Ergenlikte 7 saatten az uyumak MS riskini çok yüksek oranda artırıyor

7 saatten fazla uyumanınsa hastalığı önlemeye yardımcı olabileceği keşfedildi

Kötü uyku alışkanlıkları, fizyolojik ve psikolojik değişiklikler nedeniyle ergenler arasında daha yaygın (Reuters)
Kötü uyku alışkanlıkları, fizyolojik ve psikolojik değişiklikler nedeniyle ergenler arasında daha yaygın (Reuters)
TT

Ergenlikte 7 saatten az uyumak MS riskini çok yüksek oranda artırıyor

Kötü uyku alışkanlıkları, fizyolojik ve psikolojik değişiklikler nedeniyle ergenler arasında daha yaygın (Reuters)
Kötü uyku alışkanlıkları, fizyolojik ve psikolojik değişiklikler nedeniyle ergenler arasında daha yaygın (Reuters)

Yeni bir araştırmaya göre, ergenlik çağında 7 saatten az uyumak multipl skleroz (MS) riskini artırabilir.
Bilim insanları, ergenlik döneminde yetersiz ve bozuk uykunun, bu hastalığa yakalanma olasılığını yüzde 50'ye kadar artırabileceğini söyledi.
İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nün yürüttüğü çalışma, 7 saatten fazla uyumanınsa hastalığı önlemeye yardımcı olabileceğini ortaya koydu.
Uzmanlar, sosyal medyanın ve gece vardiyasının, ergenlerin düzgün bir gece uykusu çekememesinin nedenlerinden bazıları olduğunu söyledi.
Multipl skleroz, beyni ve omuriliği etkileyen; görme, kol veya bacak hareketleri ve dengeyle ilgili sorunları içeren ve ömür boyu süren bir hastalık.
Bu hastalığın tedavisi yok ama ilaçlar ve müdahaleler semptomları hafifletmeye yardımcı olabilir.

MS'in genetiğe bağlı olduğu düşünülse de, güneş ışığı ve D vitamini eksikliği, sigara, gençlik obezitesi ve öpüşme hastalığı gibi başka çevresel faktörler de nedenleri arasında.
Vardiyalı çalışma da özellikle genç yaşlarda, hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendiriliyor.
Tanı için ortalama yaş 34 olmakla birlikte, ilk belirtiler 20'li yaşların başında görülebilir.
İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nün klinik nörobilim bölümünden, çalışmanın yazarı Dr. Torbjörn Åkerstedt, şunları söyledi:
"Sosyal medya kullanımıyla uyku düzeni arasında da ilişkiler olduğu gösterildi. Teknolojinin ve internet erişiminin her an var olması ergenler arasında yetersiz uykuya katkıda bulunuyor ve önemli bir halk sağlığı sorununu temsil ediyor."
Multipl Skleroz Epidemiyolojik İncelemesi'nden araştırmacılar, hastanelerden ve özel nöroloji kliniklerinden hastaları inceledi. Yaşları 16 ila 70 olan İsveçlilerle yapılan nüfus temelli bir vaka kontrol çalışmasını kullandılar.
Bilim insanları daha sonra bu kişileri, sırasıyla 2005-2013 ve 2015-2018 arasında ülke nüfusundan aynı yaş, cinsiyet ve yerleşim bölgesini paylaşan iki sağlıklı kişiyle eşleştirdi.
Çalışma, yaşları 15 ila 19 olan kişilerin uyku düzenlerini değerlendirmek için yürütüldü. Ancak 2 bin 75 MS hastasının yanı sıra herhangi bir yaş grubuna göre belirlenmemiş 3 binden fazla kişi de çalışmaya dahil edildi.
Katılımcılardan farklı yaşlarda ve farklı günlerde (işten okul günlerine veya hafta sonlarına kadar) uyku düzenlerini izlemeleri istendi. Katılımcıların 5 puanlık bir ölçek kullanmaları gerekiyordu. 5 puan çok iyi anlamına geliyordu.
Bilim insanlarına göre, kısa uyku 7 saatten az sürebilir. Öte yandan 7 ve 9 saat arasında yeterli ve kaliteli bir uyku tavsiye ediliyor. Uzun süreli uykular ise 10 saatten fazla sürebiliyor.
Araştırmacılar, büyüme çağında hem uzunluk hem de kalite açısından en kötü uykuya sahip olan kişilerin MS tanısı alma riskinin daha yüksek olduğunu belirledi.
Dr. Åkerstedt, şunları ekledi:
"Yetersiz uykunun olumsuz sağlık sonuçlarına ilişkin, ergenlere ve ebeveynlerine yönelik eğitim müdahaleleri önem taşıyor. Ergenlik döneminde yetersiz uyku ve düşük uyku kalitesi, daha sonra MS gelişme riskini artırıyor gibi görünüyor. Uygun bağışıklık fonksiyonu için gerekli olan yeterli onarıcı uyku, bu nedenle MS'e karşı bir başka önleyici faktör olabilir."
Journal of Neurology Neurosurgery & Psychiatry adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışmada, kalitesiz uykunun gençler arasında, yaşamlarındaki olası fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişiklikler nedeniyle daha yaygın olduğu tespit edildi.



Kovid benzeri semptomlar gösteren hastalar bir yıl boyunca kendine gelemiyor

UCLA'den araştırmacılar, Kovid benzeri semptomlar yaşayan kişilerin ruh sağlığına kavuşmasının 9 ayı bulabildiğini söylüyor (Reuters)
UCLA'den araştırmacılar, Kovid benzeri semptomlar yaşayan kişilerin ruh sağlığına kavuşmasının 9 ayı bulabildiğini söylüyor (Reuters)
TT

Kovid benzeri semptomlar gösteren hastalar bir yıl boyunca kendine gelemiyor

UCLA'den araştırmacılar, Kovid benzeri semptomlar yaşayan kişilerin ruh sağlığına kavuşmasının 9 ayı bulabildiğini söylüyor (Reuters)
UCLA'den araştırmacılar, Kovid benzeri semptomlar yaşayan kişilerin ruh sağlığına kavuşmasının 9 ayı bulabildiğini söylüyor (Reuters)

Kovid benzeri semptomlar yaşadınız mı? Kendinizi yeniden toparlamanız 9 ay, hatta daha uzun bir süreyi bulabilir.

UCLA'den araştırmacılar, bu semptomları gösteren hastaların yüzde 20'sinin enfeksiyondan sonra yaklaşık bir yıl boyunca standardın altında bir yaşam kalitesine sahip olduğunu tespit etti. Oysa fiziksel sağlıkları yalnızca üç ay sonra normale döndü.

UCLA'de tıp alanında yardımcı doçent olan Lauren Wisk yaptığı açıklamada, "Kovid enfeksiyonu sonrası zihinsel ve fiziksel sağlık açısından iyileşme farkını yeni keşfettik" diyor.

Wisk "Bulgular, sağlık çalışanlarının Kovid enfeksiyonu sonrası hastalarının ruh sağlığına daha fazla dikkat etmesi ve fiziksel sağlıklarının yanı sıra ruh sağlıklarını iyileştirmeye yardım edecek daha fazla kaynak sağlaması gerektiğini gösteriyor" diye ekliyor.

Wisk, salı günü Open Forum Infectious Diseases adlı hakemli dergide yayımlanan, ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri tarafından finanse edilen çalışmanın başyazarlarından biri. Çalışma, Kovid benzeri semptomlar nedeniyle tedaviye başvuran kişileri karşılaştırdı. Bunların yüzde 75'inin virüs testi pozitif çıktı. Geri kalanlar ise negatif sonuç aldı. 

Aralık 2020'den Ağustos 2022'nin sonuna kadar semptomlar yaşayan 4 bin 700 katılımcıdan Kovid testi pozitif çıkanların, negatif çıkanlara kıyasla, sağlıkla ilgili optimal yaşam kalitesine enfeksiyondan sonraki bir yıl içinde dönme olasılığı istatistiksel olarak daha yüksekti.

Yazarlara göre bulgular, sağlık yetkililerinin daha önce Kovid dışı enfeksiyonların hastaların esenliği üzerindeki uzun vadeli etkilerini hafife almış olabileceğine işaret ediyor.

Araştırmacılar, yaklaşık 1100 Kovid pozitif hasta ve 317 Kovid negatif hastanın yanıtlarını analiz ederek ve fiziksel işlev, anksiyete, depresyon, yorgunluk, sosyal katılım, uyku bozukluğu, ağrının yaşamı etkilemesi ve bilişsel işlev gibi unsurları değerlendirerek bu sonuçlara ulaştı.

Çalışmaya katılanların yaklaşık 5'te birinin yaşam kalitesinin genellikle düşük olduğunu ve ilk enfeksiyondan sonraki bir yıla kadar uzun Kovid semptomları bildirme ihtimalinin yüksek olduğunu buldular.

Bilim insanları şu ifadeleri kullanıyor:

Kovid-19 benzeri hastalık geçirdikten sonraki 12 ay boyunca takip edilen, çeşitli coğrafi bölgelerden bireylerin yer aldığı bu geniş çaplı çalışmada katılımcıların önemli bir kısmı, akut semptomların SARS-CoV-2'den veya başka bir hastalıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığına bakılmaksızın, [genel yaşam kalitesinin] düşük olduğunu bildirmeye devam etti.

Araştırmacılar, ruh sağlığının kademeli bir şekilde iyileştiğini ve enfeksiyondan 6 ila 9 ay sonra kayda değer gelişmeler görüldüğünü tespit etti.

Yazarlar, semptomatik Kovid negatif hastaların hangi rahatsızlıklardan muzdarip olduğunun hâlâ belirsiz olduğunu ve Kovid testlerinin hem yanlış pozitif hem de yanlış negatif sonuçlar verebileceğini söyleyerek daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor. Soğuk algınlığı, alerji, grip ve Kovid birçok benzer semptoma sahip.

Wisk, "Gelecekteki araştırmalar, Kovid-19 semptomları devam eden hastaların tedavi modellerinin nasıl iyileştirilebileceğine ve bunların hastaların yaşam kalitesi üzerindeki etkisine odaklanmalı. Özellikle de her 5 hastadan biri ilk enfeksiyondan bir yıl sonra da semptomlar yaşamaya devam edebildiğinden, bu durum muhtemelen uzun Kovid'i yansıtıyor" diyor.

Independent Türkçe