Cezayirli bir ailenin 36 milyar dolarlık mal varlığı olduğu açıklaması abartı mı, yoksa yolsuzluğun ulaştığı boyut mu?

Cumhurbaşkanı Tebbun, bankacılık sistemi dışında biriken fonların sahiplerine paralarını bankalara yatırmaları için son bir çağrı daha yaparken açıkladığı rakamın doğruluğuna dair bir tartışma başladı

Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun, yolsuzluk yapanlar hakkındaki davaların sürdüğünü söyledi / Fotoğraf: AFP
Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun, yolsuzluk yapanlar hakkındaki davaların sürdüğünü söyledi / Fotoğraf: AFP
TT

Cezayirli bir ailenin 36 milyar dolarlık mal varlığı olduğu açıklaması abartı mı, yoksa yolsuzluğun ulaştığı boyut mu?

Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun, yolsuzluk yapanlar hakkındaki davaların sürdüğünü söyledi / Fotoğraf: AFP
Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun, yolsuzluk yapanlar hakkındaki davaların sürdüğünü söyledi / Fotoğraf: AFP

Ali Yahya
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, sadece bir ailenin 36 milyar dolarlık mal varlığına sahip oluğunu açıklamasının ardından ülkede tartışma başladı.
Olay, özellikle bu miktarın devlet bütçesine yakın olması nedeniyle bazılarını böyle büyük miktardaki paraların bir şeylerin ters gittiğini düşünmeye iterken bazıları da ülkede daha önce yapılan yolsuzluğun boyutu karşısında duydukları şaşkınlığı ifade ettiler.
Ayrıca, Cumhurbaşkanı Tebbun'un açıkladığı miktarla ilgili sorulan sorulara herhangi bir resmi yanıt alınmazken hiç bir açıklama yapılmadı.

Sarsıcı bir rakam
Cezayir cumhurbaşkanı, Hükümet ve Valiler Toplantısı oturumlarının açılışı sırasında yaptığı ve yolsuzlukla mücadeleye değindiği konuşmasında şunları söyledi:
"Tek bir ailenin 500 milyar dinarı (yaklaşık 36 milyar dolar) olduğunu keşfettik. Fonları birikenlere bu fonları bankalara yatırmaları için son bir çağrıda daha bulunuyoruz. Vatandaşın ve ülke ekonomisinin korunması için gerekli garantileri sağladık. Ülkede halen yaygın bir şekilde görülen yolsuzluğu bitirmeyi umuyoruz."
Eğer yolsuzluk yapılan miktarlar devletin kasasında kalsaydı, Cezayir'in kıtanın ve Akdeniz’in ekonomik gücü haline geleceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Tebbun, "Geçmiş olanlardan dolayı Allah bizi affetsin demiyoruz. Faillerden hesap soracağız. Bu tür hataları tekrarlamamalıyız" ifadelerini kullandı.
Ülkede 500 milyar dinarın çok büyük bir para olması nedeniyle Tebbun’un açıklamaları, soru işaretlerine neden oldu.
Rakam öyle bir şaşkınlık uyandırdı ki bu miktarda bir paranın nasıl saklanabileceğine dair fikirler dahi ortaya atılmaya başladı.
Ekonomi uzmanı ve gazeteci Muhammed Velid Mezkur, bunun bir hata olduğuna şüphe olmadığını, çünkü miktarın çok büyük ve sadece bir aileye ait olmasının imkansız olduğunu vurguladı. Mezkur, Cumhurbaşkanı’nın konuşmasında 3,6 milyar dolar demek istemiş olabileceğini öne sürdü.

"Abartı olmasa da bir hata olabilir"
Vergi Danışmanları Derneği Başkanı Bubekir Selami, rakamın şaşırtıcı olduğunu ve 2023 yılı devlet bütçe harcamalarının yarısından fazlasına denk geldiğini vurguladı. 
Selami, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer açıklamada bir hata yoksa bu miktar, kara borsada dolaşan para miktarının boyutu hakkında bir fikir verebilir. Cumhurbaşkanı’nın açıklaması, bu durumla bir an önce güçlü ve kararlı bir şekilde mevcut tüm yöntemlerle mücadele edilmesi gerektiğine dair alarm veriyor. Çünkü alınan tüm teşvik edici önlemlere rağmen bir sonuç elde edilemedi."
Masaya yumruğun vurulmasının zamanının geldiğini söyleyen Selami, dijital ödeme araçlarının kullanılması, bankacılık faaliyetleri ve hizmetlerinin kolaylaştırılması, uygulamaların hızlandırılması, fon sahiplerine paralarını bankalara yatırmaları için her türlü teminatın verilmesi, bankalarda yığılmaların olmaması ve uzun kuyrukların oluşmaması için tüm banknotların altı ay ya da bir yıl gibi bir süre içinde değiştirilmesi, nakit para çekimlerine sınırlandırma getirilmesi ve kaynağı ispat edilemeyenler fonlara yüzde 7 vergi uygulanması gerektiğini söyledi.
Bahsi geçen rakamın çok büyük olduğunu belirten Selami, "Abartı olmasa da bir hata olabilir. Ancak miktar ne olursa olsun, ülke ekonomisini yiyip bitiren bir sorundan, bir illetten bahsediyoruz" şeklinde konuştu.
Cezayir makamları, 22 Aralık'ta yolsuzlukla yağmalanan fonların yaklaşık 20 milyar dolarının geri alındığını duyurmuştu.
Bununla birlikte Avrupa Birliği (AB) üyesi birçok ülkenin eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika döneminde yurt dışına kaçırılan fonların kurtarılmasına yardım etme teklifinde bulunduklarına işaret edilen açıklamada, adli temsilcilikler aracılığıyla yolsuzluk vakalarına karışan kaçakların ikamet ettiği ya da şüpheli banka hesaplarının bulunduğu ülkelere gerekli taleplerin iletildiği kaydedildi.

Soru işaretleri
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan gazeteci Muhammed Dallumi, Cumhurbaşkanı Tebbun'un açıklamalarının çok sayıda soru işaretinin gündeme gelmesine neden olduğunu söyledi.
Bankalara yatırılmayan bu büyük miktarın, eski Cumhurbaşkanı Buteflika döneminde yapılan yolsuzluğun boyutu ve bu yolsuzluklardan yararlanan aileler hakkındaki konuşmaları yeniden başlattığını belirten Dallumi, "Bu rakam, iki önemli noktaya işaret ediyor. Bunlardan birincisi, Cezayir devletini neredeyse yok eden devasa yolsuzluk meselesi, ikincisi ise yetkililerin yolsuzlukla amansız bir şekilde mücadele etme konusundaki kararlılığı" ifadelerini kullandı.
Dallumi, sözlerine şöyle devam etti:
"Cezayir Cumhurbaşkanı’nın bankalara yatırılmayan fonların sahiplerine yönelik tehdit ve uyarısının ardından bu miktarı ifşa etmesi, hükümetin yolsuzlukla mücadeledeki kararlılığının bir göstergesi ve yolsuzluk dosyalarının henüz kapatılmadığına dair halka verilen güçlü bir güvence mesajıdır. Aynı zamanda adalet ve emniyet kurumlarının, aileler ya da ister yüksek mevkilerde bulunan memurlar, ister yasadışı yollardan zengin olan kişiler olsun şahıslar düzeyinde yapılan yolsuzluklarla ilgili daha fazla detayı ortaya çıkarmak için sessizce çalıştıklarının bir kanıtı."
 
Independent Türkçe



Şam, federal sistemi reddetmeye devam ederken Kürtleri orduya katılmaya çağırdı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
TT

Şam, federal sistemi reddetmeye devam ederken Kürtleri orduya katılmaya çağırdı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)

Suriye hükümeti tarafından dün yapılan açıklamada federal sistemin reddedildiği bir kez daha ifade edilirken Kürt güçlerine orduya katılmaları çağrısı yapıldı. Kürt ve resmi Suriye kaynaklarına göre bu karar Cumhurbaşkanı Ahmed Şer'in Suriye Demokratik Güçleri Komutanı Mazlum Abdi ile ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın katıldığı bir toplantıda alındı.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP'den aktardığı habere göre Suriyeli bir Kürt yetkili, Şara ve Abdi, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni (KDSÖY)Suriye devletine entegre etme çabalarını görüşmek üzere bir araya geldiğini ifade etti.

Kimliğinin gizli tutulması şartıyla konuşan yetkili, ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Barrack'ın da toplantıya katıldığını söyledi.

Toplantının, ‘KDSÖY ile Şam hükümeti arasındaki ilişkiler ile ekonomik ve askeri konuların’ görüşülmesi için düzenlendiğini de sözlerine ekledi.

Bu toplantı, Şara ve Abdi arasında henüz uygulanmayan bir ikili anlaşmanın imzalanmasından dört ay sonra gerçekleşti.

Şara’nın 10 Mart'ta ABD’nin himayesinde Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Abdi ile imzaladığı anlaşma, ‘Suriye'nin kuzeydoğusundaki tüm sivil ve askeri kurumların, sınır geçişleri, havaalanı, petrol ve gaz sahaları dahil olmak üzere Suriye devletinin yönetimi altına alınmasına’ ilişkin maddeler içeriyordu.

Ancak KDSÖY, anayasal bildirinin ardından hükümetin çeşitliliği yansıtmadığını söyleyerek yönetimi eleştirdi. Kürt güçler geçtiğimiz ay ‘merkezi olmayan demokratik’ bir devlet talebinde bulunmuş, Şam ise buna ülkede ‘bölünme girişimlerini’ reddettiğini vurgulayarak yanıt vermişti.

Suriye hükümetinden bir kaynak dün devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, “Suriye devleti, ‘tek Suriye, tek ordu, tek hükümet’ ilkesine sıkı sıkıya bağlı olduğunu yineler ve Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliği ve toprak bütünlüğüne aykırı her türlü bölünme veya federalizm biçimini kesin bir şekilde reddeder” ifadelerini kullandı.

Kaynak, “Suriye ordusu, tüm vatandaşları birleştiren ulusal bir kurumdur. Devlet, SDG'den Suriyeli savaşçıların anayasal ve yasal çerçeve içinde ordunun saflarına katılmasını memnuniyetle karşılıyor” dedi.

Kaynak ayrıca, ‘imzalanan anlaşmaların uygulanmasındaki herhangi bir gecikmenin ulusal çıkarlara hizmet etmeyeceği, aksine durumu karmaşıklaştıracağın ve Suriye'nin tüm bölgelerinde güvenlik ve istikrarın yeniden sağlanmasına yönelik çabaları engelleyeceği’ uyarısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Şara, geçtiğimiz yıl aralık ayında İslamcı grupların ittifakının başında eski Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimini devirerek Şam'da iktidarı ele geçirdi. O tarihten bu yana Şara, Suriye'deki tüm askeri grupların lağvedilmesini savunuyor.

Ancak Suriyeli Kürtler, on binlerce erkek ve kadından oluşan askeri güçlerini korumakta ısrar ediyorlar.

Suriye'nin birliğini korumak ve ülkede güvenliği yeniden tesis etmek, yeni yetkililer için başlıca zorluklar arasında yer alıyor.

On yıllardır ötekileştirilmeye ve dışlanmaya maruz kalan Suriyeli Kürtler, bugün yeni iktidarın karar alma sürecini merkezileştirme ve geçiş döneminin yönetiminden önemli unsurları dışlama çabalarını eleştiriyorlar.

SDG lideri Abdi, mayıs ayı sonlarında bir televizyon röportajında “Şam ile yaptığımız anlaşmaya bağlıyız ve şu anda uygulama komiteleri aracılığıyla bu anlaşmayı hayata geçirmeye çalışıyoruz” dedi. Ancak ‘Suriye'nin merkezi olmayan, tüm bileşenlerinin tüm haklarına sahip olduğu ve kimsenin dışlanmadığı bir ülke olması’ konusunda kararlı olduğunu da vurguladı.

Şara, Şam’da iktidarı devralmasının ardından tüm silahlı grupların feshedileceğini açıklamasına rağmen, ABD destekli Kürtler, DEAŞ’ı 2019 yılında son kalesinden de kovana kadar mücadelede etkinliğini kanıtlamış olan organize askeri güçlerini korumakta ısrar ediyorlar.

Kürt özyönetim, Suriye'nin kuzeyinde ve doğusunda, Şam’daki kaynaklara ihtiyaç duyduğu en önemli petrol ve doğalgaz sahalarını da içeren geniş bir alanı kontrol ediyor. Aralarında binlerce yabancının da bulunduğu DEAŞ üyelerini de kamplarda ve gözaltı merkezlerinde tutuyor.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani daha önce yaptığı bir açıklamada, KDSÖY’le imzalanan anlaşmanın maddelerinin uygulanmasında ‘oyalanmanın ülkedeki kaosu uzatacağını’ söylemişti.