Suriye, İran’ın Akdeniz’e ulaşma hayalini suya mı düşürecek?

İran, Suriye hükümetini kendi insafına bırakılmasını istiyor.

İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan (solda), Suriyeli mevkidaşı Mikdad ile geçen kasım ayında Tahran’da bir araya geldi. (EPA)
İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan (solda), Suriyeli mevkidaşı Mikdad ile geçen kasım ayında Tahran’da bir araya geldi. (EPA)
TT

Suriye, İran’ın Akdeniz’e ulaşma hayalini suya mı düşürecek?

İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan (solda), Suriyeli mevkidaşı Mikdad ile geçen kasım ayında Tahran’da bir araya geldi. (EPA)
İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan (solda), Suriyeli mevkidaşı Mikdad ile geçen kasım ayında Tahran’da bir araya geldi. (EPA)

Tahran’ın, müttefiki Şam’ı aylardır mustarip olduğu benzeri görülmemiş akaryakıt krizinden kurtarmayı ‘ertelediğine’ ve Suriye ile Türkiye arasında İran’ın yokluğunda normalleşme müzakerelerinin başladığına dair bilgiler gelmeye devam ederken her iki tarafın da uzun süredir ‘stratejik’ olarak tanımladığı Suriye- İran ilişkilerinin gidişatında bir gerileme olduğuna yönelik işaretler var.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre son göstergeler, Şam’ın şu an kendi topraklarından geçen ve İran yanlısı milislerin kontrolündeki Tahran-Bağdat-Şam-Beyrut karayolu üzerindeki güçlerinin kontrolünü sıkılaştırmaya çalıştığı yönünde. Bu durum, ülkenin uzun süredir gerçekleştirmeye çalıştığı bir rüya olan Akdeniz’in sularına ulaşma çabalarını suya düşürmek anlamına geliyor.
Tahran- Beyrut karayolu, İran’ın başkentinden başlayarak Bağdat’a, ardından Ramadi’ye ve oradan da Irak’ın batısındaki el-Kaim şehrine ulaşıyor. Daha sonra ülkenin doğusundaki Ebu Kemal şehrinden Suriye topraklarına uzanıyor. Daha sonra kuzeybatıya, el-Meyadin şehrine ve ardından Deyrizor’a yöneliyor. Buradan da biri kuzeybatıya, Akdeniz’de Halep ve Lazkiye’ye, diğeri de güneybatıda doğu çölüne, ardından Palmira şehrinde ve oradan da iki yola ayrılıyor. Bunların biri Humus şehrine, diğeri de Şam kırsalındaki doğu Kalamun bölgesine uzanıyor.

‘İran otoyolu’
Suriye’de bulunan İran güçleri ve onlara bağlı milisler, Tahran için stratejik önemi nedeniyle, Irak ile Suriye arasındaki el-Kaim- Ebu Kemal kapısının yeniden açılmasından bu yana, üç yılı aşkın bir süre önce Suriye topraklarındaki bu yolu kontrol ediyor. Burası, Lübnan’daki müttefiki olan Hizbullah milisleri açısından en önemli kara askeri ikmal yolu. Aynı şekilde burası, topraklarını Şam’a ve Akdeniz’deki Suriye kıyılarına bağlayan önemli bir ticaret yolu olarak biliniyor.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Şam’a bağlı güvenlik güçleri, İran güçlerinin ve ona bağlı milislerin yoğun olarak konuşlandığı, askeri üs ve karargah kurdukları Ebu Kemal ve El Mayadin şehirleri de dahil olmak üzere Deyrizor ve kırsalında faaliyet gösteriyor. Bu güçler kısa bir süre önce İranlılara bu bölgelerde mülkiyet onayı vermeyi durdurmayı ve İran güçleri ve milisleri tarafından karargah olarak kullanılan hükümet binalarını restore etmeyi içeren, uygulamakta olduğu talimatlar aldı. Talimatlar ayrıca İran kuvvetleri ve ona bağlı milislerin subay ve mensuplarının söz konusu bölgelerdeki sivillerden gayrimenkul satın alması sonucunda gerçekleşen mülkiyet operasyonlarına yönelik büyük denetimler gerçekleştirme kararını da kapsıyor.
Aynı bilgilere göre bu talimatların uygulanması, Deyrizor ve kırsalıyla sınırlı olmayıp Humus vilayeti ve kırsalını da kapsıyor.
1979 yılından beri var olan ve iki tarafın ‘stratejik’ olarak nitelendirdiği Suriye-İran ilişkilerinde, geçen aralık ayı başında Suriye hükümetinin kontrolündeki bölgelerde yeni bir akaryakıt krizinin yaşanmasıyla birlikte gerileme sinyalleri görülmeye başladı. Suriye’de 11 yılı aşkın bir süre önce savaşın başlamasından bu yana silahlı muhalif gruplara karşı binlerce savaşçı, silah ve mühimmatla Şam’ı destekleyen İran, daha önce olanların aksine, son akaryakıt krizini aşmak için müttefikine petrol göndermedi. İran daha önce Suriye’ye gıda maddelerini, petrol türevlerini ve petrol taşıyan gemileri finanse etmek için ‘kredi limitleri’ sağlamıştı. Hatta birkaç gün önce nispeten hafifleyen son kriz, hükümetin kontrolündeki bölgeleri neredeyse felce uğrattı, fiyatlarda önemli bir artışa yol açtı ve ‘müttefik İran petrolüne’ ilişkin sokaklarda oluşan soru işaretleri ortasında çoğu pazarda durgunluğa neden oldu. Yaygın görüş, Şam ile Tahran arasındaki ilişkilerdeki gerilemenin, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin 27 Aralık’ta yapılması planlanan Şam ziyaretinin gerçekleşmemesiyle hız kazandığı yönünde.
Şarku’l Avsat, Reisi’nin ziyareti için hazırlık yapan Suriye tarafının bir dizi talep ve anlaşma taslağı karşısında şaşkına döndüğü bilgisini yayınlamıştı. Aktarılana göre söz konusu taslak, petrol, gaz, fosfat, proje ve iletişim alanlarında egemen mali tavizlere ek olarak İran’ın ‘bölgedeki konumunu güçlendiren stratejik bir askeri konum’ ve ‘Akdeniz’de stratejik bir tutunma yeri’ istemesini içeriyordu. Ayrıca buna göre İranlılara da Suriyeliler gibi davranılacaktı.

Sömürü
Suriye- İran ilişkilerindeki gelişmelerin detaylarını takip eden bir kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şu değerlendirmelerde bulundu:
“İran’ın müttefikinden kendisini kurtarmak için bir bedel talep etmesi, haberlerde de belirtildiği üzere sömürüdür ve bu ancak böyle nitelendirilebilir. İran’ın tavrı ile Şam’ın düşman olarak gördüğü Batılı ülkelerin tavrı arasında hiçbir fark yok. Savaş yıllarında İran’ın sağladığı destek, Şam’ı memnun etmiyordu. İran, Irak ve Suriye üzerinden Arap dünyasında nüfuz bulmaya çalışıyor. Akdeniz sularına ulaşmak istiyor ve bunun için Suriye topraklarında Tahran- Beyrut yolunu kontrol altına aldı.”
Kaynak açıklamasının devamında Fırat’ın doğusunda ABD’ye karşı bir direniş oluşmadığına dikkat çekti:
“Edinilen bilgiye göre Fırat’ın doğusunda, İran’ın kontrolündeki bölgelerde de oradaki Şam petrol ve gaz sahalarını eski haline getirmek için, bu bölgelerde bulunan ABD güçlerine karşı bir halk direnişi oluşması gerekiyordu. Ama direniş oluşmadı. Zaman zaman yaşanan şey, ABD üslerinin roketler ve insansız hava araçlarıyla bombalanmasıdır. Bu durum, İran’ın nükleer sorunuyla ilgili Batı ile müzakereler çıkmaza girdiğinde olur ve yeniden başladığında durur. Arap ülkelerinin Şam’la ilişkilerde normalleşme olduğunun belirtilerinin ortaya çıkmasından sonra diğer taraf, Şam’ın yönelimlerinde diğer tarafa doğru bir kayma olduğunu öne sürüyor. Şimdi ortaya şu soru çıkıyor: İran nasıl cevap verecek? Suriye topraklarında oluşturduğu etki hiç de az değil. Olan bitene seyirci mi kalacaksınız? Şam yeni istikametini sonuna kadar takip edecek mi?”

Ötekileştirme
İran, Rusya ve Türkiye ile birlikte Suriye’deki Astana sürecinin garantörlerinden biri olmasına rağmen Moskova’nın himayesinde Ankara-Şam arasındaki normalleşme müzakerelerinin gidişatında yer almaması dikkat çekiyor.
Bakan Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın 17 Ocak’ta Ankara’ya yaptığı ve aynı ayın 14’ünde Şam’a gerçekleştirdiği ziyarette İran Dışişleri Bakanı Özel Siyasi İşlerden Sorumlu Kıdemli Danışmanı Ali Asgar Haci’nin yaptığı açıklamalar, İran’ın Ankara ile Şam arasındaki normalleşme müzakerelerinin seyrinde yer almamasından duyduğu rahatsızlığı yansıtıyordu. İran’ın katılımı olmadan Suriye sorunlarının kolayca çözülemeyeceğini savunan Haci, Abdullahiyan’ın Suriye makamlarıyla ‘aynı meseleyi, Astana’nın faaliyetlerine nasıl devam etmesi ve üçlü toplantının nasıl dörtlü hale gelmesi gerektiğini’ görüştüğünü dile getirmişti.



Ürdün güvenlik güçleri ülkenin kuzeyinde bir terör hücresi ile mücadele ediyor

Ürdün güvenlik güçleri, (Arşiv- Reuters)
Ürdün güvenlik güçleri, (Arşiv- Reuters)
TT

Ürdün güvenlik güçleri ülkenin kuzeyinde bir terör hücresi ile mücadele ediyor

Ürdün güvenlik güçleri, (Arşiv- Reuters)
Ürdün güvenlik güçleri, (Arşiv- Reuters)

Ürdün Enformasyon Bakanı Muhammed el- Mumeni, dün yaptığı açıklamada, "Güvenlik güçlerinin Ramtha bölgesinde kanun kaçaklarına yönelik bir güvenlik operasyonu düzenlediğini" duyurdu. Mumeni "X" platformunda yaptığı paylaşımda, "Operasyonun tamamlanmasının ardından yetkili güvenlik makamları tarafından ayrıntıların açıklanacağını" belirtti.

Hükümet sözcüsü daha fazla ayrıntı vermezken, Ürdün kaynakları dün gece "özel bir güvenlik gücünün, krallığın kuzeyinde, Suriye sınırına yakın Ramtha kentinin merkezinde konuşlanmış bir terörist (Tekfiri) gruba yönelik güvenlik operasyonu düzenlediğini" doğruladı.

Doğrulanamayan ön bilgilere göre, güvenlik güçleri DEAŞ bağlantılı olduğu düşünülen bir hücrenin üç üyesini tutukladı, bir kişiyi de öldürdü. Bazı haberlere göre güvenlik görevlileri arasında da yaralanmalar var.


Birleşmiş Milletler, Guterres'in yerine geçecek yeni Genel Sekreteri seçmek için süreci başlattı

New York'taki genel merkez binasının önündeki Birleşmiş Milletler logosu (Reuters)
New York'taki genel merkez binasının önündeki Birleşmiş Milletler logosu (Reuters)
TT

Birleşmiş Milletler, Guterres'in yerine geçecek yeni Genel Sekreteri seçmek için süreci başlattı

New York'taki genel merkez binasının önündeki Birleşmiş Milletler logosu (Reuters)
New York'taki genel merkez binasının önündeki Birleşmiş Milletler logosu (Reuters)

BM Genel Sekreteri'nin seçilme süreci, üye devletlerden 1 Ocak 2027'de göreve başlayacak görev için aday göstermelerinin istenmesinin ardından dün resmen başladı.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre 15 üyeli Güvenlik Konseyi ve 193 üyeli Genel Kurul Başkanı ortak bir mektupta aday gösterilmesi çağrısında bulunarak, uluslararası örgütün başkanı olarak António Guterres'in yerini alma yarışının başladığını duyurdu.

Mektupta şu ifadelere yer verildi: "Daha önce hiçbir kadının Genel Sekreterlik görevini üstlenmemiş olmasından duyduğumuz üzüntüyü dile getirirken, kadınlar ve erkekler için üst düzey karar alma pozisyonlarına erişimde eşit fırsatların sağlanmasının gerekliliğine inanıyoruz. Üye Devletleri kadınları aday göstermeyi ciddi şekilde değerlendirmeye teşvik ediyoruz... ve Genel Sekreter seçiminde bölgesel çeşitliliğin önemini vurguluyoruz."

Güvenlik Konseyi, gelecek yılın ilerleyen dönemlerinde Birleşmiş Milletler'in onuncu Genel Sekreteri olarak seçilmek üzere Genel Kurul'a resmen bir aday önerecek.

Sonuç olarak, veto yetkisine sahip olan Konsey'in beş daimi üyesi (ABD, Rusya, İngiltere, Çin ve Fransa) bir aday üzerinde anlaşmak zorunda.


Şam, kıyı şeridindeki "yerinden yönetim" gösterilerinin ardından isyan uyarısında bulundu

Batı Suriye'nin Lazkiye kentindeki bir gösteriden (AFP)
Batı Suriye'nin Lazkiye kentindeki bir gösteriden (AFP)
TT

Şam, kıyı şeridindeki "yerinden yönetim" gösterilerinin ardından isyan uyarısında bulundu

Batı Suriye'nin Lazkiye kentindeki bir gösteriden (AFP)
Batı Suriye'nin Lazkiye kentindeki bir gösteriden (AFP)

Suriye yetkilileri dün, bazı kıyı kentlerinde "yerinden yönetim" ve tutukluların serbest bırakılması talebiyle düzenlenen gösterilerin ardından, "toplumsal yapıyı bozmayı ve fitne çıkarmayı amaçlayan dış çağrılara kapılmamak" konusunda uyarıda bulundu.

Hükümete yakın kaynaklar, Şarku'l Avsat'a, "Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'nın Washington ziyaretinin olumlu sonuçlarının ardından ülke içindeki bazı grupların şüpheli faaliyetlerinin yoğunlaştığını" söyledi. "Bu gruplar, azınlıklar sorununu kendi gündemlerini ilerletmek için kullanarak Suriye'yi kaosa sürüklemekle ilgilenen tanınmış yabancı oluşumlarla bağlantılı. Ülkenin önümüzdeki günlerde DEAŞ hücrelerinin faaliyetlerine ve organize isyanlara tanık olması bekleniyor."

Alevi mezhebine mensup yüzlerce genç, başta "Yüksek Alevi İslam Konseyi" Başkanı Muvaffak Gazal olmak üzere din adamlarının çağrıları üzerine sokaklara döküldü.