Suriye ile normalleşmede ilk fiili adım atılırken, Türkiye, Rusya ile yapılan anlaşma çerçevesinde M4 karayolunun güneyindeki askeri üsten çekiliyor

Moskova'nın Şam'la normalleşme yolunun sürdürülmesi yönündeki çabası devam ediyor

Suriye'deki Türk ve Rus askerleri (Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) web sitesindeki arşivden)
Suriye'deki Türk ve Rus askerleri (Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) web sitesindeki arşivden)
TT

Suriye ile normalleşmede ilk fiili adım atılırken, Türkiye, Rusya ile yapılan anlaşma çerçevesinde M4 karayolunun güneyindeki askeri üsten çekiliyor

Suriye'deki Türk ve Rus askerleri (Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) web sitesindeki arşivden)
Suriye'deki Türk ve Rus askerleri (Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) web sitesindeki arşivden)

Ankara ile Şam arasındaki normalleşme müzakerelerinin seyrini kolaylaştırma kapsamında Türkiye'nin Rusya ile koordinasyon içinde uyguladığı bir adım olarak, Halep-Lazkiye uluslararası karayolunun açılmasına yönelik hamlelere devam edildiğine dair işaretler geliyor. Moskova ile yapılan uzlaşmalar çerçevesinde Türk kuvvetleri yolun güneyindeki askeri bir noktadan çekilmeye başladı.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), dün, Türk kuvvetlerinin, Hama'nın kuzeybatı kırsalındaki El-Gab Ovası bölgesindeki Kastun kasabasında bulunan Türk askeri noktasından kuzey noktalarına doğru beton blokları kaydırdığını bildirdi. Türk kamyonları kuzeye doğru M4 olarak da bilinen Halep-Lazkiye uluslararası karayolunu geçti.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre, Kastun askeri noktası, Curin köyündeki Suriye rejim güçlerinin mevzilerine birkaç kilometre uzaklıkta düz bir arazide bulunuyor. Türk kuvvetlerinin El-Gab Ovası bölgesinden çekilmesi, yola erişimi ve Cisr eş-Şuğur kentinin kontrol altına alınmasını kolaylaştıracak.
Rusya ile 5 Mart 2020'de Moskova'da imzalanan mutabakat zaptı kapsamında Türkiye'nin son zamanlarda İdlib'deki M4 karayolunu açma hamleleri başlamıştı. Bu, Rusya’nın gözetiminde Ankara ile Suriye rejimi arasındaki normalleşme yolunda atılan ilk fiili adım olabilir. Rusya iki ülke arasındaki bu yolu sürdürmek için çaba harcıyor.
Ankara, 28 Aralık'ta Moskova'da gerçekleştirilen savunma bakanları toplantısının ardından M4 karayolunun açılması konusuna odaklanmaya başladı. Bu yolun kapalı olması, Mart 2020'de Moskova'da imzalanan mutabakat zaptından bu yana Rusya’nın kaydettiği olumsuz bir noktaydı. Türkiye ile Suriye rejimi arasındaki normalleşme görüşmeleri ve toplantıları sırasında bu konu bir kez daha masaya yatırıldı. Suriyeli muhalif kaynaklara ve basında çıkan haberlere göre Türkiye, karayolunu Türkiye, Rusya ve rejimden oluşan üçlü bir denetim altında işletmek istiyor. Rejim, kuvvetlerinin büyük bir kısmına hakim olduğu ve Türk kuvvetleri ile ona bağlı grupların küçük bir kısmını elinde tuttuğu yolun tam kontrolünü ele geçirmekte uzun süredir ısrar ediyor.

Mutabakat zaptına dönüş
2020 yılının Şubat ayı sonlarında İdlib'de rejim güçlerinin gerçekleştirdiği bir saldırıda 30'dan fazla Türk askeri hayatını kaybetmişti. Bu olayların akabinde 5 Mart 2020'de Moskova'da imzalanan ateşkese ilişkin Türk-Rus mutabakat zaptına göre Ankara, M4 karayolunun açılması ve yolun kuzey ve güney olmak üzere her iki tarafında 6 kilometre derinlikte Türk-Rus ortak devriyelerinin yürütülmesinin yanı sıra, ılımlı muhalefet gruplar olarak bilinen oluşumları Heyetu Tahriru’ş-Şam’dan (HTŞ/eski adıyla Nusra Cephesi) ayırma ve HTŞ’yi İdlib'den çıkarma sözü vermişti.
Türk ve Rus kuvvetleri, Moskova'daki mutabakat zaptıyla yollarda bir dizi devriye gerçekleştirdi, ancak devriyelere katılan Rus unsurlarını hedef alan tekrarlanan saldırılar nedeniyle Ağustos 2020'den bu yana devriyeler durduruldu. Moskova, başta HTŞ olmak üzere terörist ve radikal grupların silahlarıyla birlikte İdlib'den çıkarılmamasından Türkiye'yi sorumlu tutuyor.
Haberler, Türk ordusu ve istihbarat yetkililerinin gruplara yolu işletmeye hazır olduklarını bildirdiklerini ve Türkiye'nin üçlü işbirliği mekanizmasının etkinliğini test etmeden önce yolu tamamen devretmek istemediğini ortaya koydu. Rejim ve Rusya müzakerelerinde temel bir madde sayılan mülteci sorununu daha da kötüleştirebileceği için Türkiye, topraklarına doğru yeni bir mülteci dalgasına sebep verebilecek şekilde yol üzerinde yeni çatışmalar çıkmayacağından emin olduktan sonra Türk noktalarının geri çekilmesini ve yolun daha sonra rejime teslim edilmesini şart koştu.
Geçen hafta Türk yetkililer ile HTŞ liderleri arasında iki görüşme yapıldığı basına yansıdı. Söz konusu görüşmelerde yol üzerindeki Türk gözlem noktalarının korunup emniyete alınması ve (son zamanlarda göstericilerin rejimle yakınlaşmayı protesto etmek için bu noktaların bazılarına baskın yapması gibi) buralara yaklaşılmaması konusu ele alındı. Ayrıca Şam ve Moskova ile anlaşmaya varılması halinde yolu açma planını bozacak herhangi bir eylemde bulunulmayacağı vurgulandı.
Türkiye, M4 karayolunun işletilmesi ve rejimin kontrol edip işletilmesini denetlemek istediği HTŞ'nin kontrolündeki Babu’l Hava Sınır Kapısı’nı yeniden faaliyete geçirerek Suriye üzerinden geçiş yolunun açılması yönünde bir plan önerdi.
Kaynaklar, bu hareketleri HTŞ’nin İdlib'deki temas hatlarında rejim mevzilerine yönelik saldırılarını son zamanlarda artırmasına bağladı. HTŞ, Türkiye ile diyalog kurarak varlığını göstermeye çalışırken, Moskova bu konuya karşı sert bir tutum takınıp Ankara’ya özellikle Türkiye'deki terör listesinde yer aldığı için HTŞ’yi diğer gruplardan ayırması için baskı yapıyor.
M4, Suriye'nin en büyük şehri olan Halep'i ve kuzey ve kuzeydoğu Suriye'deki vilayetleri sahile bağladığından, bu yolun açılması İran da dahil olmak üzere çeşitli taraflar için önemli bir konu sayılıyor.

Çoklu müzakereler
Öte yandan Rusya Dışişleri Bakanlığı, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov ile İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Asger Hacı’nın Türkiye ile Suriye rejimi arasında ‘yapıcı bir diyalog’ kurulmasına ilişkin istişarelerde bulunduğunu açıkladı.
Bakanlık’tan yapılan açıklamada, iki tarafın Ortadoğu'daki güncel meselelere ve Suriye'deki durumun çözümüne ilişkin görüşleri tartıştığı ve Suriye ile Türkiye arasında yapıcı bir diyalog kurulmasına Rusya ve İran'ın katkısını ele aldığı belirtildi.
Açıklamanın devamında Suriye-Türkiye ilişkilerini normalleştirme sürecini ilerletmek için Astana süreci çerçevesinde yakın koordinasyon ve etkileşimin sürdürülmesi ve Şam ile Ankara arasında iki tarafın çıkar ve endişelerinin karşılıklı olarak gözetilmesi temelinde yapıcı bir diyalog kurulmasının kolaylaştırılması gerektiği vurgulandı.
Geçtiğimiz Salı günü Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moskova'nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye ile komşu Suriye arasındaki genel durumu çözme ve normalleştirme çabasını desteklediğini söyledi. ‘Gelecek temasların, Rusya ve İran'ın (Türkiye ile Astana sürecinin iki garantörü) arabuluculuğuyla Türkiye-Suriye ilişkilerinin normalleştirilmesine tahsis edilmesinin mantıklı’ olacağını vurgulayarak İran'ın bu sürece (Ankara ile Şam arasındaki normalleşme görüşmelerine) katılması hususunda bir uzlaşmaya varıldığını bildirdi.
Lavrov'un İran'ın Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecine dahil olmasına ilişkin açıklamalarından hemen önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'nin kuzeyinde istikrarın sağlanması için İran’ın da katılabileceği Türkiye-Rusya-Suriye arasındaki görüşmelerin sürdürülmesi gerektiğini vurgulamıştı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar dün yaptığı açıklamalarda, Suriye ve Rusya taraflarıyla üçlü görüşmelerin devam edeceğini ve 28 Aralık'ta Moskova'da savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının görüşmelerinde gündeme gelen konulara ilişkin görüşmeleri tamamlamak üzere önümüzdeki günlerde Türkiye, Suriye ve Rusya teknik heyetlerinin toplantılar yapacağını belirtti. Akar “Sonuç almak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz” dedi.
Bakan Akar, ülkesinin görüşmelerdeki amacının terör örgütleriyle mücadele olduğunu ve Türkiye'de veya Suriye'de ikamet eden Suriyelileri olumsuz etkileyecek hiçbir adım atmayacaklarını vurguladı. Türkiye'nin amacının Suriyeli sığınmacıların güvenli, gönüllü, saygın şekilde topraklarına, evlerine dönmelerini sağlamak olduğunu ve herkesin bu konuyu net bir şekilde anlaması gerektiğini belirtti.

Halep kırsalında bombardıman
Dün Halep'in kuzey kırsalındaki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Suriye rejiminin konuşlandığı bölgelerden atılan altı füze, Azez kırsalındaki Dabık kasabasındaki Türk üssünün yakınlarına düştü. Aynı zamanda Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) liderliğine bağlı El-Cephetu’ş-Şamiyye (Şam Cephesi) grubunun bir üyesi, bir keskin nişancı tarafından vurularak hayatını kaybetti. Kurşunun, Halep'in doğusundaki El-Bab kentinin kırsalındaki Tadef kentinde rejim güçlerinin kontrolündeki bölgelerden geldiği iddia edildi.

Ahrar uş-Şam komutanı İHA ile hedef alındı
Suriye’nin kuzeyindeki El-Bab şehrinde Ahrar uş-Şam Hareketi’nin komutanlarından Ebu Uday Olan’ın öldürülmesini protesto etmek için bugün gösteri düzenleneceği açıklandı.
Sosyal medyada aktivistler gösteri çağrısında bulunurken, bir insansız hava aracının (İHA) saldırısına uğrayan Olan’ın ölümünün arkasında Türk güçlerinin olduğu iddia edildi.
Şarku’l Avsat’ın haberine göre, SOHR, Türk tarafının komutanın öldürülmesi karşısında sorumluluk alması çağrısıyla gösterinin öğleden sonra El-Bab kentindeki Şehit Ebu Gannum Kavşağı’nda başlayacağını bildirdi. SOHR ayrıca, 29 Ocak'ta Halep'in doğu kırsalındaki Fırat Kalkanı bölgesinde El-Bab şehrinin duvarlarında, Bayraktar İHA’sının füzeleri ile hedef alınan Ahrar uş-Şam Hareketi’nin komutanlarından birinin ölümüne karıştığına dair yazıların arttığına işaret etti. Söz konusu yazılarda “Erdoğan'a mesaj: Suriye halkını kaybetmeyin”, “Halk, Bayraktar’dan hesap sorulmasını istiyor” ve “Şehit kanı bize nur, zalimlere ateştir” ifadeleri kullanıldı.
Hareket, Olan'ı hedef alan mühimmatın kalıntılarının fotoğraflarını yayınladı. Söz konusu mühimmatın Türk şirketi Roketsan tarafından üretilen ve Bayraktar İHA’larında kullanılan MAM-L olduğu ortaya çıktı.



Bishara Bahbah... Hamas-Trump anlaşmasının arkasındaki gölge isim

Bishara Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı J.D. Vance ile birlikte (Bahbah'ın X hesabı)
Bishara Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı J.D. Vance ile birlikte (Bahbah'ın X hesabı)
TT

Bishara Bahbah... Hamas-Trump anlaşmasının arkasındaki gölge isim

Bishara Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı J.D. Vance ile birlikte (Bahbah'ın X hesabı)
Bishara Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı J.D. Vance ile birlikte (Bahbah'ın X hesabı)

Sessiz arabuluculuğuyla ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander'ın Hamas tarafından serbest bırakılmasına katkıda bulunan Bishara Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump ve yönetimindeki üst düzey yetkililer üzerinde perde arkasında önemli bir etkiye sahip.

Bu, ailesi 1948 Arap Nekbe'si sırasında Ürdün'e kaçmak zorunda kalan ve iki yıl sonra 1958'de doğduğu Eski Kudüs'e dönmeye karar veren Kudüslü Bahbah'ın çabalarından kaynaklanıyor.

Bahbah, Utah'taki Brigham Young Üniversitesi'nde eğitim gördü ve ardından burslu olarak Harvard Üniversitesi'nde siyaset bilimi ve ekonomi alanlarında yüksek lisans eğitimine devam etti. Ortadoğu çalışmaları ve uluslararası ilişkiler alanında 1981 yılında yüksek lisans derecesi alan Bahbah, bölgesel güvenlik konularında 1983 yılında doktorasını tamamladı.

dvfgbhty
Bishara Bahbah Aralık 2024'te Ürdün Kralı 2. Abdullah ile birlikte (Bahbah'ın X hesabı)

Bahbah daha sonra Harvard Üniversitesi'nde profesör olarak Ortadoğu meseleleri üzerine çalıştı ve üniversitenin Ortadoğu Enstitüsü'nde müdür yardımcısı olarak görev yaptı. 1991-1993 yılları arasında silah kontrolü ve bölgesel güvenlik konulu çok taraflı barış görüşmelerinde Filistin delegasyonunun bir üyesiydi.

Bahbah, İsrail ile ‘çelik gibi bir ilişkisi’ olan ABD'de siyasetle ve Filistin davasıyla ilişkisinde kendine özgü bir yol çizdi.

Parti değişimleri

ABD'deki siyasi kariyerinin başında Demokrat Parti'yi desteklemesine rağmen, bu ilişkinin en son bölümünde Başkan Donald Trump'ı başkanlık seçim kampanyalarında desteklemeyi seçti. Diğer Arap Amerikalılarla birlikte ‘Trump için Arap Amerikalılar’ grubunu kurdu ve Cumhuriyetçi başkanın Demokrat rakibi eski Başkan Yardımcısı Kamala Harris'e karşı zafer kazanmasına katkıda bulundu. Sonuç Başkan Trump için oldukça olumlu oldu.

Bahbah geçtiğimiz günlerde Demokrat Parti'den ve eski Başkan Barack Obama'nın Ortadoğu politikalarından duyduğu memnuniyetsizlik nedeniyle 2016 seçimlerinde Trump'a oy verdiğini açıkladı.

#NewProfilePic pic.twitter.com/BEZen0w0ug

— Dr. Bishara A. Bahbah (@BahbahBishara) November 9, 2024

 

Ancak Trump'ın ABD Büyükelçiliği’ni Kudüs'e taşıması ve İsrail'in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanımasının ardından Bahbah, 2020 seçimlerinde Joe Biden'a oy vermeye karar verdi.

Ancak 2024'te Cumhuriyetçi kampanyayı desteklemek ve Biden'ın 7 Ekim 2023 saldırılarından bu yana İsrail yanlısı olarak nitelendirdiği politika ve yönetimine tepki olarak ‘Trump için Arap Amerikalılar’ grubunu kurmaya karar verdi.

Arabuluculuk ekseni

Bununla birlikte Bahbah'ın, ABD'nin Filistinliler ve İsraillilerle ilişkisine dair vizyonu ve anlayışı belirsizliğini korurken, Bahbah'ın Trump yönetimi ile Hamas liderleri arasında arabuluculuk yaptığı süreçte, Hamas'ın pazartesi günü herhangi bir İsrail iadesi olmaksızın Edan Alexander'ı serbest bırakması da dahil olmak üzere yeni bir katkısı ortaya çıktı. Bahbah'ın Trump'a verdiği destek, Trump'ın Filistinlileri Gazze Şeridi'nden çıkarmaktan ve orada Ortadoğu’nun Rivierası’nı inşa etmekten bahsettiği Şubat 2024'ten sonra bir yük haline geldi.

“İsrail'i memnun etmek için insanlar topraklarından sürülemez. Bu kabul edilemez ve biz bunu asla kabul etmeyeceğiz” diyen Bahbah, bunun üzerine kurduğu grubun adını ‘Barış için Arap Amerikalılar’ olarak değiştirmeye karar verdiğini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Axios'tan aktardığına göre Hamas, Alexander'ın serbest bırakılmasına yol açan ‘gizli görüşmeler’ için ‘beklenmedik bir arabulucu’ olan Bahbah ile temasa geçti.

İsrailli bir yetkili, iki taraf arasında ‘son iki hafta içinde Bahbah'a gönderilen mesajlar aracılığıyla yaklaşık 20 mesaj alışverişi yapıldığını ve Bahbah'ın Hamas'ın baş müzakerecisi Halil el-Hayye ile de konuştuğunu’ söyledi. Yetkili, ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un ‘Katarlı yetkililer ve Bahbah'ın yardımıyla Hamas'ı Alexander'ın serbest bırakılmasının Trump nezdinde büyük önem taşıyacağı konusunda ikna etmeyi başardığını’ belirtti.

dfvgbhty
ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander (Beyaz Saray'ın resmi X hesabı)

Filistinli bir yetkiliye göre Trump yönetimi Hamas'a, Edan Alexander'ın serbest bırakılması halinde ABD'nin on esirin serbest bırakılması karşılığında önceki tekliflerden daha uzun bir süre olan 70-90 günlük bir ateşkes için bastıracağını, ateşkes döneminde nihai bir anlaşma için müzakerelere başlanacağını ve ABD, Katar ve Mısır'ın görüşmeler devam ettiği sürece savaşa geri dönülmeyeceğini garanti edeceğini bildirdi.