Lübnan’daki ikinci el giyim ve ayakkabı tamir dükkanlarında kalkınma yaşanıyor

Beyrut’ta öğretmenlerin, maaşlarının değer kaybetmesi ve akaryakıt fiyatlarının yüksek olması sebebiyle gerçekleştirdikleri grev nedeniyle kapatılan okullardan biri. (EPA)
Beyrut’ta öğretmenlerin, maaşlarının değer kaybetmesi ve akaryakıt fiyatlarının yüksek olması sebebiyle gerçekleştirdikleri grev nedeniyle kapatılan okullardan biri. (EPA)
TT

Lübnan’daki ikinci el giyim ve ayakkabı tamir dükkanlarında kalkınma yaşanıyor

Beyrut’ta öğretmenlerin, maaşlarının değer kaybetmesi ve akaryakıt fiyatlarının yüksek olması sebebiyle gerçekleştirdikleri grev nedeniyle kapatılan okullardan biri. (EPA)
Beyrut’ta öğretmenlerin, maaşlarının değer kaybetmesi ve akaryakıt fiyatlarının yüksek olması sebebiyle gerçekleştirdikleri grev nedeniyle kapatılan okullardan biri. (EPA)

Lübnan’daki sektörlerin büyük bir kısmı, 2019 mali-ekonomik krizinin -en şiddetli küresel krizlerden biri olarak kabul edilen- patlak vermesinden bu yana en kötü günlerini yaşarken bazı sektörler bir nevi toparlanma yaşayarak, “Bir kavmin musibetleri, onun için faydalıdır” sözünde de olduğu gibi bu krizden istifade ediyor.
Ülke için yeni bir cumhurbaşkanı seçilinceye kadar çalışmaları üstlenen Lübnan hükümeti, şu ana kadar iyileşme ve kalkınma planını onaylamayı başaramadı. Ayrıca Uluslararası Para Fonu ile müzakerelerin akıbeti de halen belirsiz.  Diğer yandan Lübnan lirası, dolar döviz kurunun karaborsada son zamanlarda 60 bin lira eşiğini geçmesiyle çökmeye devam ediyor. Bugünden itibaren resmi döviz kuru için bir doların 15 bin lira olarak kabul edilmesi bekleniyor.
Görülmemiş bir çöküş yaşayan sektörlerin başında elektrik, eğitim, hastane ile bankacılık ve kamu sektörü geliyor. Bu durum, çoğu Lübnanlının yeni kıyafet almamalarının bir sonucu olarak ikinci el kıyafet, terzi ve ayakkabı tamir dükkanlarını çalışmalarının gelişmesine yola açtı.
Geçen yıl yakıt satın almak için fonun bulunamaması nedeniyle elektrik sektörü tamamen çöktü. Ardından Lübnan haftalarca tamamen karanlığa gömüldü. 300 binden fazla çalışanı olan kamu sektörü, benzeri görülmemiş bir krize tanık oldu. Çalışanlar, maaşlarının değerinin düşmesi nedeniyle haftalarca çalışmayı bıraktı. Ayrıca Lübnan Merkez Bankası’nın rezervlerinin azalmasıyla birlikte resmi evraklar ile pasaportlar artık bulunmuyor ve çoğu kamu hizmeti de durmuş durumda.
Yıllarca Ortadoğu’da ilk sıralarda yer alan Lübnan hastane sektörü de mali kriz sebebiyle sıkıntı çekiyor. Yüzlerce doktor ve hemşire yurt dışına göç ederken, kriz çok sayıda eczanenin ve hastanelerin büyük bölümlerinin kapanmasına yol açtı. Bazı hastaneler kapılarını tamamen kapatma tehlikesiyle karşı karşıya olduklarına yönelik uyarıda bulundu.
Vatandaşların çoğu, Sağlık Bakanlığı, Ulusal Sosyal Güvenlik Fonu ve diğer garantörler tarafından masrafları karşılanarak hastanelere gitmeye, genellikle sembolik olan küçük meblağlar ödemeye alışıktı. Ancak 2019’dan bu yana garantörler hastane faturalarını karşılayamıyor. Bu durum, Lübnanlıların büyük bölümünü sağlık güvencesinden yoksun bıraktı. Diğer yandan ülkede ilaç kıtlığını da yaşanıyor. Özellikle kanser ve tedavi edilemeyen hastalıklar için kullanılan ilaçlar bulunmuyor.  Bu durum onlarca kişinin ölümüne yol açıyor.
Lübnan’daki son zamanlarda hız kazanan eğitim krizi, kamudaki öğretmenlerin çalışma koşullarının iyileştirilmesine ve geçen yıldan bu yana biriken meblağların devlet tarafından ödenmesine yönelik talepleri karşılanıncaya kadar grev ilan etmeleriyle daha da derinleşti. Kriz sadece devlet okulları ile sınırlı değil, özel okulları da etkisi altına aldı. Üç yılı aşkın süredir bu sektör, özellikle koronavirüs salgınıyla birlikte çok hassas bir aşamadan geçiyor. İlgili makamlara göre bu durum eğitim seviyesinin görülmemiş derecede gerilemesine neden oluyor.
Lübnan ekonomisinin temel direği olarak görülen bankacılık sektörü de en kötü günlerini yaşıyor. Son üç yılda binlerce çalışan işten çıkarıldı, onlarca şube kapandı. Dünya Bankası, kasım ayında ‘Bankacılık sektörünün uygun bir şekilde yeniden yapılandırılmasının zamanı geldi’ başlıklı bir rapor yayınladı. Raporda şu ifadelere yer verildi:
“Kapsamlı reformlar gerçekleştirmenin yanı sıra alacaklıların düzenlemesine dayalı olarak bankacılık sektörünü yeniden yapılandırma planıyla sağlanan çözüm, Lübnan’ın sürdürülemez kalkınma modelinde sayfayı çevirmesi için tek gerçekçi seçenektir.”
Beyrut merkezli bağımsız bir bölgesel araştırma ve danışmanlık şirketi olan Uluslararası Bilgi Şirketi’nin araştırmacısı Muhammed Şemseddin’e göre yukarıda belirtilen tüm sektörlerdeki sürekli çöküşün aksine, diğer bazı sektörler toparlanmaya tanık oldu. Bunlar arasında, terziler, ayakkabı tamircileri, ikinci el giyim mağazaları, güneş paneli satıcıları, araba tamircileri ve elektrik jeneratörleri satıcıları yer alıyordu.
Şemseddin gerileyen sektörler arasında restoranlar, benzin istasyonları, hastaneler, eczaneler, araç kiralama, kitap ve dergi matbaaları ile giysi, ayakkabı ve cep telefonu dükkanları olduğuna dikkat çekti. Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ayrıca 2021’deki 13,4 milyar dolara kıyasla 2022’de 19 milyar dolara yükselen ithalatın kalkınmayı yansıtmadığını, bunun yerine depolama ve küresel yüksek fiyatlardan kaynaklandığını belirtti. Şemseddin, 50 bine yakın kurumun kapanmasıyla gayri safi yurtiçi hasılanın 20 milyar dolara gerilediğine de dikkat çekti.
Diğer yandan, ekonomi uzmanı Casim Acaka da Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Toparlanma ağırlıklı olarak sanayi ve ticaret sektörlerini ve bir miktar da tarım sektörünü etkiledi. Bunun kanıtı, fiyat manipülasyonunun bir sonucu olarak tacirlerin elde ettiği kârların bir kısmı yasa dışı olsa bile, Lübnan ihracatında yaşanan artış oldu. Söz konusu artış, herhangi bir sektörde herhangi bir yatırımla ilişkili değildi. Ayrıca Lübnan’ı ziyaret eden turistlerin yüzde 90’ının Lübnanlı gurbetçiler olduğu ve yabancı uyruklu turistlerin yüzdesinin düşmeye devam ettiği göz önüne alındığında, turizm sektörünün kalkınmasından bahsetmek de mümkün değil.”
Acaka açıklamasının devamında ‘belirtilen sektörler için uygun bir ekonomik çerçeve olmadığı sürece, bunların hepsinin geçici olgular olabileceğini’ vurguladı.
Lübnan gümrük verilerine göre ihracat 2018’de 2,9 milyar dolarken, 2022’de 3,4 milyar dolara yükseldi.
Üretim maliyetinin 2019 yılına göre yüzde 50 oranında düşmesi, Lübnan endüstrisinin yerel pazarda dört kattan fazla genişlemesine yol açtı. Ulusal sanayinin büyüklüğü yüzde 15 civarındayken şu an yüzde 70’lere yaklaştı. Ülkede ağırlıklı olarak temel tüketim malzemeleri ile gıda ürünleri üretiliyor.



Cezayir ve Türkiye arasında ekonomi, eğitim ve enerji alanlarındaki ortaklık güçleniyor

Türkiye-Cezayir Üçüncü Ortak Planlama Grubu Toplantısı’ndan bir kare (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Türkiye-Cezayir Üçüncü Ortak Planlama Grubu Toplantısı’ndan bir kare (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
TT

Cezayir ve Türkiye arasında ekonomi, eğitim ve enerji alanlarındaki ortaklık güçleniyor

Türkiye-Cezayir Üçüncü Ortak Planlama Grubu Toplantısı’ndan bir kare (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Türkiye-Cezayir Üçüncü Ortak Planlama Grubu Toplantısı’ndan bir kare (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Dün Cezayir'de gerçekleşen Türkiye-Cezayir Üçüncü Ortak Planlama Grubu Toplantısı’nda iki ülke arasında demir-çelik, tekstil, enerji, bayındırlık işleri ve çöl tarımı alanlarında devam eden iş birliği projeleri ele alındı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Cezayirli mevkidaşı Ahmed Attaf’ın başkanlığında yapılan toplantıda konuşan Attaf, ülkesinin Türkiye ile olan ticaret hacminden duyduğu memnuniyeti dile getirerek iki ülke arasındaki ilişkilerin tarihinde görülmemiş seviyelere ulaşıldığını söyledi.

Attaf, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Geçtiğimiz yıl karşılıklı ticaret hacmimiz 6 milyar dolara ulaşarak benzeri görülmemiş seviyelere ulaştı ve iki ülke liderinin talimatı doğrultusunda bu rakamı 10 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz."

Bunun yanında kültür, yüksek öğrenim, bilimsel araştırma, sağlık ve diğer alanlarda ikili ilişkilerin ‘insani boyutlarının güçlendirilmesinden’ övgüyle söz eden Cezayirli Bakan, “Ancak hala daha fazlasını başarma arzusundayız” diye ekledi.

Ülkesinin bugün Türkiye'nin Afrika kıtasındaki birinci ticaret ortağı olduğunun altını çizen Cezayir Dışişleri Bakanı, “Türkiye ise Cezayir'de hidrokarbon sektörü dışındaki başlıca yabancı yatırımcı olarak kendine haklı bir yer edinmiştir” ifadelerini kullandı.

Özellikle enerji ve çöl tarımı alanlarında birçok ortak yatırım projesinin yanı sıra demir-çelik ve tekstil alanlarında Türk yatırımlarının arttığına işaret eden Attaf, “Bu bağlamda kaydedilen rakamlar yakın ve yakın gelecekte artmaya ve büyümeye uygun” şeklinde konuştu.

Fidan ve Attaf arasındaki son ikili görüşme geçtiğimiz şubat ayında Johannesburg'da düzenlenen G20 Dışişleri Bakanları toplantısı çerçevesinde gerçekleşmişti. Attaf ayrıca 11-13 Nisan tarihleri arasında Türkiye tarafından düzenlenen Antalya Diplomatik Forumu'na katıldı.

dfrgthy
Cezayir ve Türkiye cumhurbaşkanları İstanbul'da bir araya geldiler, Mayıs 2022 (Cezayir Cumhurbaşkanlığı)

Anadolu Ajansı’nın (AA) haberine göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Şubat 2018 ve Ocak 2020'de Cezayir'e yaptığı iki ziyaret, ‘iki ülke arasındaki ilişkilere yeni bir ivme’ kazandırdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2020 yılında Cezayir'e yaptığı ziyaret sırasında iki ülke arasında üst düzey bir iş birliği konseyi kurulması kararlaştırılmıştı. Konseyin ilk toplantısı 16 Mayıs 2022 tarihinde Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun'un Türkiye ziyareti vesilesiyle 9 bakandan oluşan geniş bir heyetin katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıda iki ülke arasında 15 anlaşma imzalanıp ortak bir bildiri yayınlandı.