Libya’da UBH’den orduyu birleştirme girişimi

İsviçre’deki İnsani Diyalog Merkezi, Cenevre 2’yi düzenlediğini yalanladı

El-Cemil şehrinde düzenlenen UBH Bakanlar Kurulu toplantısından bir kare (UBH)
El-Cemil şehrinde düzenlenen UBH Bakanlar Kurulu toplantısından bir kare (UBH)
TT

Libya’da UBH’den orduyu birleştirme girişimi

El-Cemil şehrinde düzenlenen UBH Bakanlar Kurulu toplantısından bir kare (UBH)
El-Cemil şehrinde düzenlenen UBH Bakanlar Kurulu toplantısından bir kare (UBH)

Libya basını dün, Abdulhamid el-Dibeybe’nin başbakanı olduğu geçici Ulusal Birlik Hükümeti’ne (UBH) bağlı güçlerin Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad'ın önümüzdeki hafta başlarında Libya Ulusal Ordusu Genelkurmay Başkanı Abdurrezzak en-Nazuri ile ülkenin doğusundaki Bingazi şehrinde orduyu birleştirme amaçlı görüşmelere başlamasının beklendiğini bildirdi. Haddad’ın, görüşmeler için Bingazi’yi ziyaret edecek olması bir ilki temsil ediyor.
Haddad, salı akşamı Müşterek Kuvvetler, Harekat Destek Bölümü ve Libya’daki İtalya Misyonu komutanlarının da katılımıyla İtalyan bir askeri heyet ile görüştüğünü açıklamıştı. Hadddad’ın açıklamasına göre görüşmede iki taraf arasında denizcilik ve hava sektörlerinde ortak iş birliği yolları ele alınırken çeşitli alanlarda eğitim ve iş birliğine övgüde bulunuldu, ortak koordinasyonun önemi vurgulandı.
Öte İsviçre’deki İnsani Diyalog Merkezi (HD), Libya krizinin çözümü için iki yıl önce düzenlenen Cenevre 1 forumuna benzer bir Cenevre 2 forumunu düzenleme niyetinde olduğuna dair iddiaları yalanladı.
Kendisini merkezi İsviçre'de bulunan uluslararası kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olarak tanıtan HD’nin Basın Sorumlusu John O'Callaghan, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, HD’nin Libya'da yeni bir siyasi forum düzenleyeceğine dair iddiaların gerçeği yansıtmadığını söyledi.
HD Kuzey Afrika ve Ortadoğu Bölümü kıdemli danışmanı Umayya ed-Sıddık da yeni bir forum düzenlenmesine ilişkin iddiaların tamamen gerçek dışı olduğunu belirtti. Şarku'l Avsat'a konuşan Sıddık, bu söylentileri tekrar tekrar yaymanın amacının ya Libyalıların nabzını yoklamak ya da dikkatleri başka yöne çekmek olabileceğini ve bildikleri kadarıyla böyle bir niyetlerinin olmadığını ifade etti. Kimliğinin açıklanmaması şartıyla konuşan HD’den bir yetkili de HD’nin yaklaşık iki yıl önce Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde düzenlenen Cenevre 1 forumuna benzer şekilde Libya'da diyalog için yeni bir siyasi forum düzenleme niyetinde olduğunu düşünmediğini belirtti. Yetkili, “Bunlar sorumsuzca ortaya atılmış fikirler ve bunları tartışmayacağız” dedi.
Libya basınında yer alan haberlerde HD’nin ülkenin işlerini yürütecek ve seçimlerin yapılacağı iki yıllık bir süreci yönetecek bir Başkanlık Konseyi ve yeni bir hükümet seçimi yapılması konusunda istişarelerde bulunmak amacıyla Libya'nın önde gelen isimleri ile sivil toplum kuruluşlarından 90 akil insanın yer aldığı bir heyet kurmayı düşündüğü belirtilmişti.
Öte yandan UBH Başbakanı, dün hükümetinin ilk kez el-Cemil kentinde yaptığı Bakanlar Kurulu toplantısı vesilesiyle 2008 yılında İtalya ile imzalanan petrol anlaşmasını yeniden yürürlüğe girmesinden ötürü Libya halkını tebrik etti.
Dibeybe, açıklamasında şunları söyledi:
“Bizim yaptığımız, bunca yıldır ertelenen anlaşmayı yeniden hayata geçirmekti. Doğalgaz alanında ve tüm petrol sahalarında projeleri eski haline getirmeye ihtiyacımız var. Biz de ülkenin çeyrek asırdır görmediği sekiz milyar dolarlık yatırımları Libya'ya aktaracak bu projeye yeniden hayat vererek Libya'nın bu alandaki imkanlarını kurtarmak zorundaydık.”

DYK’dan üst düzey makamlara aday isimlere dair açıklama
Devlet Yüksek Konseyi (DYK) sosyal medya sitesi Facebook'taki resmi sayfası aracılığıyla Denetim Bürosu Başkanlığı, Yüksek Seçim Komisyonu Başkanlığı, Libya Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı, İdari Kontrol Dairesi Başkanlığı ve Yolsuzlukla Mücadele Ulusal Otoritesi Başkanlığı gibi üst düzey makamlara aday isimlerden bahsetmeye başladı. DYK Birinci Yardımcısı Naci Muhtar, üst düzey makamlar dosyasının tamamlanması için bir takvim olduğu iddialarını yalanlarken konunun, DYK ile Temsilciler Meclisi (TM) arasında söz konusu makamlara aday isimleri seçme adımlarının atılması için kurulacak koordinasyonla ilgili olduğuna işaret etti.

Almanya'nın Trablus Büyükelçisi ile Hafter görüştü
Almanya'nın Trablus Büyükelçisi Michael Ohnmacht, yaptığı açıklamada, Libya Ulusal Ordusu (LUO) Başkomutanı Mareşal Halife Hafter ile Bingazi'de yaptıkları son görüşmede, Libya’yı içinde bulunduğu krizden çıkarmak için siyasi bir çözüm yollarını ele aldıklarını söyledi.  Ohnmacht, görüşmede ayrıca BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Bathiliy’nin çabalarını destekleme konusunda fikir birliğine vardıklarını da sözlerine ekledi.
Diğer taraftan Büyükelçi Ohnmacht, Bingazi Belediye Başkanı Sakr Amran Bucevari ile Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu’nun (GİZ) yerel yönetim programları, gelişen ve modernleşen belediyeler ve idari gelişme ile ilgili yürüttüğü çalışmaların yanı sıra Alman şirketlerin ülkenin yeniden yapılanmasında rol almasının önemi ve Bingazi’deki çalışmalarına geri dönmelerini engelleyen zorluklara değindikleri bir görüşme gerçekleştirdi.



Sudan Savaşında yeni umut penceresi: Suudi–ABD Girişimi

Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
TT

Sudan Savaşında yeni umut penceresi: Suudi–ABD Girişimi

Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)

Sudanlıların, 15 Nisan 2023’ten bu yana yaşadıkları savaşın ve insani trajedinin yakın zamanda sona ereceğine dair umutları giderek zayıfladı. İlk kurşunun sıkıldığı andan itibaren bölgesel ve uluslararası girişimlerin tıkanması, kamuoyundaki karamsarlığı daha da derinleştirdi.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın inisiyatif alması ve Başkan Donald Trump’tan doğrudan müdahale istemesi, karamsar tablo içinde yeni bir umut penceresi açtı; Suudi Arabistan, kilitlenmiş sürecin çözümünde belirleyici bir aktör olarak öne çıktı.

Veliaht Prens, kısa süre önce ABD’ye yaptığı resmî ziyaret sırasında, savaşın durdurulmasına yardımcı olması için Başkan Trump’tan müdahale talep etti. Trump, 19 Kasım’da düzenlenen ABD–Suudi İş Forumu’nda yaptığı açıklamada bu talebi doğruladı.

dfrgt
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Riyad’daki el-Yemame Sarayı’nda Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan’ı kabul ederken (SPA)

Veliaht Prens’in Sudan’daki savaşı sona erdirmek için kendisinden doğrudan müdahale istediğini ifade eden Trump,  “Prens, Sudan konusunda belirleyici bir adım atmamı talep ediyor” dedi. Trump, ABD’nin çatışmanın bitirilmesinde etkin bir rol oynayacağını da sözlerine ekledi.

Halk ne diyor?

Savaşın harabeye çevirdiği Hartum’da vatandaşlar, Suudi hamlesini “kardeşlerden beklenen” bir adım olarak görüyor. Ahmed Musa, “Veliaht Prens’in yaptığı, kardeş bir ülke olan Suudi Arabistan’dan beklenen bir adımdır” diyor.

Hızlı Destek Güçleri’nin kontrolüne giren Faşir’de yaşayan Hava İbrahim, savaşın yıkımını şu sözlerle anlatıyor: “Savaş yeşili kuruyu yok etti; çok zarar gördük.”

Kuşatma altındaki Kuzey Kordofan’ın başkenti Ubeyd’en İsa Abdullah ise genel ruh hâlini şöyle özetliyor: “Savaştan etkilenmeyen ev kalmadı; bu nedenle kardeşlerin müdahalesini memnuniyetle karşılıyoruz.”

Sudan Kurucu İttifakı'nın (Te'sis) fiilî başkenti konumundaki Nyala’dan F. Cibril, kamuoyunun temel beklentisinin çatışmaların sona ermesi, insani yardımların ulaştırılması ve yerinden edilenlerin geri dönüşü olduğunu belirtti.

sa
Güney Sudan’ın Renk şehrinde bir sınır noktasından ayrılmayı bekleyen, yerinden edilmiş ailelerin kişisel eşyalarını taşıyan bir kamyon (Arşiv – AFP)

Sudanlılar dışarıdan dayatılan bir çözümden ziyade, tarafları yeniden müzakere masasına getirecek, siyasi süreçlerin zaman kazanmak için kullanılmasını engelleyecek “tarafsız” bir arabulucu istiyor. Kamuoyunda Suudi Arabistan’ın bu rolü üstlenebileceği düşünülüyor.

Geri adım sinyalleri

Resmî düzeyde tepkiler tek çizgide ilerlemedi. Trump’ın 19 Kasım 2025’te Veliaht Prens’in talebini açıklamasının hemen ardından, Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Abdülfettah el-Burhan adımı memnuniyetle karşıladı ve X’te “Teşekkürler Prens Muhammed bin Selman, teşekkürler Başkan Trump” mesajını paylaştı.

Suudi ve ABD girişimlerine destek açıklayan Burhan hükümeti, barış için hazır olduğunu vurguladı; ancak Dörtlü Grup çerçevesindeki arabuluculuğa mesafeli durarak Suudi Arabistan’ın tek başına yürüteceği bir süreci ön plana çıkardı.

Askerî bir anlaşma mı?

Eski Başbakan Abdullah Hamduk’un liderliğindeki sivil-demokratik ittifak Sumud, Suudi çabalarını “yeni bir yol açabilecek olumlu bir adım” olarak değerlendirdi; ancak çözümün yalnızca askerler arasında kalmaması ve sivil aktörlerin kapsamlı bir uzlaşmaya dâhil edilmesi şartını koydu.

HDK’ye yakın Sudan Kurucu İttifakı da Suudi Arabistan’ın  hamlesini desteklediğini ve bunun krallığın Sudan’ın çöküşünü önleme konusundaki hassasiyetini yansıttığını söyledi.

Girişim başarılı olur mu?

Sudanlılar, Suudi–ABD girişimlerinin ateşkesi zorlayan, insani yardım geçişlerini mümkün kılan ve krizi yeniden üretmeyen bütüncül bir diplomatik çerçeveye dönüşmesini umuyor. Avukat Hatem İlyas, Şarku’l Avsat’a bu yaklaşımın “en büyük ihtiyaç” olduğunu ifade etti.

İlyas, Şarku’l Avsat’a, savaşın en büyük zorluğunun meşruiyet mücadelesi, toplumsal bölünme, kurumların zayıflığı ve çok sayıda aktörün çıkar çatışmalarından kaynaklanan karmaşık yapı olduğunu ifade etti.

rty6
Faşir’den kaçan Sudanlılar, 19 Kasım 2025’te Kuzey Sudan’daki Debbe kentinde bulunan “El-Ifad” yerinden edilmişler kampına ulaştıktan sonra dinlenirken (AFP)

Tüm belirsizliklere karşın, Sudan’ın doğusundan batısına uzanan kentlerde ortak bir duygu öne çıkıyor. Paris’te yaşayan gazeteci Muhammed el-Esbat, kamuoyunda silahların susmasına ve uzun süredir beklenen barışa giden yola dair temkinli ama güçlü bir beklentinin hâkim olduğunu ifade etti.

Yakın bir çözüme dair umutların zayıflamasının ardından, Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan’ın 15 Aralık’ta Riyad’a yaptığı ziyaret ve Veliaht Prens’le gerçekleştirdiği üst düzey görüşme, yeniden iyimser bir hava yarattı.

Riyad’da bu görüşmenin yapılması bile, savaşın durdurulması ve insani felaketin sona erdirilmesine yönelik yeni bir umut kapısı araladı. Genel kanaat, “Suudi Arabistan’ın Sudan’da savaşı durdurma dosyasını önceliklerinin başına aldığı” yönünde.

Savaşın yorduğu, canlar aldığı, geçim kaynaklarını yok ettiği ve milyonları mülteci ile yerinden edilmiş kişi hâline getirdiği Sudanlılar, ülkelerine, evlerine ve özledikleri hayatlarına dönmeyi umut ediyor. Peki bu kez girişimler kalıcı bir barış getirecek mi?


Şam–SDG hattında belirsizlik: Anlaşma iddiaları yalanlandı

Fotoğraf:  Reuters
Fotoğraf:  Reuters
TT

Şam–SDG hattında belirsizlik: Anlaşma iddiaları yalanlandı

Fotoğraf:  Reuters
Fotoğraf:  Reuters

Suriye’nin El Vatan gazetesi, bugün (perşembe) hükümetten bir kaynağa dayandırdığı haberinde, Suriye hükümeti ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında yakın zamanda bir askerî anlaşmaya varılacağı yönündeki iddiaların yalanlandığını aktardı.

Kaynak, SDG ile temasların şu anda durmuş olduğunu ve hükümetin, Suriye Savunma Bakanlığı tarafından sunulan bir öneriye SDG’nin verdiği yanıtı değerlendirdiğini vurguladı.

Suriye televizyonu ise bugün, bir kaynağa dayandırarak, ABD arabuluculuğunda hükümet ile SDG arasında, unsurların yıl sonundan önce Suriye ordusu ve iç güvenlik güçlerine entegre edilmesini öngören bir askerî anlaşmaya yakında varılmasının beklendiğini bildirmişti.

Televizyonun aktardığına göre, söz konusu anlaşma Savunma ve İçişleri bakanlıklarına 90 bin unsurun entegre edilmesini ve Rakka, Deyrizor ve Haseke’de Savunma Bakanlığına bağlı güçler içinde SDG’ye tahsis edilecek üç askerî tümeni kapsıyor.

Kaynak ayrıca, hükümet güçlerinin Suriye’nin kuzeydoğusuna girişi, askerî karar alma mekanizması ile görev, yetki ve sorumlulukların dağılımı gibi başlıca ihtilaflı konuların hâlen müzakere edildiğini belirtti.


Katz: İsrail, yerleşimlerini korumak için Gazze Şeridi’nde güvenlik kuşağı kuracak

Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)
Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)
TT

Katz: İsrail, yerleşimlerini korumak için Gazze Şeridi’nde güvenlik kuşağı kuracak

Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)
Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, bugün (perşembe) Gazze savaşıyla ilgili açıklamalarında, “Gazze’de kazandık” dedi. Hamas ile olası bir ateşkes anlaşmasına değinen Katz, ülkesinin “Gazze’den asla ayrılmayacağını” söyledi. Katz, İsrail Gazze Şeridi içinde, yerleşimleri korumak amacıyla bir güvenlik kuşağı oluşturacağını ifade etti.

Savunma Bakanı Katz, Hamas’ın silah bırakması gerektiğini yineleyerek, aksi takdirde “İsrail’in bu görevi kendisinin yerine getireceğini” ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth gazetesinden aktardığı habere göre Katz, Bnei Akiva, Ulpanot Merkezi ve Makor Rishon’un ortak düzenlediği Ulusal Eğitim Konferansı’nda yaptığı konuşmada, ABD Başkanı Donald Trump’ın planı çerçevesinde Hamas silah bırakmazsa İsrail’in bu adımı bizzat atacağını söyledi.

Haberde, ordunun Gazze’den çekilmesini ve bölgenin Filistinlilere devrini içeren anlaşmaya karşın, Katz’ın Gazze Şeridi’ni çevreleyen bir güvenlik kuşağının yerleşimlerin korunması amacıyla kurulacağını ifade ettiği belirtildi.

Öte yandan Batılı ülkeler iki devletli çözümden söz etmeyi sürdürürken, İsrail parlamentosu Knesset, Haziran 2024’te Ürdün Nehri’nin batısında bir Filistin devletinin kurulmasını reddeden kararı resmen kabul etmişti. Kararda, 7 Ekim olaylarının ardından bir Filistin devleti kurulmasının “teröre ödül” anlamına geleceği savunulmuş ve bunun Hamas’ı daha da teşvik edeceği öne sürülmüştü.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile aşırı sağcı dini kanattan bazı bakanlar da defalarca Filistin devleti kurulmayacağını dile getirmişti.