Pakistan'da IMF şartının kabul edilmesi yerel para birimini olumsuz etkiledi

Pakistan'da hükûmet, Uluslararası Para Fonunun (IMF) şartı gereği döviz kuru üzerindeki kontrolüne son vermesinin ardından rupi yüzde 9,6 değer kaybetti.

AA
AA
TT

Pakistan'da IMF şartının kabul edilmesi yerel para birimini olumsuz etkiledi

AA
AA

Ulusal basındaki haberlere göre, hükûmetin IMF şartı gereği döviz kuru üzerindeki kontrolünü sona erdirmesinin ardından rupi bir günde son 24 yılın en büyük değer kaybını yaşadı.
Dolar karşısında dün 230,9'dan (17,9 Türk lirası) işlem gören rupi, hükûmetin bugün aldığı kararının ardından yüzde 9,6 değer kaybederek 255,4'ten (19,8 Türk lirası) işlem görmeye başladı.
Açık piyasa işlemlerinde ise dolar karşısında rupinin değeri 262 (20,3 Türk lirası) oldu.
Pakistan rupisi, 1 Temmuz 2022'de başlayan 2022-2023 mali yılında dolar karşısında şu ana kadar yüzde 11,23 değer kaybı yaşadı.
Pakistan Merkez Bankası, Eylül 2022'den bu yana elindeki döviz rezervlerini korumak için doları 227-230 rupi bandında tutmaya çalışıyordu.
IMF ise hükûmetten piyasa güçlerinin kur değerine karar vermesi gerektiğini ve iktidarın kur üzerindeki kontrolden vazgeçmesini istemişti.
Başbakan Şahbaz Şerif, geçen hafta IMF'nin tüm şartlarını kabul etmeye hazır olduklarını söylemişti.

Merkez Bankasının döviz rezervi 4,6 milyar dolar
Pakistan Merkez Bankasında 4,6 milyar dolar döviz rezervi bulunuyor.
Uzmanlar, ülkenin elinde yaklaşık bir aylık ithalatı karşılayabilecek döviz bulunduğunu belirtiyor.
Siyasi krizler, rupinin dolar karşısında değer kaybetmesi ve enflasyonun artmasının yanında geçen sene yaşanan yıkıcı sel felaketi ve enerji sıkıntısı, ülke ekonomisi üzerindeki baskıyı daha da artırdı.
Pakistan’ın ulusal borcu 274 milyar dolar civarında ve bu borç, gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYİH) yaklaşık yüzde 80'ine tekabül ediyor. Bu durum ülkeyi ekonomik şoklara karşı savunmasız hale getiriyor.
İslamabad yönetiminin bu mali yılda yaklaşık 30 milyar dolar dış borç ödemesi gerekiyor.



Elektrikli otomobillerdeki şarj derdi tarihe mi karışıyor?

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Elektrikli otomobillerdeki şarj derdi tarihe mi karışıyor?

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Elektrikli araçların şarj edilmesi gerekiyor ve halka açık şarj cihazlarının sayısı, benzin pompalarıyla karşılaştırıldığında daha az, işlemi tamamlamak için de daha fazla zamana ihtiyaç duyuluyor.

Ancak The Automobile Association'ın yeni verileri, elektrikli araçların şarjının bitmesi ve arızalanma kaygılarının fazla büyütülmüş olabileceğini ortaya koyuyor.

Son istatistikler, 2024'te The Automobile Association'in aldığı yardım çağrılarından yalnızca yüzde 1,85'inin elektrikli araçların biten bataryalarıyla ilgili olduğunu gösteriyor. Bu oran, geçen sene yüzde 2,26'ydı.

Her 5 sürücüden 2'si aracın şarjının biterek arızalanmasından endişelenirken, veriler bu durumun çok az sayıda sürücüyü etkilediğine işaret ediyor.

The Automobile Association, günde yaklaşık 8 bin arızaya müdahale ettiğini aktardı. Batarya bittiği için çağırıldıklarında asıl sorun, genellikle aracın şarj edilememesi oluyor.

Kurum, arızaların çoğunun lastikler veya 12 voltluk batarya sorunları gibi hem benzinli hem de elektrikli araçlarda ortak olan problemlerden kaynaklandığını belirtti.

2015'ten bu yana boş batarya yüzünden yaşanan arızalar azalıyor. O yılda yardım çağrılarının yüzde 8'i, tükenmiş batarya hücreleri yüzünden yapılmıştı.

O zamandan beri, daha fazla şarj cihazı ve daha iyi menzile sahip araçlar, sürücülerin düşük şarj nedeniyle arıza yaşamasını önlemeye yardımcı oluyor.

The Automobile Association, çağrıların yüzde 1'inin benzin ve dizelle çalışan araçların yakıtının bitmesinden kaynaklandığını ve zamanla düşük şarj yüzünden yapılan çağrıların da bu seviyeye ineceğini söyledi.

The Automobile Association'in başkanı Edmund King şöyle dedi:

The Automobile Association'in son sayıları, elektrikli araç arızalarının yüzde 2'sinden azının 'şarjın bitmesi' nedeniyle olduğunu gösteriyor, bu da menzil kaygısının geçmişte kalacağına işaret ediyor. 'Şarjın bitmesi' arızalarının çoğu, şarjın sıfıra inmesinden değil, ya şarjın azalması ya da araçların şarj kapaklarının takılması gibi teknik sorunlardan kaynaklanıyor. Son 8 yılda şarjı biten elektrikli araçların oranı yaklaşık yüzde 80 azaldı, bunun nedeni şarj cihazlarının sayısının ve güvenilirliğinin artması, müşterilere şarj sonrası daha iyi destek verilmesi, yeni elektrikli araçların menzilindeki gelişme ve sürücü eğitimi ve bilgilendirme sürecinin iyileşmesi.

Birleşik Krallık'ta artık neredeyse 1 milyon elektrikli araba şarj cihazı var; bu sayı, sürücülerin ihtiyaçlarına yetişmeyi desteklese de otomobil endüstrisi, hâlâ piyasaya daha fazla ve daha hızlı modeller sürmekte istekli.

Ancak Zapmap'e göre, şarj cihazlarının çoğu evlere yerleştirilmiş halde ve sadece 65 bini halka açık.

Her halükarda bozuk şarj cihazları ve yüksek ücretlerin, elektrikli araç sürücüleri için sıkıntı yarattığı sıkça bildiriliyor.

Özel şarj şirketleri, istediği ücretlendirmeyi yapabiliyor ve ücrete KDV eklemek zorunda kalıyor, bu da kilovat saatlik ücretlerde büyük farklara yol açabiliyor.

Elektrikli araç satın alanların çoğu, filo işleten şirketler ya da sokak dışında park yerleri olan, araçlarını düşük maliyetle, kendileri şarj edebilen ev sahipleri.

Otomobil endüstrisi, araçların kitlesel olarak benimsenmesi için halka açık ucuz şarj imkanlarına ihtiyaç duyulduğu uyarısını yapıyor.

Independent Türkçe