İngiltere kıyılarındaki 17’inci yüzyıldan kalma gemi enkazının gizemi çözüldü

Denizcilik Arkeolojisi Topluluğu, enkazdaki eşyalarla ilgili görüntüleri yayınladı.
Denizcilik Arkeolojisi Topluluğu, enkazdaki eşyalarla ilgili görüntüleri yayınladı.
TT

İngiltere kıyılarındaki 17’inci yüzyıldan kalma gemi enkazının gizemi çözüldü

Denizcilik Arkeolojisi Topluluğu, enkazdaki eşyalarla ilgili görüntüleri yayınladı.
Denizcilik Arkeolojisi Topluluğu, enkazdaki eşyalarla ilgili görüntüleri yayınladı.

Araştırmacılar, lüks İtalyan mermeri karoları taşırken İngiltere kıyılarında batan 17’inci yüzyıldan kalma bir Hollanda savaş gemisine ilişkin sırları ortaya çıkardı.
Sky News'in haberine göre 1672’de batan geminin enkazı 2019’da Sussex açıklarında keşfedildi. Şu ana kadar kimliği belirlenemediğinden ‘Eastbourne Açıklarında Bilinmeyen Enkaz’ olarak biliniyordu. Ancak bilim insanları artık enkazın Hollanda savaş gemisi Klein Hollandia olduğunun tespit edildiğini açıkladı. 
1656 yılında inşa edilen ve Rotterdam Deniz Kuvvetleri Kurumu’na ait olan gemi, 1665’ten 1667’ye kadarki İngiltere-Hollanda savaşındaki tüm büyük muharebelerde yer aldı.
Tarihi İngiltere Binaları ve Anıtlar Komisyonu ile Hollanda Kültürel Miras Ajansı ve Denizcilik Arkeolojisi Derneği’nden uzmanlar geçtiğimiz yıl boyunca geminin kimliğini belirlemek için çalışmalar yürüttü. Enkazdan toplanan kanıtların yanı sıra arşiv taraması ve ahşap örneklerinin analizi yapıldı.
Uzmanlar, enkazın iyi durumda olduğunu ve 17’inci yüzyıl Hollanda gemilerinin nasıl inşa edildiği ve savaş gemisinin son yolculuğu sırasındaki faaliyetleri hakkında birçok bilgi sunabileceğini belirtiyor.
Birleşik Krallık Kültür, İletişim ve Yaratıcı Endüstriler Bakanı Lord Parkinson, geminin kimliğinin belirlenmesinin ‘17’inci yüzyıla yeni bir bakış sunarak bu dönemin denizcilik tarihi hakkında daha fazla bilgi edinme ve yüzlerce yıldır su altında kalmış hazineleri ortaya çıkarma şansı verdiğini’ söyledi.
Enkaz keşfedilmesinin hemen önemi nedeniyle 1973 tarihli Enkaz Koruma Yasası kapsamında en yüksek koruma düzeyine sahip oldu.
Deniz tabanında bulunan parçalar arasında ahşap gövdenin büyük bir kısmı, toplar, İtalyan mermer karoları ve İtalyan çanak çömlek parçaları yer alıyordu.
Mermer karolar, İtalya'da Carrara yakınlarındaki Apuan’daki Alp taş ocaklarından, fayanslar Hollanda’dan gelmişti ve yüksek statüye ahipolanların evlerinin inşaatında kullanılıyordu.
Denizcilik Arkeolojisi Topluluğu'nun CEO’su Beattie-Edwards enkaza dair şu açıklamada bulundu:
“Ahşap gövde yapısı, gemi topları, mermer karoları ve çanak çömlek buluntuları, geminin İtalya’dan dönen bir Hollanda gemisi olduğuna işaret ediyor. Dört yıllık inceleme ve araştırmadan sonra artık gemiyi rahatlıkla teşhis edebiliyoruz.”
 



Yarım asırlık korku klasiği Jamie Lee Curtis'i nasıl teğet geçti?

William Peter Blatty'nin aynı isimli romanından uyarlanan iki Oscarlı Şeytan, 12 yaşındaki Regan'ın hikayesini anlatıyor (Warner Bros.)
William Peter Blatty'nin aynı isimli romanından uyarlanan iki Oscarlı Şeytan, 12 yaşındaki Regan'ın hikayesini anlatıyor (Warner Bros.)
TT

Yarım asırlık korku klasiği Jamie Lee Curtis'i nasıl teğet geçti?

William Peter Blatty'nin aynı isimli romanından uyarlanan iki Oscarlı Şeytan, 12 yaşındaki Regan'ın hikayesini anlatıyor (Warner Bros.)
William Peter Blatty'nin aynı isimli romanından uyarlanan iki Oscarlı Şeytan, 12 yaşındaki Regan'ın hikayesini anlatıyor (Warner Bros.)

Jamie Lee Curtis, film yıldızı annesinin tercihi sayesinde çocuk yaşta korku filmlerinde rol almadığını söylüyor.

Curtis, kısa süre önce The Drew Barrymore Show'a konuk olarak, bir yapımcının kendisini ikonik korku filmi Şeytan (The Exorcist) için seçmelere çağırmak istediğini anlattı. Ancak annesi Janet Leigh, o dönem 12 yaşında olan kızını erken yaşta şöhretten ve dünyanın en korkutucu filmlerinden birinde oynamanın yaratabileceği olası travmalardan korumak için bu teklifi reddetti.

Curtis, süreci şöyle anlattı:

Yapımcı annemi arayıp, 'Şeytan adlı kitabın film uyarlamasını yapıyorum. Jamie'nin seçmelere girmesine izin verir misiniz?' dedi. O sırada muhtemelen 12 yaşındaydım; sevimliydim, biraz da afacan sayılırdım. Ama annem net bir şekilde 'Hayır' demişti.

Curtis, programın sunucusu Drew Barrymore'a da şu sözlerle seslendi:

Şükürler olsun ki annem, gerçekten çocukluğumu yaşamamı istedi. Senin sahip olamadığın bir şeydi bu. Sana bu seçenek tanınmadı.

Barrymore, ilk rolünü henüz 7 yaşındayken E.T.'de (E.T. The Extra-Terrestrial) Elliot'ın küçük kız kardeşini canlandırarak almıştı.

1973 yapımı Şeytan'da, şeytan tarafından ele geçirilen Regan karakterini ise Linda Blair canlandırmıştı. Blair, bu rolle 1974'te En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterilmişti.

Jamie Lee Curtis ise ilerleyen yıllarda korku türüyle özdeşleşen bir isim haline geldi. Oyuncu, 19 yaşındayken 1978 yapımı klasik Yabancı'yla (Halloween) büyük çıkış yakaladı. Ardından Sis (The Fog), Prom Night ve Dehşet Treni (Terror Train) gibi yapımlarda rol aldı. 

Curtis, son olarak 1978'de hayat verdiği Laurie Strode karakterini, 2022'de gösterime giren Cadılar Bayramı Sona Eriyor'la (Halloween Ends) yeniden canlandırdı.

Independent Türkçe, Variety, People


James Cameron'dan 1992 yapımı devam filmine ağır sözler

Yaratık 3, Ripley'nin Fiorina 161 isimli hapishane gezegeninde yaşadıklarına odaklanıyor (20th Century Fox)
Yaratık 3, Ripley'nin Fiorina 161 isimli hapishane gezegeninde yaşadıklarına odaklanıyor (20th Century Fox)
TT

James Cameron'dan 1992 yapımı devam filmine ağır sözler

Yaratık 3, Ripley'nin Fiorina 161 isimli hapishane gezegeninde yaşadıklarına odaklanıyor (20th Century Fox)
Yaratık 3, Ripley'nin Fiorina 161 isimli hapishane gezegeninde yaşadıklarına odaklanıyor (20th Century Fox)

James Cameron, 1992 yapımı Yaratık 3'te (Alien 3), bir önceki filmde yarattığı karakterlerin öldürülmesini sert sözlerle eleştirdi.

Cameron, Ridley Scott imzalı Yaratık'ın (Alien) devamı olarak 1986'da çektiği Yaratık 2'yle (Aliens) seriye daha aksiyon odaklı bir yön vermişti. 

Filmde Onbaşı Hicks (Michael Biehn), android Bishop (Lance Henriksen) ve küçük yetim Newt (Carrie Henn) gibi sevilen karakterler tanıtılmış, Newt aynı zamanda başrol Ellen Ripley'nin (Sigourney Weaver) bir nevi manevi kızı haline gelmişti.

Ancak Yaratık 3'ün başında bu karakterler, kaçış araçlarının bir ceza gezegenine düşmesi sonucu öldürülmüş; yalnızca Ripley hayatta kalmıştı. 

David Fincher'ın ilk uzun metrajlı projesi olan yapım, serinin önceki filmlerinden keskin biçimde ayrılması nedeniyle tartışmalı bulunmuş, Fincher da stüdyo müdahaleleri yüzünden filmi sahiplenemediğini dile getirmişti.

Cameron, Michael Biehn'in Just Foolin' Around adlı podcast'ine konuk olduğunda, bu tercihten duyduğu rahatsızlığı açıkça dile getirdi. Ünlü yönetmen, "Bence bu yapılabilecek en aptalca şeydi" diyerek şunları söyledi:

İzleyiciye Hicks, Newt ve Bishop gibi karakterlerle ilgili büyük bir bağ kurduruyorsunuz; sonra bir sonraki filmde yaptıkları ilk şey hepsini öldürmek oluyor. Gerçekten dahice, değil mi? Üstelik onların yerine nefret ettiğiniz ve ölmesini istediğiniz bir grup lanet mahkum getiriyorsunuz.

Cameron, eleştirilerinde filmin yönetmeni David Fincher'ı ise ayrı tuttu. "Fincher'ın işlerine büyük saygı duyuyorum" diyen Cameron, bunun yönetmenin ilk uzun metrajı olduğunu ve pek çok farklı sesin yönlendirmesi altında kaldığını belirterek, "Bu konuda ona tamamen bir muafiyet tanıyorum" ifadelerini kullandı.

Şu sıralar yeni filmi Avatar: Ateş ve Kül'ün (Avatar: Fire and Ash) tanıtımını yapan Cameron, son dönemde geçmişte yaşanan bazı olaylar hakkında da açık sözlü açıklamalarda bulunuyor. Yönetmen, Matt Damon'a ilk Avatar'da başrol teklif edildiği yönündeki iddiayı reddetmiş, ayrıca Amy Poehler'ın 2013'teki Altın Küre Ödülleri'nde kendisiyle ilgili yaptığı bir espriden duyduğu hayal kırıklığını da dile getirmişti.

Independent Türkçe, NME, Just Foolin' Around


Stranger Things'de final alarmı: İkinci kısım hayal kırıklığı mı yarattı?

Ekran hayatına 2016'da başlayan 12 Emmy ödüllü Stranger Things, 1980'lerde geçiyor ve hayali bir Amerikan kasabasında yaşanan paranormal olayları konu alıyor (Netflix)
Ekran hayatına 2016'da başlayan 12 Emmy ödüllü Stranger Things, 1980'lerde geçiyor ve hayali bir Amerikan kasabasında yaşanan paranormal olayları konu alıyor (Netflix)
TT

Stranger Things'de final alarmı: İkinci kısım hayal kırıklığı mı yarattı?

Ekran hayatına 2016'da başlayan 12 Emmy ödüllü Stranger Things, 1980'lerde geçiyor ve hayali bir Amerikan kasabasında yaşanan paranormal olayları konu alıyor (Netflix)
Ekran hayatına 2016'da başlayan 12 Emmy ödüllü Stranger Things, 1980'lerde geçiyor ve hayali bir Amerikan kasabasında yaşanan paranormal olayları konu alıyor (Netflix)

Stranger Things hayranları, sevilen dizinin finalinin nasıl şekilleneceğini büyük bir merakla bekliyor.

Dizi, 2016'da izleyiciyle buluşur buluşmaz kısa sürede fenomene dönüştü. Duffer kardeşlerin yarattığı bilimkurgu dizisi, platform tarihinin en çok izlenen yapımlarından biri haline geldi ve sonraki 4 sezonunda da izlenme rekorları kırmayı sürdürdü.

Dizinin oyuncu kadrosunda Millie Bobby Brown, Noah Schnapp, Gaten Matarazzo, Finn Wolfhard, Sadie Sink, Winona Ryder ve David Harbour gibi isimler yer alıyor.

İki yıllık bekleyişin ardından, geçen ay dizinin 5. ve final sezonunun ilk bölümleri yayımlanmıştı. Metro'nun incelemesi bu bölümleri "bir başyapıt" diye nitelendirmişti.

26 Aralık'ta ise üç yeni bölüm daha izleyiciyle buluştu. İki saatlik büyük final bölümü ise 1 Ocak'ta yayımlanacak.

Son bölümleri izleyen bazı sadık hayranlar, dizinin yaratıcılarının beklentileri karşılayıp karşılamayacağını sorgulamaya başladı.

Yeni bölümler, Will Byers'ın (Noah Schnapp) yeni keşfettiği süper güçleriyle üç Demogorgon'u öldürmesinin hemen ardından başlıyor. Grup, bu kez Vecna'nın korumaya çalıştıkları 12 çocuğu kaçırmayı başardığı gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalıyor.

Hikaye ilerledikçe dizinin tüm dengelerini altüst eden çarpıcı bir sürpriz ortaya çıkıyor; bazı karakterler de ölümle burun buruna geliyor.

Ancak hem eleştirmenler hem de izleyiciler, ikinci kısmın beklentilerin gerisinde kaldığını düşünüyor.

"Aynı etkiyi yaratmıyor"

Metro'nun incelemesinde şu ifadeler yer alıyor:

İlk kısım aklımı başımdan aldı ve rahatlıkla 5 yıldız verdim. Üç yeni bölümü sürükleyici bulsam da ikinci kısım, aynı etkiyi yaratmıyor. Büyük final yerini bulursa, ortadaki bu küçük düşüş affedilebilir.

Guardian da benzer bir görüş dile getirdi:

Şu an itibarıyla finalin aşması gereken devasa bir yapılacaklar listesi var. Vecna yenilmeli. Çocuklar kurtarılmalı. Dünya kurtarılmalı. Tüm bunların sorumlusu olan kötü bilim insanları durdurulmalı. Ve bütün bunlar bittikten sonra, (yanlış saymadıysam) 17 karakter için inandırıcı ve duygusal kapanışlar yaratılmalı. Bu kadar kısa sürede bu kadar çok işi toparlamanın nasıl mümkün olacağı akıl almaz. Ama sonuçta daha tuhaf şeyler de yaşandı. Haftaya tekrar konuşalım.

Eleştiriler bununla da sınırlı kalmadı. The Standard ise şunları yazdı:

Finalin buna değeceğinden şüphe yok. Ancak bağlanması gereken bu kadar çok açık uç, bir türlü ölmeyen karakterler ve giderek kendi karmaşık mantığının ağırlığı altında ezilen bir hikayeyle zirveye giden yol hiç bu kadar uzun ve yavaş hissettirmemişti.

"Fazlasıyla sönük"

İzleyiciler de sosyal medyada benzer endişeleri dile getirdi.

Bir izleyici X'te "Stranger Things ikinci kısmı fazlasıyla sönük" yorumunu yaptı.

Başka bir hayran ise, "Bu sezon iyi değil. Hiçbir şeyin riski yok çünkü ana karakterlerden biri asla ölmeyecek" ifadelerini kullandı.

Bir başka izleyici de şunları paylaştı:

Stranger Things 5'le ilgili en büyük sorunum, beklentilerin aşırı yüksek olması ve cevaplanması gereken çok fazla soru bulunmasıydı... Bazı şeylere cevap aldık ama çok fazla dolgu vardı. Final, tatmin edici olmayacak gibi geliyor.

"Duygusal bir final olacak"

Final öncesinde Duffer Kardeşler, önceki sezonlardaki ölümler nedeniyle ana karakterlerden bazılarının da tehlikede olabileceğine dair hayran teorilerine yanıt verdi.

Ross Duffer, Today.com’a yaptığı açıklamada,"Ah dostum... Onlara ne derdim bilmiyorum" diyerek ekledi:

Evet, pek çok açıdan duygusal bir final olacak ama fazla bir şey söylemek istemiyorum.

Şu ana kadar ikinci kısmın sonunda hiçbir ana karakter ölmedi. Bu durum da birçok izleyicide, Vecna'yla yapılacak son savaşta kanlı bir hesaplaşma yaşanabileceği beklentisini doğurdu.

Ross Duffer bu konuda, "İnsanların finale girerken kendilerini hazırlamalarını istiyorum" diyerek ekledi:

Game of Thrones'taki Kızıl Düğün durumu olmayacak. 8 karakteri birden silmeyeceğiz.

Matt Duffer da hiçbir şeyin "şok etkisi yaratmak" için yapılmadığını vurguladı.

Independent Türkçe, Metro, Today, Guardian, The Standard