Glokomu tedavi eden akıllı lensler

Tedaviyi daha basit hale getirmenin bir yolu (Entropia Media)
Tedaviyi daha basit hale getirmenin bir yolu (Entropia Media)
TT

Glokomu tedavi eden akıllı lensler

Tedaviyi daha basit hale getirmenin bir yolu (Entropia Media)
Tedaviyi daha basit hale getirmenin bir yolu (Entropia Media)

Dünya çapında yaklaşık 80 milyon insan glokomdan mustarip. Bu sayının 2040 yılına kadar 111 milyona çıkması bekleniyor. Bugün, ABD’de glokomdan şikayet eden tahmini 3 milyon insan var. Entropia Media’ya göre glokom yaygın ve çok ciddi bir rahatsızlık.
Hastalığın, göz sinirine yavaş yavaş zarar veren ve ek basınç oluşturan sıvının göz içinde birikmesinden kaynaklandığı bildirilmekte. İlk başta, semptomların tam olarak algılanamayabileceği ifade edilirken, biraz bulanıklaşma veya görmede hafif bir bozulma olabileceği vurgulandı. İlerleyen aşamalarda ise tamamen kör olarak uyanana kadar, her geçen gün görüş alanınız daralır.
Glokom, genellikle reçeteli göz damlalarıyla ve göz üzerindeki ek basıncı azaltarak tedavi edilir. Güney Kore Pohang Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, zaman içinde otomatik olarak ilaç dozlarını doğrudan gözlere ileten akıllı kontakt lensleri kullanarak tedaviyi daha kolay hale getirmenin bir yolunu bulduğunu iddia etti.
Güney Kore Bilim ve Mühendislik Bölümü’ndeki bir ekip tarafından geliştirilen kontakt lensler, altından yapılmış içi boş nanotellerle donatılmış.  Göz içi basıncını sürekli izlemek için sensör görevi görmekte. Ancak, ilaç pazarına giren diğer kontakt lenslerin aksine, akıllı lenslerin icadı teşhis verilerine yanıt olarak uygun tedavi olarak da uygulanabilir. Entegre devre çipi ile çalışan lens, talep üzerine terapötik ilacın salınmasına izin verir.
Çalışmanın sonuçları Kasım ayında Nature Communications dergisinde yayınlandı. Akıllı kontakt lensler henüz insan gözü üzerinde test edilmedi. Ekip, bilimsel olarak indüklenen glokomun cihaz tarafından ölçüldüğü ve tedavi edildiği kontakt lens takan laboratuvar tavşanlarını kullanarak In vivo başarı elde etti.
Diyabet gibi glokomda, hastaların yaşam boyu ilgilenmesi gereken ve tedavi edilebilir bir hastalık. Çalışma lideri Sİ Kuang Han, “Yeni geliştirilen akıllı terapötik kontakt lenslerin erken yasalaşmasının, göz içi basınç glokomunun tanı ve tedavisine yardımcı olacağını umuyoruz” dedi.



Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Araştırmacılar, otizmin 4 alt tipini keşfederek bu genetik durumun altında yatan biyolojiyi anlamaya yönelik "dönüştürücü bir adım" attı.

Princeton Üniversitesi ve Simons Vakfı'ndan bilim insanları, otizm kohort çalışması SPARK'taki 5 bin çocuğun verilerini analiz ederek bireyleri özellik kombinasyonlarına göre gruplandırdı.

Araştırmacılar belirli özelliklerle ilgili genetik bağlantılar aramak yerine, sosyal etkileşimlerden tekrarlayan davranışlara ve gelişimsel kilometre taşlarına kadar 230'dan fazla özelliği her bir kişide değerlendirdi.

Bu analiz sayesinde otizmin farklı genetik varyasyon modellerine sahip 4 alt tipini tanımlamayı başardılar.

Flatiron Enstitüsü'nde yardımcı araştırmacı bilim insanı ve çalışmanın ortak başyazarı Natalie Sauerwald, "Otizmin tek bir biyolojik hikayesi değil, birden fazla farklı anlatısı olduğunu görüyoruz" diyor.

Bu, geçmişteki genetik çalışmaların neden genellikle yetersiz kaldığını açıklamaya katkı sağlıyor; aslında birbirine karışmış birden fazla farklı bulmacaya baktığımızı fark etmeden bir yapbozu çözmeye çalışıyorduk. Bireyleri ilk başta alt tiplere ayırana kadar resmin tamamını, genetik örüntüleri göremedik.

Bu 4 alt tip Sosyal ve Davranışsal Zorluklar, Gelişimsel Gecikmeyle Birlikte Karma OSB (Otizm Spektrum Bozukluğu), Orta Derecede Zorluklar ve Geniş Çaplı Etkilenme olarak belirlendi.

İlk tip, otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda gelişimsel kilometre taşlarına ulaşan fakat genellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete veya depresyon gibi eşlik eden sorunlar yaşayan çocukları kapsıyor.

İkinci tipte gelişimsel kilometre taşlarına ulaşmada gecikme görülürken eşlik eden rahatsızlıklara dair herhangi bir belirtiye rastlanmıyor.

Üçüncü tip olan Orta Derecede Zorluklar'da otizmle ilgili temel davranışlar olsa da diğer gruplar kadar güçlü değil. Otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda kilometre taşlarına ulaşıyor ve eşlik eden rahatsızlıklar görülmüyor.

4. tipte en uç ve geniş kapsamlı zorluklar yaşanıyor.

Katılımcıların yüzde 37'sinin yer aldığı birinci ve yüzde 34'ünün bulunduğu üçüncü tip en yaygın gruplar. Yüzde 19'unu içeren ikinci ve yüzde 10'unun olduğu 4. tiplerse en nadir olanlar. 

Bulgular, genetik farklılıkların "yüzeyde benzeyen klinik görünümlerin ardındaki farklı mekanizmalara işaret ettiğini" vurguluyor.

Örneğin hem Geniş Çaplı Etkilenme hem de Karma OSB gruplarındaki çocuklar gelişimsel gecikme ve zihinsel engellilik gibi bazı önemli özellikleri paylaşıyor. Ancak ilk grupta, ebeveynlerden geçmeyen de novo mutasyonların en yüksek oranı görülürken, ikinci grubun nadir kalıtsal genetik varyantları taşıma olasılığı daha fazla.

Bulgular otizmin sadece 4 alt tipi olduğu anlamına gelmiyor; en az 4 tane bulunduğunu ve bunların hem klinik seviyede hem de genom düzeyinde araştırmalar için anlamlı olduğunu gösteren veri odaklı bir çerçevenin keşfedilmesini sağlıyor.

Otizmle mücadele eden ailelerin, çocuklarının hangi otizm alt tipine sahip olduğunu bilmesi yeni bir netlik, kişiye özel bakım, destek ve topluluk imkanı sunabilir.

Independent Türkçe