Irak Başbakanı Sudani yolsuzlukla mücadelede yargıyla tartışıyor

‘Yüzyılın Hırsızlığı’ olarak bilinen olayın baş zanlısı Casim'in, çaldığını kabul ettiği yaklaşık 1 trilyon Irak dinarını teslim etmesi karşılığında serbest bırakılması eleştiriliyor

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani (AP)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani (AP)
TT

Irak Başbakanı Sudani yolsuzlukla mücadelede yargıyla tartışıyor

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani (AP)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani (AP)

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Yüksek Yargı Konseyi’ni ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada hükümetinin, Irak yargısının bağımsızlığını sağlamak ve prestijini korumak için çalıştığını açıkladı. Konsey Başkanı Faik Zeydan ve Federal Yüksek Mahkeme Başkanı Yargıç Casim Muhammad Abbud ile iki ayrı görüşme gerçekleştirdi. Sudani’nin ofisinden yapılan açıklamaya göre Sudani, Abbud ile yaptığı görüşmede, “Hukukun sözünün her koşulda geçerli olması ve hükümetin attığı tüm adımlarda Irak'ın anayasa ve yasalarla yönetilen bir ülke olduğunu teyit etmesinin, hukuku her şeyden üstün tutmanın önemine vurgu yaptı. Yargının, Irak halkının iradesine ulaşmanın garantör kalesi ve temeli olduğunun altını çizen Abbud, hükümetin programının uygulanmasına verdiği desteği vurguladı.
Aynı bağlamda Sudani, Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Yargıç Faik Zeydan ile bir araya geldi ve ülkedeki yolsuzlukla mücadele yollarını ele aldı. Irak yargısı ‘Yüzyılın Hırsızlığı’ olarak bilinen olayın baş zanlısı Nur Zuheyr Casim'in, çaldığını kabul ettiği yaklaşık 1 trilyon Irak dinarı (yaklaşık 800 milyon ABD doları) tutarındaki parayı geri teslim etmesi karşılığında serbest bırakılmasına karar vermişti. Yargı ayrıca Irak parlamentosunun eski Milletvekili Heysem el-Cuburi'yi itiraf ettiği yaklaşık 17 milyar Irak dinarı (yaklaşık 15 milyon dolar) tutarındaki parayı geri alma karşılığında 4 milyar Irak dinarı (yaklaşık iki buçuk milyon ABD doları) kefaletle serbest bıraktı. Yargı makamının, bu tür durumlarda çalınan paranın miktarına bakılmaksızın kefaletle serbest bırakılmasına izin veren yürürlükteki Irak yasalarına göre yasal gerekçeleri belirlediği bir zamanda yolsuzlukla mücadele edilme yöntemi konusunda hem hükümete hem de yargıya yönelik yaygın eleştiriler var. Yargı hukuk adına yolsuzluk yapanların çaldıkları malın bir kısmını serbest bırakılmaları karşılığında devlet hazinesine iade ederek yararlanmalarına olanak sağlayan bir pencere açtı.
Hükümet ve adli departmanların kefalet sürecinin cezasızlık anlamına gelmediğini, daha ziyade, çalınan paranın en büyük miktarda iade edilmesini ve ardından sanıkları cezalarını çekmek için mahkemeye çıkarılmasını amaçlayan sorgulanamaz adli prosedürlerin bir parçası olduğunu söyledi. Ancak siyaset ve medya çevrelerindeki yaygın eleştirilere göre, bu kişiler mahkemeye çıkarılsa bile cezaları hafif olacak ve Irak halkına karşı işledikleri suçun boyutuyla eşit olmayacak. Hukuk uzmanı Ahmed el-İbadi, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Anayasaya göre Iraklılar yasa önünde eşit olduğundan, yolsuzluğa karşı mücadele tepeden başlamalıdır ve henüz eyalette üst düzey bir yetkilinin sorumlu tutulduğunu görmedik. Herhangi bir yetkili, kendisiyle aynı fikirde olmadığında kovuşturmaya tabi tutulur ve pazarlık o andan itibaren başlar. Bu nedenle önce koca kafalardan hesap sorulmalı. Devletteki pozisyonlar parayla alınıp satılır ve bu nedenle pozisyonları alıp satanlardan yolsuzlukla mücadele etmelerini isteyemeyiz."
Aynı bağlamda, Irak'taki Dürüstlük Komisyonu'nun eski başkanı Yargıç Haydar el-Ukeyli, “Devleti hırsızların iradesine boyun eğmeye veya onlara iltifat etmeye zorlamak ve çaldıkları şeylerin bir kısmını geri verme vaadiyle haklarındaki işlemleri kolaylaştırmak, devletin zayıflığı, acizliği ve tespit edilen hırsızlardan ve onun çalışanlarından çalınan parayı geri alamadığı konusunda yanlış mesajlar vermektedir. Bu, insanların ona olan güvenini bitirir, onu alay konusu haline getirir. Irak hukuku ve Birleşmiş Milletler Yolsuzluğa Karşı Sözleşmesi, yolsuzluğun kovuşturulmasını ve yolsuzluk gelirlerinin geri alınmasının önemini vurgulasa da yolsuzluk gelirlerini geri almaları nedeniyle onlara ceza verilmesini öngörüyor. Ancak, çaldıklarını devlete iade etmeleri nedeniyle faillerin cezasız kalmasına ve haklarındaki işlemleri hafifletmesine kesinlikle izin vermiyor. Yolsuzluğa ve zimmete para geçirenlere yönelik cezasızlık politikası veya onlar için prosedürlerin hafifletilmesi, kıdemli yolsuzluğu daha fazla teşvik edecektir" dedi.



HDK, Sudan'da tek taraflı olarak üç aylık insani ateşkes ilan etti

Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
TT

HDK, Sudan'da tek taraflı olarak üç aylık insani ateşkes ilan etti

Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın uluslararası taraflarca sunulan ateşkes önerisini reddettiğini açıklamasının ardından, üç ay sürecek tek taraflı bir insani ateşkes ilan etti.

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu, ses kaydı olarak yayınlanan konuşmasında şunları söyledi:

“Ulusal sorumluluğumuz ve başta ABD Başkanı Donald Trump'ın girişimi ve Uluslararası Dörtlü ülkelerinin (Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve ABD) çabaları olmak üzere uluslararası çabalar doğrultusunda üç aylık bir süre için saldırıların durdurulmasını ve uluslararası bir izleme mekanizmasının oluşturulmasını içeren insani bir ateşkes ilan ediyoruz.”

Dagalu konuşmasına şöyle devam etti:

“Radikal İslamcı terörist hareket Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) ve Ulusal Kongre Partisi dışında herkesin katıldığı bir siyasi sürece bağlıyız. Zira bu gruplar halkımızın son otuz yılda çektiği tüm acılardan sorumlu.”

Sudan iç savaşının her iki tarafı da son iki yıl içinde, tüm ateşkes anlaşmalarını ihlal ederek müzakere çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasına neden oldu. Orgeneral Burhan daha önce geçiş dönemi veya Sudan'ın geleceği ile ilgili herhangi bir anlaşma yoluyla HDK'yı muhafaza edecek veya iktidar ortaklığına geri getirecek herhangi bir çözümü reddettiğini vurgulamıştı. Orgeneral Burhan, ABD'nin Afrika Kıdemli Danışmanı Massad Boulos'u HDK lehine önyargılı olduğu gerekçesiyle sert bir şekilde eleştirdi. Ayrıca, savaşı durdurmak için kendilerine sunulan ‘en kötü kart’ olarak gördüğü Uluslararası Dörtlü’nün girişimine olan güvensizliğini dile getiren Orgeneral Burhan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Uluslararası Dörtlü’ye katılımını eleştirerek HDK'yı desteklemekle suçlarken, Suudi Arabistan'ın rolünü ve ABD Başkanı Donald Trump'ın girişimini övdü.

Orgeneral Burhan'ın açıklamaları, 12 Eylül'de açıklanan ve ABD, Suudi Arabistan, BAE ve Mısır'ın yer aldığı Uluslararası Dörtlü ülkelerinin girişimi etrafındaki tartışmaları yatıştırdı. En önemli özelliği üç aylık bir insani ateşkes olan girişim, Sudan'daki krizi çözmek için bir yol haritası içeriyor. Bunu, kalıcı bir ateşkes ve sivil bir hükümete giden kısa bir geçiş dönemi izliyor. Girişimde, askeri bir çözümün olmadığına ve savaş sonrası dönemde İslamcıların siyasi sahneden uzaklaştırılacağı vurgulanıyor.

Şiddet devam ediyor

HDK, 7 Kasım'da insani ateşkes önerisini kabul ettiğini açıkladı, ancak ertesi gün ordunun kontrolü altındaki Hartum ve Atbara'yı bombaladı. Bunu HDK üyelerinin ‘büyük kalabalıklar’ halinde Batı Kordofan'daki Babnusa şehrine ulaşarak oradaki ordu karargahını ele geçirmeye çalıştığı, ancak Güney Kordofan'daki Kadugli ve Dilling şehirlerini kuşatmaya devam ettiği yönünde bir açıklama izledi.

HDK kasım ayı ortalarında Sudan'ın kuzeyindeki Merowe Barajı'nı birkaç kez insansız hava araçları (İHA) ile hedef aldı ve şehirdeki ordu karargahını bombaladı.

Sudan ordusu 26 Ekim'de Sudan'ın batısını tamamen kontrol altına alan HDK’nın uzun süren kuşatmasının ardından Faşir’i kaybetti.

Çatışmalar Darfur bölgesinden, başkent Hartum’u batı Sudan'a bağlayan petrol zengini komşu eyalet Kordofan’a sıçradı.

Faşir'in HDK’nın kontrolüne geçmesinden bu yana, toplu katliamlar, etnik şiddet, kaçırma ve cinsel saldırıların yaşandığına dair haberler gelirken, insan hakları örgütleri HDK'nın kontrolündeki bölgelerde etnik katliamlar yaşandığını bildirdi.

Uluslararası Göç Örgütü'ne (IOM) göre geçtiğimiz ayın sonundan bu yana, Kuzey Kordofan'dan yaklaşık 40 bin yerinden edilmiş kişinin yanı sıra 100 binden fazla sivil Faşir'den komşu şehirlere kaçtı. ABD Başkanı Donald Trump geçtiğimiz hafta, Washington'da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile yaptığı görüşmede, Veliaht Prensin talebi üzerine Sudan'daki ‘zulmü’ sona erdirme niyetini açıkladı.

HDK ve BAE, Trump’ın açıklamasını memnuniyetle karşıladı ve Burhan, savaşı sona erdirmek için Washington ve Riyad ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu teyit etti.

İki yıldan fazla süredir devam eden Sudan savaşında on binlerce kişi hayatını kaybetti ve yaklaşık 12 milyon kişi yerinden edildi, bu durum milyonlarca sivili tehdit eden ciddi bir açlık krizine yol açtı.


Irak'taki Sünniler siyasi olarak birleşiyor

Ulusal Siyasi Konsey'i oluşturan partilerin ve güçlerin liderleri (Ulusal Siyasi Konsey basın ofisi)
Ulusal Siyasi Konsey'i oluşturan partilerin ve güçlerin liderleri (Ulusal Siyasi Konsey basın ofisi)
TT

Irak'taki Sünniler siyasi olarak birleşiyor

Ulusal Siyasi Konsey'i oluşturan partilerin ve güçlerin liderleri (Ulusal Siyasi Konsey basın ofisi)
Ulusal Siyasi Konsey'i oluşturan partilerin ve güçlerin liderleri (Ulusal Siyasi Konsey basın ofisi)

Irak’ta 11 Kasım’da yapılan parlamento seçimlerinde 65'ten fazla sandalye kazanan başlıca Sünni güçler ve partiler, ‘siyasi ve sosyal istikrarı korumak, anayasal hakları güvence altına almak ve devlet kurumlarında temsiliyeti güçlendirmek için çabaları birleştirmek ve ortak bir vizyonla çalışmak’ amacıyla ‘Ulusal Siyasi Konsey’in kurulduğunu duyurdu.

Konseyde eski Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi, milletvekili Musenna es-Samarrai liderliğindeki Azim Partisi, Hamis el-Hancer liderliğindeki Egemenlik İttifakı, mevcut Savunma Bakanı Sabit el-Abbasi liderliğindeki Ulusal Hasim İttifakı ve mahkeme kararıyla parlamento seçimlerine katılmaktan men edilen eski milletvekili Ahmed el-Cuburi'nin liderliğindeki Ulusal Cemahir Partisi yer alıyor.

Bazıları bu adımı memnuniyetle karşılarken, Şarku’l Avsat’a konuşan bir kaynak, sorunun Sünni partilerin ve isimlerin Türkiye, Ürdün, bazı Körfez ülkeleri ve İran dahil olmak üzere çok sayıda bölgesel destekçisinin bulunması ve buna karşın Şii tarafındaki herkesin (Koordinasyon Çerçevesi) Tahran ile ittifak halinde olmasından kaynaklandığını söyledi.


Yabancı basın, İsrail'in Gazze'ye giriş izni verme kararını ertelemesini eleştiriyor

Yabancı Basın Derneği, yabancı gazetecilerin Gazze'ye derhal girişine izin verilmesi talebiyle Yüksek Mahkeme'ye dilekçe verdi (AFP)
Yabancı Basın Derneği, yabancı gazetecilerin Gazze'ye derhal girişine izin verilmesi talebiyle Yüksek Mahkeme'ye dilekçe verdi (AFP)
TT

Yabancı basın, İsrail'in Gazze'ye giriş izni verme kararını ertelemesini eleştiriyor

Yabancı Basın Derneği, yabancı gazetecilerin Gazze'ye derhal girişine izin verilmesi talebiyle Yüksek Mahkeme'ye dilekçe verdi (AFP)
Yabancı Basın Derneği, yabancı gazetecilerin Gazze'ye derhal girişine izin verilmesi talebiyle Yüksek Mahkeme'ye dilekçe verdi (AFP)

Kudüs'teki Yabancı Basın Derneği, dün İsrail Yüksek Mahkemesi'ni yabancı gazetecilerin Gazze'ye girişine izin verme kararını bir kez daha ertelediği için eleştirdi.

Hamas'ın İsrail'e saldırdığı Ekim 2023'teki Gazze Savaşı'nın patlak vermesinden bu yana, İsrail yetkilileri yabancı medya kuruluşlarında çalışan gazetecilerin harap olmuş ve abluka altındaki bölgeye bağımsız olarak girmelerini engelledi.

İsrail ve Filistin topraklarındaki uluslararası medya kuruluşlarını temsil eden ve bünyesinde yüzlerce yabancı gazeteci barındıran Yabancı Basın Derneği, yabancı gazetecilerin Gazze'ye derhal girişine izin verilmesi talebiyle Yüksek Mahkeme'ye dilekçe verdi.

Mahkeme, 23 Ekim'de İsrail yetkililerine yabancı gazetecilerin Gazze'ye girişine izin verecek bir plan geliştirmeleri için 30 gün süre verdi.

Ancak sürenin pazartesi günü dolması üzerine mahkeme, İsrail hükümetine 10 günlük ek süre vererek kararını 4 Aralık'a erteledi.

Dernek, yaptığı açıklamada "derin hayal kırıklığını" dile getirerek, İsrail Yüksek Mahkemesi'nin, İsrail hükümetine Gazze'ye serbest ve bağımsız erişim için yaptığı başvuruya yanıt vermesi için bir kez daha ek süre verdiğini öğrendiklerini belirtti.

Dernek, "Dilekçenin sunulmasından bu yana geçen 14 ay boyunca bu tür gecikmelere alıştık. İsrail hükümeti, Gazze'ye erişime izin vermek istemediğini ve böyle bir planı olmadığını defalarca açıkça belirtti" ifadelerini kullandı.