İsrail yargısı, Netanyahu’yu azletmek istiyor

İsrail Merkez Bankası Para Komitesi üyesi Haza grevinden istifa etti.

İsrail Başbakanı, aleyhinde açılan dava kapsamında ifade vermek için dün Sulh Mahkemesi’ndeki duruşmaya katıldı. (Reuters)
İsrail Başbakanı, aleyhinde açılan dava kapsamında ifade vermek için dün Sulh Mahkemesi’ndeki duruşmaya katıldı. (Reuters)
TT

İsrail yargısı, Netanyahu’yu azletmek istiyor

İsrail Başbakanı, aleyhinde açılan dava kapsamında ifade vermek için dün Sulh Mahkemesi’ndeki duruşmaya katıldı. (Reuters)
İsrail Başbakanı, aleyhinde açılan dava kapsamında ifade vermek için dün Sulh Mahkemesi’ndeki duruşmaya katıldı. (Reuters)

İsrail hükümetinin, Yüksek Mahkemenin yetkilerini azaltmayı hedefleyen planında ısrar ederek kamuoyunun bu konudaki geniş itirazını görmezden gelmesi üzerine yargı, medyaya hükümetin Yargı Müsteşarı Gali Baharav Miara’nın, Adalet Bakanlığı ve Cumhuriyet Savcılığı yetkilileriyle görüşmeler başlatma niyeti olduğuna dair haberler sızdırdı. Söz konusu görüşmeler, ‘Başbakan Binyamin Netanyahu’nun izlediği siyaset ile yargı hükümleri arasındaki çıkar çatışması ve görevini yerine getiremediğinin ilanıyla kendisini görevinden istifaya zorlama ihtimali’ hakkındaydı.
Yargı kaynakları, bu görüşmelerin önümüzdeki hafta, belki de bu hafta başlayabileceğini aktardı.Haaretz gazetesinin pazartesi günü bildirdiğine göre ‘Yargı Müsteşarı, Netanyahu’nun görevini yerine getiremediğini halen ilan etmiş değil.’ Bununla birlikte gazete bu görüşmelerin şu aşamada yalnızca istişareyi hedeflediğini, zira ciddi bir çıkar çatışması sürecine girildiğine inanmak için sağlam bir temel olduğunu vurguladı.
Bu sızdırılan bilgilerin Netanyahu’yu doğrudan tehdit ederek kendisini yargıya darbe indirme projesini sürdürmekten alıkoymak için yapıldığını belirten gazete Yargı Müsteşarı’nın Netanyahu hakkındaki yolsuzluk iddianamelerini inceleyen mahkemeye, yargılama süreci boyunca işlerine müdahale etmekten uzak durma sözü verdiğini kaydetti. Bugün ise bu sözünün arkasında durmayarak, mahkemelerin iş ve yetkilerinde, köklü bir değişiklik yapma planını gözünün önünden ayırmayan bir hükümete liderlik ettiği gerçeğine göre tavır aldığını açıkladı.
Temiz İktidar Örgütü üç sene önce, mahkemenin yetkilerini sınırlandırmak için makamını kötüye kullanma ihtimalinden hareketle, Netanyahu’nun başbakanlık görevinden istifa etmesi ya da en azından başbakanlık görevinin dondurulup dava süresince yerine bir başbakan vekili atanması talebiyle mahkemeye başvurmuştu. Ancak Netanyahu, yargı kararlarına müdahale etmeyeceğini ve yargıya dokunan herhangi bir icraatta bulunmayacağını taahhüt etti ve mahkeme, onun hükümet başkanı olarak kalmasını onayladı. Ama bugün yalnızca müdahale etmekle kalmıyor, yargıya darbe indirme ve mahkemenin yetkilerini esaslı bir şekilde azaltma projesinin başında duruyor. Üstelik kapsamlı gösteriler ve birçok sağcı parti seçmeni de dahil olmak üzere halkın yüzde 63’ünün bu projeye karşı çıktığına işaret eden anketlerle kendini gösteren geniş çaplı halk muhalefetine rağmen...
Birçok hukuk uzmanı, Netanyahu’nun cezai suçlamalarla yargılanması sebebiyle içinde bulunduğu çıkar çatışması genişledikçe Yargı Müsteşarı’nın, kendisinin imzaladığı resmi yazılı sözleşmeye dayanarak, görevini yerine getiremediği gerekçesiyle Netanyahu’nun istifası yönünde talimat verme ihtimalinin de arttığı görüşünde. Zira imzaladığı sözleşme, onun yargı sürecini ve özel işlerini etkileyebilecek atamalar veya yargı değişiklikleriyle meşgul olmasını engelliyor.
Ancak bu tehdide rağmen projesini sürdüren ve Yargı Müsteşarı’nın yetkilerini elinden almakla tehdit eden Netanyahu’nun şu sözleri aktarıldı:
“Hükümetin Yargı Müsteşarı, halk tarafından seçilmeksizin göreve gelir ve ona, görevdeki bir başbakanın azledilmesine etki edecek kadar büyük yetkiler vermenin imkânı da mantığı da yoktur.”
Bu sırada hükümetin yargı planına yönelik protesto kampanyası sürüyor. Sivil toplum örgütleri önümüzdeki cumartesi günü haftalık gösterilere devam etme kararı aldı. Uluslararası itibara sahip İsrail Bankası yöneticilerinden birinin, hükümetin bu planının ekonomi üzerindeki etkileri konusunda uyarıda bulunmasının ardından Tel Aviv Üniversitesi Ekonomi Profesörü Moshe Hazan, İsrail Merkez Bankası Para Komitesi üyeliğinden istifa etti. Bankanın aylık faiz oranına karar veren komitenin 6 üyesinden biri olan Hazan, “İsrail demokrasisi tehdit altındayken oturup faiz oranının 0,25 mi yoksa 0,5 mi yükseltilmesini tartışabileceğimi sanmıyorum” diyerek hükümetin planlarının yargı bağımsızlığına ve kamu hizmetine zarar verdiğini ve bu durumun İsrail demokrasisi ile ekonomisini şiddetli bir şekilde hasara uğratacağını savundu.  
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre aynı şekilde yüksek teknoloji şirketleri ile İsrail’de bu sektöre yeni giren şirketler de bu protesto hareketine katıldığını duyurarak çalışanlarına, yargı organını zayıflatma planına yönelik itirazlarını dile getirmeleri için kısmi grev ve salı günü düzenlenen gösteriye katılma izni verdi. 130 şirket ve ticari çıkar sahipleri tarafından imzalanıp çalışanlarına gönderilen ortak bildiride “Hükümetin planı, İsrail’deki yabancı yatırımı engelleyen bir tehdittir” denildi. Bu sektörün ciddi kâr düşüşüne tanık olduğu ve onlarca şirketin işleri bıraktığı bu koşullarda yatırımların durması, bu sektörü ve tüm İsrail ekonomisini yıkıcı bir darbe olarak görülüyor.
Gösteriler diplomasi alanına da uzanmaya başladı. Nitekim İsrail’in Kanada Büyükelçisi Ronen Hoffman hükümetin planına itiraz ederek, pazartesi günü görevinden istifa ettiğini açıkladı. Hoffman aynı arka planda istifa eden ikinci büyükelçi oldu. Onun öncesinde de İsrail’in Fransa Büyükelçisi Yael German, yargı planı açıklanınca geçen ayın sonunda istifa etmişti.
Dışişleri Bakanı ve eski Başbakan Yair Lapid tarafından göreve getirilen Büyükelçi Hoffman, Twitter hesabında şu mesajı paylaştı:
“Yeni bir hükümet ve farklı bir siyasete geçişle beraber kişisel ve mesleki ahlakım bana, görev süresinin kısaltılmasını talep ederek görevimden istifayı ve bu yaz İsrail’e dönmeyi gerekli gösteriyor.”
Tanınmış diplomat Alon Pinkas da hükümet planı konusunda uyarıda bulunan bir diğer isim oldu. Eski ABD Başkonsolosu Pinkas şu açıklamayı yaptı:
“İsrail’in ABD ile ortak değerlerden geri adım atması, bu iki tarafı ilişkilerde bir yol ayrımına yaklaştırıyor. Başkan Joe Biden yönetiminin iki ülke arasındaki stratejik ilişkileri sürdürmeye yardımcı olmak amacıyla Netanyahu hükümetine karşı izlediği oldukça seviyeli tavır kimseyi aldatmasın. Bu hükümet ve onun projeleri, ABD’yi ciddi şekilde endişelendiriyor.”
Diğer yandan Tel Aviv’den üst düzey bir siyasi kaynak, geçen hafta İsrail’i ziyaret eden ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın, hükümetinin yargı organını zayıflatma planının Washington ile Tel Aviv arasındaki ilişkilere etkileri konusunda Netanyahu’yu net bir şekilde uyardığını aktardı. İsrail televizyonu Kanal 12’de yayımlanan bir habere göre Netanyahu geçtiğimiz perşembe günü ikiliyi bir araya getiren görüşmede ABD’li yetkiliye teminat verdi ve ‘hükümet koalisyonundaki ortaklarına söyledikleriyle tamamen çelişen’ sözler sarfetti.
Habere göre Sullivan, Netanyahu’ya şu ifadeleri kullandı:
“Liberal demokrat halk ile yönetim olarak biz, yargı reformu konusunda izlediğin yoldan hoşlanmıyoruz. Şayet demokratik değerlere yönelik aykırı bir durum varsa, İsrail’e tam ve koşulsuz destek vermemiz zor olacaktır.”



BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
TT

BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)

Birleşmiş Milletler’in Lübnan Özel Koordinatörü Jeanine Hennis-Plasschaert, Perşembe günü yaptığı açıklamada, hükümetin aldığı önemli kararlar ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin güçlendirilmiş varlığına rağmen ülkenin güneyindeki belirsizlik ortamının devam ettiğini belirtti. Hennis-Plasschaert, bu iki unsurun “normalleşme yolunda temel bir zemin oluşturduğunu” söyledi.

Hennis-Plasschaert, “Birçok Lübnanlı için çatışma düşük yoğunlukla da olsa sürüyor. Mevcut durum devam ettiği sürece, düşmanlıkların yeniden tırmanma ihtimali ortadan kalkmış değil” ifadelerini kullandı.

BM yetkilisi, mevcut fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Diyalog ve müzakereler tüm sorunları çözemeyebilir; ancak taraflar arasında karşılıklı anlayışın oluşmasına katkı sağlar ve en önemlisi, istenen güvenlik ve istikrara giden yolu açar” dedi.

İsrail ile Hizbullah arasında geçen yıl Kasım ayında, Gazze’deki savaşın yol açtığı bir yılı aşkın karşılıklı bombardımanın ardından ABD arabuluculuğunda ateşkes sağlanmıştı. Ancak İsrail, anlaşmaya rağmen Güney Lübnan’daki bazı noktalarda varlığını sürdürürken, ülkenin güneyi ve doğusuna yönelik saldırılarına devam ediyor.


Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi güçleri, başbakanlık için dokuz aday arasından hem yurtiçi hem de yurtdışından kabul gören kişiyi seçeceklerini açıkladı

Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)
Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)
TT

Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi güçleri, başbakanlık için dokuz aday arasından hem yurtiçi hem de yurtdışından kabul gören kişiyi seçeceklerini açıkladı

Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)
Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)

Irak parlamentosunda şu anda ‘en büyük blok’ konumundaki (Şii) Koordinasyon Çerçevesi güçleri, dokuz aday arasından yeni bir başbakan seçmeye hazırlanıyor.

Şii ittifakının genel sekreteri Abbas Radi dün yaptığı açıklamada, adayın Irak’ta kabul görmesi, uluslararası gerekliliklerle başa çıkma becerisine sahip olması ve devlet kaynaklarını partizan amaçlarla kullanmayacağına dair taahhütte bulunması gerektiğini vurguladı. Radi, güvenlik ve ekonomi alanlarında başbakanın görevlerine ilişkin ayrıntılı bir programın, gelecek hükümetin bir parçası olabilecek bir ekip tarafından hazırlanmasının ardından, en olası adayın özelliklerini belirleyecek bir toplantının yapılacağını da sözlerine ekledi.

Koordinasyon Çerçevesi, siyasi normlara uygun olarak cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve meclis başkanlığı makamlarına getirilecek isimlere karar vermek için Kürt ve Sünni güçlerle müzakereler yürütürken, adayları değerlendiren önde gelen siyasi şahsiyetlerden oluşan bir komisyon aracılığıyla faaliyet gösteriyor.

Radi, rekabetin tanınmış önde gelen isimler arasında yaşandığını söyledi.

Radi, Şarku’l Avsat’ın Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin yeni gündeminin bir parçası olarak milis grupların silahları sorununu ele almayı düşünüp düşünmediğine ilişkin sorusuna verdiği yanıtta, “Hükümet programı, yeni başbakan tarafından uygulanacak güvenlik reformlarını içerecek” ifadelerini kullandı.


Hamas: İsrail'in Refah tünellerinde mahsur kalanların peşine düşmesi Gazze Anlaşmasını ihlal ediyor

Cebaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)
Cebaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)
TT

Hamas: İsrail'in Refah tünellerinde mahsur kalanların peşine düşmesi Gazze Anlaşmasını ihlal ediyor

Cebaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)
Cebaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)

Hamas hareketi çarşamba günü yaptığı açıklamada, İsrail'in Refah tünellerinde mahsur kalanların peşine düşme, öldürme ve tutuklama konusundaki ısrarının Gazze ateşkes anlaşmasının açık bir ihlali olduğunu belirtti. Hamas yaptığı açıklamada, “İşgalin Refah tünellerinde mahsur kalan direnişçilerin peşine düşme, öldürme ve tutuklama yoluyla işlediği vahşi suç, Gazze ateşkes anlaşmasının açık bir ihlali ve bu anlaşmayı baltalama ve çökertme yönündeki devam eden girişimlerin kesin kanıtıdır” ifadelerini kullandı.

Hamas, savaşçılar ve evlerine dönüş sorununu çözmek için geçtiğimiz ay boyunca çeşitli siyasi liderler ve arabulucularla temaslarda bulunarak önemli çabalar sarf ettiğini belirtti ve “Ancak İşgal, öldürme, kovalama ve tutuklama söylemlerine öncelik vererek tüm bu çabaları engelledi” dedi.

 İsrail, bu ayın başlarında Teğmen Hadar Goldin'in naaşını teslim almasının ardından, tünellerden güvenle çıkabileceklerine dair verdiği sözü görmezden gelerek, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde tünellerde saklanan Hamas'ın silahlı kanadı Kassam Tugayları'nın silahlı mensuplarının peşine düştü, onlara yönelik operasyonlarını yoğunlaştırdı.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichai Adraee, Çarşamba sabahı ordu güçlerinin, Gazze'nin güneyindeki Refah kentinde, bölgedeki bir tünelden çıktıklarına inanılan altı militanı hedef aldığını söyledi.

İsrail ordusu, hava kuvvetlerinin militanlara ateş açtığını belirtti. Daha sonra bölgede bir ceset bulunurken, yakınlardaki bir çatışmada üç silahlı adamın daha öldürüldüğünü, askerlerin ayrıca bir binada bulunan iki militanı tutukladığını açıkladı.

İsrail medyası, ateşkes anlaşmasına göre İsrail kontrolü altında olan Refah bölgesinde onlarca silahlı adamın bir yeraltı tüneline sığındığını bildirdi. Bu kişilere güvenli koridor sağlama taleplerine ilişkin müzakereler başarısızlıkla sonuçlandı.

İsrail Kamu Yayın Kurumu muhabirine göre, “Tutuklananlar, kendilerini yerinde sorguya çekmek üzere nakleden askerlere ateş açmadan Nahal Tugayı'na teslim oldular. Askerler sorguda Refah'ın doğusundaki el-Cüneyne semtinde devam eden operasyona yakın tünellerde ve bölgelerde kalan militan sayısı hakkında yeni bilgiler edinmeye çalıştılar.”

İsrail ordusundan yapılan açıklamaya göre, geçen hafta 20 militan etkisiz hale getirildi, 8 militan ise bölgeden kaçmaya çalışırken tutuklandı.

İsrail askeri kaynakları, bölgede yaklaşık 40 militan olduğunu tahmin ediyor. Bu sayı, son günlerde 60 ila 80’di. Kaynaklar, Refah'taki Doğu Bölgesi Taburu’nun komutanı veya yardımcısının da bu militanlar arasında olduğunu tahmin ediyor.

Artan baskı

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin en güneyinde bulunan kentte son kalan tünellere yönelik operasyonlar başlatarak Hamas militanları üzerindeki baskısını artırmaya başladı. İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, bu savaşçılara güvenli geçiş sağlayacak her türlü çözümü reddederek sert bir tutum benimsemişti. Onları öldürmenin veya teslim olmaya zorlamanın önemini vurgulamıştı. Kuvvetlerine bu doğrultuda talimat vermiş ve yaklaşık iki hafta önce onların peşine düşüp yakalamak için askeri harekâtlarını yoğunlaştırmışlardı.

Hamas, arabulucularla koordinasyon halinde, savaşçılarının güvenli bir şekilde bölgeden çıkışını garanti eden bir çözüm karşılığında, 2014’teki savaşta esir alınan Teğmen Hadar Goldin'in naaşının iadesi konusunda mutabakata varmıştı.

sdfrgt
İsrailli Teğmen Hadar Goldin'in naaşı 2014'ten beri Hamas'ın elindeydi (İsrail medyası)

ABD, bu süreci tamamlamak için başta Türkiye olmak üzere arabulucularla çalıştı. Hamas, savaşçılarının güvenli bir şekilde çıkışı için çalışılacağına dair güvence aldıktan sonra naaşı teslim etti. Ancak Trump yönetiminin temsilcileri İsrail'i bu konuda ikna edemedi ve mesele çözümsüz kaldı.

Üst düzey bir Hamas heyeti, geçtiğimiz günlerde Mısır İstihbarat Şefi Hasan Reşad ile Refah tünellerindeki savaşçılar konusunu görüştü. Hamas heyeti, Mısır tarafının savaşçıların güvenli bir şekilde bölgeden çıkışı ve can güvenliklerinin sağlanması için tüm arabulucular ve taraflarla yoğun bir şekilde çalışmasını talep etti.

Hamas kaynakları, Şarkul Avsat'a, İsrail'in uzlaşmaz tutumu ve işgalcilerin herhangi bir çözümü reddetmesi nedeniyle sorunun çözümsüz kaldığını söyledi.

Devam eden ihlaller

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki ihlalleri de devam etti. Bir İsrail tankından ateşlenen top mermisi, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Magazi Mülteci Kampı’nın doğusunda odun toplayan bir Filistinliyi öldürdü. Bir Filistinli de, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusundaki Beni Süheyla beldesine düzenlenen bir İHA saldırısında hayatını kaybetti. Bir diğer Filistinli ise iki gün önce beldeye düzenlenen saldırıda aldığı yaralar nedeniyle hayatını kaybetti.

İsrail güçleri, Sarı Hat'ın doğusunda kontrolü altındaki bölgelerde ve Hamas kontrolündeki çevre bölgelerde Filistinlilerin evlerini ve altyapıyı büyük çapta yıkmaya devam ediyor. Bu bölgelerde hava saldırıları, topçu bombardımanı ve silahlı çatışmalar yaşanıyor.

Gazze Sağlık Bakanlığı günlük raporunda, son 24 saatte (Salı öğleden sonra ile Çarşamba arasında) Gazze Şeridi'ndeki hastanelere iki yeni ölü ve sekiz yeni ulaşılan naaş olmak üzere 10 cenaze ulaştığını duyurdu. Böylece ateşkesten bu yana toplam ölü sayısı 347'ye (Çarşamba günkü yeni kayıplar hariç), yaralı sayısı 889’a ulaştı. Savaş sırasında ve daha önceki dönemlerde düzenlenen hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin 596'sının cenazesine ulaşıldı.

7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise 170.965 yaralıyla birlikte 69.785'e yükseldi.

Bakanlık ayrıca, İsrail tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi aracılığıyla teslim edilen 15 Filistinlinin naaşının teslim alındığını duyurdu. Böylece teslim alınan toplam naaş sayısı 345'e ulaştı ve bunlardan 99'unun kimliği belirlendi. Bakanlık, ekiplerinin naaşları, muayene, kaydetme ve ailelerine teslim hazırlıkları kapsamında, yerleşik tıbbi prosedür ve protokollere göre incelemeye devam ettiğini belirtti.

Son cenazeleri teslim etme operasyonu, Hamas ile İsrail arasında gerçekleşen ve İsrail'in bir başka rehinenin cenazesini teslim aldığı bir takasın bir parçasıydı. Böylece Gazze Şeridi'nde biri İsrailli bir işçiye, diğeri ise Taylandlı bir işçiye ait iki cenaze kaldı.