Kadınları kaçırmak, 'Afrika kıyılarında terör estirmek için' yeni bir mekanizma

Silahlı gruplar, "onur kapısı" olan kadınlar aracılığıyla topluma boyun eğdirmeye çalışıyor. Burkina Faso hükümeti, Wagner'e yöneldi

Burkina Faso yetkilileri, terörist gruplarla mücadele için Fransız güçlerin yerine Wagner güçlerine başvurmaya yöneldi / Fotoğraf: AFP
Burkina Faso yetkilileri, terörist gruplarla mücadele için Fransız güçlerin yerine Wagner güçlerine başvurmaya yöneldi / Fotoğraf: AFP
TT

Kadınları kaçırmak, 'Afrika kıyılarında terör estirmek için' yeni bir mekanizma

Burkina Faso yetkilileri, terörist gruplarla mücadele için Fransız güçlerin yerine Wagner güçlerine başvurmaya yöneldi / Fotoğraf: AFP
Burkina Faso yetkilileri, terörist gruplarla mücadele için Fransız güçlerin yerine Wagner güçlerine başvurmaya yöneldi / Fotoğraf: AFP

Mina Abdulfettah
Burkina Faso'da ordu, ülkenin kuzeyindeki Sahel bölgesine bağlı Soum Eyaleti'nin Arbinda bölgesi dışında, geçen hafta kendilerini kaçıran bir terör grubunun pençesinden 4 bebekle birlikte yaklaşık 62 kadını kurtardı.
Söz konusu kadınlar, sebze, meyve ve ağaç yapraklarından yiyecek aramak için çalıların arasında dolaşırken kaçırılmıştı. 
Ülkenin doğusunun yanı sıra kuzeyindeki bu bölge, 2015 yılından bu yana terör örgütlerinin hedefi oluyor.
Örgütlerinin saldırıları sonucunda binlerce insan öldü ve 2 milyon insan yerinden edildi.
İstikrarsızlık ve istikrarsız güvenlik durumu nedeniyle, terör gruplarının kuşatması altındaki bu bölgeye gıda ürünleri düzenli olarak tedarik edilemiyor.
Arbinda ve kaçırılan kadınların bulunduğu 200 kilometre güneydeki Togouri'ye kadar uzanan köyler, Burkina Faso'nun kuzeyinde devlet denetimi dışında kalan alanlar arasında yer alıyor.
Terör örgütlerinin kuşatması 2019'un başından beri yoğunlaşırken, örgütlerin ülkenin kuzeyindeki altın yatakları, madenler ve diğer maden kaynaklarının bulunduğu zengin kaynaklara sahip bölgeler üzerinde kontrollerini dayatmaya çalışıyor. 

Afrika'daki en kanlı çatışmalardan biri
El-Kaide örgütüne bağlı Nusrat'ul İslam örgütü başta olmak üzere, Burkina Faso'da rejime karşı isyan eden silahlı radikalizm yanlısı hareketlerin neden olduğu güvenlik gerilimi, siyasi gerginliğe yol açtı.
Paul-Henri Sandaogo Damiba liderliğindeki bir grup subaydan oluşan Koruma ve Restorasyon için Yurtsever Hareket, 2015'te bu yana demokratik olarak seçilmiş Cumhurbaşkanı Roch Marc Christian Kabore'ye karşı geçen yıl 24 Ocak'ta askeri darbe düzenleyip iktidarı ele geçirdi.
Damiba, geçen eylül ayında Ibrahim Traore, onu askeri olarak devirip cumhurbaşkanlığını üstlenene kadar Burkina Faso'daki yönetici askeri elitlere liderlik etti.
Ardından da seçimlerle ve sivil hükümete geçişle sona ermesi beklenen geçici bir geçiş hükümeti kuruldu. 
El-Kaide'ye bağlı silahlı gruplar ve DEAŞ'a bağlı diğer gruplar, 2015 yılında Mali'den Burkina Faso'ya taşınmadan önce Afrika'nın en fakir ülkeleri arasında yer alan Burkina Faso, ülkenin büyük bir bölümünde terör saldırıları, yerinden edilme sorunları, okulların kapanması ve hayatın aksamasından mustarip.
Ülkenin bu gruplara karşı terör tehdit çetesi bünyesinde verdiği mücadele, Afrika'daki en kanlı çatışmalardan biri olarak sayılıyor. 
Ayrıca, El-Kaide ve deaş örgütlerinin ademi merkeziyetçiliği, yeni güç merkezlerinin ortaya çıkmasına ve ideoloji ve uygulamada benzer terör gruplarından gelen tehditlerin artmasına neden oldu. 

Kaçırma mekanizmaları
Boko Haram grubu, 2014 Nisan ayının ortalarında Nijerya'nın kuzeydoğusundaki Chibok kasabasından yaklaşık 276 kız öğrenciyi kaçırdı.
Bunların bir kısmı hala terör örgütünün elinde. Ardından örgütün Batılı tarzda eğitimi reddetmesi nedeniyle olaylar tekrarlandı.
Bu çerçevede Nijerya'daki okullar, öğrencilerin salıverilmesi için fidye olarak para talep etmek başta olmak üzere diğer amaçlar uğruna terörist ve silahlı grupların hedefi haline geldi.
Bu amaçla yürütülen operasyonlar arasında Zamfara Eyaleti'nde bir okula baskın düzenlenmesi ve 317 kız öğrencinin yurtlardan kaçırılması da vardı.
Birkaç gün sonra Nijerya'nın Nijer eyaletinde de bir okuldan yaklaşık 42 öğrenci kaçırıldı. Aynı şekilde Katsina eyaletindeki bir okuldan 300'den fazla kız öğrenci kaçırıldı.
Kaçırılanlar, bu gruplara fidye ödenerek serbest bırakıldı. Bu durum ise karlı olduğu ve bu grupların cezaya tabi olmadığı için adam kaçırmaların devam etmesine neden oldu.
Ancak Nijerya ve bölgedeki diğer ülkelerdeki adam kaçırma vakalarının artması, ardından köyler arasında seyahat ederken kadın kaçırma vakalarının artması ve ardından Burkina Faso'daki son olayla birlikte, terör örgütlerinin kadınları kaçırmak için belli mekanizmaları olduğu ortaya çıktı. 

Siyasi dinamikler
Durum, sadece Burkina Faso'da değil, güvenlik ortamının dalgalanmasının altında yatan siyasi dinamikler olarak güvensizliğe, terör örgütleri ağlarının çoğalmasına ve tehditlerine neden oldu.
Ayrıca, kız çocuklarına eğitim verilmesinin reddedilmesi, demokrasiye ve örgün eğitime karşı olduğu için Boko Haram grubuna özgü. Grup, okulları hedef aldı. Kilise ve camilere saldırdı, sivilleri terörize etti ve çocukları kaçırdı. Yetkililere meydan okudu, karakollara saldırdı. Ayrıca sağlık, yardım ve kalkınma alanlarında çalışan uluslararası kuruluşların üyelerini de kaçırdı.
Çad Havzası bölgesinde faaliyet gösteren terör örgütlerinin uygulamaları arasında kadın kaçırma faaliyetinin varlığının bilinmesine rağmen Sahel bölgesindeki gruplar arasında bu uygulamanın yaygın olduğu genel olarak bilinmiyor.
Ayrıca bu örgütler Burkina Faso'da ilk kez kadınları kaçırmayı planladı. Yani bu, stratejilerinde ve çalışma yöntemlerinde bir evrim olduğu anlamına geliyor. 
Bu grupların insan kaçırma faaliyetlerini gerçekleştirmek için ortaya koydukları diğer faktörler ise ilk olarak, kırsal Afrika topluluklarında ‘onur kapısı' olan kadınlar aracılığıyla topluma boyun eğdirmek ve kadınları korumayı başaramadıkları için erkekleri utandırarak baskı altına almak.
İkinci olarak kadına yönelik şiddetin, terör örgütleri tarafından güç göstergesinin ve sivilleri terörize etme yeteneğini göstermenin bir yolu olarak kullanılması. 
Üçüncü olarak kaçırılan kadınlar, bu örgütlerin liderlerinin zihniyetinin formüle ettiği ikili amaca hizmet ediyor; orduya alınmak ve örgüt liderleriyle evlendikten veya köle olarak kullanıldıktan sonra ideolojik inancı genlerinde taşıyan çocuklar doğurmak, geri kalan kadınları da aynı amaçla yakınlarına hediye olarak dağıtmak. 

Kaosu ateşleme
Soum Eyaleti'nin Arbinda bölgesindeki olayın bir ilk olduğu ve bunu ülkede veya yakın çevrede başka kadın kaçırma olaylarının izleyeceği tehditlerden kaynaklanan kaosun bölgesel sonuçları göz önüne alındığında yerel toplum, Vagadugu hükümetinin yapacağını takip ediyor.
Ayrıca hükümet, Afrika Birliği'nin neler sunabileceğine bakıyor ve olayı kınamakla yetiniyor. 
Diğer taraftan Burkina Faso hükümeti, Fransız kuvvetlerinin bölgeden çekilmesini istemesi konusunda kendisine bir uluslararası destek bulamıyor.
Başkent Vagadugu'da bu kuvvetlerin ülke topraklarını terk etmesi çağrısında bulunan bir halk gösterisi düzenlendi.
Başbakan Apollinaire Joachim Kyelem de Tambela, Rusya'nın Vagadugu Büyükelçisi Alexey Saltykov ile görüşmesinin ardından "Rusya bu dinamikte mantıklı bir seçim. Ortaklığımızın güçlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz" açıklamasında bulundu.
Görüşme öncesinde de Kyelem de Tambela, Moskova'ya gizli bir ziyarette bulunmuştu ve Wagner savaşçılarının Fransız kuvvetlerinin yerini alması konusunda anlaşmaya varıldığı bildirilmişti. 
Peki, Wagner güçleri, ülkenin terör örgütleriyle olan sorununu çözmeyi başarabilecek mi ve kadın kaçırma silahını kullanarak yaptıkları uygulamalar karşısında ne yapacak?
Aslında eylem, herhangi bir ülkede bu kuvvetlerin faaliyet gösterdiği topraklara bağlı. Burkina Faso'da, yolsuzluğun yanı sıra 21 milyon insan yoksulluktan mustarip.
Bu durum da onları, kalkınmaya ve sağlık, eğitim ve diğer temel ihtiyaçlara gitmesi gereken maliyetin dış güçlere gidecek olması nedeniyle yardım arama konusunda hükümetin politikalarına ve tercihlerine karşı çıkarıyor.

Güvensizlik kök salıyor
Öte yandan Burkina Faso ordusu, terörist gruplarla savaşmak için askeri liderlik sağlamakta yetersiz kalabiliyor.
Askeri darbeler ortasında terör saldırılarına maruz kalan Batı Afrika ülkeleri, ordularının etkinliğinde gerilemeye tanık oldu.
Bu çerçevede hükümet, yavaş olmakla suçladığı Fransız tugayın yerine Wagner güçlerinin terörist gruplarla çatışmaya girmesi gerektiğine inanıyor.
Diğer taraftan Wagner güçleri, Burkina Faso'nun coğrafi konumunun zorluğuyla karşı karşıya kalabilir.
Zira terörist grupların faaliyetleri ve özellikle kadınların kaçırılması, kırılgan bir sınır olan Mali sınırı boyunca mevcut. Bu sınır, kaçırılan kadınların kaçakçılığına ve ticaretine izin veriyor. 
Bu durum, kaçırılan kadın ve kızların sınır ötesi kaçakçılığını önlemek başta olmak üzere, terörist faaliyetlerle mücadele şeklindeki ikili görevi yerine getirmek için bölgesel koordinasyon gerektiriyor.
Aynı zamanda devlet, yönetim yaklaşımını yeniden düzenleme süreci üzerinde çalışıyor.
Bugünkü deneyimine ve Nijerya, Mali ve diğerleri gibi komşu ülkelerin deneyimlerine göre teröristler gelgitlere maruz kalırken, daha güçlü ve daha acımasız görünmeleri gerektiğinde de özellikle cezasız kalmaya alıştıkları için kadın kaçırma gibi uygulamalara başvuruyor.
Bu durum ise siviller arasında, hükümetlerinin veya başvurulan herhangi bir kuvvetin kendilerini koruyamayacağına dair bir güvensizlik aşılıyor.

Independent Türkçe



Pentagon: İran'ın saldırısında 81 İHA ve en az 6 balistik füze ABD tarafından düşürüldü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Pentagon: İran'ın saldırısında 81 İHA ve en az 6 balistik füze ABD tarafından düşürüldü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), İran'ın 13 Nisan'da İsrail'e düzenlediği hava saldırısında attığı füze ile insansız hava araçlarından (İHA) 87'sini ABD'nin düşürdüğünü açıkladı.

Pentagon sözcüsü Patrick Ryder, günlük basın toplantısında soruları cevapladı.

Sözcü Ryder, ABD Merkez Komutanlığına (CENTCOM) göre, İran, Irak, Suriye ve Yemen'den İsrail'e yönelik 110 orta menzilli balistik füze, 30 kara seyir füzesi ve 150'den fazla İHA saldırısı yapıldığını söyledi.

Ryder, bunlardan 81 İHA'nın ve en az 6 balistik füzenin ABD tarafından düşürüldüğünü belirtti.

ABD'nin bölgede gerilimin artmasını istemediğini kaydeden Ryder, diğer yandan İsrail'i ve ABD personelini savunmak için gerekli önlemleri almaya devam edeceklerini aktardı.

Ryder, İsrail'in İran'a karşılık vereceğine dair açıklamasıyla ilgili soruları ise "Bu noktada varsayımlara girmek istemiyorum." şeklinde geçiştirerek, bunların İsrail'e sorulması gerektiğini ifade etti.

İran'ın misillemesinde fırlattığı füze ile İHA'ların yüzde 50'sinin başarısız olduğu ve hedefine ulaşmadığı yönündeki bir soruya da Ryder, kürsüden istihbari detaya girmeyeceğini belirtti ve "İsrail'e yöneltilen hava tehdidinin yüzde 99'unun ortadan kaldırıldığını" iddia etti.

Ryder, İran'ın saldırıları başlatmadan önce müttefikleri üzerinden ABD'ye herhangi bir uyarı yapmadığını da söyledi.

Öte yandan, Ukrayna'nın hava savunma önleyicilerinin azalmasıyla ilgili bir soru üzerine de Ryder, Ukrayna'da durumun "vahim" olduğunu dile getirdi.

Rus güçlerinin cephede ilerleme kaydettiğini belirten Ryder, ABD'nin Ukrayna'nın hava savunma ihtiyacını sağlaması gerektiğini bildirdi.

Ryder, "Şu anda olabilecek en önemli şey, Ukrayna'nın savunmasını sürdürebilmesi için gereken desteğin hacmini ve düzeyini alabilmesi için ABD Kongresi'nin ek bütçeyi kabul etmesidir." dedi.

- İran-İsrail gerilimi

İsrail, İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına 1 Nisan'da hava saldırısı düzenlemişti. Saldırıda, İran Devrim Muhafızları Ordusundan 2'si general rütbesinde toplam 7 İranlı yetkili ölmüştü.

İran, İsrail'in konsolosluk saldırısının ülkesinin topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve misillemede bulunacaklarını duyurmuştu. İsrail ise İran'ın saldırısına karşılık vereceğini bildirmişti.

İran, 13 Nisan'da İsrail'e yüzlerce kamikaze insansız hava aracı, balistik ve seyir füzesiyle saldırı başlatmıştı.

İran bazı hedeflerin vurulduğunu, İsrail ise saldırıların çoğunun hava savunma sistemlerince önlendiğini ancak güneydeki bir askeri üsse füze isabet ettiğini açıklamıştı.

İsrail basını, Tel Aviv yönetiminin İran'ın hava saldırısına karşı "açık ve etkili" şekilde karşılık verme kararı aldığını iddia etmişti.


UAEA Başkanı Grossi, BMGK'yi, Zaporijya Nükleer Santrali'ne yönelik ihlaller konusunda uyardı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

UAEA Başkanı Grossi, BMGK'yi, Zaporijya Nükleer Santrali'ne yönelik ihlaller konusunda uyardı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Mariano Grossi, Ukrayna'nın doğusundaki Zaporijya Nükleer Santrali'ne yönelik ihlallere ve olası tehlikelere dikkati çekti.

Grossi, New York'ta, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyelerine, Rusya ile Ukrayna'nın savaştığı bölgelerde bulunan nükleer santrallerin durumu hakkında bilgilendirme yaptı.

Rusya'nın kontrolündeki bölgede bulunan Zaporijya Nükleer Santrali'ne, 7 Nisan Pazar günü, kasım 2022'den sonra ilk saldırının gerçekleştiğini belirten Grossi, bu saldırıların "olası bir nükleer kaza yaşanma riskini ciddi oranda artırdığını" söyledi.

Grossi, "Yapıya verilen hasar yüzeysel olsa da saldırı, başarılı bir şekilde hedef alınması açısından çok tehlikeli bir emsal oluşturuyor." dedi.

UAEA Başkanı Grossi, bu doğrudan hedef almanın dışında, ana reaktörün çok yakınında iki saldırı daha gerçekleştiğini ve "bu pervasız saldırılara derhal son verilmesi gerektiğini" belirtti.

Rafael Grossi, "Nükleer bir kazaya tehlikeli bir şekilde yaklaşıyoruz. Bunu yapmamalıyız." diye konuştu.

Nükleer güvenlik için daha önceki toplantılarda paylaştığı 5 önemli prensibi hatırlatan Grossi, "Son saldırılar bu hayati önem taşıyan hususların açık bir şekilde ihlalini temsil ediyor." diyerek, BMGK üyelerine önlem alınması için uyarıda bulundu.


İsrail ordusu Batı Şeria'daki bazı kent ve beldelere baskın düzenledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail ordusu Batı Şeria'daki bazı kent ve beldelere baskın düzenledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail ordusunun şafak vakti işgal altındaki Batı Şeria'nın bazı kent ve beldelerine baskın düzenleyerek çok sayıda Filistinliyi gözaltına aldığı bildirildi.

Yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre, İsrail askerleri, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Kalkiliya kentine baskın düzenledi, birçok evde arama yaptı.

Kentte çok sayıda binanın çatısına keskin nişancılar yerleştirilirken, Kalkiliya Eğitim Müdürlüğü okullarda ders saatinin ertelenmesine karar verdi.

Kalkiliya'ya bağlı Habla beldesinde en az 4 Filistinli gözaltına alındı.

İsrail askerleri, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Cenin ve Tulkerim kentlerine de baskın düzenleyerek en az 5 Filistinliyi gözaltına aldı.

Ayrıca İsrail askerleri Beytullahim ve El Halil'e bağlı beldelerin yanı sıra Ramallah kentine de baskın düzenleyerek bazı evlerde arama yaptı.

Baskınlar, Batı Şeria'da Filistinlilere yönelik yerleşimci şiddetinin arttığı bir zamanda gerçekleştirildi.

- Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere saldırıları arttı

Yasa dışı Yahudi yerleşimciler, 12 Nisan akşamından bu yana Batı Şeria'da pek çok noktada Filistinlilere saldırılarını artırdı.

Filistin Sağlık Bakanlığı, işgal altındaki Batı Şeria'da Yahudi yerleşimciler ile İsrail askerlerinin 12 Nisan Cuma gününden bu yana düzenlediği saldırılarda 7 Filistinlinin öldüğünü, 75 Filistinlinin yaralandığını duyurmuştu.

Yerleşimciler, başta Mugayyir köyü olmak üzere Filistinlilere ait köy ve beldelere saldırmış, çok sayıda ev ve aracı ateşe vermişti.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te yaklaşık 700 bin Yahudi yerleşimci yaşıyor. Uluslararası hukuka göre Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki Yahudi yerleşim birimleri yasa dışı sayılıyor.


Biden ile Çek Başbakan Fiala'dan "Ukrayna'ya destek" vurgusu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Biden ile Çek Başbakan Fiala'dan "Ukrayna'ya destek" vurgusu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD Başkanı Biden ile Çekya Başbakanı Petr Fiala, Beyaz Saray'daki görüşmelerinde, "ABD ve Avrupa'nın ortak bir şekilde Ukrayna'ya destek vermesinin önemine" vurgu yaptı.

ABD Başkanı Biden, Çekya Başbakanı Fiala'yı Beyaz Saray'da ağırladı ve iki lider bölgesel konuları ele aldı.

Oval Ofis'te basın mensuplarına gündemi değerlendiren Biden ile Fiala, ağırlıklı olarak Ukrayna'ya destek olunmasının önemine işaret etti ve bu konuda iki ülkenin işbirliğinin nasıl artırılabileceği konusuna dikkati çekti.

Biden, ABD Temsilciler Meclisinde halen askıda bulunan Ukrayna'ya destek paketine işaret ederek Avrupa'daki bazı ülkelerin bu konuda daha fazla inisiyatif alabileceğini ve ABD'nin bu ülkelere destek olabileceğini dile getirdi.

Biden ile Fiala, İsrail'e karşı saldırı düzenleyen İran'a da ortak bir şekilde tepkilerini gösterirken, iki isim de İsrail'e desteklerini ifade etti.

Fiala, Rusya'ya olan enerji bağımlılığını azaltma yolunda ABD'nin Avrupa'ya daha fazla LNG gazı göndermesinin önemli olduğunu vurguladı ve bu konuda Biden'la istişarede bulunduklarını söyledi.


Arjantinli gazeteci, Devlet Başkanı Milei'ye "hakaret" davası açacağını belirtti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Arjantinli gazeteci, Devlet Başkanı Milei'ye "hakaret" davası açacağını belirtti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail'in Buenos Aires Büyükelçisi'nin Arjantin'de kabine toplantısına katılmasını eleştiren gazeteci Jorge Lanata, kendisine "ağır" ifadeler kullandığı gerekçesiyle Devlet Başkanı Javier Milei'ye dava açacağını söyledi.

İran'ın İsrail'e hava saldırısının ardından "acil" koduyla kabinesini toplayan Milei'nin, İsrail'in Buenos Aires Büyükelçisi Eyal Sela'yı toplantıya davet etmesi ülkede tartışmalara yol açtı.

Arjantin'in ünlü gazetecilerinden Jorge Lanata, İsrailli Büyükelçi'nin kabine toplantısına davet edilmesini eleştirerek, "Milei'nin İsrail için endişelenmesini iyi buluyorum zira onun dış politikasıdır. Ancak iyi bulmadığım şey yabancı bir büyükelçinin ister İsrail'den olsun, isterse Belçika'dan olsun Arjantin'deki kabine toplantısına katılmasını doğru bulmuyorum." ifadelerini kullandı.

Milei, Lanata'nın sözlerine yanıt olarak sosyal medya hesabından, "Jorgito yalan söyleme. Büyükelçi toplantıda İsrail'in resmi duruşunu anlattı ve sonra ayrıldı. Böylece resmi toplantımız başladı." dedi.

- "Başkanla mahkemede görüşeceğiz"

Lanata, Milei'nin sözlerini mahkemeye taşıyacağını belirterek, "Bu durumu avukatımla analiz edeceğiz, eğer bir sonuca varırsak, başkana iftira ve hakaretten dava açacağım. Hakaret etmeyi kendine adet edindi. Başkan'la mahkemede görüşeceğiz." şeklinde konuştu.

Devlet Başkanlığını kazanmasından bu yana gazetecilerle sıklıkla karşı karşıya gelen Milei, Arjantin Gazetecilik Kuruluşları Derneği (ADEPA) ve Arjantin Gazetecilik Forumuna (FOPEA) yönelik "sert" ifadeler kullanmıştı.

Öte yandan İsrail'in Buenos Aires Büyükelçisi Sela, Milei'ye teşekkür ederek, "Arjantin, tarihin doğru tarafında durdu ve İran'ı açıkça kınadı." değerlendirmesinde bulundu.

Devlet Başkanlığı Sözcüsü Manuel Adorni de basına yaptığı açıklamada, İsrail devletinin egemenliğini "en güçlü" şekilde savunduklarını ve İran'ın hava saldırısını kınadıklarını bildirdi.

İsrail Büyükelçisinin kabine toplantısına 14 Nisan'da davet edilmesi ülkedeki bir kesimce "abartılı" bulunmuş ve eleştirilmişti.


İsrail Genel Kurmay Başkanı: İran'ın saldırıları Orta Doğu'da yeni iş birliği fırsatları oluşturdu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail Genel Kurmay Başkanı: İran'ın saldırıları Orta Doğu'da yeni iş birliği fırsatları oluşturdu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, İran'ın İsrail'e yönelik düzenlediği saldırıların Orta Doğu'da yeni işbirliği fırsatlarına olanak sağladığnı belirtti.

İsrail Ordusundan yapılan açıklamaya göre, Halevi, İsrail'in güneyindeki Beerşeba'da bulunan ve İran'dan düzenlenen saldırılarda zarar gören Nefatim Hava Üssü'nde açıklamalarda bulundu.

Halevi, "İran, Irak, Yemen ve Lübnan'dan İsrail'e 350'den fazla balistik füze, seyir füzesi, insansız hava aracı ve füze fırlatıldı." dedi.

İran'ın saldırılarını durdurmak için bir koalisyonun harekete geçtiğini vurgulayan Halevi, bu şekilde saldırılara karşı konulduğunu ifade etti.

Halevi, İsrail ordusunun ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), İngiltere, Fransa ve ismini açıklamadığı "diğer ortaklarla" birlikte çalıştığını aktardı.

İran'ın İsrail'e yönelik saldırılarının engellendiğini savunan Halevi, ülkesinin uluslararası ortaklarıyla olan işbirliğine dikkati çekti.

Halevi, ülkesini destekleyen ortaklara teşekkür ederek, "İran'ın saldırıları Orta Doğu'da yeni işbirliği fırsatları oluşturdu." değerlendirmesinde bulundu.

İran'ın saldırılarına karşılık vereceklerine işaret eden Halevi, "Durum değerlendirmeleri yapıyoruz ve hazırlık seviyemizi en üst düzeyde tutuyoruz." diye konuştu.

- İran-İsrail gerilimi

İsrail, İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına 1 Nisan'da hava saldırısı düzenlemişti. Saldırıda, İran Devrim Muhafızları Ordusundan 2'si general rütbesinde toplam 7 İranlı yetkili ölmüştü.

İran, İsrail'in konsolosluk saldırısının ülkesinin topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve misillemede bulunacaklarını duyurmuştu. İsrail ise İran'ın saldırısına karşılık vereceğini bildirmişti.

İran, 13 Nisan'da İsrail'e yüzlerce kamikaze insansız hava aracı, balistik ve seyir füzesiyle saldırı başlatmıştı.

İran bazı hedeflerin vurulduğunu, İsrail ise saldırıların çoğunun hava savunma sistemlerince önlendiğini ancak güneydeki bir askeri üsse füze isabet ettiğini açıklamıştı.

İsrail basını, Tel Aviv yönetiminin İran’ın hava saldırısına karşı “açık ve etkili” şekilde karşılık verme kararı aldığını iddia etmişti.


Biden ile görüşen Sudani'den ABD'ye "Gazze" ve "uluslararası hukuk" hatırlatması

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Biden ile görüşen Sudani'den ABD'ye "Gazze" ve "uluslararası hukuk" hatırlatması

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD Başkanı Joe Biden ile Beyaz Saray'da görüşen Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, İsrail'in Gazze'de sivilleri hedef alan saldırılarını hatırlatarak, "Sivillere, özellikle kadın ve çocuklara yönelik her türlü saldırıyı reddediyoruz." dedi.

ABD Başkanı Biden, Irak Başbakanı Sudani'yi Beyaz Saray'da ağırlarken, iki lider ABD-Irak Stratejik Çerçeve Anlaşması kapsamındaki konuları kapsamlı şekilde ele aldı.

İkili görüşmelerinin öncesinde Oval Ofis'te basın mensuplarına açıklamalar yapan Biden ve Sudani, iki ülke arasındaki stratejik işbirliği konularını değerlendirdi.

Irak Başbakanı Sudani, Orta Doğu'da yaşananlarla ilgili olarak ABD ile her konuda aynı düşünmediklerini ve herkesin uluslararası hukuka uyması gerektiğini vurguladı.

Sudani, isim vermeden İsrail'in Gazze'de sivilleri hedef alan saldırılarına atıf yaparak, "Bölgede olanlarla ilgili fikirlerimiz ayrı olabilir ancak uluslararası insani hukuk konusunda kesinlikle hemfikiriz. Sivillere, özellikle kadın ve çocuklara yönelik her türlü saldırıyı reddediyoruz. Uluslararası normlara ve diplomatik ilişkilere uyulması çağrısında bulunuyoruz." diye konuştu.

Gazze'de binlerce sivilin öldürülmesine neden olan savaşın durmasını istediklerini vurgulayan Sudani, bu yöndeki tüm çabaları desteklediklerini dile getirdi.

- Sudani'den ikili ilişkilere vurgu

Bölgesel açıdan çok zor bir dönemden geçildiğini belirten Sudani, "Bu ziyaret ve görüşme, ikili ilişkilerimizin tarihi açısından son derece önemlidir. Irak ile ABD arasındaki ilişkiler önemli bir dönemeçte." dedi.

İki ülke arasındaki stratejik ortaklığın yarınını konuşmak üzere Beyaz Saray'a geldiğini söyleyen Sudani, "İlişkilerimizi, askeri-güvenlik temelli bir ilişkiden sistematik bir şekilde ekonomi, siyaset, çevre, eğitim ve güvenlik temelli bir işbirliğine geçirmeyi amaçlıyoruz." ifadesini kullandı.

Irak'ın özellikle ekonomik toparlanma ve altyapı yatırımlarına önem verme sürecinde olduğunu anlatan Sudani, bu noktada Stratejik Çerçeve Anlaşması kapsamında ABD ile yakın işbirliği içinde olacaklarını belirtti.

Sudani, hükümetinin söz konusu Stratejik Çerçeve Anlaşmasını hayata geçirme konusunda oldukça ciddi olduğunu vurguladı.

- Irak'taki Amerikan askerlerinin durumu

Sudani ayrıca, Irak'taki Amerikan askerlerinin durumuna ilişkin başlıkların Yüksek Askeri Komite kapsamında ele alındığını ve komiteden çıkacak sonuca uyacaklarını söyledi.

Amerikan askerlerinin durumuna ilişkin detaya girmeyen Sudani, "İki ortak arasında Ortak Güvenlik İşbirliği Diyaloğu yoluyla askeri ve güvenlik alanında sürdürülebilir bir işbirliği için temelleri atıyor olacağız." dedi.

-"ABD-Irak ilişkileri çok önemli"

ABD Başkanı Biden da Irak'ın ABD açısından bölgedeki en önemli ülkelerden biri olduğunu belirtti.

Biden, "Irak ile ABD arasındaki ortaklık hayati öneme sahip. DEAŞ'ı yenmek için son on yıldır askerlerimiz yan yana mücadele ediyor. Bu işbirliğini Stratejik Çerçeve Anlaşması'nda da görüyoruz." dedi.

İki ülke arasındaki ekonomik işbirliği başlıklarını da ele alacaklarını belirten Biden, "Ortaklığımız hem halklarımız hem Orta Doğu hem de tüm dünya için çok önemli." ifadesini kullandı.

- Irak Hükümetinden ziyarete ilişkin paylaşım

Öte yandan Irak Hükümetine ait resmi X hesabından bugün yapılan paylaşımda, Sudani'nin ABD ziyaretinde öne çıkan başlıklara yer verildi.

Paylaşımda, Irak'taki Amerikan askerleriyle ilgili durumdan DEAŞ-Karşıtı Koalisyon ile ilişkilere ve Türkiye ile Irak arasında ulaştırma alanında ilişkilerin daha ileri seviyeye taşınmasına imkan sağlayacak "Kalkınma Yolu Projesi"ne kadar birçok başlığın ele alınacağı vurgulandı.


Biden ailesi 2023'te yaklaşık 620 bin dolar kazandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Biden ailesi 2023'te yaklaşık 620 bin dolar kazandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD Başkanı Joe Biden ve eşi Jill Biden'ın 2023 mali yılında yıllık brüt gelirinin 619 bin 976 dolar olduğu ve 146 bin 629 dolar federal gelir vergisi ödediği bildirildi.

ABD'de bireysel gelir vergisi beyanında bulunulması için son gün olan ve "Vergi Günü" olarak adlandırılan 15 Nisan'da Biden ailesinin vergi beyannamesi yayımlandı.

Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Biden ve eşinin birlikte gelir vergisi beyanında bulunduğu ve brüt gelirlerinin 619 bin 976 dolar olduğu belirtildi.

Açıklamada, Biden ailesinin 2023 mali yılında 146 bin 629 dolar federal gelir vergisi ödediği kaydedildi.

Ayrıca Biden ve eşinin Delaware eyaletine 30 bin 908 dolar ve Virginia eyaletine 3 bin 549 dolar gelir vergisi ödediği belirtilen açıklamada, Biden ailesinin 17 farklı hayır kurumuna 20 bin 477 dolar bağışta bulunduğu aktarıldı.

Açıklamada, "Başkan Biden, Amerikan halkına karşı şeffaf olma konusundaki kararlılığını bir kez daha göstererek, görevdeyken en fazla vergi beyannamesini yayımlayan başkan oldu." ifadeleri kullanıldı.

Biden'ın selefi Eski ABD Başkanı Donald Trump, dört yıllık görev süresi boyunca vergi beyannamelerini açıklamayı reddetmişti.

- ABD'de Vergi Günü

ABD'de bireysel gelir vergisi beyannamelerinin federal hükümete sunulduğu son gün Vergi Günü olarak adlandırılıyor.

Genellikle 15 Nisan olarak belirlenen bu gün, hafta sonu veya tatil günlerine denk gelmesi halinde bir sonraki iş gününe sarkıyor.

ABD'de bu yıl 29 Ocak'ta başlayan vergi beyanında bulunma süreci 15 Nisan yerel saatle gece yarısı sona eriyor.

ABD Gelir İdaresi (IRS) tarafından yapılan açıklamada, 6 Nisan itibarıyla 100 milyondan fazla bireysel vergi beyannamesinin işleme konduğu bildirildi.

Açıklamada, vergi beyanında yılın en yoğun zamanı olan nisan ayı dolmadan on milyonlarca kişinin daha vergi beyanında bulunmasının beklendiği aktarıldı.

Yaklaşık 19 milyon vergi mükellefinin 15 Ekim'e kadar uzatma başvurusunda bulunacağının da tahmin edildiği belirtilen açıklamada, vergi beyannamesi verme sürecinin başladığı ocak ayından bu yana IRS'in nisan başına kadar 200 milyar dolardan fazla vergi iadesi yaptığı kaydedildi.


ABD Savunma Bakanı Austin, İsrail'e desteklerini yineledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD Savunma Bakanı Austin, İsrail'e desteklerini yineledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile yaptığı telefon görüşmesinde, ülkesinin İsrail'in savunmasına verdiği desteği sürdüreceğini belirtti.

Pentagon'dan yapılan açıklamada, Austin'in İsrailli mevkidaşı Gallant ile telefon görüşmesinde "İran'ın İsrail'e 13 Nisan Cumartesi günü düzenlediği, ABD, İsrail ve müttefik kuvvetlerin ortak savunma operasyonuyla engellediği saldırıların sonuçlarını" ele aldığı ifade edildi.

Açıklamada, Austin'in ülkesinin İsrail'in savunmasına desteğini ve "stratejik bölgesel istikrar hedefini" teyit ettiği bildirildi.

- İran-İsrail gerilimi

İsrail, İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına 1 Nisan'da hava saldırısı düzenlemişti. Saldırıda, İran Devrim Muhafızları Ordusundan 2'si general rütbesinde toplam 7 İranlı yetkili ölmüştü.

İran, İsrail'in konsolosluk saldırısının ülkesinin topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve misillemede bulunacaklarını duyurmuştu. İsrail ise İran'ın saldırısına karşılık vereceğini bildirmişti.

İran, 13 Nisan'da İsrail'e yüzlerce kamikaze insansız hava aracı, balistik ve seyir füzesiyle saldırı başlatmıştı.

İran bazı hedeflerin vurulduğunu, İsrail ise saldırıların çoğunun hava savunma sistemlerince önlendiğini ancak güneydeki bir askeri üsse füze isabet ettiğini açıklamıştı.

İsrail basını, Tel Aviv yönetiminin İran’ın hava saldırısına karşı "açık ve etkili" şekilde karşılık verme kararı aldığını iddia etmişti.


İsveç'te eski Suriyeli general savaş suçları davasında yargılanıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsveç'te eski Suriyeli general savaş suçları davasında yargılanıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsveç'te, eski Suriyeli General Muhammed Hamo ülkesindeki iç savaşta işlenen suçlardaki rolü nedeniyle yargılanıyor.

Ülke basınındaki haberlere göre, başkent Stockholm'daki Bölge Mahkemesinde görülen davada, 65 yaşındaki eski general, Suriye iç savaşında Ocak-Temmuz 2012'de tuğgeneral olarak görev yaptığı dönemde "ayırt etme, tedbir ve orantılılık ilkesini ihlal eden sistematik saldırılar" içeren operasyonlara katılmakla suçlanıyor.

Hamo, suçlu bulunursa İsveç yasalarına göre, "20 ila 25 yıl" olan ömür boyu hapis cezasına çarptırılabilir.

Savcı Karolina Wieslander, mahkemede Suriye ordusuna "tavsiye ve eylem" yoluyla savaşa katkıda bulunan Hamo'nun "stratejik kararlar alma ve askeri operasyonları icra etmede" kritik konumda bulunduğunu ifade etti.

Hamo'nun avukatı Mari Kilman ise müvekkilinin "askeri bağlamda hareket ettiği ve emirlere uymak zorunda olduğu" için yaptığı yanlışlardan sorumlu tutulamayacağını belirterek, masum olduğunu savundu.

Davanın 18 gün sürmesi, son celsenin ise 21 Mayıs'ta yapılması bekleniyor.

Eski general, Temmuz 2012'de Suriye ordusuna isyan ederek, rejim karşıtı güçlere katılmıştı.

Aralarında savaşta yaralanan Fransız gazeteci ve İngiliz fotoğrafçının bulunduğu 8 kişinin, hakkında suç duyurusunda bulunduğu Hamo, Aralık 2021'de tutuklanmış ancak 2 gün sonra delil yetersizliği nedeniyle serbest bırakılmıştı.

General Muhammed Hamo, Suriye iç savaşında işlenen savaş suçlarındaki rolü nedeniyle Avrupa'da yargılanan ilk Suriyeli yetkili olacak.