Suriye Savunma Bakanı Tahran’da

DMO Genel Komutanı Tümgeneral Selami Tahran'da Suriye Savunma Bakanı Abbas ile görüştü (ISNA)
DMO Genel Komutanı Tümgeneral Selami Tahran'da Suriye Savunma Bakanı Abbas ile görüştü (ISNA)
TT
20

Suriye Savunma Bakanı Tahran’da

DMO Genel Komutanı Tümgeneral Selami Tahran'da Suriye Savunma Bakanı Abbas ile görüştü (ISNA)
DMO Genel Komutanı Tümgeneral Selami Tahran'da Suriye Savunma Bakanı Abbas ile görüştü (ISNA)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Suriye Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas ile görüştü.  İran'ın yarı resmi ajansı ISNA’nın haberine göre Reisi dün (Salı) gerçekleşen görüşmede, İran'ın ‘yeniden yapılanma aşamasında Suriye halkının yanında olduğunu’ vurguladı.
İran ile Suriye arasındaki ilişkileri ‘stratejik’ olarak nitelendiren Cumhurbaşkanı Reisi, ‘bu ilişkilerin, iki halkın ortak inançlarının yanı sıra sahip oldukları direniş ruhuna dayandığını’ söyledi.
İran Cumhurbaşkanı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İran İslam Cumhuriyeti, Suriye halkının gerçek dostudur ve tıpkı direniş döneminde olduğu gibi yeniden yapılanma döneminde de daha yakın ekonomik iş birliği ile Suriye halkının
Suriye Savunma Bakanı Abbas ise yaptığı açıklamada, ülkesinin gerçek kardeşlerinin ve dostlarının desteğiyle terörle mücadelesini kazandığını belirterek, Suriye’nin direniş eksenlerinden biri olarak eskisinden daha güçlü bir rol oynayacağını söyledi.
Suriyeli Bakan, şunları söyledi:
"Yeni dünyanın şekillenmesinde direniş ekseni önemli bir rol oynayacaktır. Düşmanlar, Suriye ile İran arasındaki köklü ve kardeşçe ilişkilere zarar vermek için fırsat kollasalar da bu ilişkiler kimsenin onları yok edemeyeceği kadar derin ve güçlü olmakla birlikte her geçen gün daha da güçlenecek.”
Suriye Savunma Bakanı, İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami ile yaptığı görüşmede ise İran’ın DEAŞ ve terörle mücadelesinde Suriye'ye verdiği desteği takdir etti. Abbas, “(İran’ın) Filistin dahil bölgedeki direniş hareketlerine yaptığı yardımlar, İslam ümmetinin düşmanlarının yenilgisiyle sonuçlandığı inkâr edilemez bir gerçektir” dedi.
Her iki tarafın da aralarındaki iş birliğini geliştirmeyi istediklerini vurgulayan Suriyeli Bakan, “Bu doğrultuda çeşitli askeri ve eğitim alanlarında iş birliğinin güçlendirilmesine büyük önem veriyoruz. Düşmanlara karşı koymak ve onları yenmek için bu iş birliğine ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.
İran ile Suriye arasındaki savunma ve askeri iş birliğini geliştirmenin önemini vurgulayan DMO Genel Komutanı Tümgeneral Selami, Suriye Silahlı Kuvvetleri’ne gerekli alanlarda yardıma hazır olduklarının altını çizdi. Siber savaş, istihbarat savaşı ve dijital savaş dahil olmak üzere çeşitli alanlarda tecrübe paylaşımının önemli ve hassas bir dosya olduğunu vurgulayan Tümgeneral Selami, “DMO, daha önce imzalanan anlaşmalar çerçevesinde, komuta ve karargâh kursları, personel kursları, ileri düzey kurslar ve diğer gerekli alanlarda Suriye Silahlı Kuvvetleri ile arasındaki eğitim iş birliğini geliştirmeye hazır” ifadelerini kullandı.



Müfettişler Suriye'de 100'den fazla kimyasal silah sahası olduğunu tahmin ediyor

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) müfettişleri Suriye'de (AP)
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) müfettişleri Suriye'de (AP)
TT
20

Müfettişler Suriye'de 100'den fazla kimyasal silah sahası olduğunu tahmin ediyor

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) müfettişleri Suriye'de (AP)
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) müfettişleri Suriye'de (AP)

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) müfettişleri, Beşşar Esed'in devrilmesinden sonra Suriye'de 100'den fazla kimyasal silah sahasının kaldığından şüphelendiklerini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın New York Times'tan aktardığına göre bu rakam türünün ilk tahmini ve Esed'in şimdiye kadar kabul ettiği rakamlardan çok daha yüksek. OPCW, Esed'in kötü şöhretli askeri programından geriye kalanları değerlendirmek üzere Suriye'de araştırma yapmak istiyor.

OPCW, bu sayıya dışarıdan araştırmacılar, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve OPCW üyesi devletler tarafından paylaşılan istihbarattan elde edilen bilgilere dayanarak ulaştığını belirtti.

Bu tesislerin kimyasal silahların araştırılması, üretilmesi ve depolanması için kullanıldığından şüpheleniliyor. Esed rejimi, on yılı aşkın süredir devam eden iç savaş sırasında muhalif savaşçılara ve Suriyeli sivillere karşı sarin ve klor gazı gibi silahlar kullanmıştı.

Araştırmacılara, örgütün eski çalışanlarına ve diğer uzmanlara göre bazı tesislerin mağaralarda ya da uydu görüntüleri kullanılarak bulunması zor olan diğer yerlerde gizlenmiş olması muhtemel. Bu da bazı silahların emniyete alınmamış olabileceği ihtimalini arttırıyor.

Esed'in Suriye'si, 2013 yılında yüzlerce kişinin ölümüne yol açan sarin gazı saldırısının ardından ABD ve Rusya arasında varılan anlaşma uyarınca OPCW’ye katıldı.

Esed yönetimindeki Suriyeli yetkililer OPCW müfettişlerini engelledi ve eski başkanın devrilmesinden bu yana kimyasal silah sahalarının sayısı ve bunların güvenliğinin sağlanıp sağlanmadığı bir muamma olarak kaldı.

İç savaşın ilk yıllarında Esed hükümeti 27 tesisin yerini OPCW’ye bildirmiş, örgüt de bu tesisleri ziyaret edip kapatmaları için müfettişler göndermişti. Ancak Esed, 2018 yılına kadar kimyasal silah kullanmaya devam etti ve araştırmalar, Esed rejiminin temel kimyasal öncülleri ithal etmeye devam ettiğini gösterdi.

(foto altı) Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW), Suriye'de 100'den fazla kimyasal silah sahası olduğundan şüpheleniyor. (Reuters)

Müfettişler bu silahların özellikle nüfusun yoğun olduğu bölgelerde kullanıldığında tehlikeli olduğu konusunda uyarıda bulundu.

Bir sinir gazı olan sarin, insanları dakikalar içinde öldürebilir. Birinci Dünya Savaşı'nda ünlenen iki silah olan klor gazı ve hardal gazı gözleri ve cildi yakarak ciğerleri sıvıyla doldurur.

Geçtiğimiz mart ayında OPCW'nin Lahey'deki merkezine sürpriz bir ziyarette bulunan Suriye Dışişleri Bakanı, yeni hükümetin ‘Esed rejimi altında geliştirilen kimyasal silah programının tüm kalıntılarını yok edeceğini’ ve uluslararası hukuka uyacağını belirtti.

Konuyla ilgili bilgi sahibi kişilere göre, mevcut hükümet geçtiğimiz ay bir OPCW ekibinin sahaları belgeleme çalışmalarına başlamak üzere ülkeye girmesine izin verdi.

Ancak hükümet henüz OPCW'ye bir temsilci atamadı. Bu, ülkenin konuya olan bağlılığını gösteren önemli bir ilk adım.