Tunuslu gözlemciler: Genel seçimler siyasi istikrarı sağlamayacak

İçişleri Bakanlığı seçimlere yönelik bir komplo planını ortaya çıkardı. Taraflar seçim sonuçlarını tanımayacaklarını açıkladı

Başkent Tunus’taki bir sandık merkezindeki hazırlıklardan bir kare (EPA)
Başkent Tunus’taki bir sandık merkezindeki hazırlıklardan bir kare (EPA)
TT

Tunuslu gözlemciler: Genel seçimler siyasi istikrarı sağlamayacak

Başkent Tunus’taki bir sandık merkezindeki hazırlıklardan bir kare (EPA)
Başkent Tunus’taki bir sandık merkezindeki hazırlıklardan bir kare (EPA)

Tunuslular bugün, 17 Aralık’ta yapılan birinci turunda katılımın çok zayıf olduğu ve sadece 23 adayın zaferiyle sonuçlanan erken genel seçimlerin ikinci turunda 262 aday arasından 131 milletvekilini seçmek için sandık başına gidiyorlar.
Ancak bugünkü seçimler, boğucu bir siyasi krizin, bazı tarafların komplo ve engelleme girişimlerinin gölgesinde ve bazı tarafların ve kuruluşların ağırlaşan siyasi krize çözüm bulmak için çabalarının ortasında gerçekleşiyor. Söz konusu kuruluşların başında Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından kabul görmesi umuduyla siyasi, ekonomik ve sosyal reformları gerçekleştirmeyi amaçlayan bir ‘ulusal kurtarma girişimi’ başlatan Tunus Genel İşçi Sendikası geliyor.
Tunus’un siyaset sahnesindeki gelişmeleri yakından takip eden bazı gözlemcilerine göre erken genel seçimler, ülkede siyasi istikrarı sağlamayacak. Çünkü Nahda Hareketi liderliğindeki siyasi partilere yönelik büyük bir boykot ve seçim sonuçlarının tamamen reddi söz konusu. Tunus Yüksek Seçim Kurulu Sözcüsü Muhammed et-Tilili el-Mansuri, erken genel seçimlerin ikinci turunun, seçimlerin tüm seyrini nihai olarak belirlemeyeceğini ve Tunus dışındaki yedi seçim bölgesinde üçüncü bir seçim turu düzenlemesi gerekeceğini söyledi.  Mansuri, Nahda Hareketi’nin lideri Raşid Gannuşi başkanlığındaki feshedilen meclisin yerini alacak yeni meclisin kurulmasını sağlayacak yeter sayıyı tamamlamak için kısmi seçimler yapılacağını vurguladı.
Mansuri, Tunus dışındaki yedi seçim bölgesinde oluşan boşluğun yeni bir meclisin kurulmasını engellemeyeceğine inansa da seçimleri takip eden insan hakları örgütleri, ilk turda hiçbir aday çıkaramayan yedi seçim bölgesinde kısmi seçim yapılması gerektiğinde hemfikirler. Yarısı erkek, yarısı kadın olmak üzere 400 kişi tarafından önerilmesi gereken adayların adaylık koşullar da seçim sürecini engelleyen başlıca nedenlerden biri olabileceği düşünülüyor.
Muhalefet kanadından bazı partiler ve insan hakları örgütleri, erken genel seçimlerin ikinci turuna katılım oranının ilk turdaki gibi ‘zayıf’ olacağını öne sürdüler. Yüzde 11,2 olarak kaydedilen ilk turdaki katılım oranı 2011 yılından bu yana kaydedilen en düşük katılım oranı oldu. Bazı siyasetçiler de ikinci tura katılım oranı konusunda karamsarlıklarını dile getirdiler.
Arap Demokrasi Enstitüsü Başkanı Halid Şevkat, Tunus halkının bu seçimlere fazla sıcak bakmadığını, çünkü ‘kendisini otoritelerin üstünde tutan tek adam yönetimine geri dönmeyi’ kabul etmeyeceklerini söyledi. Şevkat, Tunus'un ‘normal seyrine döndüğünde daha iyi ve daha güçlü olacağını’ vurguladı.
Öte yandan Siyasi aktivist ve Yeni Ufuklar Forumu başkanı Abdulhamid el-Celasi, Cumhurbaşkanı Said’in, kendisiyle birlikte tartışmalı 25 Temmuz olağanüstü kararları öncesi faaliyet gösteren siyasi sınıfı da Tunuslulardan uzaklaştırdıktan sonra diyalogu ve herkesin kabul ettiği hataların üstesinden gelebilecek bir ortaklığı kabul etmediğini söyledi. Celasi’ye göre bu da ülkede bir liderlik boşluğu oluşmasına ve yaşam standartlarını iyileştirme konusunda umduklarını bulamamaları sonucunda halk arasında hayal kırıklığına yol açtığını belirtti. Cumhurbaşkanı Said’in vatandaşların sorunlarını çözememesi ve muhaliflerin güvenini yeniden kazanmak için bir alternatif oluşturamaması sonucunda ülkenin şu anda ‘aciz bir durum içinde’ olduğunu vurgulayan Celasi, sivil toplum kuruluşlarından ve siyasi partilerden isimlerin ve gruplar, mevcut seçim sürecinin meşruiyetten yoksun olduğu ve siyasi krizi derinleştirdiği gerekçesiyle 25 Temmuz 2021 sürecini durdurmak için tüm barışçıl ve meşru yollarla çalışacaklarını açıkladılar.
Tüm bunlarla birlikte İçişleri Bakanlığı, seçimlere yönelik bir komplo planını ortaya çıkardı. Bakanlık, kimliklerini açıklamadığı şüphelilerin ‘halka ve kamu mallarına saldırmak, seçmeni etkilemek için para dağıtmak, fon kaynağı belli olmayan bir seçim kampanyasına katılmak ve bu amaç doğrultusunda çete kurmakla’ suçlandıklarını bildirdi.
Kaos tohumları ekmeyi amaçlayan planlar yapan çok sayıda kişinin takip edildiğini belirten Bakanlığın açıklamasında, “Bu mesele bir bütün olarak, İçişleri Bakanlığı tarafından bazı tarafların özel gündemlerine hizmet edecek komplo planları yaptığına dair daha önce duyurduğu soruşturmaların sonuçlarıyla uyuşuyor” denildi.
Tunuslular şu sıra sandık başına gitmekten kaçınmalarına neden olan siyasi krizin yanı sıra özellikle kredi derecelendirme kuruluşlarından Moody's tarafından Tunus'un kredi notunu düşürmesinden ve Tunus Merkez Bankası'nın tüm hazine bonolarına ilişkin ödemelerin yasal sorumlusu olarak belirlenmesinden sonra giderek kötüleşen ekonomik krizle de boğuşuyorlar. Kredi notunun düşürülmesi ve Merkez Bankası'nın ödemelerin yasal sorumlusu olarak belirlenmesi, hükümetin ve Merkez Bankası’nın Tunus'un mali yükümlülüklerini yerine getirme kabiliyetini etkileyen yüksek risklere maruz kaldığı anlamına geliyor.



İngiliz Donanması, üç gün boyunca kanalda seyreden bir Rus denizaltısını tespit etti

Geçen yıl Pasifik Okyanusu'nda askeri tatbikatlar sırasında bir Rus denizaltısı (Arşiv- Reuters)
Geçen yıl Pasifik Okyanusu'nda askeri tatbikatlar sırasında bir Rus denizaltısı (Arşiv- Reuters)
TT

İngiliz Donanması, üç gün boyunca kanalda seyreden bir Rus denizaltısını tespit etti

Geçen yıl Pasifik Okyanusu'nda askeri tatbikatlar sırasında bir Rus denizaltısı (Arşiv- Reuters)
Geçen yıl Pasifik Okyanusu'nda askeri tatbikatlar sırasında bir Rus denizaltısı (Arşiv- Reuters)

İngiliz Kraliyet Donanması dün yaptığı açıklamada, İngiliz Kanalı'nda bir Rus denizaltısını tespit ettiğini ve üç gündür izlediğini duyurdu. Donanma, bu tür tehditlere karşı İngiliz sularını koruma çabalarını yoğunlaştırıyor.

Donanma açıklamasında, Krasnodar denizaltısı ve Altay römorkörünü izlemek için helikopterle donatılmış bir İngiliz ikmal gemisinin görevlendirildiğini belirtti.

Rus denizaltısı ve römorkörü Kuzey Denizi'nden kanala girdi.

Açıklamada ayrıca, "Krasnodar'ın batması durumunda denizaltı karşıtı operasyonlara geçmek üzere özel bir hava mürettebatının hazırda bekletildiği" ifade edildi.

Olumsuz hava koşullarına rağmen denizaltının yüzeyde seyretmeye devam ettiği belirtildi.

İngiltere, Fransa'nın kuzeybatı kıyısındaki Ouessant Adası yakınlarında bulunan denizaltının izlenmesi görevini, kimliği açıklanmayan bir NATO müttefikine devrettiğini duyurdu.

İngiliz ordusu, Rus denizaltısı Novorossiysk'i kendi karasularında tespit ettikten sonra geçen temmuz ayında benzer bir izleme operasyonu gerçekleştirmişti.

İngiliz Savunma Bakanı John Healey pazartesi günü, "Rus deniz tehditleri" karşısında Kraliyet Donanması'nın yeteneklerini geliştirmek için milyonlarca sterlinlik bir programın başlatıldığını duyurdu.

Londra'ya göre, Rus denizaltılarının İngiliz sularındaki faaliyetleri son iki yılda yaklaşık üçte bir oranında arttı.

Aralık ayı başlarında İngiltere ve Norveç, Kuzey Atlantik'te bu denizaltılara karşı koymayı amaçlayan ortak bir fırkateyn filosu işletmek üzere bir iş birliği anlaşması imzaladı.


Trump'ın elçisi: Irak kritik bir dönüm noktasında ve silahlı gruplar var olduğu sürece başarılı olamaz

ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
TT

Trump'ın elçisi: Irak kritik bir dönüm noktasında ve silahlı gruplar var olduğu sürece başarılı olamaz

ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)

ABD Başkanı'nın Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya dün yaptığı açıklamada, Irak'ın kritik bir dönemeçte olduğunu ve silahlı grupların devletle rekabet edip devletin rolünü baltaladığı bir ortamda hiçbir ulusun başarılı olamayacağını söyledi.

Savaya, Irak'taki bölünmüşlüğün ülkenin uluslararası konumunu zayıflattığını, ekonomisini boğduğunu ve ulusal çıkarlarını koruma yeteneğini sınırladığını belirterek, hükümetin ülkeyi bölgesel çatışmalardan uzak tutan ve ulusal önceliklere odaklanan bir yaklaşım izlediğinde, istikrarın mümkün olduğunu kanıtladığını ifade etti.

Irak'ta istikrarın sağlanmasının sorumlu liderlik ve devleti ve kurumlarını güçlendirmeye yönelik kararlı bir yaklaşım gerektirdiğini vurgulayan yetkili, siyasi ve dini liderlerin kararlarının, Irak'ın egemenlik ve güç yolunda ilerleyip ilerlemeyeceğini veya parçalanma ve gerilemeye doğru kayıp kaymayacağını belirleyeceğini belirtti.

Trump'ın liderliğinde Amerika Birleşik Devletleri'nin bu kritik dönemde Irak'ı desteklemeye tamamen hazır olduğunu teyit etti.


Trump, Venezuela'dan karayoluyla yapılan uyuşturucu sevkiyatlarını hedef almakta kararlı

ABD Devlet Başkanı Donald Trump ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, (AFP)
ABD Devlet Başkanı Donald Trump ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, (AFP)
TT

Trump, Venezuela'dan karayoluyla yapılan uyuşturucu sevkiyatlarını hedef almakta kararlı

ABD Devlet Başkanı Donald Trump ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, (AFP)
ABD Devlet Başkanı Donald Trump ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, (AFP)

Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, Karayipler'deki ABD güçlerinin ülkesinin kıyıları açıklarında bir petrol tankerine el koymasının ardından ABD'yi "korsanlıkla" suçladı.

Maduro devlet televizyonunda yaptığı açıklamada, "Mürettebatı kaçırdılar, gemiyi çaldılar ve Karayipler'de yeni bir dönemi, suç teşkil eden korsanlık dönemini başlattılar" ifadelerini kullandı.

İlgili bir gelişme olarak, ABD Başkanı Donald Trump bugün Beyaz Saray'da gazetecilere yaptığı açıklamada, ülkesinin yakında Venezuela'dan ABD'ye kara yoluyla gelen uyuşturucu sevkiyatlarını engellemek için operasyonlar yapmaya başlayacağını söyledi.

Trump, son haftalarda karayoluyla yapılan uyuşturucu kaçakçılığını hedef almaya başlayacağı yönünde defalarca tehditte bulundu.