ABD’li senatörlerden ‘Çin’e karşı daha sert duruş’ çağrısı

Demokrat Senatör Bob Menendez (AFP)
Demokrat Senatör Bob Menendez (AFP)
TT

ABD’li senatörlerden ‘Çin’e karşı daha sert duruş’ çağrısı

Demokrat Senatör Bob Menendez (AFP)
Demokrat Senatör Bob Menendez (AFP)

ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi üyeleri, Çin şirketlerini Ukrayna’ya karşı savaşta Rusya’ya destek sağlamakla suçlayarak, Başkan Joe Biden yönetimini Pekin’e karşı daha sert bir tavır almaya çağırdı.
AFP’nin haberine göre, Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat Senatör Bob Menendez, Çin şirketlerinin füzeleri yönlendirmek için kullanılabilecek yarı iletkenler de dahil olmak üzere çift kullanımlı teknoloji sağladığına dair kanıtlara atıfta bulunarak, “Çin’e karşı çok daha güçlü olmamız gerekiyor” dedi.
Menendez, “Bana öyle geliyor ki, Çin’e yaptırım uygulama potansiyelinden vazgeçmemeliyiz ve şirketlerin arkasına saklanmamalılar” diye ekledi.
Komitenin kıdemli üyesi Cumhuriyetçi Senatör James Risch ise, Çin’in ‘ceza görmeden’ hareket ettiğini ve ABD’nin ülke üzerindeki yaptırımları güçlendirmesi gerektiğini vurguladı.
Senatörler, ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı Victoria Nuland da dahil, bir dizi hükümet yetkilisinin katılımıyla Ukrayna’daki savaşla ilgili düzenlenen bir oturumda konuştu.
Nuland da, ABD’nin kendisine sunulan her fırsatta tutumunu Çinli yetkililere en üst düzeyde iletmekten çekinmediğini vurguladı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in 5-6 Şubat tarihlerinde Çin’i ziyaret etmesi planlanıyor.
Bu bağlamda ABD, dün Wagner Grubu’nu ‘uluslararası suç örgütü’ olarak sınıflandırarak başka yaptırımların da önünü açtı.
Bu kapsamdaki yaptırımlar, Wagner’e Ukrayna’dan uydu görüntüleri sağlamakla suçlanan Çin merkezli bir şirketi de hedef aldı.
ABD Hazine Bakanlığı’nın uydu görüntüleri sağladığına inandığı kuruluşlar arasında Çin uzay araştırma enstitüsü olan Changsha Tianyi Uzay Bilimi ve Teknoloji Araştırma Enstitüsü de yer alıyor.
ABD Hazine Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Bu fotoğraflar, Wagner Grubu’nun Ukrayna’daki muharebe operasyonlarına yardımcı olmak için çekildi” denildi.
Rusya’nın müttefiki Çin, Ukrayna’daki çatışmada tarafsız bir pozisyon alırken, Moskova ile özellikle enerji alanında ilişkileri güçlendiriyor.
Ancak ABD’li yetkililer, özellikle yüksek teknoloji alanında çalışan Çinli şirketler tarafından Rusya’ya sağlanan destekten giderek daha fazla endişe duyuyor.



İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
TT

İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)

Siyaset ve güvenlik uzmanları, Tahran'ın açıklamalarına bağlı kalması ve bölgedeki silahlı örgütlere müdahale ve destekten uzak durması halinde Körfez-İran ilişkilerinin daha güçlü hale gelebileceğini, büyüyebileceğini ve gelişebileceğini belirtti.

Uzmanlar, İran-İsrail çatışmasının, Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri, bölgesel güvenlik vizyonlarını istikrar ve güvenliği koruyacak net mekanizmalara dönüştürmeleri ve İran ile Irak başta olmak üzere komşu ülkelerle ortak bir çerçeveye ulaşmaları gerektiğini gösterdiğini söyledi.

Körfez Araştırmaları Merkezi Başkanı Dr. Abdulaziz bin Sakr, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Tahran'ın komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurmak istediğine dair son açıklamalarına işaret ederek şöyle dedi: “Bugün İran'dan tek istediğimiz, Körfez'de müdahale ve saldırganlık istemediğine dair söylediklerine uymasıdır. Eğer davranışlarını değiştirir ve müdahaleci olmazlarsa, bu, bölgede daha fazla güvenlik ve istikrara, İran ve komşu ülkelerde büyüme ve refaha yol açacaktır.”

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tahran'ın Körfez bölgesindeki komşu ülkelerle ilişkilerde yeni bir sayfa açmaya hazır olduğunu ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın İran Cumhurbaşkanlığı internet sitesinden aktardığına göre Pezeşkiyan kabine üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, “İslam ülkeleri arasındaki dayanışma ihtiyacı ve kapsamlı iş birliğinin genişletilmesi hedefi göz önüne alındığında, komşuluk politikası ve bölge ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi, hükümetin temel stratejileri arasındadır” dedi.

Dr. Abdulaziz bin Sakr, Körfez Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen ‘Gerilim ve Diplomasi: İsrail-İran Savaşı Üzerine Körfez Perspektifleri’ başlıklı seminerde şu ifadeleri kullandı: “İran'ı son yıllarda desteklediği Hizbullah gibi gruplardan uzak görmek ve bölgede saldırganlık içermeyen bir güvenlik standardı oluşturmak istiyoruz. İran'dan iyi sinyaller geldiği sürece Körfez'den de iyi sinyaller gelecek. İran'daki rejimi değiştirmeye yönelik her türlü saldırıya karşıyız, bu tamamen İran'ın meselesi.”

3 yol

Körfez Araştırmaları Merkezi Kıdemli Danışmanı Dr. Salih el-Haslan ise İran ile İsrail arasındaki son savaştan sonra Körfez ülkelerinin izlemesi gereken 3 yol belirledi:

Birincisi: İran ile daha fazla temas kurmak ve sivil amaçlı barışçıl bir programa sahip olma hakkına sahip olmakla birlikte herhangi bir askeri nükleer programı kabul etmediklerini açıkça belirtmek.

İkincisi: Körfez ülkeleri İran'a, davranışlarını değiştirmesi koşuluyla bölgesel ve uluslararası izolasyondan kurtulmasına yardımcı olacaklarına dair olumlu bir mesaj göndermeli.

Üçüncüsü: İran'daki ılımlı seslerin güçlendirilmesi.

El-Haslan, “Son savaş Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri gerektiğini gösterdi. Bir yıl önce Körfez ülkeleri bölgesel güvenlik vizyonlarını ortaya koydular. Artık Körfez ülkelerinde istikrar ve güvenliği korumak ve komşuları İran ve Irak ile sürdürülebilir barış dediğimiz bir güvenlik çerçevesine ulaşmak için bu vizyonu gerçekleştirecek bir mekanizma hakkında konuşmanın zamanı geldi” ifadelerini kullandı.

dfvgyju

Körfez Araştırmaları Merkezi Güvenlik ve Savunma Programı Direktörü Mustafa el-Ani'ye göre ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları programın yaklaşık yüzde 90'ını yok etmiş olabilir.

ABD bu ayın başlarında sığınak delici bombalarla donatılmış bombardıman uçaklarıyla İran'ın kilit nükleer tesislerini hedef alan bir saldırı gerçekleştirmiş, İran da ertesi gün Katar'da ABD güçleri tarafından kullanılan el-Udeyd Üssü’ne füze saldırısıyla karşılık vererek Körfez ülkelerinin kınamalarına yol açmıştı.

El-Ani, İsrail ve ABD'nin harekâtının anlık bir olay olmadığını, en az 10 yıllık bir istihbarat toplama çalışmasının sonucu olduğunu belirtti. El-Ani, “İyi planlanmış bir operasyondan bahsediyoruz… Bu basit bir planlama değildi ve nükleer programın şu ana kadar yaklaşık yüzde 90 oranında yok edildiğinden hiç şüphem yok” şeklinde konuştu.

İran'ın maruz kaldığı saldırıdan sonra toparlanmasının pek mümkün olmadığını ifade eden el-Ani, İranlıların nükleer programa devam etmek istemeleri halinde, bugün konuşulanların ‘çatışmanın sonunun başlangıcı’ olduğunu belirtti. El-Ani, “Şimdi soru şu: İran toparlanabilir mi? Amerikalılar ve İsrailliler her an saldırabilecekleri bir bombanın yapımını engellemek için tekrar geri geleceklerinden ötürü toparlanamayacağından hiç şüphem yok” dedi.