Lübnan'da kurak geçen kış mevsimi sağlık ve gıda güvenliğini tehdit ediyor

Lübnanlı uzmanlar ve yetkililer, birkaç haftadır beklenen yağışların yağmaması ve mevsim dışı sıcak havaların etkili olmasının, ülkenin sağlık ve gıda güvenliği üzerinde ciddi yansımaları olabileceği konusunda endişe ediyor.

AA
AA
TT

Lübnan'da kurak geçen kış mevsimi sağlık ve gıda güvenliğini tehdit ediyor

AA
AA

Kış mevsiminin en yoğun hissedilmesi gereken son 3 hafta boyunca güneşli havanın hakim olduğu ülkede, yılın bu zamanında ülkede görülmesi beklenen yağmur ve kar oranlarında azalma yaşandı.
Lübnan Meteoroloji Kurumu'nun verileri, yağmur ve kar miktarında son birkaç yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında yaklaşık yüzde 50 oranında azalma olduğunu gösteriyor.
Kuruma göre, yılın bu zamanı Beyrut'a düşen yağış miktarı 450 milimetre olması gerekirken, bu yıl 290 milimetre yağış düştü.

Karun Gölü'nün su seviyesi düştü
Ülkede yağış miktarının beklenenin çok altında olması Lübnan'ın en büyük gölü olan Karun'da su seviyesinin yaklaşık yarıya düşmesine yol açtı.
Yılın bu döneminde (Ocak) son üç yıldaki su depolama seviyesi, 110 milyon metreküp ile 156 milyon metreküp arasında değişiyordu. Bu yıl ise aynı dönemde su depolama seviyesi 69 milyon metreküpe geriledi. Gölün toplam depolama kapasitesi ise 220 milyon metreküp.
Karun Gölü'nü besleyen Litani Nehri, Beka Vadisi bölgesinden 170 km boyunca uzanarak ülkenin güneyindeki Akdeniz'e dökülüyor ve havza alanı ülke yüzölçümünün yaklaşık yüzde 20'sini oluşturuyor. Nehirde ayrıca, kanalizasyon ve endüstriyel atıklar nedeniyle ciddi bir kirlilik sorunu yaşanıyor.

Kuraklık korkusu yaşanıyor
Kış mevsiminde yüzme hobisine sahip olan Muhammed Macid Ebu Hadr (85), AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu mevsim sıcaklık farkının önceki yıllara göre çok büyük olduğunu ifade etti.
Ebu Hadr, bu yıl denizde yüzerken, alışılmadık bir şekilde suyun sıcaklığını hissettiğini ve başkenti çevreleyen dağları kaplayan kar manzarasını da özlediğini belirtti.
Meteoroloji Kurumu Yüzey Tahminleri Daire Başkanı Muhammed Kenc, "Bu durum devam ederse ilkbahar ve yaz mevsimlerinde bir kuraklık durumuna tanık olabiliriz.” dedi
"Genellikle yılın bu döneminde Lübnan dağları karla kaplanır ama bu yıl henüz böyle bir şey olmadı. Veriler, yılın bu döneminde kar yağışının normalin yarısına düştüğünü gösteriyor." diye konuşan Kenc, karın Lübnan'daki yeraltı suları ve nehirler için doğal su kaynağı olduğu göz önüne alındığında, bu rakamların çiftçiler başta olmak üzere halk arasındaki endişeyi artırdığını kaydetti.

Yağışların az olması tarımı da etkileyecek
İklim aşırılıkları olgusuna dikkati çeken Kenc, kış mevsiminin başında yağan yağmurların ani ve kısa süreli olduğunu ve bunun da toprak tarafından gerektiği gibi emilmeden sellere yol açtığını kaydetti.
Kenc, yağmur ve kar yağmasında gecikme yaşanmasının, birçok tarım ürününü ve çiftçileri olumsuz etkileyeceğini ifade etti.
Litani Nehri Kurumu (Lübnan'ın en uzun nehri) Başkanı Sami Alaviye, ülkesinin şu anda 2003'te meydana gelene benzer bir su kıtlığıyla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Lübnan'daki su sektörünün uzun süredir ülkedeki kötü yönetimden olumsuz etkilendiğini aktaran Alaviye, ülkedeki içme suyu, sulama ve hidroelektrik konusunda uygun önlemlerin alınmadığı yönünde şikayetlerin hayli artmış olduğunu belirtti.
Lübnan'da toplamda üretilen 280 megavat hidroelektrik enerjisinin 196 megavatının Litani Nehri kıyısındaki fabrikalarda üretildiğini kaydeden Alaviye, "Lübnan yoğun yağışların yaşandığı yıllarda bile su sorunu yaşadı. Yağış oranının bu yıl düşmesi sebebiyle yaşanan su kıtlığı, nüfusun büyük bir kısmının yaşadığı trajediyi iki katına çıkaracak." dedi.

Kronik su kıtlığı yaşanıyor
Alaviye, Lübnanlıların günde saatlerce kesintiye uğrayan elektrik krizine benzer şekilde bazen günlerce bazen de haftalarca su kesintilerinden muzdarib olduğunu ve özel şirketlerden fahiş fiyatlara su almak zorunda kaldığını kaydetti.
Lübnan'ın su ihtiyacının yaklaşık 1.93 milyar metreküp olduğuna ancak ülkede kullanılabilir su miktarının sadece 700 milyon metreküple sınırlı kaldığına işaret eden Alaviye, Lübnan'da istifade edilebilen su oranının toplam suyun sadece yüzde 20'sini oluşturduğunu, geri kalan miktarın ise ya hiç kullanılmadığını ya da kirli su olduğunu ifade etti.
Ülkenin yağmurlu geçen yıllarda bile su sıkıntısı yaşadığına dikkatleri çeken Alaviye, ülkede su kıtlığının yaşanmasının, başta kötü yönetim, nüfus artışı, Suriyeli mültecilerin yoğunluğu ve yüksek düzeyde kirlilik olmak üzere birçok nedeni olduğunu vurguladı.

Kötü yönetim sebebiyle su kıtlığı artabilir
Alaviye ayrıca, Lübnan'da su kıtlığıyla mücadele amacıyla Osmanlı Devleti döneminden beri tarım için izlenen uygun sulama ve içme suyu yönetimine rağmen, günümüzde Lübnan yönetiminin ilgili bakanlıklarının bunu başaramadığını ifade etti.
Lübnan'ın ülkedeki nüfus krizini daha da kötüleştirecek bir su açığı durumuyla karşı karşıya kalacağı tahmininde bulunan Alaviye, bunun sadece günlük su tüketimi ihtiyaçları ile sınırlı kalmayacağını, sulamaya uygun su miktarının azalması üzerine yeterli tarımın yapılamaması nedeniyle gıda güvenliğini tehdit edeceğini sözlerine ekledi.
Alaviye, "Su sıkıntısı, kolera enfeksiyonunun yanı sıra yeni enfeksiyonların ortaya çıkma riskini de beraberinde getiriyor." dedi.



Şarku’l Avsat’a konuşan Filistinli kaynak: Hamas 60 günlük ateşkes önerisinde 3 değişiklik talep etti

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği hava saldırısının ardından küçük bir çocuğu kucağında taşıyan bir adam (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği hava saldırısının ardından küçük bir çocuğu kucağında taşıyan bir adam (AFP)
TT

Şarku’l Avsat’a konuşan Filistinli kaynak: Hamas 60 günlük ateşkes önerisinde 3 değişiklik talep etti

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği hava saldırısının ardından küçük bir çocuğu kucağında taşıyan bir adam (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği hava saldırısının ardından küçük bir çocuğu kucağında taşıyan bir adam (AFP)

Hamas Hareketi’nin 60 günlük ateşkes önerisini kabul etmesi ve dolaylı müzakerelere hazır olduğunu duyurmasıyla Gazze Şeridi'ndeki ateşkes görüşmeleri yeni bir aşamaya girdi. Öte yandan İsrail'in, şimdiye kadar Gazze Şeridi'nin yüzde 65'ini kontrol altına aldığı bölgelerden çekilme konusunda engeller çıkaracağına dair bazı endişeler hakim.

Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, ABD’nin Gazze’deki savaş konusunda gösterdiği gayret ve krizin iki tarafının da olumlu tepkisinin ‘olası engelleri aşabileceğini, bunların en önemlilerinin ise geri çekilme ve savaşın sona erdirilmesine dair garantiler olduğunu’ düşünüyor. Uzmanlar, ateşkes anlaşmasının yakında, belki de Başbakan Binyamin Netanyahu'nun pazartesi günü Beyaz Saray'ı ziyaret edip Başkan Donald Trump ile görüşmesinden sonra veya kısa bir süre sonra sonuçlanacağını tahmin ediyorlar.

AlQahera News haber kanalının cuma akşamı kimliğini açıklamadığı Mısırlı kaynaklardan aktardığı bilgilere göre Mısır, tüm taraflar arasında mutabakat sağlayacak nihai bir formüle ulaşmak için çeşitli taraflarla yoğun temaslara başlarken taraflar arasında dolaylı müzakereler yeniden başladı. Hamas arabuluculara son tekliflerine cevabını iletti ve cevabında, kabul edilmesi halinde 60 günlük ateşkes sağlanması için dolaylı müzakerelere kapıyı aralayacağını belirtti.

Müzakerelerin gidişatını yakından takip eden Filistinli bir kaynak, dün Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Hamas'ın öneriyi kabul ettiğini, ancak bazı değişiklikler talep ettiğini söyledi. Bu değişikliklerin başında savaşın sona erdirilmesi, insani yardımların Gazze Şeridi’ne girişiyle ilgili mekanizmanın yeniden düzenlenmesi ve İsrail'in 2 Mart öncesindeki mevzilerine geri çekilmesi geldiğini söyleyen kaynağa göre bu değişikliklerin sebebi ocak ayında varılan ateşkes anlaşmanın çökmesinin ardından İsrail’in daha fazla bölgeye genişlemesi. Kaynak, yeni müzakerelerin Doha ve Kahire arasında yapılacağını, çünkü iki ülke arasında anlaşma maddelerinin uygulanmasına ilişkin ortak dosyalar olduğunu belirtti.

cdfgrtyu
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği hava saldırılarında öldürülen Filistinliler (AFP)

Hamas tarafından cuma günü yapılan açıklamada, arabuluculara öneriye ilişkin ‘olumlu’ yanıt verildiği ifade edildi. Önerinin içeriğine değinilmeyen açıklamada, ‘önerinin uygulama mekanizması hakkında müzakerelere derhal başlamaya ciddiyetle hazır olduğu’ vurgulandı.

İsrail gazetesi Hayom, müzakerelerin devam etmesindeki en büyük zorluğun İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nden çekilme haritası olacağını bildirdi. Hamas tam çekilme talep ederken, İsrail ‘Morag Koridoru’ adı verilen hattı ve onun güneyindeki tüm bölgeleri elinde tutmak istiyor.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee cuma günü X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, ordunun Gazze Şeridi’nin yaklaşık yüzde 65'ini operasyonel olarak kontrol altına aldığını söyledi.

İsrail Yayın Kurumu’nun kaynaklardan aktardığına göre ‘Hamas’ın yanıtında önerilen değişikliklerin İsrail karar vericileri için bir zorluk oluşturacağı’ düşünülüyor. İsrail hükümeti Bakanlar Kurulu, anlaşmayı görüşmek üzere cumartesi akşamı toplanacağını açıkladı.

İsrail ve Filistin meselelerinde uzman olan siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi, İsraillilerin geri çekilme konusunda biraz oyalanacağını, ancak Hamas'ın anlaşmaya varmaya yönelik esnek tutumunu göz önünde bulunduracağını, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmeden önce bir miktar uzlaşma göstermeye mecbur kalacağını ve savaşan tarafların ABD Başkanı’nı kazanmak ve ona olumlu mesajlar vermek için çaba göstereceğini tahmin ediyor.

Her iki tarafın da çekinceleri nedeniyle Kahire ve Doha'da düzenlenen müzakerelerde tam çekilme konusunun gündeme gelmeyeceğini düşünen Dr. Fehmi’ye göre buna karşın İsrail güçlerinin yeniden konuşlandırılması ve nüfuslu bölgelerin dışına ve bazı koridorlardan çekilmesi söz konusu olabilir.

Ana çekilme noktalarının mevcut müzakereleri engellemesini beklemeyen Dr. Fehmi, savaşan tarafların önerilen çerçeve anlaşmasına onay verdiğini ve ayrıntıların taktiksel noktalar içerdiğini, gerçek anlamda radikal olmadığını, özellikle de Hamas'ın insani yardımların girişini öncelikli gördüğünü ve ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) dışında uluslararası kuruluşların da insani yardım çalışmalarına dahil edilmesi için baskı yapacağını belirtti.

frgtyhu7
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye’ye düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab, anlaşmanın şu anki en önemli engelinin Hamas'ın işgalcilerin 2 Mart öncesindeki durumuna geri dönmesini talep etmesi olduğunu düşünüyor. İsrail, bu konudaki anlaşmayı kabul ederse, özellikle de Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 20'sini oluşturan Refah'ta kalma niyetinde olduğu için, büyük bir taviz vermiş olacak. Nihai durum ve tam çekilme konusundaki tartışmaların, yaklaşan ateşkes dönemine ertelenmesi bekleniyor. Bu ateşkes, ilerleyen aşamalarda İsrail'in uluslararası ve Arap güçlerinin varlığı karşılığında tam çekilmeyi kabul etmesini içerebilir.

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth, kimliği açıklanmayan İsrailli yetkililere dayandırdığı haberinde Trump'ın Netanyahu ile görüşmesi sırasında Gazze'de ateşkes anlaşması yapıldığını açıklayabileceğini yazdı.

ABD Başkanı Trump, geçtiğimiz cuma günü, Hamas'ın Gazze'deki ateşkes önerisine ‘olumlu’ yanıt vermesinin ‘iyi’ olduğunu söyledi. Başkanlık uçağı Air Force One’da gazetecilere açıklamalarda bulunan Trump, Gazze konusunda ‘birkaç gün içinde’ bir anlaşma sağlanabileceğini belirtti.

ABD merkezli televizyon ağı CNN’nin cuma günü aktardığına göre İsrailli 10 rehine canlı olarak, 18 rehine ise ölü olarak tam zamanında serbest bırakılacak ve herhangi bir tören veya kutlama yapılmayacak. Ateşkesin yürürlüğe girmesiyle birlikte Gazze'ye insani yardım akışı hemen başlayacak.

Dr. Fehmi’ye göre Beyaz Saray’a gitmek isteyen Netanyahu, Trump’ı ziyaret etmeden önce ateşkes anlaşmasının ilan edilmesini engelleyen ve formalitede kalan tüm anlaşmazlıkları, tüm sorunları ve önemli fikir ayrılıklarını bir kenara bırakarak siyasi çıkarlarına, İran dosyasına ve yeni Ortadoğu düzenlemelerine odaklanıyor.

Dr. Rakab ise önümüzdeki günlerde özellikle Netanyahu’nun Beyaz Saray ziyareti sırasında, 60 günlük ateşkesin yakında yürürlüğe girmesinden sonra ABD'nin savaşı kesin olarak durdurma arzusunun gerçek olup olmadığının daha net bir şekilde anlaşılacağına dikkati çekti.