300 milyon yıl önce yaşamış dev bir deniz akrebi türü keşfedildi

Bilim insanları bu tür deniz akreplerinin dünya çapında son derece nadir olduğunu söylüyor

Fotoğraf: (DiBgd / CC BY-SA 4.0.)
Fotoğraf: (DiBgd / CC BY-SA 4.0.)
TT

300 milyon yıl önce yaşamış dev bir deniz akrebi türü keşfedildi

Fotoğraf: (DiBgd / CC BY-SA 4.0.)
Fotoğraf: (DiBgd / CC BY-SA 4.0.)

Bilim insanları ABD'nin New Mexico eyaletinde, 307 ila 303 milyon yıl önce yaşamış tarih öncesi dev bir deniz akrebi türü keşfetti.
Historical Biology adlı bilimsel dergide yayımlanan yeni bir çalışmaya göre bir metreden uzun olan Hibbertopterus lamsdelli muhtemelen bir deltanın suyunun aktığı, deniz etkisindeki bir haliçte yaşıyordu.
Aralarında ABD'deki New Mexico Doğa Tarihi Müzesi'nden bilim insanlarının da bulunduğu araştırmacılar, suda yaşayan eklembacaklı omurgasız hayvanların soyu tükenmiş bir grubuna ait olan Hibbertopterus lamsdelli'nin, muhtemelen küçük kabuklular, omurgasızların larvaları ve karındanbacaklıların yumurtalarıyla beslendiğini söylüyor.
Bu tür hibbertopterid deniz akrepleri dünya çapında son derece nadir ve yeraltından yeni çıkarılan bu fosil, ABD'den bildirilen bu türden sadece 4. (ve "en güvenilir") örnek.
Çalışmanın ortak yazarı Simon Braddy, "Bu fosiller çok nadir bulunduğundan Hibbertopterus lamsdelli önemli" diyor.
Dr. Braddy, "Bu fosil aynı zamanda Amerikan hibbertopteridi, yani sürünerek beslenen dev eurypterid (deniz akrepleri) grubunda en güvenilir olan" diye ekliyor.
Araştırmacılar çalışmada, "Bu canlıların büyük avlarla beslenmesi pek olası değil. Bunun yerine habitatlarındaki, küçük kabuklular ve solucanlar gibi sığ sulardaki yumuşak tortularda yaşayan hayvanları keşfetmek üzere, ön taraftaki uzantılarını kullanıyorlardı" diye yazdı.
Bu deniz akreplerinin fosilleri genellikle nadir olsa da araştırmacılar, Amerika ve Avrupa yerelindeki bu döneme ait tortul kayaç birikintilerinde bol miktarda bulunduklarını söylüyor.
Araştırmada incelenen fosiller, New Mexico'nun merkezindeki Bernalillo County'de bulunan Kinney Taş Ocağı'ndaki Atrasado Formasyonu'ndan çıkarıldı.
Bilim insanları, "Fosil çoğunlukla turuncuya çalan sarı renkli, katmanlı ve ziftli kireçtaşından kalkerli silttaşına kadar olan ve taş ocağındaki balık fosillerinin çoğunu barındırdığı için genellikle 'balık yatağı' olarak adlandırılan, Kinney Taş Ocağı'ndaki 15-16 cm kalınlığa sahip yatak 3'ün tepesinden toplandı" diyor.
Araştırmacılar, "Fosil, karbonize kütikül tabakası olarak korunuyor ve bir parçayla tamamlanmamış muadilinden oluşuyor" diye ekliyor.
Ortaya çıkarılan fosil, muhtemelen bir deniz akrebinin dış iskeletinin dökülmesini içeren bir süreç olan deri değiştirmesini gösteriyor.
Fosilin kısa bir mesafe taşınmış ve kısmen dışarı kaymış olması, dış iskeletin vücuttan tamamen ayrılmadığının bir işareti.
Dr. Braddy, "Uzunluğu 1 metrenin biraz üzerinde olan fosil, İskoçya'dan Hibbertopterus scouleri'ye benzese de daha kısa olan kuyruk dikeninin yukarısında, daha geniş bir vücut segmenti ve alt tarafına daha paralel omurgaları bulunuyordu" diyor.
Araştırmacı, "Bunlar, mevsimsel birliktelik (çiftleşme) yürüyüşleri sırasında kendini sudan çıkardığında vücut sürtünmesini azaltmak için kızak rayları görevi görüyordu" diye açıklıyor.
Deniz akrebinin bacaklarında bulunan alışılmadık dikenler muhtemelen gezintileri sırasında yükü yaymasını sağlıyordu.
Bilim insanları çalışmada, "Yükünü yaymak için Hibbertopterus'un tabanında (Laden) yürüme amacıyla kullandığı, diken uzantıları bulunan bacakları vardı ve telsonlarındaki (son karın segmenti) ventral omurgalar vücut sürüklenmesini azaltmak için kızak rayları işlevi görüyordu" diye yazdı.



Azteklerin geniş ticaret ağı ortaya çıktı

Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
TT

Azteklerin geniş ticaret ağı ortaya çıktı

Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)

Orta Amerika'daki obsidyen eşyaların kökenini araştıran arkeologlar, Aztek İmparatorluğu'nun geniş ticaret ağını ortaya çıkardı. 

Aztek İmparatorluğu'nun obsidyeni geniş çapta kullandığı biliniyor. Sıradan çelikten daha sert olan bu volkanik cam, jiletten daha keskin kenarlara ve aynaları andıran yansıtma özelliğine sahip olabiliyor. Ayrıca farklı renklerde oluşması, bu mineralin silahlardan takılara kadar çeşitli alanlarda kullanılmasına olanak tanıyor.

Bugüne kadar Azteklere ait arkeolojik kazı alanlarında yapılan çalışmalarda çok fazla obsidyen eşya bulunsa da bunların nereden geldiği detaylıca incelenmemişti. 

Bulguları hakemli dergi PNAS'te dün (12 Mayıs) yayımlanan çalışmada, Aztek İmparatorluğu'nun başkenti Tenoçtitlan'ın ana tapınağı Templo Mayor'dan çıkarılan 788 obsidyen obje analiz edildi. Araştırma bugüne kadar bölgede yapılan en kapsamlı obsidyen çalışması olma özelliği taşıyor.

Örneklerin yaklaşık yüzde 90'ının başkentin 94 kilometre kadar kuzeydoğusundaki Sierra de Pachuca'dan çıkarıldığı tespit edildi. Bu bölge, yeşil ve altın rengi volkanik camlarıyla biliniyor.

Ancak nesnelerin geri kalanındaki mineral, 7 farklı bölgeden geliyordu. Araştırmacılar Ucareo gibi bazı bölgelerin, imparatorluğun sınırlarının dışında yer aldığını belirtiyor.

Aztek İttifakı kurulmadan önce Tenoçtitlan'ın obsidyeni çoğunlukla yakındaki Pachuca'dan temin ettiği görülüyor. Ancak MS 1430 civarında imparatorluğun güçlenmesinden sonra başkente rakip devletlerden daha çok obsidyen girdiği anlaşılıyor.

Araştırmacılar ayrıca bu dönemde dini amaçlarla kullanılan obsidyenin neredeyse tamamının Pachuca'dan geldiğini saptadı. Bu durum merkezi kontrolün artarak dini alanı tek tipleştirdiği anlamına gelebilir.

Tulane Üniversitesi'nden makalenin başyazarı Diego Matadamas-Gomora "Meksikalılar yeşil obsidyeni tercih etse de çoğunlukla ritüel dışı amaçlarla kullanılan obsidyen eserlerdeki yüksek çeşitlilik, birden fazla kaynaktan gelen obsidyen aletlerin, imparatorluğun başkentine doğrudan madenler yerine pazar yoluyla ulaştığını düşündürüyor" diyor.

Tarihi belgeler de Orta Amerika'nın çeşitli bölgelerinden gelen tüccarların, Tenoçtitlan pazarında mallarını sattığını gösteriyor.

Araştırmacılar makalede şu ifadeleri kullanıyor:

En az 7 obsidyen kaynağının varlığı, Meksikalıların bu dönemde ticari etkileşimlerini genişlettiğine işaret ediyor.

Araştırmacılar, Aztek obsidyeninin kökenlerini inceleyerek Orta Amerika'daki ticari ağların daha net bir haritasını çıkarmayı umuyor.

Matadamas-Gomora yeni çalışma hakkında "Bu tür bir analiz imparatorluk topraklarının, siyasi ittifakların ve ticari ağların zaman içinde nasıl geliştiğinin izini sürmemizi sağlıyor" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, PNAS