Yapay zekanın ürettiği insan yüzlerinin, gerçek yüzlerden daha gerçek göründüğü tespit edildi

Bu yüzler, yapay zeka firması NVIDIA'nın bir bilgisayar sisteminde oluşturuldu (thispersondoesnotexist.com)
Bu yüzler, yapay zeka firması NVIDIA'nın bir bilgisayar sisteminde oluşturuldu (thispersondoesnotexist.com)
TT

Yapay zekanın ürettiği insan yüzlerinin, gerçek yüzlerden daha gerçek göründüğü tespit edildi

Bu yüzler, yapay zeka firması NVIDIA'nın bir bilgisayar sisteminde oluşturuldu (thispersondoesnotexist.com)
Bu yüzler, yapay zeka firması NVIDIA'nın bir bilgisayar sisteminde oluşturuldu (thispersondoesnotexist.com)

Birleşik Krallık'ta yapılan bir araştırmada, internet kullanıcılarının gerçek ve yapay zeka üretimi yüzleri birbirinden ayırt edemediği tespit edildi.
Üstelik, bilgisayarda üretilen ve aslında var olmayan yüzlerin daha gerçek görüldüğü anlaşıldı.
Araştırmanın arkasındaki, Londra Royal Holloway Üniversitesi'nden akademisyenler, bilgisayarda oluşturulan sahte portrelerin siber suçları kolaylaştıracağından ve insanların çevrelerine yönelik genel güvenini sarsacağından endişeli.
Bilimsel dergi iScience'ta yayımlanan makalede bu tür görüntülerin çevrimiçi dolandırıcılık, siyasi propaganda ve hatta casusluk için kullanılabileceği ifade ediliyor.
GAN görüntüleri nedir, nasıl oluşturulur?
Son derece gerçekçi insan yüzleri oluşturmanın sırrı, "derin sinir ağı" adı verilen bir sistemde yatıyor.
İnsan beyninin öğrenme biçimini taklit eden bu sistem, gerçek yüzlerin görüntülerini içeren devasa bir veri kümesiyle eğitiliyor.
Sistemin temelinde en gerçekçi görüntüleri üretmek için yarışan iki derin sinir ağı var.
Bu yarış sonucunda üretilen sahte yüzlere, GAN görüntüleri adı veriliyor.
Açılımı "Generative Adversarial Networks" olan GAN, Türkçede çekişmeli üretken ağlar anlamına geliyor.
Gerçeğinden ayırt edilemiyor
Araştırma ekibine liderlik eden Psikoloji Profesörü Manos Tsakiris'e göre, internet kullanıcılarının bu yapay yüzleri gerçek olanlardan ayırt edememesinin çok önemli sonuçları olabilir.
The Conversation'da kaleme aldığı bir yazıda araştırmanın bulgularını aktaran Tsakiris, "Sahte görüntülerin başkalarına yönelik güvenimizi aşındırabileceğini ve çevrimiçi iletişim kurma şeklimizi derinden değiştirebileceğini gördük" ifadelerini kullandı.
Akademisyen ayrıca, "Meslektaşlarımla birlikte, araştırmamıza katılan kişilerin GAN görüntülerini, gerçek insan yüzlerinin yer aldığı fotoğraflardan çok daha gerçekçi algıladıklarını tespit ettik" diye yazdı.
Araştırmacılar bunun kesin nedenini henüz anlayabilmiş değil. Ancak elde edilen bulgular, yapay görüntüler oluşturmak için kullanılan teknolojinin ne denli geliştiğini gözler önüne seriyor.
Öte yandan, araştırmada çekicilikle ilgili ilginç bir bağlantı da keşfedildi. Katılımcıların daha az çekici bulduğu yüzleri aynı zamanda daha gerçekçi diye nitelediği anlaşıldı.
"Daha az çekici yüzler daha tipik kabul edilebilir" diyen Tsakiris, sözlerini şöyle sürdürdü:
"GAN yüzleri, insanların günlük yaşamlarından yola çıkarak oluşturdukları zihinsel şablonlara daha çok benziyor. Bence bu yüzden daha gerçekçi görünüyor."
Geçen yıl da Birleşik Krallık'taki Lancaster Üniversitesi ve ABD'deki Kaliforniya Üniversitesi ortak bir deney yapmış; yapay zekanın ürettiği insan yüzlerinin daha güvenli bulunduğunu ortaya koymuştu.
Katılımcıların doğru cevapları verme olasılığı yüzde 48'de kalmıştı.
Independent Türkçe, Science Alert, The Conversation



Tek şarjla yaşam boyu enerji sağlayabilen nükleer pil geliştirildi

Radyokarbonla çalışan betavoltaik pil (Su-Il In)
Radyokarbonla çalışan betavoltaik pil (Su-Il In)
TT

Tek şarjla yaşam boyu enerji sağlayabilen nükleer pil geliştirildi

Radyokarbonla çalışan betavoltaik pil (Su-Il In)
Radyokarbonla çalışan betavoltaik pil (Su-Il In)

Bilim insanları karbonun radyoaktif bir formuyla çalışan küçük bir prototip nükleer pilin, tek bir şarjla cihazlara onlarca yıl ve hatta muhtemelen bir kullanıcının tüm ömrü boyunca güvenli bir şekilde enerji sağlayabileceğini söylüyor.

Araştırmacılar, örneğin böyle bir batarya takılı bir kalp pilinin, bir kişinin tüm yaşamı boyunca dayanabileceğini ve ameliyatla değiştirme ihtiyacını ortadan kaldırabileceğini söylüyor.

Ancak bilim insanları, bataryanın enerji dönüşüm verimliliğinin daha iyi hale getirilmesi için daha fazla optimizasyona ihtiyaç duyduğunu belirtiyor.

Modern çağda cep telefonları ve diğer birçok mobil cihaz, şarjları genellikle birkaç saat ila birkaç gün dayanan lityum iyon bataryalar kullanıyor.

Ancak bu bataryalar kullandıkça bozuluyor ve daha sık şarj edilmeleri gerekiyor.

Lityum madenciliği de enerji ve yüksek miktarlarda su gerektirdiği için çevreye zarar veriyor.

Bu nedenle araştırmacılar, lityuma alternatif olarak sık şarj gerektirmeyen güvenli nükleer piller geliştirmeyi düşünüyor.

Güney Kore'deki Daegu Gyeongbuk Bilim ve Teknoloji Enstitüsü'nden çalışmanın baş araştırmacısı Su-Il In, "Li-ion bataryaların performansı neredeyse doymuş durumda" diyor.

Bu bataryalar, belirli malzemeler tarafından engellenebilen radyasyon yayan güvenli radyoaktif malzemelerin yaydığı yüksek enerjili parçacıklardan yararlanarak enerji üretiyor.

Örneğin beta ışınlarının (ya da yüksek hızlı elektronlar) ince bir alüminyum levha tarafından korunabilmesi, betavoltaikleri nükleer pillerde güvenli bir seçim haline getiriyor.

Amerikan Kimya Topluluğu'nun son toplantısında sunulan yeni çalışmada araştırmacılar, karbonun kararsız ve radyoaktif bir formu olan karbon-14'le çalışan bir betavoltaik batarya prototipini sergiledi.

Bilim insanları, karbonun bu formunun sadece metal bir levha kullanılarak engellenebilen beta ışınları ürettiğini ve ayrıca nükleer enerji santrallerinden çıkan bir yan ürün olduğu için "kolayca erişilebildiğini" söylüyor.

Dr. In şu ifadeleri kullanıyor:

Karbonun radyoaktif bir izotopunu kullanmaya karar verdim çünkü sadece beta ışınları üretiyor.

Bataryada elektronlar titanyum dioksit bazlı bir yarı iletkene çarparak bir "elektron transferi şelalesine" yol açıyor.

Araştırmacılar uygulamalar sırasında, her iki elektrottaki radyokarbondan salınan beta ışınlarının harici bir devreden geçen ve kullanılabilir elektrik üreten bir elektron şelalesi oluşturduğunu keşfetti.

Radyokarbon çok yavaş bozunduğundan, bataryanın teoride bütün bir ömür boyunca dayanabileceğini söylüyorlar.

"Güvenli nükleer enerjiyi parmak büyüklüğündeki cihazlara yerleştirebiliriz" diyen Dr. In, bataryaların özellikle tıbbi cihazlarda kullanım alanı bulabileceğini ekliyor.

Independent Türkçe