Ürdün Kralı Abdullah'tan Netanyahu'ya 'Mescid-i Aksa'ya saygı' hatırlatması

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in provokatif Mescid-i Aksa baskını nedeniyle ilişkilerin gerildiği Ürdün'e sürpriz ziyaret gerçekleştirdi

Ürdün Kralı Abdullah ile Netanyahu (Arşiv-AA)
Ürdün Kralı Abdullah ile Netanyahu (Arşiv-AA)
TT

Ürdün Kralı Abdullah'tan Netanyahu'ya 'Mescid-i Aksa'ya saygı' hatırlatması

Ürdün Kralı Abdullah ile Netanyahu (Arşiv-AA)
Ürdün Kralı Abdullah ile Netanyahu (Arşiv-AA)

Ürdün Kralı 2. Abdullah, ülkesini ziyaret eden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya "Mescid-i Aksa'nın konumuna saygıyı" hatırlattı.
Ürdün Kraliyet Divanından yapılan yazılı açıklamaya göre, Kral Abdullah, başkent Amman'da Netanyahu'yu kabul etti.
İki ülke arasındaki ilişkilerin ele alındığı görüşmede, Filistinlilerin bölgesel ve ekonomik projelerden yararlanmasının olanakları konuşuldu.
İşgal altındaki Doğu Kudüs'te yer alan Mescid-i Aksa'nın tarihi ve hukuki konumuna saygı duyulması gerektiğini hatırlatan Kral Abdullah, siyasi barış sürecinin önünü açmak için şiddet eylemlerinin durması ve sükunete bağlılığın gerekliliğine dikkati çekti.
Barış fırsatını baltalayacak her türlü eylemden uzak durulması gerektiğinin altını çizen Abdullah, Ürdün'ün iki devletli çözümle başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasına bağlılığını vurguladı.
İsrail Başbakanı Netanyahu'nun beraberindeki heyetle gerçekleştirdiği görüşmeye, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi ve İstihbarat Dairesi Başkanı Tümgeneral Ahmed Husni de katıldı.
İsrail hükümetinin basın ofisinden yapılan açıklamadaysa iki liderin "bölgesel meseleler, İsrail-Ürdün arasında bölgesel istikrara katkı sağlayan özellikle stratejik, güvenlik ve ekonomik işbirliğini ele aldığı" paylaşıldı.
İsrail basını, Netanyahu'nun sürpriz Ürdün ziyaretinin iki ülke arasındaki ilişkilerin gergin olduğu bir dönemde gerçekleştiğine dikkati çekti.

Ben-Gvir'in provokatif Aksa baskını
Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994'te imzalanan barış anlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.
Netanyahu hükümetindeki aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in 3 Ocak'ta İsrail polisinin yoğun koruması altında Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemesi iki ülke arasında gerilimi tırmandırmıştı.
Bunun ardından Ürdün'ün Tel Aviv Büyükelçisi Gassan el-Mecali'nin Mescid-i Aksa'ya girişinin İsrail polisi tarafından engellenmesi tansiyonu daha da yükseltmişti.
Ürdün hükümeti, tepkisini iletmek üzere İsrail'in Amman Büyükelçisi Eitan Sorkis’i Dışişleri Bakanlığına çağırarak, protesto notası vermişti. Mecali, İsrail polisinin engelinden 3 saat sonra Mescid-i Aksa'ya girmişti.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.