Alain Delon’dan ölen eşine aşk mektubu

Alain ve Natalie Delon’un 1960 yılına ait bir fotoğrafı.
Alain ve Natalie Delon’un 1960 yılına ait bir fotoğrafı.
TT

Alain Delon’dan ölen eşine aşk mektubu

Alain ve Natalie Delon’un 1960 yılına ait bir fotoğrafı.
Alain ve Natalie Delon’un 1960 yılına ait bir fotoğrafı.

Fransız aktör Alain Delon, iki yıl önce ölen ilk eşi ve en büyük oğlu Anthony’nin annesi Natalie'ye sevgi dolu bir aşk mesaj gönderdi. 79 yaşındaki Alain, “İlk oğlum senden oldu ve seninle tutkunun sonsuz olabileceğine inandım. Aramızdan ayrılalı iki yıl oldu. Biliyorsun seni çok özledim” diye yazdı.
Alain Delon, Natalie ile 1964’te evlendi. Evlilikleri beş yıl sürdü. Natalie, resmi olarak ilişki kurduğu ve Madam Delon unvanını taşıyan tek kadındı. Oğulları, Fransız yıldızın şöhretinin ABD’nin sinema başkenti Hollywood’a yayıldığını gördü. Alain ve Natalie ikilisi ayrılmalarına rağmen, Natalie 79 yaşında pankreas kanserinden ölene kadar iyi bir ilişki sürdürdüler.
Dünyaca ünlü yıldızın ilişkisi ve aşk hikayesi eşsizdi. Avusturya doğumlu aktris Romy Schneider ile dört yıl süren bir aşk yaşadı. Ancak resmi olarak evlenmediler. Basın onlara ‘Avrupalı Nişanlılar’ adını verdi. Delon, Romy'den sonra en yakın arkadaşı, Fransız aktris Mireille Darc ile yakın bir ilişki kurdu.1987’de de 14 yıl nişanlı kaldığı Hollandalı model ve şarkıcı Rosalie van Bremen ile tanıştı. Ondan kızı Anushka ve oğlu Alain Fabian doğdu. Geçen yıl sağlık nedenlerinden dolayı gözlerden uzak duran yıldız, daha sonra Hiromi adında bir Japon kız arkadaşı olduğunu açıkladı.
Alain Delon'un kendisi gibi oyunculukla ilgilenen oğlu, 58 yaşındaki Aoğlu annesinin ölüm yıl dönümünde Instagram üzerinden şu mesajı yayınladı:
“Her şeyin zamana uygun olduğu söyleniyor. Bunun doğru olduğunu biliyorum ama benim işime yaramıyor ve seni her zamankinden daha çok özlüyorum.”



NASA araştırması: Uzayda 6 ay geçirmek beyinde ciddi bir hasar bırakmıyor

Astronotların beyninin yerçekimsiz ortamdan nasıl etkilendiğine dair çalışmalar, gelecekteki Mars görevleri açısından önemli (NASA/Mike Hopkins)
Astronotların beyninin yerçekimsiz ortamdan nasıl etkilendiğine dair çalışmalar, gelecekteki Mars görevleri açısından önemli (NASA/Mike Hopkins)
TT

NASA araştırması: Uzayda 6 ay geçirmek beyinde ciddi bir hasar bırakmıyor

Astronotların beyninin yerçekimsiz ortamdan nasıl etkilendiğine dair çalışmalar, gelecekteki Mars görevleri açısından önemli (NASA/Mike Hopkins)
Astronotların beyninin yerçekimsiz ortamdan nasıl etkilendiğine dair çalışmalar, gelecekteki Mars görevleri açısından önemli (NASA/Mike Hopkins)

NASA'nın yeni araştırması, uzayda 6 ay vakit geçirmenin beyne kalıcı bir zarar vermediğini tespit etti.

Dünya'nın koruyucu manyetik alanının dışına çıkarak radyasyona maruz kalmak ve düşük yerçekiminde yaşamak vücutta ciddi etkiler yaratabiliyor.

Astronotlar uzayda geçirdikleri sürede kas kaybından kalp hastalığına kadar çeşitli sağlık riskleriyle karşı karşıya geliyor.

Ayrıca uzun süre uzayda kalmanın beyne de zarar verebileceği bulunmuştu. 

Fakat NASA'nın Frontiers in Physiology adlı hakemli dergide dün (20 Kasım) yayımlanan çalışmasına göre kısa süreli görevlerdeki hasar sanıldığı kadar büyük olmayabilir.

NASA'nın Johnson Uzay Merkezi'nden Sheena Dev ve ekip arkadaşları, Uluslararası Uzay İstasyonu'nda (UUİ) 6 ay geçiren 25 astronotun bilişsel becerilerini inceledi.

Astronotlar görevden önce, sonra ve UUİ'de kaldıkları dönemde bir tablo üzerinde desen bulma veya şişirilen bir balonu patlamadan önce ne zaman durduracağını bilme gibi becerileri ölçen çeşitli testlerden geçirildi.

Katılımcılar, işlemleme hızı, çalışma belleği ve dikkati değerlendiren testlere daha yavaş yanıt verdi. Ancak yanıtların doğruluğu her iki ortamda da aynıydı. 

Araştırmacılar 6 aylık sürede bilişsel becerilerde sistematik bir gerileme olmadığını kaydetti. Dev "UUİ'de 6 ay geçiren astronotlarda kayda değer seviyede herhangi bir bilişsel bozulma veya nörodejeneratif gerilemeye dair bir kanıt bulamadık" diyerek ekliyor:

Uzayda yaşamak ve çalışmak, ciddi beyin hasarının işareti olabilecek geniş çaplı bir bilişsel bozulmayla ilişkili değildi.

Kalıcı bir hasar gözlemlenmese de işlemleme hızı gibi becerilerin Dünya'ya geldikten sonra normale dönmesi daha uzun sürdü. 

Diğer yandan araştırmacılar bu durumun uzaya özgü koşulların ötesinde stresle de bağlantılı olabileceğini düşünüyor.

Birleşik Krallık'taki East Anglia Üniversitesi'nden Jo Bower da yer almadığı çalışmada gözlemlenen olumsuz etkilerin ciddi bir endişe yaratmasına gerek olmadığını ancak takip edilmelerinde fayda olduğunu söylüyor.

Astronotların uzay ortamından nasıl etkilendiğine dair çalışmalar Mars'a yapılması planlanan insanlı görevler açısından büyük önem taşıyor.

Londra Üniversitesi'nden, yeni çalışmada yer almayan Elisa Raffaella Ferrè "Mars'a yapılacak bir görev sadece zaman açısından değil, aynı zamanda otonomi açısından da daha uzun olacak" diyerek ekliyor: 

Oradaki insanlar, mesafe ve iletişimdeki gecikmeler nedeniyle yer kontrolüyle tamamen farklı bir etkileşime girecek ve karar alırken tamamen özerk olmaları gerekecek. Bu nedenle insan performansı kilit önem taşıyacak. Mars'ta dikkatle ilgili görevler ya da hafıza veya işlemleme hızı açısından yavaş tepki veren astronotlar olmasını kesinlikle istemeyiz.

Independent Türkçe, Popular Science, New Scientist, Frontiers in Physiology