Suriye’nin doğusunda tansiyon yüksek: Devrim Muhafızları Elbukemal'deki mevzilerini boşaltıyor

Uluslararası Koalisyona ait savaş uçakları, Deyrizor’daki Koniko Petrol Üssü'ne saldırı hazırlığında olabilecekleri endişesiyle İranlı milislerin yakından takip ediyor

ABD askerleri ve SMO’ya bağlı grupların savaşçıları, Suriye'nin doğusundaki et-Tanf Askeri Üssü yakınlarındayken çekilen bir kare, 3 Ocak (SMO)
ABD askerleri ve SMO’ya bağlı grupların savaşçıları, Suriye'nin doğusundaki et-Tanf Askeri Üssü yakınlarındayken çekilen bir kare, 3 Ocak (SMO)
TT

Suriye’nin doğusunda tansiyon yüksek: Devrim Muhafızları Elbukemal'deki mevzilerini boşaltıyor

ABD askerleri ve SMO’ya bağlı grupların savaşçıları, Suriye'nin doğusundaki et-Tanf Askeri Üssü yakınlarındayken çekilen bir kare, 3 Ocak (SMO)
ABD askerleri ve SMO’ya bağlı grupların savaşçıları, Suriye'nin doğusundaki et-Tanf Askeri Üssü yakınlarındayken çekilen bir kare, 3 Ocak (SMO)

Suriye-Irak sınırında yer alan Deyrizor ilinin kırsal bölgesinde kalan Elbukemal'de İran’ın konvoylarına düzenlenen ve İsrail’e ait savaş uçakları tarafından gerçekleştirildiği tahmin edilen hava saldırıları sonrasında dün Suriye'nin doğusuna ‘gergin bir atmosfer’ hakim oldu. DEAŞ terör örgütüne karşı kurulan ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon güçleri, İran bağlantılı milislerin İsrail’in hava saldırılarına misilleme olarak saldırılar düzenleyebilecekleri endişesiyle Deyrizor'daki el-Ömer petrol sahasındaki askeri üs üzerinde sortiler düzenledi. Aktivistler, İran istihbaratının gözetimi altında Suriye'nin doğusunda faaliyet gösteren silahlı grupların, yeni saldırılar olabileceği beklentisiyle bazı karargahlarını boşalttığını bildirdiler.
İran destekli milislerden haberlerin aktarıldığı Sabreen News’in Telegram hesabı üzerinden, Elbukemal'de ve Suriye-Irak sınırında işlerin normale döndüğünü gösteren videolar paylaşıldı. Bir videonun altında yer alan açıklamada, “İsrail tarafından düzenlenen saldırılar tıbbi malzemeleri hedef aldı, ancak bölge ülkeleri arasındaki ticari iş birliğini durduramadı. Bu sınır, İran, Irak ve Suriye arasındaki ticari faaliyetlerin devamı için büyük öneme sahip. Fakat Siyonistler bu sınırı güvensiz hale getirmekte ısrar etseler de başaramadılar” denildi.
Öte yandan İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Elbukemal’den Suriye topraklarına giren silah yüklü tankerlerin hedef alınmasından sonra başkent Şam'daki İran destekli milislerin ve Lübnan Hizbullahı üyelerinin safları arasında büyük bir bölünme, alarm durumu ve kafa karışıklığının hakim olduğundan söz etti. SOHR, bir yandan İran destekli milislerin liderlerinin, aralarında İsrail ya da Uluslararası Koalisyon adına çalışan casusların olabileceği çekincesiyle konvoyun sınırdan geçişinden sorumlu olanlarda değişiklik yapmayı planladıkları bilgileri gelirken diğer yandan milis grupların liderlerinden ve soruşturma üyelerinden oluşan bir heyetin, Deyrizor'a doğru yola çıktığını bildirdi.

DMO Elbukemal'deki mevzilerini boşaltıyor
Hava saldırılarının tekrarlanabileceği korkusuyla milisler arasında tam bir alarm durumunun hakim olduğuna işaret eden SOHR, İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) bağlı milislerin, Deyrizor'un doğu kırsalında yer alan Elbukemal’deki askeri karargahlarının çoğunu boşaltmaya başladığını belirtti. SOHR, alarm durumunun, kimliği belirlenemeyen bir silahlı insansız hava aracının (SİHA) bölge üzerinde uçuşuyla aynı zamana denk geldiğini de kaydetti.
Suriye'nin doğusundaki Deyrizor ilinde ABD güçlerinin konuşlandığı Koniko gaz sahasından havalanan Uluslararası Koalisyon helikopterleri, İran destekli milislerin Koniko’daki askeri üsse olası bir saldırısı beklentisiyle ve İran güçlerinin bölgedeki hareketlerini izlemek amacıyla Deyrizor'un doğu kırsalındaki Hatla, Hişam, Marat ve el-Hüseyniye köy ve beldeleri gibi rejim güçleri ve rejime bağlı İran destekli milisler tarafından kontrol edilen noktalardan geçerek bölge üzerinde yoğun sortiler düzenledi.
SOHR Direktörü Rami Abdurrahman, SOHR’un resmi internet sitesi üzerinden yaptığı açıklamada, Irak-Suriye sınırını geçen ve hava saldırısıyla hedef alınan konvoydaki 25 tırın mühimmat taşıdığını söyledi. SOHR Direktörü, İran'dan yola çıkan konvoyun Irak toprakları üzerinden Suriye’ye geçtiğini ve hedef alınmasının ardından bölgede şiddetli patlama seslerinin duyulduğunu sözlerine ekledi. Abdurrahman, İsrail'e ya da Uluslararası Koalisyona konvoydaki araçlarda ne taşındığını kimin söylediğiyle ilgili olarak ise bu konuda İran’da büyük bir zafiyet olduğunun altını çizdi.
Abdurrahman, Elbukemal'de pazarı pazartesiye bağlayan gece konvoyları hedef alan saldırıda 7 kamyon şoförü ve beraberlerindeki Suriyeli olmayan refakatçilerin, pazartesi sabahı düzenlenen ikinci hava saldırısında İran destekli milis gruplardan bir askeri lider ve beraberindeki iki unsurun öldürüldüğünü ve pazartesi öğleden sonra ise aynı bölgede düzenlenen üçüncü hava saldırısında bir tankerin hedef alındığını aktardı.
İran’ın Iraklı, Afgan, Pakistanlı, Suriyeli ve Suriyeli olmayan milisleri aracılığıyla Suriye topraklarının dört bir yanında faaliyet gösterdiğini söyleyen SOHR Direktörü, “İran, personelini ideolojik ve askeri eğitimlerle seçiyor, doğrudan para için gönüllü olan Suriyelilere güvenmiyor” ifadelerini kullandı. İran’ın Suriye ordusunda kök saldığını belirttikten sonra, Suriye düzenli ordusu içinde Hizbullah’ın ve İranlı subayların bazı askeri bölgeleri kontrol etmelerinden rahatsız olanların olduğunu aktaran Abdurrahman, İran'ın Suriye rejimi içindeki kanadının, Suriye'nin Arap ülkeleri arasında dönüşüne karşı olduğunu da sözlerine ekledi.

İsrail medyası saldırıların detaylarına yer verdi
İsrailli yetkililerin, Suriye'nin doğusunda pazar gecesi ve pazartesi sabahı İran’a ait tırların SİHA’lar tarafından hedef alınmasından Tel Aviv'in sorumlu olduğu yönündeki haberleri ne doğrulaması ne de reddetmesine rağmen İsrail basını, bu iki olayı İsrail'in gerçekleştirdiğini ileri sürerek haberlerinde detaylara yer verdi.
İsrail merkezli Kanal 12 televizyonu, Irak'tan Suriye'ye giden İran destekli milislere ait silah ve mühimmat taşıyan araçların olduğu iki konvoyun hava saldırısıyla hedef alındığını bildirdi.  SOHR'ın bildirdiklerini aktaran İsrail basını, soğutuculu 6 tırın Irak'tan geçtikten sonra sınırda yer alan Elbukemal ilçesinin kırsal kesiminde kimliği belirsiz SİHA’lar tarafından hedef alındığını kaydetti. Hava saldırıları sonucunda konvoydaki araçların zarar gördüğünü ve araçlardakilerden bazılarının ölümüne, bazılarının da yaralanmasına yol açtığını bildirdi. İsrail basını ayrıca SOHR Direktörü Rami Abdurrahman'ın Fransız Haber Ajansı’na (AFP) tırların İran menşeli silahlar taşıdığına dair açıklamasına da yer verdi.
İsrail resmi radyosu, İsrail’in geçtiğimiz Cumartesi akşamından Pazartesi öğlene kadar 48 saatten kısa bir süre içinde İran’ın İsfahan kenti yakınlarındaki bir silah fabrikasından başlayıp İran’dan Suriye'ye ve Lübnan'da Hizbullah'a silah taşıdığını iddia ettiği iki konvoyun hedef alınmasıyla devam eden İran’a yönelik üç ayrı saldırı düzenlediğini belirtti.
Haaretz gazetesi dünkü sayısında, bu saldırıların ve İsrail'in bunlara yönelik politikasındaki değişikliğin, İran’ın nükleer programda görevli isimlere suikast düzenlemeye devam etme ve İran’ın silahlarının Suriye'ye, Hizbullah’a ve İran yanlısı örgütlere taşınmasını engelleme kararı alan Naftali Bennett ve Yair Lapid hükümetleri döneminde başladığını bildirdi. Gazete, son iki gün içinde gerçekleşen saldırıları, İsrail’den İran'la askeri sürtüşmeyi kışkırtmaktan korkmadığına dair bir mesaj olarak değerlendirdi. İsrail'in ilk iki saldırısının ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns İsrail'deyken, üçüncü saldırının ise ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın İsrail ziyaretinin hemen öncesinde gerçekleştiğine dikkati çeken gazete, bu üç saldırının ABD ile koordineli olarak gerçekleştirildiğini öne sürdü.
Maariv gazetesi ise bu hafta Irak'tan Suriye topraklarına bu tür en az iki konvoyun giriş yaptığını ve yüklerini el-Meyadin ilçesine boşalttığını bildirdi. Gazete, söz konusu konvoylarda İran yanlısı gruplara tedarik edilen gelişmiş silahların olduğunu iddia etti.
İsrail basını, İsrailli yetkililerin sürdürdüğü belirsizlik politikası çerçevesinde bu haber hakkında yorum yapmadığını belirtse de İsrail Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi'nin geçtiğimiz Aralık ayında yaptığı ve Suriye'de 11 Kasım'da Suriye-Irak sınırındaki bir bölgede İran’a ait bir konvoyun hedef alındığını söylediği açıklamasını hatırlattı. Genelkurmay Başkanı Kochavi'nin bu açıklaması, İsrailli yetkililerin Suriye’deki saldırılarla ilgili açıklama yapmaktan kaçınması nedeniyle oldukça ender rastlanan bir gelişmeydi.
Genelkurmay Başkanı Kochavi, eski bakan ve eski Genelkurmay Başkanı Amnon Lipkin-Shahak ölüm yıl dönümü için Herzliya'daki Reichmann Üniversitesi'nde düzenlenen yıllık sempozyumda, söz konusu konvoyda 25 tırın bulunduğunu, ancak İsrail savaş uçaklarının, bu konvoydaki sekizinci tırı vurduğunu söylemişti. Sekizinci tırın öncesinde geçen 7 tır ve arkasından gelen 17 tırın yoluna devam ettiğine dikkati çeken Kochavi, İsrail istihbaratının bu konuda doğru bilgilere ulaştığından övünerek bahsetmişti.



Kontrol ve patlama arasında güvenlik güçlerini konuşlandırma projesi Suveyda'nın istikrarını tehdit ediyor

Yeni Suriye makamları, Cebel el-Arap halkından silahlarını teslim etmelerini ve devlete bağlı birleşik askeri güçlerin konuşlandırılmasını kabul etmelerini talep ediyor (AFP)
Yeni Suriye makamları, Cebel el-Arap halkından silahlarını teslim etmelerini ve devlete bağlı birleşik askeri güçlerin konuşlandırılmasını kabul etmelerini talep ediyor (AFP)
TT

Kontrol ve patlama arasında güvenlik güçlerini konuşlandırma projesi Suveyda'nın istikrarını tehdit ediyor

Yeni Suriye makamları, Cebel el-Arap halkından silahlarını teslim etmelerini ve devlete bağlı birleşik askeri güçlerin konuşlandırılmasını kabul etmelerini talep ediyor (AFP)
Yeni Suriye makamları, Cebel el-Arap halkından silahlarını teslim etmelerini ve devlete bağlı birleşik askeri güçlerin konuşlandırılmasını kabul etmelerini talep ediyor (AFP)

Mustafa Rüstem

Şam'dan Suveyda'ya uzanan yolda (120 kilometre), silahlı bir grup yolu taşlarla kapatıp sebze yüklü bir araca pusu kurdu. Sürücüyü rehin aldı, parasını gasp etti ve ardından gözleri bağlı olarak bilinmeyen bir yere götürdü. Serbest kalana kadar sürücünün gözleri bağlı kaldı. Daha sonra yoldan geçen biri onu bulup kurtararak hemen hastaneye kaldırdı.

Sebze taşıyan aracın sürücüsü Fadlallah Devara'nın karıştığı olay, bölge halkı arasında mezhep temelli bir çatışmaya yol açtı. Kendisine yakın gruplar baskı yapıp aracı geri almak için tekrar yolu kapatarak, rastgele yaklaşık sekiz sivili alıkoydular.

 Devam eden çatışmalar

Son gelişmeler, İç Güvenlik Güçleri ve Suriye Ordu birliklerinin son güvenlik gelişmeleri ve beraberindeki gerginliklere karşılık Suveyda'daki birkaç köye girdiğine işaret ediyor. Alınan bilgilere göre, bu güçler çatışmaları durdurmaya ve sivillerin hayatlarını korumaya çalışıyor. Aynı zamanda, hastaneler ve sağlık merkezleri, devam eden çatışmalar nedeniyle artan sayıda kurbanla dolup taşıyor.

Bu arada, önceki gece nispeten sakin geçen saatlerin ardından, aşiretler ve bölge sakinleri arasındaki çatışmalar dün yeniden alevlendi. Bu durum, Suriye hükümeti ile Suveyda'daki dini merciler ve toplumun ileri gelenleri arasında varılan anlaşmadan bu yana ilk kez yaşanan, benzeri görülmemiş bir yüksek gerilimin ortasında mezhepsel gerginlikleri körükledi. Birkaç ay önce Şam kırsalındaki Ceramana ve Sahnaya ilçelerinde patlak veren mezhepsel çatışma sahnelerini yeniden canlandırdı.

Onurlu Adamlar Hareketi’nin Resmi Sözcüsü Basim Ebu Fahr, bir müzakere komitesinin kurulduğunu ve diyaloğun çok yakında gerçekleşebileceğini bildirdi. “Çatışmalar önemli ölçüde tırmanıyor, orta ve ağır silahların kullanıldığı şiddetli çatışmalar sonucunda her iki tarafta da esirler ve kayıplar var” diye ekledi.

"Olayların bu noktaya varmasına veya bu derece tırmanmasına izin vermek istemiyoruz, ancak hükümet buna yol açan hatalar yaptı. Çatışmaların tırmanmasından 15 gün önce halkın da yardımıyla Suveyda'da Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı'nın çalışmalarını aktif hale getirmeyi kabul ettik. Ancak hükümetin bazı unsurları bölgeye sokmakta ısrar etmesi üzerine işler durma noktasına geldi” dedi.

Taraflara kendilerine hakim olma çağrıları

Ebu Fahr, güvenlik güçlerinin bölgeye girişi gelişmesi ile birlikte çatışmaların ikinci günü hakkındaki sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün, koordinasyon yapmadan bölgeye girdiler. İki taraf arasında aşırı güç kullanımına gerek yoktu. Belki de çözüm geri çekilmektir, çünkü ordu masum sivillerin öldürülmesi, evlerin yakılması ve sınır köylerinden insanların topluca yerinden edilmesi de dahil olmak üzere büyük ihlaller gerçekleştirdi. Çözüm, ordunun geri çekilmesinde, müzakerelerde ve anlaşmalara uygun olarak devlet kurumlarının aktifleştirilmesinde yatıyor.”

Bu arada, Savunma Bakanlığı son güvenlik gelişmeleri hakkında bir açıklama yaparak, çatışmaları hızla bitirmek için askeri birliklerin konuşlandırıldığını vurguladı. Askerlerinin yasalara uygun olarak sivilleri koruma taahhüdünü yerine getirdiklerinin altını çizdi. Ayrıca tüm tarafları Savunma Bakanlığı ve İç Güvenlik Güçleri ile iş birliği yapmaya ve kendilerine hakim olmaya çağırdı.

Hükümete bağlı güvenlik güçleri ve askeri güçler, gözlemcilerin güvenlik boşluğu yaşayan bölgede kurumsal boşluk olarak tanımladıkları duruma son vermeye çalışıyor. Yerel halkın hükümet güçlerinin şehrin her yerine girip konuşlanmasına izin vermemesi sonucunda silahlı gruplar bölgedeki varlıklarını güçlendirdiler. Kaos, gruplardan birinin Suveyda Valisi Mustafa el-Bakur'u görevden almasına yol açacak kadar yayıldı.

Siyasi yazar Mahir Şerefeddin, dört bir yandan gelen büyük askeri saldırıyı “mezhepsel bir işgal” olarak nitelendirdi. X platformunda yaptığı bir paylaşımda, “Suriye’ye dair düşüncemiz bir daha asla eskisi gibi olmayacak. Saldırganların genel güvenlik araçlarıyla Dürzileri en iğrenç mezhepsel tehditlerle tehdit ettiklerine, cezadan korkmadan yüzleri açık bir şekilde cesetleri çiğneyip tekmelediklerine dair dolaşımda olan görüntüler, 14 yıldır hayalini kurduğumuz bir devlet kurma yanılsamasının bitişidir” ifadelerini kullandı.

Silahsızlandırma

Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Baba ise durumun öğleden sonra çözüleceğini ve kaçırılan kişilerin kurtarılmasının an meselesi olduğunu belirtti. El-Baba, yasadışı grupların tamamen silahsızlandırılması gerektiğini vurguladı.

Buna karşılık Dürzi Muvahid Müslümanların Ruhani Başkanlığı tarafından yapılan açıklama ile Suveyda'daki dini merciler ve topluluğun ileri gelenleri, Genel Güvenlik Güçleri de dahil olmak üzere herhangi bir tarafın bölgeye girişini reddetti. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre  Şeyh el-Akl Hamud el-Hanevi, yayınladığı bir açıklama ile olayların ve tepkilerin tırmanmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve “yaşananlar, yalnızca birliğimizin ve güvenliğimizin düşmanlarına hizmet ediyor ve toplumsal direncimizi zayıflatıyor. Aklın sesine başvurmanın gerekliliğini vurguluyor ve Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'ya, aşiretlerin asil ileri gelenlerine ve tüm vicdanlı insanlara özel bir çağrıda bulunuyoruz; fitneleri bastırmak, kötülükleri engellemek, onurumuzu korumak ve insanların mahremiyetini ve mal varlığını korumak için uyanık olalım.”

Suveyda'daki silahlı grupları tehdit eden savaşçılara dair videoların yayılması gibi, silahlı gruplar da esir alınan, araçlarına el konulan ve el-Kaide bayrağı taşıyan ordu personellerinin görüntülerini yayınladı. Son saatlerde, artan bu gerilimin sona ermesi çağrısında bulunan sesler yükseldi. Suriye'deki Dürzi sivilleri korumak için uluslararası topluma yapılan “Acil Çağrı” hashtagi, trend oldu. “Biz, insani vicdanının evlatları, Suriye'de Dürzi toplumuna mensup sivillere karşı işlenen ve hükümete bağlı ve radikal tekfirci gruplar tarafından desteklenen silahlı çetelerin de katıldığı acımasız ve organize saldırılar karşısında sesimizi yükseltiyoruz” denildi.

Suveyda şehri (Güney Suriye), rejimin 8 Aralık 2024'te devrilmesinden önce bile devlet kontrolü dışındaydı. Barışçıl protestolara sahne oldu. Yıllar önce ordunun emirlerine boyun eğmedi ve güvenlik güçlerini şehirden çıkardı. 2011'de başlayan Suriye olaylarından ve ayaklanmadan, DEAŞ’ın ortaya çıkışına kadar kendisini izole etti. Şehir sakinleri, saldırılarını gerçekleştirmek için patlayıcı yüklü araçlar ve motosikletler kullanan radikal örgüte karşı şiddetli savaşlar verdi.

Cebel el-Arap halkı, Suriye savaşı sırasında radikal hareketlere karşı kendisini savunmak için silahlı gruplar oluşturdu. Bugün, yeni Suriye makamları silahlarını teslim etmelerini ve devlete bağlı birleşik bir askeri gücün konuşlandırılmasını kabul etmelerini talep ediyor. Şeyh el-Akl Hikmet el-Hicri tarafından temsil edilen dini mercii ise bunu reddediyor. Aynı zamanda kurtuluş operasyonundan bu yana Dürzilerin kamusal meselelerden dışlanmasına itiraz ediyor, ayrıca Şam ile Suveyda arasındaki yolun korunmasını ve orada güvenlik ve emniyetin sağlanmasını talep ediyor.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.