İran gözünü Afrika’ya dikti: Dışişleri Bakanı Abdullahiyan, Moritanya'da

İran Dışişleri Bakanlığı'nın Telegram'daki paylaşımına göre, Abdullahyan'ın önceki bir dış ziyareti
İran Dışişleri Bakanlığı'nın Telegram'daki paylaşımına göre, Abdullahyan'ın önceki bir dış ziyareti
TT

İran gözünü Afrika’ya dikti: Dışişleri Bakanı Abdullahiyan, Moritanya'da

İran Dışişleri Bakanlığı'nın Telegram'daki paylaşımına göre, Abdullahyan'ın önceki bir dış ziyareti
İran Dışişleri Bakanlığı'nın Telegram'daki paylaşımına göre, Abdullahyan'ın önceki bir dış ziyareti

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan dün (Salı) resmi bir ziyaret için Moritanya'ya gitti. İran'da hükümete bağlı bir haber ajansı, Abdullahiyan’ın Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Vild Şeyh el-Gazvani ve Dışişleri Bakanı Muhammed Salim Veled Marzuk ile görüşeceğini aktardı.
Dışişleri Bakanı’na üst düzey bir siyasi heyetin eşlik ettiğini söyleyen İranlı bir kaynak, ziyaretin İran'ın Afrika’ya olan ilgisinin bir parçası olduğunu ifade etti. Aynı kaynağa göre, Afrika, İran mallarını satmak için geniş ve uygun bir bölge. Afrika pazarı İran siyasetinde özel bir yer tutuyor.
Ziyaret, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin Moritanyalı mevkidaşı Muhammed Vild Şeyh el-Gazvani'ye gönderdiği ve onu Tahran'ı ziyaret etmeye davet eden mektuptan iki hafta sonra gerçekleşti. Bu, Vild el-Gazvani'nin Reisi'den bir yıl içinde aldığı ikinci mektup olurken, geçen yılın Şubat ayında (2022) benzer bir mektup daha almıştı.
İran Kültür ve İslami İrşad Bakanı Muhammed Mehdi İsmaili, mektubu Vild el-Gazvani'ye teslim ettikten sonra yaptığı basın açıklamasında, ayrıntı vermeden İran’ın, Moritanya ile ilişkilerini her alanda geliştirmeye çalıştığını dile getirdi.
Ziyaretin ekonomik ve ticari yönü öne çıksa da, özellikle İran Dışişleri Bakanı'nın Moritanya temaslarının, İran'ın Sahel bölgesine doğru ilerlemesinin arkasında güvenlik ve askeri dosyaların olduğuna inanılıyor. Moritanya ziyareti, İranlı diplomatların beş Sahel ülkesinin başkentlerine yaptığı benzer ziyaretlerle aynı zamana denk geliyor.
Nuakşot merkezli bölgesel bir örgüt olan G5 Sahel Gücü bölgede artan terör tehditlerine karşı koymaya çalışıyor. G5 Sahel Gücü geçen yıl grup üyeliğini askıya alan Mali'nin yanı sıra Moritanya, Nijer, Burkina Faso ve Çad'ı içeriyor.
Tahran'ın, Fransız etkisinin azalması ışığında, şiddetli bir uluslararası çatışmaya tanık olan Sahel bölgesinde bir yer bulmaya çalıştığı açık. Birçok Sahel ülkesi, terörle mücadelede uluslararası ortaklıkları çeşitlendirmek için yeni politikalar çerçevesinde Rusya ile işbirliğine yöneldi. İran'ın Siyasi İşlerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Bagheri Kani, iki hafta önce Nijer ve Burkina Faso'yu ziyaret etti. İki ülkenin liderleriyle toplantılar yaptı ve bu toplantılar sırasında Tahran'dan mesajlar taşıdı. En önemli mesajlardan birinde Burkina Faso Başbakanı, Tahran'a davet edildi. Bagheri, Burkina Faso'da yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“İran, Burkina Faso ile çeşitli alanlarda özellikle ekonomik, politik ve sağlık alanlarında ilişkilerini güçlendirmek istiyor. Tahran, Burkina Faso'ya bir büyükelçi atayacak. İran, üniversitelerinde Burkina Faso öğrencilerine burs sağlayacak.”
İranlı diplomat, Batı'yı terör örgütü DEAŞ'ın arkasında olmakla suçlayarak, Batı'nın Sahel bölgesindeki terörle mücadele politikalarını şu sözlerle eleştirdi:
"DEAŞ'ı onlar yarattı ve bu musibetle savaşmanızı engellemek için onlara hizmet sunuyorlar. Fransa'nın teröristlere büyük destek verdiğine ikna oldum. İran'ın terörle mücadelede tecrübesi var ve bunu Burkina Faso ile paylaşmaya hazır."
Burkina Faso Başbakanı, “İran'ın terörle mücadelede askeri teçhizatla bize yardım etmesini istiyoruz. Burkina Faso'nun da İran'a sunacağı pamuk, altın, sığır ve domates gibi ürünleri var” dedi.
İranlı diplomatlar için tek hedef Burkina Faso değil, aynı zamanda komşu Mali’de Tahran’ın öncelikleri arasında. Bageri Kani geçtiğimiz Aralık ayı sonunda Mali’nin başkenti Bamako'yu ziyaret etti ve Mali Dışişleri Bakanı Abdullah Diop ile bir araya geldi. Bu ziyaret, ilk kez Ağustos 2022'de Bamako şehrinde gerçekleştirilen Mali-İran ortak ikili komitesinin toplantısı sonrasında gelmişti. Görüşmede Kani ve Diop, iki ülkenin tanık olduğu durumu ‘yeni dinamik bir yol’ olarak nitelendirerek, “Başlangıçta savunma ve güvenlik güçlerimizin askeri teçhizat ve eğitim açısından yeteneklerini güçlendirmeye odaklanacak bir ortaklık kurma sürecindeyiz” açıklamasında bulundular.
İran Dışişleri Bakan Yardımcısı görüşme sonrası yaptığı açıklamada, ‘Bamako-Tahran eksenine’ vurgu yaptı.
İran Dışişleri Bakanı geçtiğimiz Ağustos ayında, ülkesinin ‘Mali ile ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirme’ arzusunu açıklamıştı. Askeri darbenin ardından Afrika ülkeleri tarafından Bamako'ya uygulanan yaptırımları ülkesinin reddettiğini dile getiren Abdullahiyan, Tahran’ın Bamako'da bir teknoloji fuarı düzenlemeyi planladığını söyledi.
İran, Sahel ülkelerine yönelik hamlesini artırırken, bu bölgeyle ilişkilerinde birikmiş gerilim mirasıyla yüzleşmek zorunda. Örneğin, Moritanya daha önce en önde geleni Lübnan Hizbullah’ı olmak üzere Tahran'la bağlantılı birkaç örgüt ve partiyi terör örgütü olarak sınıflandırmış ve İran'daki yetkililerle bağlantıları nedeniyle bazı yerel kuruluşların lisanslarını da iptal etmişti.



Azavadlı hareketlerin birleşmesi: Mali kuzeyinden ayrılacak mı?

 Cezayir’in güneydoğusundaki vaha şehri Djanet'te her yıl düzenlenen Sebiba Festivali'ne katılan insanlar, 29 Temmuz 2023 (AFP)
Cezayir’in güneydoğusundaki vaha şehri Djanet'te her yıl düzenlenen Sebiba Festivali'ne katılan insanlar, 29 Temmuz 2023 (AFP)
TT

Azavadlı hareketlerin birleşmesi: Mali kuzeyinden ayrılacak mı?

 Cezayir’in güneydoğusundaki vaha şehri Djanet'te her yıl düzenlenen Sebiba Festivali'ne katılan insanlar, 29 Temmuz 2023 (AFP)
Cezayir’in güneydoğusundaki vaha şehri Djanet'te her yıl düzenlenen Sebiba Festivali'ne katılan insanlar, 29 Temmuz 2023 (AFP)

Rabia Abdusselam

Mali'nin kuzeyindeki Tuareg nüfusunu temsil eden ve ‘Stratejik Çerçeve’ adlı bir ittifak altında birleşen Azavadlı hareketlerin gönüllü olarak kendilerini feshettiklerini ve Mali’nin kuzey halkını temsil edecek ve çıkarlarını savunacak birleşik bir harekete katılacaklarını açıklamaları ile Mali yeni bir çatışma dönemine giriyor gibi görünüyor.

Gözlemcilere göre bölge iki senaryo ile karşı karşıya. Bunlardan birincisi, Bamako'da iktidardaki Askeri Geçiş Konseyi'nin bu hareketlerle diyalog konusundaki tutumunu gözden geçirme ve hatta Mali için Cezayir Barış Anlaşması'na geri dönmeyi düşünmesi senaryosu. İkinci ise bölgedeki güvenlik durumunun daha da kötüleşmesi senaryosu. Bu durum, özellikle El Kaide ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin Sahel bölgesindeki faaliyetleriyle birlikte, taraflardan hiçbirinin kazanmasının kolay olmayacağı uzun soluklu bir savaşa yol açacaktır.

Azavad Ulusal Kurtuluş Hareketi (MNLA), Tuareg ve Müttefikleri Öz Savunma Grubu (GATIA), Azavad Birlik Yüksek Konseyi (HCUA) ve Azavad Arap Hareketi (MAA) dönüm noktası niteliğinde bir adım atarak kendilerini feshettiklerini ve Azavad Kurtuluş Cephesi (FLA) adı altında bölgeyi özgürleştirmeyi amaçlayan bir ittifak kurduklarını duyurdu. İttifakın siyasi söyleminde ‘kendi kaderini tayin hakkı’ ifadesini kullanması bir yenilik olarak dikkati çekti. Peki, bu ne anlama geliyor ve sırada ne var?

Gelişmelerin arka planları

Dört Azavad hareketinin birleşme kararı, Bamako'daki geçiş yönetiminin Azavadlı hareketlere karşı tutumunun ve onların varlığını tanımayı reddetmesinin bir sonucuydu.

Al Majalla’ya konuşan siyasi analist Ahsen Halas, şunları söyledi:

“Azawad hareketleri ilk kez birleşmiyor. Ancak bu kez birleşme, terörist gruplardan net ve tam bir şekilde ayrılma ihtiyacından dolayı bu gerçekleşti. Çünkü Bamako'da iktidardaki Askeri Geçiş Konseyi, kuzeydeki tüm hareketlere terörist grup muamelesi yapmaya başladı.”

Tamanrasset Üniversitesi Hukuk ve Siyaset Bilimi Fakültesi'nde güvenlik ve stratejik çalışmalar alanında öğretim görevlisi olan Idabir Ahmed Al Majalla’ya yaptığı değerlendirmede benzer bir görüş bildirdi. Ahmed, Azavadlı hareketlerin birleşmesinin yeni olmadığını ve çatışmaların başlamasından bu yana, özellikle de 1990'lı yıllar ve sonrasında ortaya çıktığını, ancak farklı vizyonlar, sorumluluk ve liderlik aşkı ile ayrılma konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle entegrasyonun gerçekleşmediğini söyledi.

Bamako, Cezayir Barış Anlaşması kapsamındaki taahhütleri iptal etme kararı alan hükümet ile Mali'nin kuzeyindeki Tuareg nüfusunu temsil eden Azavadlı hareketler arasında gerilimin tırmanmasına tanık olabilir.

Ancak bugünkü durum tamamen farklı. Aradaki fark, yeni toplantının önceki hareketleri feshederek yeni siyasi ve askeri örgütle birleşme kararı almış olmasında yatıyor.

Azavadlı hareketlerin sözcüsü Muhammed Mevlud Ramazan yaptığı açıklamada, ittifak kararının alınmasının nedenleriyle ilgili şunları söyledi:

“Mali devletinin merkezi rejimleri tarafından imzalanan tüm anlaşmalarda yer alan taahhütlerin yerine getirilmemesi, son baskınlarda sivillerin acımasızca katledilmesi, Azavadlıların zorla sürgün edilmesi ve geçiş dönemi yetkililerinin onayıyla Wagner paralı askerleri tarafından kaynakların yağmalanması, tüm bölgeyi tehdit eden Sahel'deki artan güvensizlik durumu ve son olarak Azavad ve Mali'de yarım yüzyılı aşkın bir süredir devam eden çatışmanın döngüsel doğasının yanı sıra Azavadlı hareketlerin karşılaştığı tüm zorluklarla mücadele etmek için çabaların yoğunlaştırılmasını gerektirdi.”

Bu değerlendirmeler, Malili yetkililerin ülkenin kuzeyinde Cezayir sınırı yakınlarında bulunan Tin Zaoutine ilçesine insansız hava araçlarıyla (İHA) düzenlediği saldırılarla daha da güçlendi. Saldırıda, GATIA Genel Sekreteri Fahad Ag el Mahmud, GATIA Siyasi Bürosu üyeleri Sidi Ag Baye, Muhammed Ag Şerif ve GATIA İdari Direktörü Beşşar Ag Ahmed'in yanı sıra Tuaregli Adnan kabilesinin lideri ve diğer iki kabile büyüğünün de aralarında bulunduğu 8 önemli isim öldürüldü. Bu kayıplar MNLA için ağır darbe oldu.

Mali'de silahlı bir siyasi hareket olan MNLA'nın konferansı sırasında Menaka'nın dışındaki çölde konuşlanan silahlı üyeleri, 14 Mart 2020 (AFP)Mali'de silahlı bir siyasi hareket olan MNLA'nın konferansı sırasında Menaka'nın dışındaki çölde konuşlanan silahlı üyeleri, 14 Mart 2020 (AFP)

Bugün Mali'nin kuzeyinde yaşananlar, iptal edilen barış anlaşmalarının, özellikle de 2015 mayısında imzalanan Cezayir Barış Anlaşması’nın Mali'de iktidardaki Askeri Geçiş Konseyi tarafından geçtiğimiz yılın sonlarında iptal edilmesinin bir sonucu. Anlaşmayı iptal eden Askeri Geçiş Konseyi, bunun karşılığında bölgesel arabulucular olmadan ulusal bir siyasi diyalog başlatsa da bu diyalog şimdiye kadar anayasal sürece geri dönülmesini sağlayacak anlaşmaların yapılmasını sağlayamadı.

Senaryolar

Bu değişken güvenlik ve siyaset ortamında, önümüzdeki günler için birkaç olası senaryo ortaya çıktı. Bu senaryolar şunlar:

1-Bamako, Cezayir Barış Anlaşması kapsamındaki taahhütleri iptal etme kararı alan hükümet ile Mali'nin kuzeyindeki Tuareg nüfusunu temsil eden Azavadlı hareketler arasında gerilimin tırmanmasına tanık olabilir. Bu durum daha fazla şiddet ve istikrarsızlığa yol açabilir ve bu senaryo Mali ve komşuları için bir felaket olur. Çatışmaların daha da şiddetlenmesi, zaten bu iç çatışmaların yansımalarının acısını çeken Mali halkının acılarını daha da arttırır. Aynı durum, 2012 yılında yeniden patlak veren çatışmaların başlangıcında, Tuareg Örgütü Lideri İbrahim Ag Bahanga, ardından 2016 yılında HCUA lideri Şeyh Ag Avsa ve son olarak Hasan Faghaga suikasta uğradığında da yaşandı. Bu kez yaşananlar da aynı nedenlerden kaynaklanıyor. Her ne kadar suikasta uğrayanlar, Bahanga, Avsa ve Fagaga ve diğerleri düzeyinde olmalar da suikastlar çatışmayı tırmandıracak, kuzey ve güney arasındaki uçurumu derinleştirecek ve savaşı ve çatışmayı daha da uzatacaktır. 

Tuareglere göre uluslararası toplum çatışmayı durduracak ve müzakere masasına dönecek adımların atılmasını beklerken, yeniden başlayan saldırılar bölgedeki insani durumu daha da kötüleştirme ve kaygı verici sonuçlar doğurma riskini taşıyor.

2- Sahel bölgesinde faaliyet gösteren terör örgütleri Mali'deki iç olaylardan faydalanarak güçlerini pekiştirmek için başkentin kalbinde saldırılar düzenleyebileceklerini göstermek isteyebilirler. Mali'nin başkenti Bamako'da El Kaide bağlantılı bir örgüt, Polis Akademisi’ne ve havaalanına 70 kişinin öldüğü bir terör saldırısı düzenledi. Saldırının hemen ardından El Kaide bağlantılı Cemaat Nusrat el-İslam vel-Müslimin (CNIM) saldırının sorumluluğunu üstlenirken, Mali'de iktidardaki askeri cunta sadece ‘bazı kayıplar verdiklerini’ söylemekle yetindi ve saldırıya ilişkin detaylar vermekten kaçındı.

3- Bazı bölgesel ve uluslararası güçler kendi gündemlerini ülkeye empoze etmeye çalışacağından, Mali'nin iç işlerine uluslararası müdahalede bulunulabilir. Bu senaryo siyasi ve güvenlik sahnesini daha da karmaşık hale getirebilir ve özellikle de ayrılma senaryosu herhangi bir senaryodan çok daha güçlü hale geldiği için çözümleri daha karmaşık hale getirebilir.

Krizi kontrol altına almak için ne gerekiyor?

Stratejik ve güvenlik konularında uzman olan İdabir Ahmed, Mali’deki krizi kontrol altına almak için bölgedeki tüm ülkeleri kapsayan bölgesel bir girişim başlatılması ve tüm taraflara hizmet eden, taahhütleri uygulamaya konan, yalnızca askeri, güvenlik, istihbarat ve terörle mücadele yaklaşımına değil, aynı zamanda ekonomik ve kalkınma boyutlarını benimseyen kapsamlı yaklaşım içeren yeni bir anlaşmanın hazırlanmasıyla ilerlenmesi gerektiğini vurguladı. Ahmed’e göre bu girişim, Azavad bölgesi sakinlerinin ister kuzey isterse güneyde olsun tüm vatandaşlar adına devletin tüm sektörlerinde adalet ve eşitliği sağlayacak şekilde entegrasyonu için kuzey bölgelerinin yeniden inşası, rehabilitasyonu ve sürdürülebilir olarak kalkınmasını amaçlıyor. Şarku’l Avsat’ın Majalla'dan aktardığına göre bunun da toprak bütünlüğünü koruyacak şekilde yabancı müdahaleye yer bırakmadan, Mali'nin komşu ülkeleri tarafından denetlenmesi gerektiğini düşünen Ahmed, aksi takdirde, zaman kaybından ve ayrılma fikrinin daha da meşrulaştırılmasından ve yarım yüzyılı aşkın bir süredir devam eden çatışmanın daha uzamasından başka bir sonuç elde edilemeyeceğini vurguladı.

BM Mali Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu’na (MINUSMA) bağlı Togolu askerler MNLA konferans alanının güvenliğini sağlarken (AFP)BM Mali Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu’na (MINUSMA) bağlı Togolu askerler MNLA konferans alanının güvenliğini sağlarken (AFP)

Öte yandan Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’a Mali'nin kuzeyindeki etnik temizlik savaşının durdurulması için müdahale etmesi çağrısında bulunan sesler ortak bir açıklamada bulundu. Emin Akal, Ayn Tassili Azcer ve Bekri Cuma Bin İbrahim’in imzasını taşıyan açıklamada, başta 2015 yılında imzalanan Cezayir Barış Anlaşması olmak üzere barış anlaşmalarının canlandırılması çağrısında bulunuldu. Barış ve diğerleriyle bir arada yaşama hakkı tanınan Tuareg halkının, şehitlerinin kanıyla yazılan uzun bir cesaret ve fedakâr bir geçmişe sahip olduğu vurgulanan açıklamada, “Tuaregler Cezayir'de Fransız sömürgecilere karşı direndiler. Cezayir devletinin komşu ülkelerin iç işlerine karışmama ve kardeş ülkelere saldırmama yönündeki katı ilkelerine uygun olarak bugün de Afrika'da onlara karşı direnmeye devam ediyorlar” ifadeleri yer aldı.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.