24 deneyle ortaya kondu: Tespih böceklerinin de kişiliği var

Boyutları 3 milimetre ve 45 santimetre arasında değişse de tespih böcekleri genellikle ufak hayvanlar

7 çift ayağı olan bu canlılara, büzülerek boncuğu andırdıkları için "tespih böceği" adı veriliyor (Wikimedia Commons)
7 çift ayağı olan bu canlılara, büzülerek boncuğu andırdıkları için "tespih böceği" adı veriliyor (Wikimedia Commons)
TT

24 deneyle ortaya kondu: Tespih böceklerinin de kişiliği var

7 çift ayağı olan bu canlılara, büzülerek boncuğu andırdıkları için "tespih böceği" adı veriliyor (Wikimedia Commons)
7 çift ayağı olan bu canlılara, büzülerek boncuğu andırdıkları için "tespih böceği" adı veriliyor (Wikimedia Commons)

Bilim insanları tespih böceklerinin de kişiliği olduğunu söylüyor.
Yeni araştırmaya göre Latince adı Armadillidium vulgare olan bu kabuklu canlıların davranışlarının bazı yönleri, boyutlarıyla ve diğer biyolojik özellikleriyle ilgili değil.
Araştırmacılar, deneylerde gözlemlenen davranış farklılıklarının kişilik özellikleriyle açıklanabileceğini ifade etti.
A. vulgare halk arasında böcek diye anılsa da aslında karides, yengeç ve krillerle akraba olan bir kabuklu türü. Yani aslında bilimsel adı Insecta olan gerçek böceklerle ilgisi yok.
Bunlar, boyutları 3 milimetre ve 45 santimetre arasında değişse de genellikle ufak hayvanlar.
Bugüne kadar 10 bin türü tanımlanan bu canlıların 4 bin 500 kadarı denizlerde, 500'ü tatlısuda, yaklaşık 5 bini de karada yaşıyor.
Karada yaşayanları genellikle korunaklı alanlarda barınıyor ve geceleri dışarı çıkıyor. Bu da onları bir kişilik özelliği olan cesareti gözlemlemek için uygun modeller haline getiriyor.
Hakemli bilimsel dergi Animal Behaviour'da yayımlanan çalışmada, 24 deney yapıldı ve toplam 100 tespih böceği yakından gözlemlendi.
Araştırma ekibi aslında tespih böceklerinin rahatsız edildikten ne kadar sonra saklandıkları yerden çıkacağını görmek istiyordu.
Bu nedenle laboratuvar ortamında bu canlıların doğal yaşantısına uygun, yapay habitatlar kuruldu.
Deneylerin amacı, bazı tespih böceklerinin diğerlerinden daha cesur veya maceracı olup olmadığını görmekti.
İlk bulgular, bireyler arasında önemli farklılıklar olduğunu ortaya koydu. Bazı kabuklular daha öngörülebilir davranışlar sergilerken, diğerlerinin davranışları örüntüye uymuyordu.
Tekrarlanan deneyler, her bireyin davranış tipinin de epey tutarlı olduğunu gösterdi.
Bu arada araştırmacılar, böceklerin öngörülebilirliği ve sergiledikleri cesaret arasında bir ilişki belirleyemedi.
Bu da bir tespih böceğinin cesur veya öngörülebilir davranma olasılığının tek başına evrim ve doğal seçillimle açıklanamayacağı anlamına geliyor. 
Araştırmacılara göre eğer açıklanabilseydi, cesaret ve öngörülebilirliğin rastgele eşleşmesi değil, ilişkili olması gerekirdi.
Bulgular ayrıca, bu özelliklerin tespih böceklerinin boyut veya cinsiyetiyle ilişkili olmadığını ve yiyeceğin mevcudiyetinin de davranışları değiştirmediğini ortaya koydu.
Araştırmacılar buradan hareketle, bireyler arasındaki önemli farklılıkların kişilik özellikleriyle açıklanabileceği sonucuna vardı.
Makalede, "Burada, A. vulgare'nin risk alma davranışında önemli farklılıklar gösterdik" ifadeleri yer aldı:
"Bu davranışsal farklılıkların bütünleştirici bir yaklaşımla ve daha uzun bir dönem boyunca incelenmesini tavsiye ediyoruz."
 
Independent Türkçe, IFL Science, Natural History



Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
TT

Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)

Dünya'ya beklenmedik kadar yakın bir mesafede devasa bir gaz bulutu keşfedildi. Moleküler gaz bulutu, bilim insanlarına yıldız oluşum sürecini incelemeleri için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Moleküler bulutlar içindeki toz ve gaz kümeleri çökerek yıldızları meydana getiriyor. Hidrojen ve karbonmonoksit molekülleri içeren bu bulutları, yıldız oluşturmalarından önce görmek zorlu bir iş.

Bilim insanları moleküler hidrojen gazı neredeyse görünmez olduğu için bu bulutları ararken karbonmonoksite odaklanıyor. Ancak karbonmonoksit miktarı azsa bulut kolayca gözden kaçabiliyor.

Araştırmacılar yeni keşfedilen moleküler gaz bulutunun bugüne kadar saptanmamasını da buna bağlıyor.

Bulguları hakemli dergi Nature Astronomy'de dün (28 Nisan) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, bulutu daha önce hiç kullanılmamış bir yöntemle tespit etti. Araştırmacılar, buluttaki hidrojenin yaydığı ultraviyole ışık sayesinde keşfi yaptı.

Güney Kore'nin STSAT-1 uydusunun verilerini inceleyen araştırmacılar, hidrojenin doğal olarak yaydığı uzak ultraviyole ışığı fark etti. Normalde bu spektrumdaki ışığı yakalamak epey zor ancak uydunun spektrografı, bunu analiz edilebilecek dalga boylarına ayırmayı başardı. 

Rutgers Üniversitesi'nden çalışmaya liderlik eden Blakesley Burkhart, "Bu, moleküler hidrojenin uzak ultraviyole emisyonunu doğrudan bularak keşfedilen ilk moleküler bulut. Bu bulut, kelimenin tam anlamıyla karanlıkta parıldıyor" diyor.

Yunan mitolojisindeki şafak tanrıçası Eos'un adı verilen gaz bulutu Dünya'dan sadece 300 ışık yılı uzakta. Yaklaşık 3 katrilyon kilometrelik bu mesafe insan ölçeğinde muazzam bir büyüklüğe denk düşse de galaktik ölçekte çok yakın kabul ediliyor. Dünya'ya en yakın yıldız oluşum bölgesi olan Orion Bulutsusu yaklaşık 1300 ışık yılı uzakta. 

Hilale benzeyen bulutun kütlesi Güneş'in kütlesinin yaklaşık 3 bin 400 katı ve yaklaşık 40 Ay çapına (140 bin kilometre) sahip. 

Makalenin yazarlarından Thomas Haworth "Bu şey adeta kozmik arka bahçemizde ve biz onu kaçırdık" diyor.

Güneş Sistemi'nin yakın çevresini ifade eden Yerel Kabarcık'ta yer alan Eos, bugüne kadar bulunan en yakın moleküler bulut. 

Bilim insanları bu sayede yıldız ve yıldız sistemlerinin nasıl oluştuğunu çok daha iyi anlayabilecekleri bir imkana sahip. 

Burkhart, "Teleskoplarımızla baktığımızda, oluşum aşamasındaki tüm yıldız sistemlerini görebiliyoruz ancak bunun nasıl gerçekleştiğini ayrıntılı olarak bilmiyoruz" diyerek ekliyor: 

Eos'u keşfetmemiz heyecan verici çünkü artık moleküler bulutların nasıl oluştuğunu ve ayrıştığını, bir galaksinin yıldızlararası gaz ve tozu yıldızlara ve gezegenlere nasıl dönüştürdüğünü doğrudan ölçebiliyoruz.

Araştırmacılar ayrıca yeni yöntemi kullanarak yakınlarda gizlenen başka moleküler bulutları da keşfetmeyi umuyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Thavisha Dharmawardena "Bu teknik yıldızlararası ortam hakkında bildiklerimizi baştan yazabilir, galaksideki gizli bulutları ortaya çıkarabilir ve hatta kozmik şafağın algılanabilen en uzak sınırlarına kadar ulaşabilir" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe, Space.com, CNN, Nature Astronomy