecin gidişatını desteklemek için tüm uluslararası ve bölgesel çabalardan memnuniyet duyduklarını ifade eden ÖDBG güçleri, son aşamanın başlamasıyla birlikte önemli adımlar atıldığını vurguladılar.
Açıklamada ayrıca, çerçeve anlaşmaya imza atan tüm tarafların, sorunlarını çözecek, bir an önce halkın umutlarını ve özlemlerini giderecek ve 5 Aralık hareketinin temel taleplerini karşılayacak adil ve demokratik bir çözüme ulaşmak amacıyla titiz bir çalışma içinde örgütlendiklerinin altı çizildi. 
 
 Independent Türkçe



Rusya, İsrail ile Suriye arasında güvenlik anlaşması için gizli arabuluculuk yapıyor

İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)
İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)
TT

Rusya, İsrail ile Suriye arasında güvenlik anlaşması için gizli arabuluculuk yapıyor

İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)
İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)

Tel Aviv’deki siyasi kaynaklar, Rusya’nın İsrail ile Suriye arasında bir güvenlik anlaşmasına varılması amacıyla gizli arabuluculuk yürüttüğünü, bu sürecin ABD yönetiminin bilgisi ve onayı dâhilinde ilerlediğini açıkladı.

İsrail devlet televizyonu Kan 11, Azerbaycan’ın şu anda üst düzey yetkililerin katıldığı toplantı ve görüşmelere ev sahipliği yaptığını; temasların Bakü’de sürdüğünü bildirdi.

Bilgi sahibi bir güvenlik kaynağı, Rus arabuluculuğuna rağmen İsrail ile Suriye arasındaki temaslarda hâlâ bir boşluk bulunduğunu, ancak son haftalarda sınırlı da olsa ilerleme kaydedildiğini söyledi.

Kan 11’e konuşan kaynaklar, Moskova ile Şam’ın ilişkileri güçlendirmek için çalıştığını; Rusya’nın geçen ay Lazkiye kıyı bölgesine asker ve askeri teçhizat sevk ettiğini aktardı. Aynı kaynaklar, İsrail’in Suriye’nin güneyinde Türkiye’nin varlığını pekiştirme girişimleri yerine, Rusya’nın sahadaki varlığını tercih ettiğini kaydetti.

Dün (çarşamba) Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani Moskova’yı ziyaret ederek Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile görüştü ve iki ülke ilişkilerinin stratejik düzeye taşınmasının hedeflendiğini belirtti.

İkili ilişkilerdeki en dikkat çekici gelişme ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, 15 Ekim’de Suriye’de geçiş döneminin başkanı Ahmed eş-Şera’yı kabul etmesi oldu. Görüşmede taraflar, stratejik ve siyasi ilişkilerin güçlendirilmesi ile enerji ve gıda alanlarında iş birliğinin önemine vurgu yapıldı.

İsrail’in Rusya ile iyi ilişkiler sürdürdüğü ve Tel Aviv’in Suriye dosyasında Moskova ile çıkar paylaşımı konusunda uzlaşı aradığı biliniyor. Mayıs ayından bu yana Putin ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, Suriye başta olmak üzere çeşitli başlıkları ele alan dört uzun telefon görüşmesi yaptığı ifade ediliyor.

scd
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani’nin, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Moskova’da çarşamba günü gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare  (SANA)

Suriye Dışişleri Bakanlığı Enformasyon İdaresi, mayıstaki temasların ardından yaptığı açıklamada, Putin’in Suriye’yi bölmeye yönelik her türlü İsrail müdahalesini kesin biçimde reddettiğini ve Moskova’nın yeniden imar ile istikrarın sağlanmasına desteğini yinelediğini duyurmuştu.

cdfr
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ile Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Şam’da düzenlenen ortak basın toplantısından bir kare (EPA)

Tel Aviv’de ise “Türkiye nüfuzuna karşı Suriye’de Moskova ile ortak çıkarlar bulunduğu” değerlendirmesi yapılıyor. Maariv gazetesine göre Rusya, hem Türkiye hem de İsrail ile iyi ilişkiler sürdürüyor ve iki ülke arasında gerilimin tırmanmasını engellemeye çalışıyor. Aynı zamanda, tüm tarafların—Suriye dâhil—onayıyla ülkedeki pozisyonlarını korumayı hedefliyor.

dfgt
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, İstanbul’da cumartesi günü ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack ile yaptığı görüşmeler sırasında, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani’nin de hazır bulunduğu an (EPA)

ABD’nin İsrail-Suriye güvenlik düzenlemelerinde başat rolü üstlenmesine rağmen, Washington’un Rusya dâhil diğer müttefiklerden gelecek “olumlu katkılara” kapıyı kapatmadığı belirtiliyor.

Eski diplomat ve Suriye-Ortadoğu uzmanı akademisyen Mihail Harari’ye göre, Ahmed eş-Şera’nın Suriye’yi temkinli ve dengeli biçimde yönetmesi, ülkeye bölgesel ve uluslararası destek kazandırdı. Harari, İsrail’in Suriye’de kaosun sürmesini isteyen bir aktör gibi görünmekten kaçınması gerektiğini savundu.

Şarku’l Avsat’ın Harari’nin Maariv’de yayınlanan makalesinden aktardığı analize göre İsrail’in çıkarlarını sağlıklı yönetebilmesi için Şam ile bir güvenlik anlaşmasını hızla sonuçlandırması gerekiyor. Harari, son savaşta elde edilen askerî kazanımların siyasi kazanca dönüştürülmesinin, mevcut “pasif” tutumla mümkün olmayacağını ifade etti.


Gazze’de ilk kez silahlı bir grup sivilleri göçe zorladı

Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta bir Filistinli kadın, yardım mutfağından yemek alırken (AP)
Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta bir Filistinli kadın, yardım mutfağından yemek alırken (AP)
TT

Gazze’de ilk kez silahlı bir grup sivilleri göçe zorladı

Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta bir Filistinli kadın, yardım mutfağından yemek alırken (AP)
Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta bir Filistinli kadın, yardım mutfağından yemek alırken (AP)

Gazze’nin doğusundaki Tuffah Mahallesi’nde faaliyet gösteren silahlı bir grup, İsrail ile Hamas’ın kontrol alanlarını ayıran “sarı hat”a yakın bir konut alanında yaşayan sivillerin tamamını silah tehdidi altında tahliyeye zorladı.

Şarku’l Avsat’a konuşan saha kaynakları, “Rami Halis Grubu” olarak anılan silahlı yapıya mensup kişilerin perşembe sabahı erken saatlerde Şuaf ve Kibbutz bölgelerinde ayakta kalan evlerin yakınına gelerek havaya ateş açtığını, ardından bölgeden çekildiğini aktardı. Aynı grubun öğle saatlerinde geri dönerek megafonla, gün batımına kadar tahliye edilmemesi halinde ateş açılacağı uyarısında bulunduğu belirtildi.

Kaynaklara göre silahlı kişiler, olası bir saldırıdan kaçınmak amacıyla sivillerle doğrudan temas kurmadı ve yüzlerce metre mesafeden megafonla seslendi. Grup, tahliyenin İsrail ordusunun talimatıyla yapıldığını iddia ederken, İsrail güçlerinin sarı hattın doğusunda, bu ailelerin kısa süre önce döndüğü evlere yaklaşık 150 metre uzaklıktaki bölgeleri kontrol ettiği ifade edildi.

Tehditler üzerine bölge sakinleri fiilen göç etmek zorunda kaldı ve Gazze kentinin batısındaki alanlara yöneldi. Kaynaklara göre, bir kısmı ağır hasarlı evlerde, bir kısmı ise çadırlarda yaşayan 240’tan fazla kişi yeni ve zorlu bir göç yolculuğuna çıktı.

Önceki İsrail adımı

Saha kaynakları, İsrail güçlerinin salı ve çarşamba akşamları söz konusu bölgelere patlayıcı içermeyen sarı renkli variller attığını, ancak o aşamada tahliye talep edilmediğini ifade etti. Bugünkü zorla tahliye adımının ise, ateşkes anlaşması kapsamındaki çekilme hattı doğrultusunda “yeşil ve güvenli” olarak sınıflandırılan bölgelerde yaşayan daha fazla sivili yerinden etmeye yönelik İsrail planlarının uygulanması anlamına geldiği kaydedildi.

tgrhy
Gazze kentinin doğusundaki Tuffah Mahallesi’nde yıkılmış bir bina (EPA)

İsrail güçlerinin son haftalarda sarı hattın kapsamını genişlettiğine işaret eden kaynaklar, yeni hamlenin Tuffah Mahallesi’nin içine doğru yaklaşık 150 metre derinlikte ve 300 metre genişlikte yeni bir alanın fiilen kontrol altına alınması anlamına geldiğini vurguladı. Bu sürecin, zaman zaman bombardıman, zaman zaman tehdit yoluyla mahallenin adım adım ele geçirilmesi şeklinde ilerlediği belirtildi.

Ek bir tampon bölge

Görünen o ki İsrail, Gazze’nin doğusunda, özellikle Selahaddin Caddesi’nden 7 Ekim 2023 öncesindeki sınırlara kadar uzanan ve en az 2,5 kilometre derinliğinde bir tampon bölge oluşturma planını fiilen hayata geçiriyor. Bu plan, Filistinli kaynaklar tarafından haftalar önce Şarku’l Avsat’a açıklanmıştı.

sd
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Gazze’nin kuzeyinden güneyine uzanan Selahaddin Caddesi, savaş boyunca büyük askerî öneme sahipti ve İsrail ordusu bu yolu farklı eksenlerden kesmeye odaklandı. Ateşkes anlaşmasında “ilk çekilme hattı” olarak sunulan sarı hattın, birçok bölgede fiilen ileri taşındığı; bunun da çevredeki yerleşim alanları üzerinde İsrail kontrolünü genişlettiği ifade ediliyor.

Süregelen ihlaller

Bu gelişmeler, Gazze Şeridi’nde İsrail’in ateşkes ihlallerinin sürdüğü bir döneme denk geldi. Beyt Lahiya’da bir insansız hava aracı saldırısında bir Filistinli hayatını kaybederken, diğer bölgelerde de İHA’lardan ve zırhlı araçlardan açılan ateş sonucu yaralanmalar yaşandı. İsrail hava kuvvetleri, Han Yunus’un doğusu ve Refah’ın kuzeyinde çeşitli hedefleri vurdu.

10 Ekim 2023’te yürürlüğe giren ateşkesten bu yana İsrail ihlallerinde hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısının 413’ü aştığı bildiriliyor. Hamas ise ihlal sayısının 900’ü geçtiğini belirterek, arabulucularla temas halinde olduklarını ve anlaşmanın ikinci aşamasına geçilmesini değerlendirdiklerini açıkladı.

rgh
Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta, bir yardım mutfağından yemek almak için bekleyenler arasında duran Filistinli bir kız (AP)

Hamas, İsrail’in anlaşmaya uyması konusunda ABD’nin rolüne dikkat çekiyor. Hareketin sözcüsü Hazım Kasım, “Başkan Trump’ın Gazze ve bölgede barışı sağlayabilecek tek kişi olduğuna inanıyoruz. Netanyahu’yu barışın gereklerini yerine getirmeye zorlayabilecek tek aktör odur” dedi.


Sudan Savaşında yeni umut penceresi: Suudi–ABD Girişimi

Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
TT

Sudan Savaşında yeni umut penceresi: Suudi–ABD Girişimi

Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)

Sudanlıların, 15 Nisan 2023’ten bu yana yaşadıkları savaşın ve insani trajedinin yakın zamanda sona ereceğine dair umutları giderek zayıfladı. İlk kurşunun sıkıldığı andan itibaren bölgesel ve uluslararası girişimlerin tıkanması, kamuoyundaki karamsarlığı daha da derinleştirdi.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın inisiyatif alması ve Başkan Donald Trump’tan doğrudan müdahale istemesi, karamsar tablo içinde yeni bir umut penceresi açtı; Suudi Arabistan, kilitlenmiş sürecin çözümünde belirleyici bir aktör olarak öne çıktı.

Veliaht Prens, kısa süre önce ABD’ye yaptığı resmî ziyaret sırasında, savaşın durdurulmasına yardımcı olması için Başkan Trump’tan müdahale talep etti. Trump, 19 Kasım’da düzenlenen ABD–Suudi İş Forumu’nda yaptığı açıklamada bu talebi doğruladı.

dfrgt
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Riyad’daki el-Yemame Sarayı’nda Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan’ı kabul ederken (SPA)

Veliaht Prens’in Sudan’daki savaşı sona erdirmek için kendisinden doğrudan müdahale istediğini ifade eden Trump,  “Prens, Sudan konusunda belirleyici bir adım atmamı talep ediyor” dedi. Trump, ABD’nin çatışmanın bitirilmesinde etkin bir rol oynayacağını da sözlerine ekledi.

Halk ne diyor?

Savaşın harabeye çevirdiği Hartum’da vatandaşlar, Suudi hamlesini “kardeşlerden beklenen” bir adım olarak görüyor. Ahmed Musa, “Veliaht Prens’in yaptığı, kardeş bir ülke olan Suudi Arabistan’dan beklenen bir adımdır” diyor.

Hızlı Destek Güçleri’nin kontrolüne giren Faşir’de yaşayan Hava İbrahim, savaşın yıkımını şu sözlerle anlatıyor: “Savaş yeşili kuruyu yok etti; çok zarar gördük.”

Kuşatma altındaki Kuzey Kordofan’ın başkenti Ubeyd’en İsa Abdullah ise genel ruh hâlini şöyle özetliyor: “Savaştan etkilenmeyen ev kalmadı; bu nedenle kardeşlerin müdahalesini memnuniyetle karşılıyoruz.”

Sudan Kurucu İttifakı'nın (Te'sis) fiilî başkenti konumundaki Nyala’dan F. Cibril, kamuoyunun temel beklentisinin çatışmaların sona ermesi, insani yardımların ulaştırılması ve yerinden edilenlerin geri dönüşü olduğunu belirtti.

sa
Güney Sudan’ın Renk şehrinde bir sınır noktasından ayrılmayı bekleyen, yerinden edilmiş ailelerin kişisel eşyalarını taşıyan bir kamyon (Arşiv – AFP)

Sudanlılar dışarıdan dayatılan bir çözümden ziyade, tarafları yeniden müzakere masasına getirecek, siyasi süreçlerin zaman kazanmak için kullanılmasını engelleyecek “tarafsız” bir arabulucu istiyor. Kamuoyunda Suudi Arabistan’ın bu rolü üstlenebileceği düşünülüyor.

Geri adım sinyalleri

Resmî düzeyde tepkiler tek çizgide ilerlemedi. Trump’ın 19 Kasım 2025’te Veliaht Prens’in talebini açıklamasının hemen ardından, Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Abdülfettah el-Burhan adımı memnuniyetle karşıladı ve X’te “Teşekkürler Prens Muhammed bin Selman, teşekkürler Başkan Trump” mesajını paylaştı.

Suudi ve ABD girişimlerine destek açıklayan Burhan hükümeti, barış için hazır olduğunu vurguladı; ancak Dörtlü Grup çerçevesindeki arabuluculuğa mesafeli durarak Suudi Arabistan’ın tek başına yürüteceği bir süreci ön plana çıkardı.

Askerî bir anlaşma mı?

Eski Başbakan Abdullah Hamduk’un liderliğindeki sivil-demokratik ittifak Sumud, Suudi çabalarını “yeni bir yol açabilecek olumlu bir adım” olarak değerlendirdi; ancak çözümün yalnızca askerler arasında kalmaması ve sivil aktörlerin kapsamlı bir uzlaşmaya dâhil edilmesi şartını koydu.

HDK’ye yakın Sudan Kurucu İttifakı da Suudi Arabistan’ın  hamlesini desteklediğini ve bunun krallığın Sudan’ın çöküşünü önleme konusundaki hassasiyetini yansıttığını söyledi.

Girişim başarılı olur mu?

Sudanlılar, Suudi–ABD girişimlerinin ateşkesi zorlayan, insani yardım geçişlerini mümkün kılan ve krizi yeniden üretmeyen bütüncül bir diplomatik çerçeveye dönüşmesini umuyor. Avukat Hatem İlyas, Şarku’l Avsat’a bu yaklaşımın “en büyük ihtiyaç” olduğunu ifade etti.

İlyas, Şarku’l Avsat’a, savaşın en büyük zorluğunun meşruiyet mücadelesi, toplumsal bölünme, kurumların zayıflığı ve çok sayıda aktörün çıkar çatışmalarından kaynaklanan karmaşık yapı olduğunu ifade etti.

rty6
Faşir’den kaçan Sudanlılar, 19 Kasım 2025’te Kuzey Sudan’daki Debbe kentinde bulunan “El-Ifad” yerinden edilmişler kampına ulaştıktan sonra dinlenirken (AFP)

Tüm belirsizliklere karşın, Sudan’ın doğusundan batısına uzanan kentlerde ortak bir duygu öne çıkıyor. Paris’te yaşayan gazeteci Muhammed el-Esbat, kamuoyunda silahların susmasına ve uzun süredir beklenen barışa giden yola dair temkinli ama güçlü bir beklentinin hâkim olduğunu ifade etti.

Yakın bir çözüme dair umutların zayıflamasının ardından, Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan’ın 15 Aralık’ta Riyad’a yaptığı ziyaret ve Veliaht Prens’le gerçekleştirdiği üst düzey görüşme, yeniden iyimser bir hava yarattı.

Riyad’da bu görüşmenin yapılması bile, savaşın durdurulması ve insani felaketin sona erdirilmesine yönelik yeni bir umut kapısı araladı. Genel kanaat, “Suudi Arabistan’ın Sudan’da savaşı durdurma dosyasını önceliklerinin başına aldığı” yönünde.

Savaşın yorduğu, canlar aldığı, geçim kaynaklarını yok ettiği ve milyonları mülteci ile yerinden edilmiş kişi hâline getirdiği Sudanlılar, ülkelerine, evlerine ve özledikleri hayatlarına dönmeyi umut ediyor. Peki bu kez girişimler kalıcı bir barış getirecek mi?